Zahide UÇAR
11.03.2018
BAHÇELİ’YE FARKLI BİR BAKIŞ
Yaşadıklarımıza düz mantıkla bakarsak yanılırız. Bahçeli’nin AKP ile yaptığı ittifakı, MHP’nin baraj altında kalmasına bağlayanlar yanılıyor. MHP’nin AKP ile yaptığı ittifak bambaşka nedenlere dayanıyor olamaz mı?
Hayır, hayır!!. Bu birlikteliği, “AK Sakallılar diye milli bir yapının” gerçekleştirdiğini alttan alta yayanların “algı operasyonuna” bağlamayacağım. Başka bir şey söylediğim. Gelin, bugün ezber bozalım.
Bahçeli 57. Hükümet döneminde koalisyon ortağıydı. Koalisyon ortağı olduğu dönem Rahşan Ecevit MHP için, “eli kanlı katiller” sözünü kullandı. Bahçeli Ecevit’in özel kalem müdürü gibi davranmaya devam etti. ABD Ecevit’i Irak savaşına razı edemedi. Edemeyince DSP’ye Derviş eliyle operasyon yaptı. DSP’nin vekil sayısı MHP’nin vekil sayısının altına düştü. Bahçeli Başbakanlığı almayı hiç düşünmedi. Koalisyonu partisine danışmadan yıktı. Bahçeli Öcalan’ın asılması ertelendiğinde destek olmak yerine, Öcalan’ın asılması engellendiği için koalisyondan ayrılıyorum diyerek seçime gitseydi nasıl bir sonuç alırdı, bir düşünün. Çok büyük bir oy oranıyla Başbakan olma şansını yakalardı ama yapmadı. Tam tersi, MHP’nin alnına Öcalan’ın asılmasını engelleyen parti damgasını vurdu. Kendisi dışında kalan MHP’li vekiller asılsın demesine rağmen..
Bahçeli baraj altında kalacağını bile bile seçim istedi ve baraj altında kaldı. Yetmedi, seçimde başarısız olan parti liderleri istifa etsin dedi. Yılmaz, Çiller, Bahçeli istifa etti. Bahçeli herkes istifa ettikten sonra, “partim beni istiyor” diyerek, parti başkanlığına geri döndü. Böylece merkez sağın yok edilmesini sağladı. Yani, AKP’ye engelsiz otoban hediye etti.
AKP; Açılım, Habur, Oslo gibi süreçleri başlatarak, sürekli kaos üreterek, BOP üzerinden yıpranmaya başlamıştı. Milli duygular kabarıyordu. Merkez sağ seçmeni gidecek yer arıyordu. MHP sağ seçmenin gideceği alternatif bir parti olabilirdi. Bahçeli alternatif bir parti olmaktan daima kaçındı. MHP’yi iktidara taşımaktan kaçındı. Muhalefet partisi olarak iktidar partisinin yarısı kadar bile seçim gezisi yapmadı. Çünkü Bahçeli MHP’yi iktidara taşımayı değil, gömmeyi görev edinmişti.
Bahçeli, Fetö-AKP ortaklığında Türk Milliyetçilerine, aydınlarına ve Ordusuna yapılan Ergenekon operasyonlarına karşı çıkmayı bırakın, AKP davalara “kumpas” dedikten sonra bile;
“Ordu içindeki darbeciler temizlenmelidir” dedi. Bu söz üzerine MHP’den vekil seçilen E. Korgeneral Engin Alan partiden ayrıldı.
Yetmedi!!.
Bahçeli, ABD ile 2 sayfa, 9 maddelik gizli bir anlaşma yapan, dağa-taşa “Ne mutlu Türk’üm” yazmayı ilkellik sayan Abdullah Gül’ü Çankaya’ya çıkardı.
Yetmedi!!
Bahçeli; Cumhuriyet düşmanı, Erdoğan’ı asrın lideri olarak gören Ekmeleddin’i CHP’ye Cumhur başkanı adayı olarak kabul ettirdi. Ekmeleddin’i aday yapmadan önce köşke çıkarak, Gül ile görüştü. Yani, CHP’ye Gül veya İngiliz aklı üzerinden tuzak kurdu. Kılıçdaroğlu’da bu tuzağa düşmeye doğrusu pek gönüllüydü.
Bahçeli partisinin varlık nedeni olan Türk Dünyası ile ilgili birimi kapattı. Bu süreçte Bahçeli’nin tek bir Türk Devletine gittiğini gördünüz mü? İkiz Yasaların MHP’nin de ortak olduğu 57. Hükümet döneminde hazırlanması Bahçeli’yi yeterince anlatmıyor mu? Derviş, yani ABD’nin talebiyle, Türk Telekom’un özelleştirilmesine direnen Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz’ü görevden alan Bahçeli değil miydi? Bu Bahçeli sizlerde “milli” bir lider fikri uyandırıyor mu?
Bahçeli’nin hiçbir zaman iktidar olmak gibi bir hedefi olmadı. Çünkü Bahçeli’nin görevi iktidar olmak değildi. Bahçeli MHP’yi, yani milliyetçiliği bitirmekle görevliydi.
AKP 07 Haziran seçimi sonucunda tek başına hükümet kuracak vekil çıkaramadı. Bahçeli sonuçlar açıklanır açıklanmaz; “seçim” dedi. Kılıf olarak da HDP ile ortaklık mı yapacağım diyerek tabanı ikna etti. Samimi miydi? Size bir MHP adayı için Bahçeli’nin yaptığı yorumu yazayım. Adayı ben de tanıyorum. Son derece ilkeli, eğilip-bükülmeyen bir aday… MHP’li bazı vekillerin zorlamasıyla aday oldu. Ve sözler verildikten sonra son anda listede yer alamadı. Arkadaşıma yapılan açıklama şuydu. “Bahçeli; gelecek süreçte AKP ile yakın çalışacağız. Bu süreçte çatlak ses istemiyorum.” Dedi. O nedenle aday yapılmadınız, üzgünüz…
Bu durumda, Bahçeli’nin HDP nedeniyle seçim isteme gerekçesi doğru değildir.
Yani, Bahçeli’nin AKP ile çalışacağı daha 07 Haziran seçimlerinden önce kararlaştırılmış… Ve Bahçeli AKP bile unutmuşken Erdoğan’a “Başkan olun” dedi. Ve Bahçeli Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin rejimini değiştirdi.
MHP soğuk savaş döneminde gerekliydi. Komünizmin “dünya işçi kardeşliği” sloganına karşılık, din ve milliyetçilik öne çıkartıldı. Dikkat ediniz, MHP ve MSP’nin yükselişi soğuk savaş dönemiyle başlar. MHP’nin amblemi olan Bozkurt resminin değiştirilerek üç hilal yapılması da bu dönemdir.
Ülkeleri kendi çıkarları doğrultusunda yapılandıran küresel çete, soğuk savaşın bitmesiyle birlikte, eski kullandığı yapıları tasfiye etmeye başladı.
Türkiye’de olanları dış dünyadan bağımsız düşünemezsiniz. Kabul edelim ki, Türkiye görünüşte olsa da, gerçekte bağımsız bir ülke değildir. Atatürk’ün ölümüyle birlikte, yavaş yavaş bağımsızlığını kaybetmiştir.
Yeni süreçte, ulus devletlerin tasfiye edilerek, yerlerine şehir devletçiklerin kurulması planlandı. Çünkü şehir devletçiklerin küresel şirketlerin bayisi olmak dışında bir işlevi olmayacaktır. Yeraltı ve yerüstü kaynaklarını küresel şirketler kolayca kullanabilecektir. Yugoslavya bu yolda parçalanan ilk devlet oldu.
Şehir devletçiklerin oluşmasındaki engeller bir bir ortadan kalkmalıydı. Bu engellerden birisi de milliyetçiliktir.
MHP soğuk savaş döneminde gerekliydi. Desteklendi. Oysa yeni dönemde milliyetçiliğe yer yoktu. Ulusalcılara yer olmadığı gibi. ABD, daha doğrusu küresel şirketler için milli unsurlar tehlikeliydi. Tasfiye edilmeliydi. Çünkü MHP’yi kullanayım derken, ülkesine bağlı milli bir kadronun oluşmasına, Türk bilincinin doğmasına engel olamamıştı. Kontrol edemediği güç tehlikeliydi ve yok edilmeliydi. Tabii bu işi ülkemize gelip yapacak değillerdi. Bu tasfiyeyi “asla iktidar olmak istemeyen” Bahçeli üzerinden gerçekleştiriyor olabilirler mi?
Yıllar önce Bahçeli için;
“Bahçeli ülkücüleri şişeye hapseden bir tıpa görevi yapıyor” diye yazmıştım.
“Bahçeli ülkücülerin ateşini söndürmek için ülkücülerin üzerine kapatılan bir sac görevi yapıyor” yorumunda bulunmuştum.
Bahçeli ülkücüleri sokaktan çekti. Pasifleştirdi ama istenilen sonuç alınamadı. Çünkü 12 Eylül öncesi süreçten ders almış, 12 Eylül döneminde zindanlara tıkılmış ülkücülerden, donanımlı, tuzakları gören, emperyalizme başkaldıran bir yapı da ortaya çıkmıştı. Bu yapının ülkücü gençliğe rehber olması, yön vermesi engellenemiyordu. Ve Bahçeli Ulus Devlet anlayışına karşı olan AKP ile ittifak yaptı. AKP’nin MHP çizgisine çekildiğini yazanlar bu projeye bilerek ya da bilmeden destek veriyor. MHP’nin milli kanadını tasfiye etmeyi başaramayan Bahçeli, MHP’yi AKP’ye teslim ederek tasfiye ediyor. Matematikte yutan eleman vardır. AKP MHP’yi yutan eleman görevi yapacaktır.
Bahçeli’nin baraj altında kalma korkusu olsaydı, partiyi güdükleştirmezdi. Çünkü, alternatif arayan sağ seçmen için seçenek olma şansı varken, seçenek olmayı hedeflemedi. Bu iddiamın açık delili İYİ Parti’dir. İYİ Parti kurulalı kaç ay oldu? İYİ Parti bu kadar kısa sürede, baraj sorununu aşıp, hızla yükseliyorsa, Bahçeli’nin yapmadığı muhalefetin amacı da anlaşılabilir değil mi?
Yeni süreçte, parti eritilirse, taban erir. Taban erirse, ülkücüleri ateşleyecek bir yapı da ortada kalmaz değil mi? AKP MHP’yi “yutan elemandır”. Bahçeli AKP’ye MHP’yi altın kupa içinde sunmuştur. Çünkü yenidünyada ne milliyetçiliğe, ne de ulusalcılığa yer yoktur.
Türkiye’de yaşadıklarımızı dış dünyadan bağımsız düşünemeyiz.
Bahçeli görevini yapıyor. Yani, derdi baraj değil.
İktidar hedefi olmayanın, baraj sorunu zaten olmaz.
Zahide UÇAR(11.03.2018)
