KEHANET
Bir taraf daima baş; eğilmiyor,
Bir taraf hep ayak, kıçını silemiyor.
İşimiz Allah’a kalmamış:
İşimiz cinler, periler,
Cennetteki Huriler.
Rüya kitapları,
Hayalcilik
Yapışmış yakamıza tembellik.
Oh! Oh!
Ne yani,
Olacak o kadar,
Kolay gelsin gari.
KEHANET
Dağdan gelip, bağdakini kovanlar muhtar olacak, mahalleyi kendine benzetip,
maymun maskara edecek. Erkek kadına, kadın erkeğe benzeyecek; erkekle erkek,
kadınla kadın evlenecek..
Bizim köy sanki Sodom, sanki Gomore olacak. Taş yağacak başımıza.
Ağır suçlar; Cinayet, Soygun, Kalpazanlık, Arsızlık hafif suç sayılacak, hakimlerin ağzından bal damlayacak, tatlı tatlı karar verecek.
Kim bilir?
Belki bir gün insan; kendi düzenine kavuşur, içinde çöreklenen asalakları,
çöl farelerini, uçan Dinozorları, hırsızları, küfürbazları temizler.
CAHİLLİK VARLIĞI YUTAN BİR KARADELİKTİR
EVRENDEN DAHA GENİŞ OLAN İNSAN AKLI BİLİMİN HAZİNESİNİ BULACAKTIR
ATEŞİ VE TEKERLEĞİ BULAN, AYA VARAN İNSAN SONSUZLUĞA UZANIP, EVRENİN
SIRLARINI ÇÖZECEKTİR
Doğruyu ve aklı terk eden, kapalı kapılar ardında alıp satan; yoksulluğu kader
ilan edenler, zamanın önüne geçemezler.
” bilmezler mi?
baki olmadığını mekanın
bitimsiz olmadığını zamanın
bilmezler mi?
var oluşu sonsuz değildir uzayın
bilmezler mi?
ilk noktası geçmişin, son noktasıdır geleceğin
onun için:
bebekler ak saçlı piri pak ihtiyarlar olacak
onun için gökyüzü yarılıp çatlayacak
bilselerdi
gecenin gündüzü doğurduğunu
gündüzün geceye kavuştuğunu
soğuk ve karanlıkta kaybolduğunu
bilselerdi nice Karun’ların yok olduğunu
bilselerdi eğer;
güneşin iki yönden doğacağını
bu kin, bu ihtiras, bu nefret
olmazdı elbet ” (*)
İşte o zaman;
Deccal’ın çırakları
Şahmeran yavruları
Bölecek dünyayı
Ayıracak ikiye
Eli maşalı, ayağı takunyalı Yecüc Mecüc kadınları, tef çalacak, kapı kapı
dolaşacak, sokaklarda göbek atacaklar.
Duvarlara işenecek, mescitler karışacak;
Sokağa dökülecek yüzlerce saf, zavallı tertemiz insan.
Ayakları çıplak, baldır bacak;
Bardaklar havalarda, paralar külotlarda, tef çalarken barlarda, okullar karışacak.
Süfyani taifesi herkesin içinde; kıllı kılsız kıçlara kına yakacak.
Şeytan kuduracak!
Kapınca kendini; kuyruğu kopacak.
İnecek dağlardan hayvanlar gibi milyonlarca yam yam. Geçince başa Şeytan;
mağaralardan, toprağın altından fışkıracak binbir çeşit, binbir şekil, binbir suret Hilkat Garibeleri. Mahşerin şerleri…
Onlar karanlığın,
Onlar bataklığın,
Onlar ihanetin tohumlarıdır.
İnsan;
Yaşamazsa vermenin mutluluğunu
Kavuşamaz almanın sevincine.
Bilmezse güldürmeyi
Beceremez gülmeyi.
Anlamaz Dümbüllü’yü, Naşit’i, Nasrettin’i
Yer, içer, eğlenir;
Sabahlara kadar kahkahalar atar,
Paralar saçar, silahlar sıkar….
Bayramlarda düğünlerde, meydanlarda maçlarda, öldürür insanları.
Öpüşmek zanneder nedense ısırmayı
Bilmez sevmeyi, sevmek bilir dövmeyi.
Şarkılar söyleyin insanlık üstüne
Şarkılar söyleyin aydınlık üstüne
Şarkılar söyleyin özgürlük üstüne
Şarkılar söyleyin çocuklar üstüne
içimizden biri
15.04.2014
asla umutsuzluğu değil
KAVGAYA DEVAM AŞKINA
güncelleme : 08.03.2018
( * )
Şeytan Dörtlemesinden