Yeniçağ
06.10.2015 00:00
Ahmet TAKAN
ahttakan@gmail.com
YSK’daki kapışmanın perde arkası…
O sessiz oy!..
Onca tartışmaya ve sarayın ağır baskısına rağmen YSK’nın aldığı “sandıklar taşınmasın” kararı bence “şok” niteliğindeydi. Önce, bu kararın alındığı geçtiğimiz Cumartesi günü yapılan toplantının perde arkasına dönelim. Biliyorsunuz; YSK’nın sandık taşıma taleplerini reddettiği karar oy çokluğu ile, 4’e karşı 6 oyla alındı. YSK Başkanı Sadi Güven de sandıkların taşınması yönünde oy kullandı.
Kurulda oylamaya geçilmeden önce gergin anlar ve sert tartışmalar yaşandı. Kurul, adeta ikiye bölündü. Sandıkların taşınmasını isteyenlerin ana argümanı “şehit cenazelerinin mi gelmesini istiyorsunuz” diğer tarafın ise “devlet egemenliğini mi terk edecek” şeklindeydi.
Sandıkların taşınmasını isteyenler, karşı tarafa “şehit veballerini nasıl kaldıracaksınız” diye yükleniyordu. Buna karşı görüş bildirenlerin ortak savunması ise şöyleydi;
“Biz burada hukuk konuşmuyoruz. Başka konulara giriyoruz. Her şeye rağmen hukuk ne diyorsa o olsun. ‘Güvenlik nedeniyle sandıkları taşıyalım’ diyorsunuz ama böyle bir mevzuat yok. Yarın eğer taşıdığınız seçmenlere bir şey olursa vebal altında kalırsınız. Bize ‘şehit veballerini nasıl kaldıracaksınız’ diyorsunuz bu doğru, ancak burada güvenliği sağlamak bizim işimiz değil. Güvenliği sağlamak devletin işi. Biz sadece hukuk kuralları içinde karar vermek zorundayız.”
Kurulda tartışma, o kadar şiddetlendi ki; “self determinasyon”a kadar geldi.
“Devlet eğer oraya sandık koyamazsa böyle bir hak talep edebilirler. Ne demek devletin bir bölgeye sandık koyamaması?.. O zaman, bölgeyi bıraktığınız anlamına gelecek. Yarın çıkıp bunu örnek gösterip, ‘devlet buraya sandık koyamıyor, bölgeyi bıraktılar. Bizim de kendi geleceğimizi belirleme hakkımız var’ derseler ne olacak? Anladık, şehitler gelmesin ama devlet de oraya bir şekilde sandık koymak zorunda. Bu devletin görevi. Sandık koyamamak demek ‘egemenliğim yok’ anlamına gelecek. Devlet bir bölgede egemenliğim yok nasıl der? Böyle bir şeyi kabul edemezsiniz” diye sert tepkiler yükseldi salonda.
Toplantı sırasında bir üye hiç konuşmadan hatta başını kaldırmadan tartışmaları dinliyordu, sadece not alıyordu. Oylamaya geçildi. Herkes nefesini tutmuştu. O üye, tek cümle etti; “sandıklar taşınmamalı” dedi ve oyunu kullandı. Eğer toplantıda sonuç 5-5 olsa başkanın dediği olacaktı. Oylamanın ardından o üyenin “hiç olmazsa hukukun dediği oldu, vicdanım rahat” sözleri duyuldu. İşte, böyle bir toplantı sonucunda sandıkların taşınmaması kararı çıktı.
Sarayda ise R. Erdoğan’ın, önüne gelen herkese attığı sert fırçalar ortalığı inletiyordu!..