Yasal Uyarı
- Bu internet sitesinde yer alan yazı ve görseller kişisel kullanım ve/veya bilgi paylaşma amacı ile sınırlıdır, hiç bir ticari amaç taşımamaktadır.
- Bu internet sitesindeki yazı ve görselleri paylaşırken kaynak göstermeniz rica olunur.
Arama
Ulu Önder Atatürk diyorki:
- Bir milletin başarısı, mutlaka bütün milli güçlerin bir istikamette oluşmasıyla mümkündür. Bu nedenle bilelim ki, elde ettiğimiz başarı, milletin güç birliği etmesinden, ortak hareket etmesinden ileri gelmiştir. Eğer aynı başarı ve zaferleri gelecekte de tekrarlamak istiyorsak, ayni esasa dayanalım ve aynı şekilde yürüyelim.
Takvim
Son Bir Ayda En Cok Okunanlar
SADAT DOSYASI- 1 * Pusudaki şeriat ordusu, SADAT!
uyarı +18 * TANIMADAN BİLMEDEN OSMANLI’YA…
SADAT DOSYASI-2 * Devletin kasasından milyonlar…
SADAT DOSYASI -3 * Sokak eylemlerine SADAT hazırlığı
AFGANİSTAN * TALİBAN * BİR UTANÇ GELENEĞİ PEDOFOLİ;…
+18 * BADECİ ŞEYHE “Cennete gitmek için”…
SİYASİ TARİHİN SAYFALARINDAN * Turgut Özal’ın…
TARİHİN İÇİNDEN GERÇEKLER * ŞEYH SAİD İSYANI VE…
SADAT DOSYASI-5 * KARMAŞIK İLİŞKİLER; ERDOĞAN,…
SADAT DOSYASI – 4 * Sunday Telegraph, Adnan…
-
Yeni Yazılar
- II. Abdülhamid ve Osmanlı Maliyesinin İflası
- HAYVANLAR ALEMİNDEN GÜZEL GÖRÜNTÜLER
- DIŞ POLİTİKA – ORTADOĞU * Suriye’de harekât: Rus flörtü mü, tuzak mı, NATO testi mi?
- BİR ÜLKE NASIL ÇÖKERTİLİR? AKP İKTİDARINDAN ÖĞRETİLER!!!
- SADAT DOSYASI- 7 * FAŞİZM * GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN GÜNÜMÜZÜN BEYAZ GÖMLEKLİLERİNE * HÖH -SADAT
Sözcü Gazetesi Yazarları
- Yaz gibi hafta sonu geliyor… 40 dereceyi bulacak!
- 21 kişinin öldüğü patlamanın sorumluları yeniden yargılanacak
- ABD’den Türkiye açıklaması: İstikrara zarar verir
- Anayasa Mahkemesi’nden dikkat çeken Aysel Tuğluk kararı
- Maden ocağındaki göçükten dram çıktı
- Kuzey Kore füze yağdırdı
- İstanbul’da operasyon: Polisi gördü, uyuşturucuyu pencereden attı
- Polen alerjisi baharla sınırlı değil
- Paramız son 4 yılda 25 kat değersizleşti
- Eşitsizlik Ligi’nde Türkiye en dibe düştü
Zahide Uçar Yazıları
Mustafa Yıldırım Yazıları
- Ege Adalarımız Libya'dan Daha Yakın / Mustafa YILDIRIM
- Kürt Şeyhi Boğazlattı, ABD Kökenli Örgüt "Lion" Yaptı / Mustafa YILDIRIM
- Gülen İçin ABD'ye Koşanlar Şimdi Neredeler? / Mustafa YILDIRIM
- Şerif Mardin - CIA - Marine Club / Mustafa YILDIRIM
- Türkçenin fiil kökleri internetten önce öldürülmüştü / Mustafa YILDIRIM
Arşivler
Kategoriler
- 12'den vuran sözler
- 21.YÜZYIL ENSTİTÜSÜ
- AB
- ABD – AB – EMPERYALIZM
- AFORİZMALAR
- AHMET TAKAN YAZILARI
- AHMET TANER KIŞLALI
- AKIL AÇICI KONUŞMALAR
- AKIL FİKİR YAZILARI
- AKLI VİCDANI HÜR YAZIŞMALAR
- ALİ ERALP YAZILARI
- ALİ NEJAT ÖLÇEN
- ANAYASA
- ANIL ÇEÇEN
- ANILAR
- ANLAŞMALAR-SÖZLEŞMELER
- Anons
- Arastirma
- ARKEOLOJİ – MİTOLOJİ
- ARŞİV SANDIĞI
- ASİMİLASYON
- ATATURK
- AYNANIN SIRLARI
- BANU AVAR yazıları
- Bekir Coşkun yazıları
- Bilim ve Teknoloji
- BİLİŞİM – İNTERNET –
- BİLİYOR MUSUNUZ ?
- Bölücü KÜRTÇÜLÜK
- BOP
- BÜLENT ESİNOĞLU YAZILARI
- Calisma Dunyasi – Is ve Emekciler
- CUMHURİYET – DEMOKRASİ – ÇAĞDAŞLIK
- DAVUT ARSLANTÜRK
- DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK
- DENİZ VE DENİZCİLİK
- DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER
- DİN-İNANÇ
- DIŞ POLİTİKA
- Dizi Yazilari
- DOĞA – ÇEVRE
- Doga – Cevre – Ekoloji – Tarim
- DOĞAL YAŞAM
- DOĞAN KUBAN
- DÜNYA DENİZCİLİK SAVAŞLARI
- DÜNYA ÜLKELERİ
- DURUM VAZİYETİ
- DUYURULAR
- EDEBİYAT – ANI – ÖYKÜ – ŞİİR
- EĞİTİM
- Ekonomi
- EMİN ÇÖLAŞAN
- EMPERYALİZM
- ENERJİ
- English articles – İngilizce makaleler
- ERGENEKON – BALYOZ
- ERMENİ SORUNU
- FAŞİZM
- FELSEFE ve GÜZEL DEYİŞLER
- Fetullah Gülen
- FEYM GRUBU ÇALIŞMALARI
- Flash Haber
- FOTOĞRAFLAR
- FUAT AVNİ
- GAZETE MANŞETLERİ
- GDO
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN
- GEÇMİŞİN İÇİNDEN YAŞAM
- GEDİĞE TAŞ KOYMAK
- Genel Kultur
- GIDA
- GÖÇLER-GÖÇMENLER
- GÜLMECE
- Gundem
- GÜNDEM – YORUM
- Haber
- HABER GÜNDEM
- HAYATIN İÇİNDEN
- HUKUK-YARGI-ADALET
- İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR
- İLHAN SELÇUK YAZILARI
- İNSAN HAKLARI – DEMOKRASİ
- İrtica
- İSRAİL – SİYONİZM
- İSTİHBARAT KURUMLARI
- KADIN HAKLARI
- KAPİTALİZM – LİBERALİZM
- KARİKATÜR
- KIBRIS
- KISA KISA
- KISSADAN HİSSELER
- KIZILDERİLİLER
- Kose Yazarlari
- KÖŞELİ YAZILAR
- KÖY ENS.ÖĞR. MUSTAFA AKSUNGUR ANILARI
- KÖY ENSTİTÜLERİ
- KÜLTÜR – EĞİTİM – ÇAĞDAŞLIK
- KUMPAS-TEZGAH-ÜÇ KAĞIT
- KÜRESEL POLİTİKALAR
- Madencilik ve Yeralti Kaynaklari
- MAHİYE MORGÜL
- MEDYA
- MEHMET ALİ GÜLLER
- Mehmet Halil Arık yazıları
- MEHMET TÜRKER
- MENEMEN OLAYI – KUBİLAY
- MİNE KIRIKKANAT
- MİTOLOJİ
- MİZAH
- MOLA ZAMANI
- MUSIC
- MUSTAFA YILDIRIM
- MUZİK KUTUSU
- NECATİ DOĞRU YAZILARI
- NECİP HABLEMİTOĞLU
- NURULLAH AYDIN YAZILARI
- NUSRET KEBABÇI
- ORGANİZE İŞLER
- ORTADOĞU ÜLKELERİ
- ÖZDEMİR İNCE
- ÖZELLEŞTİRMELER
- PANDORA'nın KUTUSU
- PERDE ARKASI
- PKK TERÖRÜ
- Politika ve Gundem
- POROF ZİHNİ
- RADİKAL İSLAM
- Rifat SERDAROĞLU yazıları
- Saglik
- Sanat Edebiyat ve Kultur
- SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR
- SAVUNMA
- SAYGI ÖZTÜRK
- SAYIŞTAY RAPORLARI
- science * ingilizce * araştırmacılara
- SEÇİM – SEÇSİS
- ŞERİAT – İRTİCA – KARANLIĞIN AYAK SESLERİ
- SİNAN MEYDAN
- SİYASAL İSLAM
- SİYASİ PARTİLER
- SİYASİ TARİH
- SONER YALÇIN yazıları
- SÖYLEŞİLER
- SUAY KARAMAN
- SUÇ DOSYALARI
- SÜLEYMAN ÇELİK
- SUN SAVUNMA NET
- T.C. BURHAN
- Tarih
- TARİHE – AYDINLANMAYA – CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER
- TARİKAT VE CEMAATLAR
- TARIM – EKOLOJİ
- TERÖR
- TIMARHANEDE BU HAFTA
- TSK
- UÇUK KAÇIK HABERLER
- UĞUR DÜNDAR
- UĞUR MUMCU
- ULUSAL STRATEJİ
- Uncategorized
- UNUTMA
- VANDALLIK
- VATANDAŞIN KÖŞESİ
- VİDEOLAR
- Wiki-Leaks – Bilgi sızmaları
- YABANCI BASIN
- YANDAŞ – ÇIKARCI – YAĞCILAR
- YANGINLAR-DOĞAL AFETLER
- Yazarlar
- Yeni Kitaplar
- YENİ NESİL SİLAHLAR
- YILDIZLI YAZILAR
- Yılmaz Özdil
- YOBAZLIK – GERİCİLİK
- YOLSUZLUKLAR
- YOZLAŞMA – AHLAKSIZLIK
- YUNANİSTAN – EGE SORUNU
- Zahide Uçar
Who's Online
37 visitors online now4 guests, 33 bots, 0 membersSeçenekler
HAYVANLAR ALEMİNDEN GÜZEL GÖRÜNTÜLER
Posted in DOĞAL YAŞAM, HAYATIN İÇİNDEN, VİDEOLAR
Leave a comment
DIŞ POLİTİKA – ORTADOĞU * Suriye’de harekât: Rus flörtü mü, tuzak mı, NATO testi mi?
Suriye’de harekât: Rus flörtü mü, tuzak mı, NATO testi mi?
Murat Yetkin – 24 MAYIS 2022 ·
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 26 Mayıs’ta yapılacak Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında Suriye’de yeni bir askerî harekât konusunun görüşüleceğini duyurdu. Erdoğan’ın 23 Mayıs’taki kabine toplantısı ardından yaptığı bu açıklama pek alışıldık değil. Cumhurbaşkanı daha önce de sınır ötesi askerî harekâtları önceden haber vermişti ama böyle gün veriyor olması dikkat çekici.
Erdoğan harekâtın amacını “güney sınırlarımız boyunca”, ki bu hem Suriye hem Irak sınırı demek, 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturma çalışmalarını tamamlamak olarak açıkladı. Asker, istihbarat ve emniyet hazır olduğunda operasyonun başlayacağını söyledi. Bu da aslında Suriye’de (ve muhtemelen aynı anda Irak’ta) girişilecek kapsamlı bir harekâtın hazırlıklarının tamamlandığı, MGK’da üzerinden geçilip düğmeye basılacağı anlamına geliyor.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak topraklarında yeni tamamladığı “Pençe” serisi harekâtın bu birleşik harekâta hazırlık olduğu anlaşılıyor.
Muhtemel harekât, Suriye ve Irak’taki PKK ve türevlerini Türk sınırlarından topçu menzilinin de ötesine itmeyi amaçlıyor. Zamanlama açısından da dış politikadaki birkaç gelişmeyle eş zamanlı ve onları etkileyecek özellikler taşıyor.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan 23 Mayıs Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplantısı sonrası açıklama yaparken. (Foto: Cumhurbaşkanlığı)
Rusya, PKK, NATO
Erdoğan’ın harekât açıklamasından bir gün önce Türkiye gazetesi, Ankara destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) kaynaklarına dayanarak Rusya’nın İdlib, Hama, Lazkiye’nin yanı sıra Halep civarı, Menbiç, Tel Rifat, Haseke, Kobani (Ayn el-Arab) gibi PKK/PYD’nin etkin olduğu yerlerde konuşlu askerlerini çektiğini bildirdi. Habere göre bu birlikler takviye olarak Ukrayna’ya gönderilecekti. Bu haberden kısa süre önce Times of Israel gazetesi de Rus birliklerinin Ukrayna’ya çekilip yerini İran devrim Muhafızları ve Hizbullah’ın almasının İsrail hükümetini tedirgin ettiğini yazmıştı. Rusya’nın Suriye’de 60 binden fazla askeri olduğu tahmin ediliyor.
Acaba Vladimir Putin, Ukrayna’yı takviye ederken aynı zamanda ABD ve NATO müttefiklerinden (ve şimdi NATO’ya girmek isteyen İsveç ve Finlandiya’dan PKK’ya karşı destek bekleyen) Erdoğan’a “Buyurun, vurun” türü bir destek mi veriyordu? Yoksa bu aynı zamanda Türkiye’yi sadece ABD değil İran ile de karşı karşıya getirebilecek şekilde, Suriye’ye daha derin girmesine yol açacak bir tuzak mıydı?
ABD ve İsveç-Finlandiya testi
Ancak kısa süre önce ABD, PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG tarafından kurulan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) kontrolündeki bölgeleri Suriye’ye uygulanan Amerikan yatırım yasaklarının dışına çıkardı. Ayrıca NATO müttefiki Türkiye’nin bütün “O silahlar bize karşı kullanılıyor” beyanlarına rağmen, IŞİD’e karşı mücadele gerekçesiyle silah dahil desteğe devam kararını duyurdu.
O zamandan bu zamana İsveç ve Finlandiya’nın Rusya korkusuyla NATO’ya üyelik başvurusu yapması konusu ortaya çıktı. Türkiye iki şart öne sürdü. PKK ve türevlerine verilen destek sözde değil, icraatta kesilecek ve Türkiye’ye PKK’ya karşı Suriye’de yürütülen harekât nedeniyle uygulanan askerî ambargolar kaldırılacaktı.
İşte (muhtemelen Irak’la birlikte) Suriye’de başlaması muhtemel askerî harekât, Ankara için Stokholm ve Helsinki’nin PKK faaliyetine karşı tutumunu sınama fırsatı da olacak. Ve tabii ABD’nin de.
Uluslararası politikada dikkatler Rusya-Ukrayna krizinde ve şimdi de Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya NATO vizesi verip vermeyeceğindeyken Suriye’de yeni bir harekâta batı ne tepki verecek? Özellikle İsveç ve Finlandiya ne tepki verecek?
Suriye’de dengeler nasıl değişebilir?
Ankara, “PKK’ya karşıyız, terör listemizde” deyip PYD’ye, SDG’ye ondan bağımsız örgütlermiş gibi yardım edilmesini ağır bir ikiyüzlülük ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın vurguladığı üzere “aklımıza hakaret etmeyin” tepkisiyle görüyor.
Rusya hala Suriye’de 6-7 bin asker tutacak. Bunların da Şam-Lazkiye-Tartus hattında Beşar Esad rejimini ve Tartus deniz üssüyle Hmeymim hava üssünü korumakla görevli olacağı anlaşılıyor.
Peki, PKK yardım çağrısı yaptığında ABD’nin ve Türkiye’yi İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine olur vermeye çağıran diğer müttefiklerinin, örneğin Almanya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın, Hollanda’nın tutumu ne olacak? Ülkelerindeki PKK destekçisi lobilerin etkisiyle Türkiye’yi, yeni yaptırımlarla mı tehdit edecekler? Mevcut askeri ambargoları tutacaklar mı, yoksa tam da bu sırada kaldıracaklar mı? Ya da âdet yerini bulsun kabilinden tepkilerle mi yetinecekler?
Erdoğan’ın bu bölgelere 100 bin sığınmacıyı daha yerleştirmek için Suriye’de yerleşim birimleri kurma planına Şam tepki gösterdi ama Esad’ın Batı Suriye’de kendi etki alanı dışında ülkenin çoğu yerinde bir yaptırım gücü görünmüyor.
Böyle bir harekât Türkiye’nin iç politikasında da dikkatleri bir süre ekonomik krizden dağıtıp üzerine toplayacaktır. Ama her halükârda sıcak geçecek 2022 yazına bir gerilim etkeni daha eklenmiş bulunuyor.
https://yetkinreport.com/2022/05/24/suriyede-harekat-rus-flortu-mu-tuzak-mi-nato-testi-mi
BİR ÜLKE NASIL ÇÖKERTİLİR? AKP İKTİDARINDAN ÖĞRETİLER!!!
SADE BİR VATANDAŞIN DİLEKLERİ
Cumhuriyetin kuruluşundan buyana hem Osmanlı’nın borçlarını ödeyen, hem de tuğla üzerine tuğla koyarak inşa edilen tüm Cumhuriyet birikimlerimiz ABD/İsrail tarafından iktidara getirilen Erdoğan tarafından değerlerinin çok altında yabancılara ve iktidar yandaşlarına satıldı. Ülkemizin elinde yok denecek kadar az ekonomik varlığı kaldı. Sıra, vadilere, yaylalara, deniz kıyılarına geldi. Bunlar da haraç mezat satışta.
Birileri, satılan her bir devlet varlığından büyük komisyonlar alarak zenginleşti. Komisyon alanlar ise şimdilerde mal varlıklarını yurt dışına kaçırıyor. Türkiye ekonomik olarak çok yoksullaştı. Ülkemiz inanılmaz büyüklükte borçlandı. Ülke varlıkları siyasetçilere ve yabancılara aktarıldı. Borç alan artık emir alıyor…Türkiye evrensel sıralamalarda en diplere düştü. Saygınlığı kalmadı.
Yaklaşan seçimle birlikte, demokrasi ve hukuk içinde büyük HESAPLAŞMA günü yaklaşıyor. Çalanlar, çırpanlar, özelleştirme masalları ile halkın zenginliklerini yabancılara ve kendilerine aktaranlar. Hak yiyenler, Ah alanlar, güce güvenerek sürekli suç işleyenler ve İktidarın tepeden aşağıya tüm yönetici ve siyasetçileri ve bu düzenin kurulmasına kamu görevlisi olmaktan vazgeçerek görev onurunu satarak bu suçlara katılan tüm kamu görevlileri ve iktidarın, yandaşların suç eylemlerini örten tüm hukukçular bağımsız mahkemelerde işledikleri suçları nedeniyle yargılanacaktır.
Bu güzel ülke ancak kendi içinde yetişen ayrık otlarını temizleyerek düze çıkabilecektir.
Naci Kaptan
SADAT DOSYASI- 7 * FAŞİZM * GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN GÜNÜMÜZÜN BEYAZ GÖMLEKLİLERİNE * HÖH -SADAT
SADAT DOSYASI -7
FAŞİZM VE GEÇMİŞİN KARA GÖMLEKLİLERİNDEN
GÜNÜMÜZÜN BEYAZ GÖMLEKLİLERİNE * HÖH -SADAT
Naci Kaptan – 24 Mayıs 2022
“Bir defa iktidarı aldıktan sonra onu asla vermeyeceğiz.
Bakanlıklardan bizim ancak ölülerimizi çıkarabilirler.”
(Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels,1932)
Faşist, Totaliter yönetimler tarihin içinden buyana iktidarlarını güç ile pekiştirmek için Lidere/Öndere/Başkana/ Sultana/Reise v.b bağlı faşist, baskıcı, teröre yatkın, sadist, psikopat kimlikli kişilerden oluşturdukları yapılanmalarla toplum üzerinde baskı oluştururlar. Bunların 3-5’i biraraya gelerek muhalifleri kenar, köşede kıstırarak döverler, yaralarlar ve kaçarak kaybolurlar. İktidara karşı düzenlenen demokratik toplum hareketlerinde ise yönetimden aldıkları güç ile insanları darp ederek, gazlayarak, coplayarak, hatta mermi sıkarak terör estirirler. Bunların bir kısmı üniformalıdır, bir kısmı da üniformasız faşistlerdir. Üniformalı ile üniformasızlar aynı güce hizmet etttiklerinden birlikte çalışırlar.
Bunlar tarih içinde KARA/KAHVERENGİ GÖMLEKLİLER olarak anıldı. Günümüzde DEMOKRATİK BİR HAK OLAN GEZİ EYLEMLERİNDE, bu kez BEYAZ GÖMLEK giyerek ortaya çıktılar. Ellerinde uzun palalar, çivili sopalar ve hatta silahlar vardı. Arabalarına “Polis/şerif işaretlerine benzer işaretler koydular. 15 Temmuz kalkışmasında her şeyden habersiz olan masum askeri öğrencilerin, erlerin başlarını kestiler. İşin acı olanı hukuk içinde hak arayanların önü tıkandı ve hatta 15 Temmuzda suç işleyenlerin yargılanmasını önleyen yasa çıkartıldı.
Diktatörler, Otokratlar var oldukça faşizm de var olacaktı. Ve unutmayalım ki diktatörler iktidara demokrasi ve seçim ile geldiler fakat demokratik, seçim yoluyla gitmediler. kendiler ve aileleri acı sonlarla karşılaştılar.
FAŞİZM NEDİR?
Faşizm, egemen sınıfların güdümündeki asker, polis ve sivil bürokrasinin, emekçileri, işçi, köylü ve ilericiler üzerindeki baskı rejimi demektir. Faşizm, bir, askeri darbelerle gelen “açık faşizm”, bir de “parlamenter faşizm” olarak ikiye ayrılabilir. Parlamenter faşizmde partiler vardır, ancak düzen, emekçi sınıflara örgütlenme hakkı tanımaz.
Azgınlaşan faşizmin kökü dışardadır. Sermayenin diktatörlüğü olan faşizm, sermaye uluslararası nitelikteyse bu “dinamik faşizmin” doğasında saklıdır. Üstelik, siyasal ilişkiler de bunu doğrulamaktadır. Türkiye’nin yüzakı, saygın hukukcu ve bilim insanı Prof. Rona Aybay’ın 45 yıl önce Murat Sarıca ile birlikte yazdığı kitap bugünlere ışık tutuyor, günceliğini ve değerini koruyor. “Gerici diktatörlüklerin amacı, içinde bulunulan ekonomik ve sosyal düzeni, zor kullanarak muhafaza etmektir. (AYBAY, s.12)
Faşizmin iktidara gelmesinin, hükümet otoritelerinin yardımı ve desteği ile olduğunu faşistler de kabul etmişlerdir, özellikle, mahkemeler ve polis örgütü, faşistlerin korkutma ve sindirme hareketlerini hoşgörü ile karşılamışlardır. (AYBAY, s.19) Faşizm, devlet kavramının yüceltilmesine çok önem verir. Devletin üzerinde hiç bir şey yoktur. Böylece faşizm bütün siyasal özgürlükleri ortadan kaldırmaktadır.
The Economist dergisi, “2019 Demokrasi Endeksi Raporu”nu yayımladı. 167 ülkenin değerlendirildiği raporda Türkiye geçen yılki sıralamasını koruyarak 110. sırada yer aldı ancak demokrasi puanı 4,37’den 4,09’a geriledi.“hibrid demokrasi” ve 0 ile 2 puan alanlar ise “otoriter rejimle” yönetilen ülkeler olarak değerlendirildi. 110. sıradaki Türkiye 4,09 puanla “hibrid demokrasi” (melez demokrasi) ile yönetilen ülkeler içinde yer aldı.
Türkiye bu sıralama ile Nijerya, Uganda, Zambiya, Lübnan, Sri Lanka gibi ülkelerin gerisinde kaldı. Böylece Türkiye’deki yönetimin de demokrasi ve hukukla bir bağı olmadığı, Yek buyurganın hukuka saygı duymadığı tescillendi.
Dünyada demokrasi adına örnek alınan GEZİ DİRENİŞİNDE polisle birlikte tıpkı polis gibi davranan, direnişe katılanları acımasızca darp eden ve BEYAZ GÖMLEKLİ olarak isimlendiren kişiler ortaya çıkmıştı. Polis bunlara yol açıyor ve bunlar da direnişe katılanları linç edercesine dövüyorlardı. Daha sonra AKP gençlik örgütünden olanlara polis üniforması verildiğine dair haberler sosyal medyada yayıldı.
Bundan sonra ortaya HÖH, (Halk Özel Hareketi) isimli, yurt dışında silahlı eylemler de yapan, Polis arabasına benzer boyalı Osmanlı tuğrası taşıyan bir dernek çıktı. ve 15 Temmuz’da ise emirle kışladan çıkartılmış, dünyadan haberi olmayan erlerin ve askeri öğrencilerin kafasını acımasızca kesen gaddar vandallar çıktı. Bunların da Sadat oluşumunun milis gücü olduğu yazıldı çizildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkardığı bir yasa ile bu kafa kesenlerin yargılanamayacağı hakkında bir kanun yürürlüğe girdi.
Partili cumhurbaşkanı Erdoğan geçmişten ders çıkartarak AKP bağlısı sivil milisleri yasal hale getirmek için aynen Duçe Mussoloni’nin kara gömleklileri gibi devlete değil, iktidara bağlı polis gücü oluşturmaya başladı. Emniyete alınanların büyük kısmı özel imbiklerden geçirilerek, partiye bağlı bir oluşum yaratıldı. Emniyet genel müdürleri, silsile ile aşağıya doğru Devletin, kamunun görevlisi değil, AKP’ye bağlı bir güvenlik gücü yaratıldı. Valiler ve kaymakamlar da aynı kadro içinde yapılandırıldı.
İşte bu nedenle Boğaziçi Üniversitesinin öğrencilerinin Anayasaya uygun demokratik, barışçıl hak aramalarına karşı polisin acımasızca, aşırı güç kullanarak öldüresiye dövmelerinin nedeni budur. Polisin arasına karışan sivil giysili canavar ruhlu, vandal kişilerin yerde yatan, polise direnmemiş öğrencilere hayvanca tekme, yumruklarla vurması insanlık dışıdır. Bu kişiler kimdir? Polis ise suç işlemişlerdir. Polis değilse, polis bunlara neden yol veriyor.?
Öğrencilere karşı sözde siyasetçilerin kullandığı ağır dil, öğrencilere yüklenen sıfatlar ve polisin tutumu, yaklaşan seçimde Türkiye’nin daha ağır tablo ile karşılaşacağının işaretidir. Bu karanlık derin sarmaldan ancak güç birliği ile çıkılabilir. Tüm muhalefet partilerinin güç birliğine acilen gitmeleri gereklidir.
Kara Gömlekliler (İtalyanca: Camicie nere ya da Squadristi), I. Dünya Savaşı sırasında ve II. Dünya Savaşı’nın sonlanmasına kadar İtalya’da hüküm süren yarı askeri faşist örgüt. 1919 – 1923 arasında Squadre D’azione (Eylem Mangaları), 1923 – 1943 arasında Milizia Volontaria Fascista Per La Sicurezza Nazionale (Ulusal Güvenlik İçin Gönüllü Faşist Milisi) olarak adlandırılan, Benito Mussolini yönetimindeki Ulusal Faşist Parti’nin üyeleri olan silahlı birliklerdir. Bu paramiliter yapılanmaya milliyetçi görüşleriyle bilinen aydınlar, eski ordu subayları ve bazı toprak sahipleri destek vermiştir.
Faşizm böyle geldi
Bugün, 20. yüzyılın karabasanı faşizmi anlatacağım. 1922’de İtalya’da Mussolini’nin liderliğinde ortaya çıkan “faşizm”, ortaya çıkışından on yıl sonra 1933’te Almanya’da Hitler’in liderliğinde Nazizm’e evrildi. Hitler, Mussolini’nin Roma’ya yürüyüşünden çok etkilendiğini itiraf ediyordu.
1922’de iktidara gelen Mussolini, 1923’te federasyon sekreterleri, sendika liderleri, belediye başkanları dahil 5000 komünisti tutukladı. Kooperatiflerin ve belediyelerin bütün paralarına el koydu. Sol görüşlü 3000 demiryolu işçisinin işine son verdi. 1 Mayıs bayramını yasakladı. 1923’te gazete yöneticisi Piero Goberti ve 1924’te milletvekili Mateotti faşistlerce katledildi. Mussolini, bu ikinci cinayet hakkında ileri geri konuşanları “kurşunu yiyecekler” diye tehdit etti. 1924’te çıkarılan basın yasasıyla faşist hükümete sansür ve gazetelere el koyma hakkı tanındı. 1926’da olağanüstü yasalar çıkarıldı. Muhalefet konuşamayacak duruma getirildi. Milletvekilleri tutuklanıp hapse atıldı. Örneğin muhalif yazar milletvekili Antonio Gramsci, 8 Kasım 1926’da yakalanıp hapsedildi.
1927’de faşist hükümet, faşizm karşıtlarını cezalandırmak için özel bir mahkeme kurdu. Bu mahkemenin hakimi, Garamsci’yi “Bu beyni yirmi yıl çalışmaktan alıkoymak gerekir” diyerek hapse mahkum etti.
Mussolini, okulları, üniversiteleri kontrol etti. Öğretmenleri ve üniversite profesörlerini faşist üyelik kartı almaya ve faşizme bağlılık andı vermeye zorladı. 1250 profesörünün sadece 12’si bunu reddetti. Faşizmin safına geçen profesörler kara gömlekle ders vermeye başladılar.
Aydınların partiye yazılması zorunlu kılındı. Üyelik kartı olmayan hocalar ve aydınlar işsizlik tehlikesiyle karşı karşıya bırakıldılar. Mussolini tehlikeli gördüğü aydınları ise öldürterek ortadan kaldırdı. Matteotti, Piero Gobetti, Nello, Carlo Roselli ve Giovanni Amedola’nın öldürülmelerine karar verildi. (Maria A. Macciocchi, Faşizmin Analizi, çev. Cemal Süreyya, s. 47-50, 268,289.)
FAŞİZM İÇİN DEMOKRASİ BİR ARAÇTIR
İtalya’da faşizm demokrasiyi kullanarak iktidar oldu. 17 Nisan 1925 seçimlerinde Mussolini’nin faşist partisi yaklaşık 7.5 milyon oyun 4.5 milyonunu alarak meclisteki 536 sandalyeden 400’ünü elde etmişti. Bu seçimlerde meclisteki üç sol parti toplam 1.200.000 oy almış, toplam milletvekili sayıları 142’den 62’ye düşmüştü. Faşistler oylarını köylerde yüzde 100, hatta bazı yerlerde yüzde 100’den fazla artırmışlardı. Çünkü ölülere ve ülkeyi terk eden göçmenlere de oy kullandırmışlardı. (Macciocchi, age, s. 46).
İşini “milli iradeye” bırakmayan faşist Mussolini, seçim sistemini değiştirdi. Yeni seçim yasasına göre faşistler, sadece yüzde 25 oyla meclisteki 535 sandalyenin 356’sını ele geçirecekti. Mussolini, 1926’da çıkardığı olağanüstü yasalarla tüm İtalyanların oy hakkını elinden aldı. Artık İtalya’da seçim yapılmayacaktı. Mussolini, 20 yıllık faşist iktidarı döneminde -üstelik faşist rejimi destekleyen ‘evet’ basılı pusulalarla- yalnızca bir kez plebisit yaptıracaktı.
Mussolini, propagandaya büyük önem veriyordu. Faşist rejimin en güçlü propaganda araçlarından biri radyoydu. 1928’den beri faşist hükümetin kontrolünde olan E.I.A.R (Ente Italiano Audizioni Radiofoniche) adlı devlet radyosu faşist propagandanın merkeziydi. Beş milyon İtalyan, tamamen Mussolini’nin denetimindeki bu radyoyu dinliyordu. Ayrıca her şehrin, yine faşist hükümetin kontrolünde, kendi radyo istasyonu vardı. Maria A. Macciocchi’nin ifadesiyle “Milyonlarca kişi 1943 Temmuz’una dek rejimin radyosuyla serseme çevrildi.” (Macciocchi, age, s.193,287,288).
Faşist propagandanın özünü Mussolini’nin konuşmaları oluşturuyordu. Halk büyük bir coşkuyla Duçe’yi (Mussolini’yi) alkışlıyordu. Faşist propagandayı yandaş aydınlar, yandaş sanatçılar yürütüyordu. O günlerin tanıklarından Maria A. Macciocchi şöyle diyor: “Yeryüzünde, gökyüzünde ve her yerde karşımıza dikilen Duçe’nin görüntülerine, aydın yağcılığının, köleliğinin en aşağılık örneğini veren sözler eşlik etmekteydi. Ozanlar, yazarlar, ressamlar, mimarlar kullukta birbiriyle yarışıyorlardı.” (Macciocchi, age, s. 289.)
https://www.toplumcudusunceenstitusu.org/fasizm-nedir/
Naci Kaptan / 04.02.2021 – https://nacikaptan.com/?p=86271
Sinan Meydan – https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/sinan-meydan/fasizm-boyle-geldi-2309766/
KISSADAN HİSSELER * KUYRUK
KISSADAN HİSSELER * KUYRUK
Doğu Alman Devlet adamı Honecker yürürken gençlerin uzun bir kuyrukta beklediğini görür.
Sorar, “Bu neyin kuyruğu?”. “Ülkeyi terk etme kuyruğu diye yanıt alır.”
Honecker de merak ederek kuyruğa girer ve beklemeye başlar.
Az sonra kalabalık ve uzun kuyruk yavaş yavaş dağılmaya başlar…
Birine sorar, “peki şimdi niçin dağılıyor kuyruk?”
Cevabını alır, “efendim siz gidecekseniz, Artık bizim gitmemize gerek kalmadı.”
Bazen bir kişinin gitmesi yeterli olur…
Erich Honecker (1912 -1994), 1971’den 1989’a değin eski Doğu Almanya’yı yöneten devlet adamı. Toplum üzerinde baskı kurması ve Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya kaçmaya çalışan 49 kişinin vurularak öldürülmesinden sorumlu tutuldu.
Honecker, reformcu lider Mihail Gorbaçov yönetimindeki SSCB’nin desteğini yitirdikten sonra, Doğu Alman kentlerinde yükselen demokrasi yanlısı kitle gösterileriyle karşı karşıya kaldı. 18 Ekim 1989’da, Almanya Komünist Partisi Merkez Komitesi tarafından parti genel sekreterliği, devlet başkanlığı ve silahlı kuvvetler komutanlığı görevlerinden alındı.
Görevlerinden ayrıldıktan sonra yolsuzluk, iktidarı kötüye kullanma, Doğu Almanya’dan kaçmaya çalışan 49 kişinin öldürülmesi doğrultusunda emir vermesi gibi suçlamalarla karşılaştı. Nisan 1990’da Berlin yakınlarındaki bir Sovyet askeri üssüne sığındı. Mart 1991’de, Sovyet hükümeti, Alman yönetiminin iade istemini geri çevirerek hasta olan Honecker’i Moskova’ya getirerek ona siyasi sığınma hakkı tanıdı. Ama o yıl sonunda SSCB’nin dağılması ve komünist yönetimin sona ermesi üzerine Honecker 1991 yılı sonunda Moskova’daki Şili büyükelçiliğine sığındı. Yeni birleşik Almanya hükümetinin diplomatik girişimleri sonucunda 29 Temmuz 1992’de bu ülkeye iade edildi.
Berlin’de gözaltına alınan Honecker 12 Kasım 1992 tarihinde Moabit Hapishanesi yargılanmaya başladı. Kısa süre sonra Honecker’in bozulan sağlık durumu gerekçesiyle takipsizlik kararı verildi. Serbest bırakılan Honecker eşi Margot Honecker ile beraber kızı ve damadının yaşadığı Şili’ye gitti. 29 Mayıs 1994’te, uzun zamandır mücadele ettiği karaciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybetti.
Posted in KISSADAN HİSSELER
Leave a comment