Bataklığın ‘öz’ü! ** Balyoz kumpasında Yurt dışında çağrı alan görevli subaylar ifade vermek için hemen Türkiye’ye gelerek “KAÇMA OLASILIĞINDAN TUTUKLANIRKEN * Bu kumpası kuran savcılar tutuklanmamak için yurt dışına kaçıyordu !!!

Mustafa Balbay
ankcum@cumhuriyet.com.tr
13 Ağustos 2015 Perşembe
Cumhuriyet

Bataklığın ‘öz’ü!

2007 yılından bu yana Türkiye’yi sarsan devletin ve toplumun bütün dengelerini etkileyen davaların kudretli, zırhlı Mercedes’li başbakan destekli savcısı Zekeriya Öz, şimdi kanun kaçağı!

Tablo, AKP’nin Türkiye’yi sürüklediği bataklığın özetidir.Zekeriya Öz, İstanbul Beşiktaş’taki makamında haftada bir dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile yüz yüze görüşerek Balyoz’dan Ergenekon’a pek çok davayı yürüttü. Aslında bunlara dava demekte doğru bir tanım değil. Zira, kurgulanmış, çerçevesi her an değişebilen bir dizi hukuksuzluklar serisinin toplamıydı.

Öz, sorguladığı kişilere odasındaki eşyalardan daha değersiz bir varlık gibi bakarak akıl almaz sorular yöneltiyordu. Günlük yaşam biçiminiz, Türkiye’nin neredeyse yüzde 80’inin tanıdığı bir kişiyi tanıyıp tanımadığınız, ailenizle yaptığınız telefon görüşmelerinin içeriği… Her şey ama her şey buna dahildi.

Sorularını bir suçu ortaya çıkarmaya yönelik değil, verdiği kararın altını doldurmaya yönelik soruyordu.Bu konularda sadece bu satırların yazarı değil onlarca kişinin söyleyeceği vardır.

Öz’le hükümetin arası 2013 sonundan itibaren açıldı. Daha doğru anlatımla hükümet koalisyonunun AKP kanadıyla yollar ayrıldı. İşin içine parti – paralel tartışması girdi.

O güne dek Erdoğan’ın pek çok grup toplantısında övgüler düzdüğü, demokrasi kahramanı ilan ettiği Öz gitmiş, yerine darbeci kumpasçı Öz gelmişti. Bir başka deyişle Öz yıllarca yürütmede bir parçası olduğu kumpasların ortasına düşmüştü. Aslında konunun bu yanı hâlâ net değil. Şimdi kaçak olan Öz yapacağı açıklamalarla yakın geçmişi aydınlatabilir. Aydınlatmasa bile tartışmayı daha renkli hale getirebilir.

Öz’e bir çağrımız var:
Öz, içinde zerre kadar vicdan kaldıysa bu kurguların nasıl oluştuğunu kamuoyuyla paylaşabilir. Gerçi delillerin nasıl üretildiği başından beri biliniyordu ama en azından şu konuların biraz daha netleşmesini sağlayabilir:

O iddianameler gerçekte nerede yazıldı?
Davaların sınırları nasıl genişletilip daraltıldı?
Kişileri suçlarken can alıcı yerinden vurma sanatını kimler gösterdi?

AKP’nin Türkiye’ye verdiği zararda sıralama yaparken birinciliği neyin alacağını söylemek elbette zor.

Bütün dünyada itibarımızın sıfırlandığı dış politika mı?
Üretimsizleşen ekonomi mi?
Patlayan işsizlik mi?
Hortlayan terör mü?
Her yeri saran hukuksuzluk mu?

Adaletin, terazi olmaktan çıkarılıp, silah haline getirilmesi mi?
Birinciliği hukuk kıyımına vermek gerekiyor. Zira devlet, hukuk zeminine oturmazsa ekonomiden dış politikaya kadar her şey bozulur. Zekeriya Öz, işte bu hukuk bataklığının, sözcüğün tam anlamıyla özüydü. Ama elbette tek başına değildi. Onu o bataklığın en derin yeri haline getirenler hâlâ iktidarlarını sürdürüyorlar. Üstelik 7 Haziran’da oluşan halk iradesini hiçe sayarak.

Zekeriya Öz, hakkındaki yakalama kararının ilan edilmesine ramak kala Ermenistan’a kaçtı. Yakın geçmişte yıllarca süren tutukluluklarda Öz ve benzeri savcılar hep şu cümleyi kullandılar:

“Yurtdışına kaçma ihtimali bulunduğundan tutukluluğun devamına…”
Demekki, haktan, hukuktan, ülkeden kaçmak hep içlerinde varmış!

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/344005/Batakligin__oz_u_.html

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, ERGENEKON - BALYOZ, Fetullah Gülen, HUKUK-YARGI-ADALET, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *