Ölülerimizin haysiyetini bile elinden alan hastalık

Ölülerimizin haysiyetini bile elinden alan hastalık

YILMAZ ÖZDİL

Demokratik Parti milletvekili Andrea Romano, üç gün önce İtalya Parlamentosu’nda ayağa kalktı, bitkin görünüyordu, hıçkıra hıçkıra ağlamamak için titreyen hazin bir ses tonuyla anlattı…
“24 yaşındaki oğlum Dario koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti, iki ay geçti, oğluma iki aydır cenaze töreni yapamıyorum, Prima Porta mezarlığının depolarında bekleyen yüzlerce tabutun arasında oğlum da var, milletvekili olarak ayrıcalık istemiyorum, yurttaş olarak sıkıntımı utançla anlatıyorum, çocuğuma ne zaman cenaze töreni yapabileceğimi bile öğrenemiyorum, tarih bile vermiyorlar, oğlumun kabrinin başında ağlamaktan bile mahrum bir babayım” dedi.
Böylece… Katmerli trajedi gün yüzüne çıkmış oldu.
İtalya’da krematoryumlar cenaze yakmaya yetişemiyor.
Bir yılda 120 bin kişi hayatını kaybetti, krematoryumlar öylesine fazla çalıştı ki, kimisinin boru sistemleri eridi, kimisinin fırın mekanizmaları bozuldu, kimisinin de çalışanları koronadan öldü, tüm bunlara pandemi nedeniyle ağırlaşan bürokrasi de eklenince, mezarlık depolarında tabutlar yığılmaya başladı, üstelik, ülkedeki pekçok mezarlığın deposunda soğutma sistemi yok.
Sadece Roma’da iki binden fazla cenaze bekliyor, sadece Palermo’da 800’den fazla cenaze bekliyor, gerçekten akılalmaz ama, geçen sene mart ayında hayatını kaybedip, 13 aydır tabutta bekleyen var!
Krematoryumlar, bizdeki mezarlıklar müdürlüğü gibi, belediyelere bağlı olarak çalışıyor. Pandemiden önce bir cenazenin yakılma faturası 177 euro’yken, bugün 600-700 euroya çıkmış durumda… Parayı ödeyenlerin cenazesi, gariban cenazesinin önüne geçiyor.
Bazı zengin aileler, 5 bin euro ödüyor, özel krematoryum şirketleriyle anlaşıyor, ölüsü nispeten az olan şehirlerde yaktırıyor, defin işlemini hızlandırıyor, külleri şehirden şehire taşıyan kargo şirketleri var.
İtalyan medyası, mezarlıkların depolarında, kiliselerin depolarında üst üste yığılmış tabutların görüntülerini yayınlıyor, “covid ölülerimizin haysiyetini bile elinden alan bir hastalık” deniyor.
Çünkü… Cenazelerin külleri karışmasın diye tabutların üstünde kime ait olduğunu belirten etiketler yapıştırılıyor, ölümcül bulaşma riski nedeniyle yakınlarıyla vedalaşamadan, son bir kez göremeden, son bir kez ellerini tutamadan, yoğun bakım servislerinde tek başına can veren insanlar, aylardır bu halde bekliyor, tabutlar karışsa, yakınlarını çağırıp teşhis yaptırabilmek bile imkansız, özel kıyafetli krematoryum personeli haricinde depolara kimse sokulmuyor.
Kahredici olduğu kadar ürpertici değil mi?
Şimdi bakın lütfen…
İtalya’da son 15 günde kaç kişi hayatını kaybetti?
4.501 kişi.
Son 15 günde kaç yeni vaka var?
182 bin.
Peki, Türkiye’de son 15 günde kaç kişi hayatını kaybetti?
5.236 kişi!
Son 15 günde kaç yeni vaka var?
658 bin!
Türkiye’de şu anda resmi vefat sayısı, ölülerini yakmaya yetişemeyen İtalya’dan çok daha fazla… Yeni vaka sayımız, İtalya’nın dört misli. Üstelik, bunların makyajlanmış sayılar olduğunu, Türkiye’deki gerçek kayıp sayısının en az üç misli olduğunu bütün belediyeler biliyor. Üstelik, yeni vaka sayısındaki artışı durdurabilmek için, günlük test sayısını 320 binden 240 bine indirdiklerini herkes görüyor.
Saraya yalakalık olsun diye denizde tek başına yüzen, parkta tek başına oturan, kapısının önünde otomobilini yıkayan vatandaşı “yasağa uymuyor” diye haber yapan sayın medyamızın… Kazma kürekle başa çıkılamadığı için, iş makineleriyle kepçelerle toplu halde kazılan “lebaleb kabristan”ları haber yapma vakti gelmedi mi hâlâ?

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/olulerimizin-haysiyetini-bile-elinden-alan-hastalik-6411939/
This entry was posted in Saglik, Yılmaz Özdil, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *