Yasal Uyarı
Bu BLOG içinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amacı yoktur.
Bu BLOG içindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
The contents of this BLOG are limited to personal use and/or information sharing, and there is NO COMMERCIAL purpose.
Arama
Ulu Önder Atatürk diyorki:
- Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.
Takvim
Son Bir Ayda En Cok Okunanlar
AFGANİSTAN * TALİBAN * BİR UTANÇ GELENEĞİ PEDOFİLİ;…
AKP’NİN KURULUŞUNDAKİ “YABANCI”…
ÖMER HAYYAM’dan “Irmaklarından şaraplar…
BİR GECE YATIP, KALKTIK TÜRK ORDUSU, YARGI, LAİKLİK…
HÜDA PAR Hizbullah’ın kendisi
uyarı +18 * TANIMADAN BİLMEDEN OSMANLI’YA…
Uyandırma servisi* BOP * ARZ-I MEVÜD – BÜYÜK…
Domuz bağıyla insan öldürenler! * Şaşırdığımı…
Pandora’nın ABD kutusu * 30 SENE ÖNCE YOKSUL…
ORGANİZE İŞLER-KARMAŞIK İLİŞKİLER * Gülen’e…
-
Yeni Yazılar
- POLİTİKA GÜNDEM * KONU İSTİFA DEĞİL SAYIN KILIÇDAROĞLU, CHP’NİN PADİŞAHLIĞI TERK ETMESİ
- Menzil UYAP’a da mı Sızdı?!
- BÜFECİ İSLAMI
- Bu ülkede en çok satılan, en çok satın alınan fakat hiç kullanılmayan tek şey dindir. * Kendi insanımızı sömürüyoruz. Buna “ ekonomik ensest ilişki” deniyor.
- FEYM BÜLTENİ – 121/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 27 Mayıs 2023
Sözcü Gazetesi Yazarları
- Korku iklimi
- Özge Borak çok başarılı
- Koltuk sevdası
- Başkanlar değişti beklediğimden iyi
- Şerefli bir yenilgidir bu!
- Can Atalay gibi insanlar…
- Sabredecek halimiz mi kaldı?
- Yer: Genelkurmay Karargahı… Yaşar Paşa birisini tutup fırlattı…
- Yetmez ama bizden gidenlere çip lazım!
- 2.329.865 fazla oy için 250 milyar dolar!
Zahide Uçar Yazıları
Mustafa Yıldırım Yazıları
- Ege Adalarımız Libya'dan Daha Yakın / Mustafa YILDIRIM
- Kürt Şeyhi Boğazlattı, ABD Kökenli Örgüt "Lion" Yaptı / Mustafa YILDIRIM
- Gülen İçin ABD'ye Koşanlar Şimdi Neredeler? / Mustafa YILDIRIM
- Şerif Mardin - CIA - Marine Club / Mustafa YILDIRIM
- Türkçenin fiil kökleri internetten önce öldürülmüştü / Mustafa YILDIRIM
Arşivler
Kategoriler
- 12'den vuran sözler
- 21.YÜZYIL ENSTİTÜSÜ
- AB
- ABD – AB – EMPERYALIZM
- AFORİZMALAR
- AHMET TAKAN YAZILARI
- AHMET TANER KIŞLALI
- AKIL AÇICI KONUŞMALAR
- AKIL FİKİR YAZILARI
- AKLI VİCDANI HÜR YAZIŞMALAR
- ALİ ERALP YAZILARI
- ALİ NEJAT ÖLÇEN
- ANAYASA
- ANIL ÇEÇEN
- ANILAR
- ANLAŞMALAR-SÖZLEŞMELER
- Anons
- Arastirma
- ARKEOLOJİ – MİTOLOJİ
- ARŞİV SANDIĞI
- ASİMİLASYON
- ATATURK
- AYNANIN SIRLARI
- BANU AVAR yazıları
- BARIŞ'LAR
- Bekir Coşkun yazıları
- BELLEK DÜRTÜCÜ
- Bilim ve Teknoloji
- BİLİŞİM – İNTERNET –
- BİLİYOR MUSUNUZ ?
- Bölücü KÜRTÇÜLÜK
- BOP
- BÜLENT ESİNOĞLU YAZILARI
- BÜTÜN DÜNYA DERGİSİ
- Calisma Dunyasi – Is ve Emekciler
- CUMARTESİ YAZILARI
- CUMHURİYET – DEMOKRASİ – ÇAĞDAŞLIK
- DAVUT ARSLANTÜRK
- DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK
- DENİZ VE DENİZCİLİK
- DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER
- DİN-İNANÇ
- DIŞ POLİTİKA
- Dizi Yazilari
- DOĞA – ÇEVRE
- Doga – Cevre – Ekoloji – Tarim
- DOĞAL FELAKETLER
- DOĞAL YAŞAM
- DOĞAN KUBAN
- DÜNYA DENİZCİLİK SAVAŞLARI
- DÜNYA ÜLKELERİ
- DURUM VAZİYETİ
- DUYURULAR
- EDEBİYAT – ANI – ÖYKÜ – ŞİİR
- EĞİTİM
- Ekonomi
- EMİN ÇÖLAŞAN
- EMPERYALİZM
- ENERJİ
- English articles – İngilizce makaleler
- ERGENEKON – BALYOZ
- ERMENİ SORUNU
- EVVEL ZAMAN İÇİNDE
- FAŞİZM
- FELSEFE ve GÜZEL DEYİŞLER
- Fetullah Gülen
- FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
- Flash Haber
- FOTOĞRAFLAR
- FUAT AVNİ
- GAZETE MANŞETLERİ
- GDO
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM
- GEDİĞE TAŞ KOYMAK
- Genel Kultur
- GIDA
- GÖÇLER-GÖÇMENLER
- GÜLMECE
- Gundem
- GÜNDEM – YORUM
- Haber
- HABER GÜNDEM
- HAYATIN İÇİNDEN
- HUKUK-YARGI-ADALET
- İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR
- İLHAN ARSEL – DİN VE İNANÇ
- İLHAN SELÇUK YAZILARI
- İNSAN HAKLARI – DEMOKRASİ
- İrtica
- İSRAİL – SİYONİZM
- İSTİHBARAT KURUMLARI
- KADIN HAKLARI
- KAPİTALİZM – LİBERALİZM
- KARİKATÜR
- KIBRIS
- KISA KISA
- KISSADAN HİSSELER
- KIZILDERİLİLER
- Kose Yazarlari
- KÖŞELİ YAZILAR
- KÖY ENS.ÖĞR. MUSTAFA AKSUNGUR ANILARI
- KÖY ENSTİTÜLERİ
- KÜLTÜR – EĞİTİM – ÇAĞDAŞLIK
- KUMPAS-TEZGAH-ÜÇ KAĞIT
- KÜRESEL POLİTİKALAR
- LAİKLİK – CUMHURİYET – DEMOKRASİ
- Madencilik ve Yeralti Kaynaklari
- MAHİYE MORGÜL
- MEDYA
- MEHMET ALİ GÜLLER
- Mehmet Halil Arık yazıları
- MEHMET TÜRKER
- MENEMEN OLAYI – KUBİLAY
- MİNE KIRIKKANAT
- MİTOLOJİ
- MİZAH
- MOLA ZAMANI
- MURAT AĞIREL
- MUSIC
- MUSTAFA YILDIRIM
- MUZİK KUTUSU
- NECATİ DOĞRU YAZILARI
- NECİP HABLEMİTOĞLU
- NURULLAH AYDIN YAZILARI
- NUSRET KEBABÇI
- ORGANİZE İŞLER
- ORTADOĞU ÜLKELERİ
- ÖZDEMİR İNCE
- ÖZELLEŞTİRMELER
- PANDORA'nın KUTUSU
- PAZAR YAZILARI
- PERDE ARKASI
- PKK TERÖRÜ
- Politika ve Gundem
- POROF ZİHNİ
- RADİKAL İSLAM
- Rifat SERDAROĞLU yazıları
- Saglik
- SANAT – RESİM
- Sanat Edebiyat ve Kultur
- SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR
- SAVUNMA
- SAYGI ÖZTÜRK
- SAYIŞTAY RAPORLARI
- science * ingilizce * araştırmacılara
- SEÇİM – SEÇSİS
- ŞERİAT – İRTİCA – KARANLIĞIN AYAK SESLERİ
- SİNAN MEYDAN
- SİYASAL İSLAM
- SİYASİ PARTİLER
- SİYASİ TARİH
- SONER YALÇIN yazıları
- SÖYLEŞİLER
- SUAY KARAMAN
- SUÇ DOSYALARI
- SÜLEYMAN ÇELİK
- SUN SAVUNMA NET
- T.C. BURHAN
- TAKVİM
- Tarih
- TARİHE – AYDINLANMAYA – CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER
- TARİKAT VE CEMAATLAR
- TARIM – EKOLOJİ
- TERÖR
- TIMARHANEDE BU HAFTA
- TSK
- ÜÇ'lemeler
- UÇUK KAÇIK HABERLER
- UĞUR DÜNDAR
- UĞUR MUMCU
- ULUSAL STRATEJİ
- Uncategorized
- UNUTMA
- VANDALLIK
- VATANDAŞIN KÖŞESİ
- VİDEOLAR
- Wiki-Leaks – Bilgi sızmaları
- YABANCI BASIN
- YANDAŞ – ÇIKARCI – YAĞCILAR
- YANGINLAR-DOĞAL AFETLER
- Yazarlar
- Yeni Kitaplar
- YENİ NESİL SİLAHLAR
- YILDIZLI YAZILAR
- Yılmaz Özdil
- YOBAZLIK – GERİCİLİK
- YOLSUZLUKLAR
- YOZLAŞMA – AHLAKSIZLIK
- YUNANİSTAN – EGE SORUNU
- Zahide Uçar
Who's Online
34 visitors online now1 guests, 33 bots, 0 membersSeçenekler
POLİTİKA GÜNDEM * KONU İSTİFA DEĞİL SAYIN KILIÇDAROĞLU, CHP’NİN PADİŞAHLIĞI TERK ETMESİ
KONU İSTİFA DEĞİL SAYIN KILIÇDAROĞLU,
Posted in Politika ve Gundem
Leave a comment
Menzil UYAP’a da mı Sızdı?!
Menzil UYAP’a da mı Sızdı?!
Müyesser YILDIZ – 6 Haziran 2023
Erdoğan’ın yeni Adalet Bakanı Yılmaz Tunç önceki gün görevi Bekir Bozdağ’dan devraldı.
Ülkemizde hukuk ve adaletin hali ortadayken; devir teslim töreninde eski Bakan Bozdağ, “Görev süremiz içerisinde ülkemize ve milletimize adalet ve hukuk alanında Sayın Cumhurbaşkanımızın politikalarını uygulamak, ülkemizin her alanda gelişmesine sağlanan katkılar olduğu gibi adalet alanında da gerekli ilerlemeleri sağlamak için büyük bir gayretle çalıştık.” dedi.
Yeni Bakan Tunç da 21 yıl boyunca Erdoğan liderliğinde demokrasinin güçlenmesi ve hukuk devletinin tahkimi yolunda çok önemli reformlara imza attıklarını vurgulayarak, şu vaatte bulundu:
“Yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını koruyarak, yargı teşkilatımızın her bir ferdi ile vatandaşlarımızın adalet hizmetlerinden en etkin bir şekilde yararlanması için çok çalışacağız.”
Sanki birkaç gün önce, yeniden seçildiği gece, üstelik Saray konuşmasında Erdoğan, Selahattin Demirtaş hakkında, “51 Kürt’ün ölümüne neden olan kişi” diye hüküm vermemiş ve bu kişinin “hele hele kendi iktidarlarında dışarı çıkmasının mümkün olmadığını” söylememiş gibi!..
Sanıktan Duruşma Kaçırma
Ülkeyi 21 yıldır yönetenlerin böylesine övdüğü yargıda yaşanan, film gibi bir olaydan söz etmek istiyoruz. Geçen yıl açılan önemli bir davada 22 Kasım 2022 tarihli tensip zaptıyla ilk duruşma için geçtiğimiz 9 Mayıs saat 09.00’a gün verilir.
27 Nisan’da davanın sanığının telefonuna, Adalet Bakanlığı UYAP SMS Bilgi Servisi hattından önce saat 16.50’de 9 Mayıs’taki duruşmanın saati 14.35, akabinde 14.40 olarak bildirilir. Buna göre, duruşma saati değiştirilmiştir.
İlerleyen günlerde avukatları UYAP’a bakar. Burada da duruşma saatinin 14.40 olarak kaydedildiği görülür. Haliyle hem sanık hem avukatları, 9 Mayıs günü saat 14.30 gibi mahkemede hazır olur.
Ama o da ne? Görevliler duruşmanın saat 09.00’da yapılıp bittiğini, şikâyetçi tarafın avukatının da geldiğini söyler.
Sanık avukatları şoku atlattıktan sonra bu duruma itiraz edip tutanak tutulmasını isterken, “mahkemelerin UYAP’ta belirtilen duruşma saatinden önce celse açmasının sistemin özelliği nedeniyle mümkün olmadığını” hatırlatırlar.
O esnada UYAP sistemine de girerek, “halen duruşmanın devam ettiği” şeklinde kayıt olduğunu gösterirler. Bu, sabahki duruşmanın tutanağının henüz onaylanmadığı anlamına gelmektedir.
Bunun üzerine sabahki duruşmaya katılmış olan karşı tarafın avukatını arayıp durumu anlatırlar ve o da yeniden mahkemeye gelir. Ancak herkes hazır olduğu halde Hakim, devam eden başka duruşmalar olduğundan yeniden duruşma açamayacağını bildirip olayın tutanağa bağlanması için Yazı İşleri Müdürü’ne talimat vermekle yetinir.
Tutanak aşamasında Yazı İşleri Müdürü, avukatlara mahkeme UYAP sisteminde duruşmanın saatinin 09.00 olarak göründüğünü gösterir. Avukatlar ise gerek avukat UYAP portalında gerekse Adalet Bakanlığı celse sisteminde saatin 14.40 olarak göründüğünü ve halen “Duruşma devam ediyor” yazısının olduğunu ispatlar. Her iki sistemin ekran fotoğrafları alındıktan sonra da tutanak tutulur.
Sonuçta hem sanık hem de avukatları o gün savunma yapamamış olur. Savunmalar, 6 ay sonraya gün verilmiş olan duruşmaya kalır.
Sanık Neler Anlatacaktı ki?
Bu gariplikler basit bir sistem hatası veya “sehven” olarak nitelendirilebilir mi?
Elbette. Ancak davanın konusuna da dikkat çekmemiz gerekiyor. Sanık, Menzil tarikatının etkili olduğu konuşulan önemli bir kurumda çalışmaktadır ve üst düzey dahil kurumdaki bu yapılanmanın üzerine gittiği için kendisine iftira atılarak bu davanın açıldığını, hakkında düzenlenen belgelerin sahte olduğunu, söz konusu sahte belgeleri düzenleyenlerin bir kısmının ise FETÖ ile irtibatının/iltisakının tespit edildiğini öne süren birisidir.
İşte yapılamayan -veya avukatlarının ifadesiyle “dijital bir operasyonla” engellenen- o günkü duruşmada isim isim bunları anlatacaktı.
Adalet Bakanlığı’nın Cevabı
Olayın devamı var. Avukatlar konuyu mahkemede bırakmadı; bir hafta içinde Adalet Bakanlığı’na taşıdı. Bakanlığa gönderilen dilekçede, 9 Mayıs’ta olanların yanı sıra yukarıda anlattığımız “Menzil tarikatı” ve “FETÖ” ile ilgili bilgilere de yer verildikten sonra şöyle denildi:
“Bu sebeple, Adalet Bakanlığı UYAP SMS sisteminden mesaj gönderen ya da sisteme giren/yükleyen kişinin ve UYAP Avukat Portal sistemine duruşma saatini 14.40 olarak giren/düzelten/yükleyen personelin belirlenerek Menzil tarikatı ya da kripto FETÖ mensubu olup olmadığının araştırılması gerekmektedir… Bahse konu işlemlerin örgütsel saiklerle yapılmış olması ihtimaline binaen bu sistemlerin LOG kayıtlarında gerekli incelemenin yapılarak bilgi verilmesini, gerekli görüldüğü takdirde dosyanın gereğinin takdir ve ifası için yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesi yönünde talepte bulunulması gerekmiştir.”
Şaşıracaksınız, ama Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü’nden 1 hafta sonra cevap geldi. Sadece hızı değil, içeriği de şaşırtıcı olan yanıt şu oldu:
“Genel Müdürlüğümüz UYAP’ın teknik alt yapısını yönetmekte olup, yargı birimlerine (Cumhuriyet Başsavcılıkları, mahkemeler, icra daireleri, infaz kurumları vb.) ait veriler üzerinde Genel Müdürlüğümüzün herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Genel Müdürlüğümüze gelen taleplerin adli ve idari makamlarca soruşturma veya kovuşturma dosyaları üzerinden gelmesi ve icra dairelerinden talep edilmesi halinde taleplere cevap verilebilmektedir.”
Türkçesi; Bakanlık, “Bizi ilgilendirmiyor, yapacağımız bir şey yok.” dedi.
Son durum; avukatlar şimdi de söz konusu sisteme girenlerin tespiti için Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurmaya hazırlanıyor. Gidişata göre, sonuç çıkma imkânı ve ihtimali var mı?
Hele de söz konusu olan -iddia edildiği gibi- adeta özerkliğini ilân ettiği söylenen, sık sık gövde gösterileriyle gündeme gelip devlet katında himaye edilen Menzil veya hem zihniyeti hem yöntemleriyle halen iktidar olan “FETÖ” ise?!
Bu ülkede en çok satılan, en çok satın alınan fakat hiç kullanılmayan tek şey dindir. * Kendi insanımızı sömürüyoruz. Buna “ ekonomik ensest ilişki” deniyor.
DİN TÜCCARLARI
Prof. Dr. Niyazi Kahveci – İlahiyatçı, yazar, araştırmacı
– Bu ülkede en çok satılan, en çok satın alınan fakat hiç kullanılmayan tek şey dindir. Bunu satın alan halk problemlidir! Halkın zihin yapısı problemlidir! Bu problemlerin faturasını millet olarak birlikte ödüyoruz..
* Bu kafa birini büyütüyor, sonra da gidip kendini ona öldürtüyor.
* Bu kafa, hastalıklı bir kafadır!
* Bu kafa, anakronik (çağ dışı) bir kafadır!
* Bu kafa, şizofrenik bir kafadır!
– On bin yıl öncesinin anlayışıyla bugünü yaşamaya çalışan bir kafadır!
– Kiralık kapitalle kapitalizm, kiralık felsefeyle bağımsızlık olmaz!..
En zor iş, çağdışı insan malzemesiyle çağdaş işler yapmaya kalkışmaktır.
Otuz yıl sonra ya teknolojik insan olacaksınız, ya da gereksiz insan. Mesele bu kadar basit.
– Batı’daki dinî mezhepler teolojiktir ve zihinseldir!
Bizdekiler ise siyasaldır!.. Meşrulaştırmak için teolojisi arkadan gelir.
– Sünnilikte düşünmenin “d”si yoktur! Adı üstünde teamülcü! Allah’tan, uygulamacı olan elin oğlu, bize teknoloji satıyor da, onu alıp kullanıyoruz.. Satmasa ne yapacağız?
– 150 milyar dolar ihracatımız var ama, 300 milyar dolara yakın da ithalatımız var!..
Bunun anlamı şudur!. Bir liralık mal satıp, iki lirayla geçineceksiniz.
– Yeraltı kaynaklarımızı sattık! Yer üstündekileri de sattık!
Şimdi havayı betonla doldurup onunla geçinmeye çalışıyoruz.
Gelin görün ki, bunu dert edinen kimse yok.
– Şeyhlik, şıhlık kavramı, 5000 yıl önceki totemizm kavramının insana dönüşmüş halidir.
Bu toplumda şeyh, şıh çok, fakat tek filozofumuz yok! O nedenle olguyu okuyamıyoruz.
– Biyolojik yönden aklı bozuk insanların evliyadır diye peşlerinden koşup, “Benim hâlim ne olacak?” diye soranlarımız var!
– Batılıları sömürgeci diye eleştiriyoruz!
Fakat onlar kendi insanlarını sömürmüyorlar.
Biz ise dışarda değil, içerde sömürgeciyiz.
Kendi insanımızı sömürüyoruz.
Buna “ ekonomik ensest ilişki” deniyor.
Bana göre en büyük vatan hainliği budur.
– Adam ilâhiyat profesörü olmuş, yaptığı iş;
VİP cenaze namazı kıldırmak,
VİP umre ziyareti düzenlemek.
Anlayış olarak hâlâ Farabi’yi aşamamış.
4000 yıl önce yaşayan Sümerler’in kafasına sahip.
– Bilimin, tarihin ve sosyal bilimlerin bir felsefesi vardır! O nedenledir ki, ülkemizde bir felsefe üniversitesi açılması şarttır. Buna teoloji felsefesi de dahildir.
– Kur’an üzerinde bütünsel bir çalışma yapmadığımız, daha açık bir ifadeyle, Kur’an’ın hedefi nedir, karakteri nedir sorularına cevap bulmadığımız sürece, 1500 yıl öncesine takılır kalırız.
– Aklımızın çapını genişletmeden, mevcudun dışına çıkamayız!.. Biz de, (Türkçe) akıl nedir ve nasıl çalışır diye bir kitap yok!.. Oysa Batı’da binlerce var!
– Şunu kafamıza iyice yerleştirelim. 21. yüzyılda dinsel düşünme diye bir şey yoktur, olamaz.. Çağımız, akılcı ve bilimsel düşünme çağıdır.. Bu çağda olduğu gibi, bundan sonraki çağlarda da dindar olunabilir. Fakat dindar olmanın yolu, akılcılıktan ve bilimsel düşünmekten geçmelidir.
Posted in DİN-İNANÇ, İrtica, SİYASAL İSLAM, YOBAZLIK - GERİCİLİK
Leave a comment
FEYM BÜLTENİ – 121/2023 * Ermeni Faaliyetleri – 27 Mayıs 2023
FANATİK ERMENİ YALANLARINA KARŞI
FEYM BÜLTENİ – 121/2023 *
Ermeni Faaliyetleri – 27 Mayıs 2023
1.. Paşinyan’dan Aliyev’in açıklamalarına tepki: “Laçin Koridoru hala kapalı.”…. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, Moskova’da düzenlenen Avrasya Ekonomi Konseyi toplantısında Laçin koridorunun açık olduğunu ifade etmek isteyen Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in açıklamalarına yanıt verdi. Yaptığı konuşmada Ermenistan Başbakanı şu ifadelere yer verdi: “Azerbaycan Cumhurbaşkanı konuşmasında son yıllarda toprak emellerini haklı çıkarmak için bir ifade kullandı. 9 Kasım tarihli üçlü açıklamada sadece bir koridordan bahsedildiğini hatırlatmama izin verin, o da Rus barış misyonunun kontrolünde kalması gereken, ama ne yazık ki Azerbaycan tarafından yasadışı bir şekilde kapatılan Laçin koridoru”…. (Not; Dünkü bültenimizin 5 inci maddesinde Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev’ in ‘Azerbaycan’ın hiçbir koridoru bloke etmediğini’ iddia ettiğini” belirtmiştik..,otan) https://www.ermenihaber.am/tr/news/2023/05/26/Ermenistan-Pa%C5%9Finyan-Azerbaycan-Aliyev-La%C3%A7in/249197
Ermenistan ve Azerbaycan’ın önümüzdeki hafta barış anlaşması imzalayabileceğini” söyledi… Reuters’in Bakü’nün Fransa Leyla Abdoullayeva’ ya dayandırdığı haberine göre, “Azerbaycan ve Ermenistan, liderleri önümüzdeki hafta Avrupa zirvesinde bir araya geldiklerinde Dağlık Karabağ toprakları üzerinde on yıllardır süren ihtilaflarında barış anlaşması imzalayabilirler.” https://www.panorama.am/en/news/2023/05/26/Azerbaijan-Armenia-deal/2842516
3. Paşinyan, AGİT Minsk Grubu Amerikan Eş Başkanı Louis Bono’yu kabul etti… Başbakan Nikol Pashinyan, ABD’nin Kafkas Müzakereleri Kıdemli Danışmanı ve AGİT Minsk Grubu Eşbaşkanı Louis Bono’yu kabul etti. Muhataplar, Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin normalleşme süreci, Laçin Koridoru’nun Azerbaycan tarafından yasa dışı abluka altına alınması nedeniyle Karabağ’da yaşanan insani kriz ve Karabağ halkının hak ve güvenlik konularını ele aldı. Başbakan mevcut kilit meselelerin çözümüne ilişkin Ermeni tarafının yaklaşımlarını sundu. https://news.am/eng/news/762164.html
4. Ermenistan ve Azerbaycan’ın 1 Haziran’da barış antlaşması imzalaması beklenmiyor.… Dışişleri Bakanlığı…Ermenistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ani Badalyan, Armenpress’e 1 Haziran’da Kişinev’de yapılacak görüşmede Ermenistan ve Azerbaycan’ın barış antlaşması imzalamasının beklenmediğini söyledi. Barış anlaşmasının imzalanması Kişinev toplantısının gündeminde yer almıyor” dedi https://en.armradio.am/2023/05/26/armenia-azerbaijan-not-expected-to-sign-peace-treaty-on-june-1-mfa/
5. Dört ayda 630 bin turist…2023’te Ocak-Nisan aylarında Ermenistan’ı 630 bin turist ziyaret etti. Ermeni Turizm Komitesi başkanı Sisian Poğosyan, 25 Mayıs’ta gazetecilerle yaptığı görüşmede, “Rakamın, 2019 yılının ilk dört ayına göre yüzde 35 daha fazla olduğunu” söyledi. Poğosyan’a göre gelenlerin çoğu (yüzde 52) Rus turist, İran ve Gürcistan’dan da çok sayıda turist var. Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelen turist sayısında da artış gözlemleniyor. Poğosyan, doğrudan uçuşların başlatılmasının, bu büyümeyi sağlamaya yardımcı olduğunu da sözlerine ekledi. https://tr.armradio.am/2023/05/26/dort-ayda-630-bin-turist/
6. Değişen Gelgitler:” Ermenistan’da Rus Desteğinin Düşmesi, ABD’ye Sempatinin Artması”… Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının ardından, Gallup Center tarafından yapılan son anketlerin de gösterdiği gibi, eski Sovyet ülkelerinde Rusya’ya yönelik tutumlar önemli ölçüde kötüleşti. Geleneksel olarak Kremlin’in ilgi ve nüfuz alanı olarak görülen Rus hükümetinin eylemlerini onaylayanların sayısı, eski Sovyetler Birliği’nde yüzde 10’un üzerinde azaldı. Ermenistan, Moldova, Kazakistan ve Azerbaycan gibi tarihsel olarak “Rus yanlısı” ülkelerde bile, Rus liderin eylemlerini kınayanların sayısı onları destekleyenleri geçti. Ermenistan’da Rus liderliğine olan desteğin azalmasının yanı sıra ABD ve Çin’e karşı sempatide artış yaşandı. https://massispost.com/2023/05/change-tides-declining-russian-support-in-armenia-rising-sympathy-for-the-usa/
7. Ermenistan, Hindistan’a Savunma Ataşesi Atayacak… Ermenistan hükümeti, iki ülke arasında derinleşen askeri bağları gerekçe göstererek Hindistan’daki büyükelçiliğine bir savunma ataşesi atama kararı aldı. Bir hükümet bildirisi, bu kararı, “son zamanlarda devlet yapıları, özel kuruluşlar ve askeri-sanayi kompleksindeki şirketlerin ikili işbirliğine gösterdiği güçlü ilgiye” bağladı. Yeni Delhi’deki Ermeni askeri ataşesinin devam eden Hint-Ermeni savunma programlarını koordine etmek ve yenilerini önermekle görevlendirileceği söylendi. .(Not; Önceki bir Bültenimizde, ‘Aliyev,’in, Hindistan’dan giderek artan silah alımlarına karşı Ermenistan’ı protesto ettiğini bildirmiştik..,o.tan) https://mirrorspectator.com/2023/05/25/armenia-to-appoint-defense-attache-to-india/
8. Asur: Dünyanın İlk İmparatorluğunun Yükselişinin ve Düşüşünün Tarihçesi… Yale Üniversitesi profesörü Eckart Frahm, yeni kitabı “Assyria: The Rise and Fall of the World’s First Empire” da, dünya için bir model haline gelecek eski uygarlığın (MÖ 2025 – MÖ 609) kapsamlı bir tarihini sunuyor. Günümüz Irak’ında yer alan Asur şehir devletinden ortaya çıkan Asur, egemenliğini Babil’e ve diğer bölgelere yaymak için çok sayıda sıklıkla şiddet içeren askeri seferler düzenledi; Yale Fen Edebiyat Fakültesi Yakın Doğu Dilleri ve Medeniyetleri Bölümü’nde Asuroloji profesörü olan Frahm’a göre, kralları aynı zamanda fikirlerin ve malların serbest akışını mümkün kılan bir ulaşım ağı yarattı ve ilk evrensel kütüphaneyi kurdu. http://www.aina.org/news/202305261954
9. Bakü ve Erivan’dan ihtilafı bitirme sinyali… Azerbaycan ve Ermenistan liderleri İlham Aliyev ile Nikol Paşinyan, Putin’in düzenlediği üçlü zirvede Karabağ ihtilafını noktalamaya hazır olduklarını açıkladı. Liderler üçlü zirve öncesi iki ülke arasında yıllardır devam eden Karabağ ihtilafını noktalamaya hazır olduklarını açıkladılar. https://avimbulten.org/tr/Bulten/BAKU-VE-ERIVAN-DAN-IHTILAFI-BITIRME-SINYALI
Orhan Tan – FEYM GRUBU
Posted in FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
Leave a comment
KISSADAN HİSSELER * ÜÇÜNCÜ MEVKİ YOLCULARININ TRENİ İTECEK GÜCÜ KALDI MI???
ÜÇÜNCÜ MEVKİ YOLCULARININ
TRENİ İTECEK GÜCÜ KALDI MI???
Dr. Noyan UMRUK
“Büyük ve de Milli Ekonomistimizin” hüsranla sonuçlanan tüm dünyada hayret ve şaşkınlıkla izlenen ekonomi teorisinin vahim ve dramatik sonuçlarını elinden geldiğince gidermek için “İthal Sihirbazımız” nihayet sahnelerimizde… Bu sabahtan itibaren piyasalar izlendiğinde Sihirbazın lambasından çıkacak sonuç aşağıdaki fıkradan daha iyi anlatılamaz dostlar…
ÜÇÜNCÜ MEVKİDEKİLER
Hikaye bu ya…Çok eskilerden bir gün, İstanbul’dan Erzurum’a tren gider. Tren Aşkale’yi geçer geçmez arıza yapar. Makinist ve ilgililer Daphan Ovası’nın yanıbaşında duraklayan treni tamir etmeye çalışsa da boşadır…
Durum başkondüktöre aktarılır ve gereğinin yapılması istenir. Bu arada yolcular merakla camlardan dışarı bakmaktadır. Baş kondüktör önce birinci mevki vagonuna gider ve oradaki yolculara şöyle seslenir;
-“Çok kıymetli yolcularımız! Trenimiz şu sebepten dolayı arızalanmıştır.
Arkadaşlar ilgilendi ama arızayı gideremediler. Devlet Demir Yolları adına sizlerden özür diliyorum. Hazırlıklarınızı yapın, bir saate kadar otobüsler gelecek ve sizleri Erzurum’a götürecek.”
Açıklamanın ardından başkondüktör ikinci mevkinin olduğu vagonlara ulaşır ve şöyle der;
-“Beyler ve bayanlar!
Trenimiz arızalandı. Şu karşı tarafta Aşkale-Erzurum minibüsleri geçiyor.
Şimdi başınızın çaresine bakın ve treni tezden boşaltın…”
Bu arada garibanların olduğu üçüncü mevkide bir telaş vardır. Telaşının arasında başkondüktür üçüncü mevki vagonunun kapısına gelir. Garibanlar trenden inmeye çalışırken başkondüktür engel olur ve der ki;
-“Hele durun bahalım…
Nereye bele?
Bu telaş niye?
İçlerinden biri öne atılır ve derki;
-“Ağabeyi! Belli ki tren arızılandi. Anlaşılan o ki tamir edemediz. Bizde ufağ ufağ yürümeye başliyağ. Erzurum’a daha çoğ yol var.”
Başkondüktür vagonun kapısını sert bir şekilde kapatır ve oradaki ahaliye şöyle seslenir;
-OLA OĞLUM… SİZ GİDECEĞSIZ YA…
BU TRENİ ERZURUM’A KADAR KİM İTELEYECAĞ?…
Yani kıssadan hisse; Mehmet Şimşek’in bakan oluşuyla kurtulacağız sanmayın sevgili üçüncü mevkidaşlarımız
Posted in KISSADAN HİSSELER
Leave a comment
EĞİTİM İMAMLARA TESLİM * İzmir’de her üç okuldan birine ‘imam’ atandı!
İzmir’de her üç okuldan birine ‘imam’ atandı!
Cumhuriyet – 05.06.2023
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ‘Manevi danışmanlık’ projesi ile kentte her üç okuldan birine imam görevlendirildi. Okullar arasında İmam Hatip Liselerinin ve kadın vaizlerin de olması dikkat çekti.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü, ‘Manevi danışmanlık’ projesi ile İzmir’de 842 ilkokul, ortaokul ve liseye imam, müezzin, vaiz kuran kursu öğreticisi görevlendirmesi yapıldı. İl Müftülüğü ile yapılan bu uygulamayı değerlendiren Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ise yapılanın bir kadrolaşma çalışması olduğunu ve gericiliği eğitimin içerisine sokmak olduğunu söyledi.
İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile İzmir İl Müftülüğü arasında üç yıl önce imzalanan ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi’ ile İzmir’de, müezzin, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve kuran kursu öğreticisi atanmaya başlandı. 2 bin 497 okulun bulunduğu İzmir’in 30 ilçesinde ilk olarak imam hatip mezunu 842 kişinin okula görevlendirme yapıldı. Atama yapılmayan diğer okulların tamamına ise 1 yıl içerisinde atama yapılacağı öğrenildi. 842 okul içerisinde İmam Hatip Lisesi ve Anadolu Liseleri bulunması dikkat çekerken okullara atananlar arasında kadın vaizlerde yer alıyor.
KADROLAŞMA BAŞLADI
Uygulama hakkında Cumhuriyet’e açıklama yapan Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat, “Böyle bir atama protokollerde yok ama yapılıyor. Manevi danışmanlık adı altında atanan kişiler için pedagojik formasyon şartı yok. Bu atamalar okul içerisinde ciddi bir karışıklık yaratabilir. Denetimsiz bir mekanizma ve içeriği tanımlanmamış bir uygulama. Ayrıca atanan bu kişiler milli eğitim tarafından denetlenmeyecek. Zaten okullarda pedogojik formasyon almış rehber öğretmen ve psikolojik danışmanlar mevcut. Zaten bütün öğretmenler bu eğitim almıştır.
Bu tür uygulamaların örneği Avrupa’da genelde hapishaneler ve yaşlı bakım evlerinde var. Eğitim sisteminin istihdam nitelik ve pedagojik sorunlarına bilimsel yaklaşımlarla çözüm üretmek yerine tanımlanmamış bir dinsel danışmanlık sürecidir. Eğitimde sorun çözmek yerine yeni sorunlar yaratacağı düşüncesindeyiz. Gerici eğitimin okullara pedagojik formasyonu olmayan unsurları sokulması ve istihdam edilmesi olarak okuyoruz. Kadrolaşma çalışması olduğunu ve gericiliği eğitimin içerisine sokmak olduğunu düşünüyorum ve karşı çıkıyoruz. Manevi danışmanlık adı altında dinsel eğitim ve dinsel motiflerin doğrudan öğrencilere aktarılacağı çok açık. Çok büyük yanlış” dedi. Kalafat, bu uygulamaya velilerin tepki gösterdiğini de sözlerine ekledi.
CHP’Lİ YÜCEL: ANAYASAYA AYKIRI
CHP izmir Milletvekili Deniz Yücel, uygulamanın Anayasaya aykırı olduğuna dikkat çekerek, “Tarikatlar güdümünde ülkeyi yönetenler laik eğitim yuvalarımıza kadar sızmayı amaçlıyor! İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve İl Müftülüğü arasında “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum Projesi” (ÇEDES) adı altındaki sözüm ona *manevi danışmanlık” protokolü ile İzmir genelindeki okulların 3’te 1’ine denk gelen 842 farklı okulda imam hatip, kuran kursu öğreticisi, vaiz ve din hizmetleri uzmanı görevlendirildi.
Okullarda tanımlanmış görevi bulunan rehber öğretmenler varken ve hatta hali hazırda atanmamış binlerce rehber öğretmen atama beklerken, yasalara aykırı olan bu uygulamanın amacının cumhuriyet değerleri ve laiklik ilkesini zayıflatmak olduğu açıktır. Daha geçtiğimiz yıl “tarikat baskısı” nedeniyle üç gencin intiharını unutmadık! Akdeniz Üniversitesi kampüsündeki KYK yurtlarında kalan Halil Gülcan 11 Mayıs’ta, Emre Kandemir 21 Mayıs’ta, Muhammet Kaya ise 10 Haziran’da intihar etti. Bir ay içinde gerçekleşen üç öğrenci intiharı sonrası KYK yurtlarında “manevi danışmanlık” sistemine son verdiniz. Ne oldu, tarikatlar yine baskıyı mı artırdı? Eğitim ve pedagoji biliminden uzak, okul dışından gelecek bu kişilerin velinin izni olmadan öğrenciye yakınlaşması asla ve asla kabul edilemez. Anayasaya aykırı, kutuplaşmayı arttıracak ve laik ve bilimsel eğitim iklimini bozacak bu protokol derhal iptal edilmelidir!
https://www.cumhuriyet.com.tr/turkiye/izmirde-her-uc-okuldan-birine-imam-atandi-2087755
Dışişleri Bakanlığında Hakan Fidan’la yeni bir dönem
Dışişleri Bakanlığında Hakan Fidan’la yeni bir dönem
Yazar: Ömer Önhon / 07 Haziran 2023, Çarşamba
Dışişleri Bakanlığından emekli biri olarak yeni kabinede doğallıkla en ilgimi çeken bölüm Dışişleri Bakanlığındaki değişim oldu. Hakan Fidan, Barçın Yinanç’ın köşe yazısında ifade ettiği gibi, “sahipsiz bir kurum ve sevimsiz bir miras” devraldı.
Dışişleri Bakanlığı bu toprakların en köklü kurumlarındandır. Genel olarak, Türkiye’nin en iyi yetişmiş bürokrat kadrolarının önemli bölümü buradadır. Bu değerli kurum son yıllarda, bilinçli bir şekilde zayıflatıldı. Bir yandan FETÖ, bir yandan başkaları, kurumu çok yıprattılar.
Dışişlerine karşı önyargı çok, algı da olumsuz. Eleştiriler çoğu zaman eksik ve yanlış ve bazen de sıfır bilgiye dayalı. Kurumun başındaki kişi de savunması ve doğru bilgi vermesi gerekirken bu kervana katılınca, bizzat talimatı ve bilgisi dahilinde yapılan işler dahil sorumluluk almayıp her şeyi bürokrata yıkınca, olumsuzluklar Bakanlığın üzerine yapışıp kalıyor.
Diplomatların da her kurum ve meslekte olduğu gibi tabi eksiklikleri, eleştirilecek yanları var. Bunları gidermenin yolu, yapılageldiği üzere, kurumu baskılamak, hor davranmak, kilit noktalarına ve birçok dış temsilciliğe dışarıdan atama yapmak olmasa gerek.
Kurumlar da sahibine göre kişner
Devletin en üst mevkilerinde görev yapan siyaset insanları hem ülkede hem başında bulundukları kurumda şu veya bu şekilde kurumsal tarihe ve her türlü hafızaya geçiyorlar. Kimi küçük bir çıkar veya ideoloji grubu haricinde, çavuş eskisi Adolf Hitler gibi her türlü olumsuz hisle, kimi de yine küçük bir çıkar veya ideoloji grubu haricinde, Atatürk gibi saygıyla, sevgiyle, özlemle yad ediliyor.
Dışişleri Bakanlığında da durum farklı değil. Mesela, Hikmet Çetin görevi sona erip Bakanlıktan ayrıldığı gün büyükelçisinden odacısına, daire başkanından şoförüne kadar Dışişleri Bakanlığının her kademe, kıdem ve kadrosundan insanının bahçede toplanıp, alkışladığı, arkasından göz yaşı döktüğü, kapılara kadar geçirdiği bir Bakan olmuştur. Hikmet bey ile Bakanlık mensupları arasındaki karşılıklı saygı ve sevgi bugün de bakidir.
Mesut Yılmaz, İlter Türkmen ve çoğu bakan, görevleri sona erip ayrılmadan önce Bakanlığın en üst katından başlayarak aşağı doğru bütün katlara gitmişler, tüm odalara uğramışlar ve Bakanlık çalışanlarına veda etmişlerdi. Ne kadar insani ve kadirşinas bir davranış…
Yıllarca Bakanlık yapılan bir kurumdan kısa ve sıradan bir mikrofon konuşması ve âdet yerini bulsun kabilinden basmakalıp birkaç kelimeyle yapılan samimiyetsiz ve kuru teşekkürden çok farklı.
Yöntem ve üslup farkı
Bu farklılık, Bakanların Bakanlığa olan bakış açısını yansıttığı kadar, Bakanlığın da Bakana bakış açısını yansıtıyor. İhsan Sabri Çağlayangil Türkiye’nin mali bakımdan en sıkıntılı dönemlerinden birinde New York’ta bir arsayı ve üzerindeki binayı satın aldırmış, o zaman devletin parasını heba etti diye eleştirenler olmuştu. Bugün, New York’un en önemli birkaç mevkiinden birinde, Birleşmiş Milletler binasının hemen karşısındaki bu arsada 36 katlı Türk Evi gökdeleni yükseliyor. İhsan Sabri beyi, hiçbir kişisel çıkar gözetmeden, Türkiye’ye kazandırdığı bu kârlı yatırım ve servet için minnetle anıyoruz.
Bir yandan Çetin ve Çağlayangil gibi bilgileriyle, nezaketleriyle, tevazularıyla, öğreticilikleriyle hayırla yad edilen Bakanlar, diğer tarafta kişisel menfaatleri, hobileri ve nobranlıklarıyla hafızalara kazınanlar var. Öte yandan Ülkeye ve kuruma her anlamda katkıda bulunanlar, diğer tarafta hiçbir şey katmadığı gibi kurumsal kimlikten performansa, devlete katkıdan prestijine kadar pek çok açıdan geriye götürenler.
Bir tarafta Cebeci’deki dışişleri şehitliğinde yatan, terör örgütleri tarafından şehit edilen 30 küsür diplomatımızın kabirlerine karanfil bırakıp Dışişleri Bakanlığı ailesinin üzüntüsünü samimiyetle paylaşanlar, öbür tarafta, basın mensupları önünde acılara bürünmüş pozlar verdikten sonra, kurumu ve personelini her fırsatta yerin dibine sokmaya çalışanlar.
Bu iki farklı yapıdaki tepe yöneticiler, hangi siyasi partiden olduğundan bağımsız olarak, Bakanlık personelinin vicdanında da kurumsal tarihte de çok farklı yerlere sahip olmuştur ve olacaktır.
Hakan Fidan dönemi başlarken
Hakan Fidan son 22 yıldır devletin birçok kilit kademesinde üst düzey görev yapan, devleti çok iyi tanıyan, Cumhurbaşkanına doğrudan erişimi olan, güvenini haiz bir isim. Bugün ülkenin dış ilişkiler ve güvenlik politikalarından sorumlu olan üçlü (Dışişleri, Genelkurmay, MİT) uzun yıllardır birlikte çalışan bir kadro. Bu da tabi çok önemli bir avantaj. Hakan Fidan’ın dışişleri bakanı görevine getirilmesi dış politikaya dair bazı ipuçları veriyor.
Türkiye’nin son birkaç yıldır birçok ülkeyle ara düzeltme politikalarında, Hakan Fidan’ın yönetimindeki MİT, Libya, BAE, Suudi Arabistan, Suriye ve Mısır’da olduğu gibi, taşları ve otları temizleyip araziyi ekilmeye uygun hale getirdi, Sonrasında Dışişleri Bakanı Yardımcısı, Savunma ve Dışişleri Bakanları ve nihai aşamada Cumhurbaşkanı devreye girdi.
Hakan Fidan’ın önündeki konular
Bir önceki dönemde ortam yaratan devlet yetkilisinin şimdi dışişlerinin başına getirilmesini, önümüzdeki dönem uluslararası ilişkilerde diplomasinin ağırlığının artmasının hedeflendiği şeklinde yorumlamak mümkün. Tarz ve üslupta da değişiklik bekleyebiliriz.
Türk dış politikasında çözümlenmesi gereken pek çok mesele arasında AB ve ABD’yle ilişkiler, Suriye ve Mısır’la normalleşme, Rusya’yla ilişkilerin belli bir dengeye kavuşturulması, Yunanistan, Kıbrıs ve Doğu Akdeniz ve Azerbaycan-Ermenistan da bulunuyor.
Suriye, dış politikada odak noktasındaki meselelerin başında geliyor. Beşar Esad’la normalleşme, YPG’nin konumu, sınır güvenliği, radikal gruplar ve silahlı muhalifler, sığınmacıların geri dönüşü çetrefil ve çözümü hiç kolay olmayan konular.
Hakan Fidan bu konulara yabancı olmak bir yana, yıllardır tam içinde. Dışişlerinin yeniden dış politikanın merkezinde olması önem taşıyacak ama özellikle de diplomaside biçim ve özün birbirini tamamladığı da unutulmamalı.
Türkiye’nin dış dünyaya açılan penceresi ve vitrini olan Dışişleri Bakanlığının merkezdeki alt ve üst yapısının, ülkemizin dünyadaki ağırlığına ve iddialarına uygun olması gerekir. Son yıllarda devlet kurumlarının çoğunda bu yönde kazanımlar elde edilmesine mukabil, Dışişlerinde durum içler acısı.
Bakanlık binası dökülüyor
Dışişleri Bakanlığı binası her yönüyle çok eski ve tehlike arz ediyor. Deprem olursa bize ne olur kaygısı, somut verilerden besleniyor. Zaman zaman tavanlar memurların tepesine dökülüyor, hatta çöküyor. Belli aralıklarla Bakan ve Bakan Yardımcılarının ofislerinin bulunduğu katlarda yapılan düzenlemeler, genişletmeler, restorasyon, vs Bakanlık binasının sorunlarını gidermiyor.
Ankara’nın bir bölgesinde yeni bir Bakanlık binası yapılacaktı. Bu amaçla tahsis edilen bütçe zannediyorum başka projelere kaydırılmış ve bu proje, bildiğim kadarıyla rafa kaldırılmış durumda. mevcut.
Orijinal fikir kimin bilmiyorum ama emekli Büyükelçi Hasan Göğüş’ün bundan bir süre önce bir yazısında dillendirdiği bir öneri var: Ankara merkezin dışında bir mevkide inşaatı yapılmakta olan Genelkurmay Bakanlığından/Millî Savunma Bakanlığından boşalacak binaların Dışişleri Bakanlığına verilmesi. Keşke olsa.
Hakan Fidan’ın döneminde, Türkiye’nin en önemli ve güzide kurumlarından biri olan MİT’in devlet yapısı içindeki yeri daha da pekiştirildi. Teşkilatın operasyonel, teknik, vb kabiliyetleri geliştirildi. Personelin özlük hakları iyileştirildi. Yeni yerleşke inşa edildi. Bu gibi adımların, baskılanıp sindirilen, marjinalize edilen, önemsizleştirilen, özgüveni zarar gören Dışişleri Bakanlığında da atılması herkese ama en çok ülkeye kazandıracaktır.
Posted in DIŞ POLİTİKA
Leave a comment