Bugün değerli yazarlar Bekir Coşkun ile Yılmaz Özdil’in yazıları aynı başlığı taşıyor ; Ali İsmail …

Değerli yazarlar Bekir Coşkun ile Yılmaz Özdil’in yazıları içimizi yakan ve içinde adaletin unutulduğu mahkemelerin yaygınlaştığı bugünlerde aynı başlığı taşıyor ;

Ali İsmail …

Ali İsmail’i sevgiyle anarak rahmet diliyor  ailesine sabır diliyor ve
her iki yazıyı da peşpeşe paylaşıyorum .

Naci Kaptan

Bekir Coşkun
23 Ocak 2015
Sözcü

Ali İsmail…

Başımda ağrılar…
Ne zamandır dava günü yaklaştığında, başımdaki ağrılarla bir hastanenin merdivenlerinden çıkıp cam kapıdan geçiyorum…Bekleyen insanlar, beyaz gömlekliler, sedyeler, duvarlar yerler dalgalanıyor, bulanık bakıyor gözlerim…

Başımda ağrı var…
Düşüp kalkıyorum…

Gözükmeyen bir varlıkmışım gibi kimse görmüyor, sesleniyorum sesim çıkmıyor…Düştüğümde üzerime basıp geçiyorlar..

“Başım ağrıyor” diye sesleniyorum…
Bir boş sedye geçiyor içimden…
Demek ki ben yokum diyorum…
Ama başımda derin ağrılar…

Her dava zamanı, başımda böyle bir ağrı başladı ne zamandır…

Ve Kayseri’deki mahkeme, önceki gün kararını verdi…
Artık yargıçların kararı ile sabit:
Ali İsmail Korkmaz gerçekten yoktu…

Bir karanlık sokakta polislerin, sivillerin yakalayıp dövdüğü Ali İsmail, başındaki ağır ağrılar ile hastaneye gittiğinde bakmadılar…
Doktor “İfadeni ver gel” dedi…

O sırada beyin kanaması geçiriyordu, yürüdü sokaklarda, döndü dolaştı, aynı şeyi istiyordu beyaz gömlekli tıp:
“İfadeni ver gel…”

Yirmi saat sonra beyin kanaması geçirdiği ortaya çıktığında, artık çok geçti…

Soru şu:
Ali İsmail Korkmaz diye birisi gerçekten yok muydu?..
Vardıysa, niye yok sayıldı?..

Polisleri çocukların üzerine ağır silahlarla salan zorba mı?… Yoksa karanlık sokakta yakalayıp başına vuran polisler mi?… Kendini erkek sanan, bir çocuğu karanlıkta öldüresiye dövecek kadar soysuz o siviller mi?…

Ya da; hastanenin kapısındaki, onu hemen yatırıp bakmak yerine polise gitmeye zorlayan beyaz gömlekliler mi?..

İki gün önce mahkeme kararını verdi sonuçta…
Demek kimse suçlu değildi…
Yoktu öyle biri…

Başımda ağrı var…
Sesim çıkmıyor, gözükmüyorum, bir boş sedye geçti içimden…
Düştüğümde üzerime bastılar…

Facebook: BEKIRCOSKUNVEYAZILARI
Twitter: bekrcoskn
E-mail: bcoskun@sozcu.com.tr

Yılmaz Özdil
23 Ocak 2015
Sözcü

Ali İsmail

Ethem Sarısülük’ü öldüren polis, güya tanınmamak için, mahkemeye peruk takarak geliyordu. İtiş kakış yaşandı, peruk düştü. Bana saldırdı peruğumu çekti diye şikayetçi oldu. Ethem’in annesini “sanık” sandalyesine oturttular!

Ethem’in katiline 7 sene istenirken…
Ethem’in annesine 10 sene isteniyor.

Tetik çekene 7 sene.
Peruk çekene 10 sene.

Melih Gökçek’e yumurta atan iki kadına dava açıldı, 10’ar sene isteniyor.

Mermi sıkana 7 sene.
Yumurta atana 10 sene.

Tayyip Erdoğan’ı üç kuruşa mahkum ettiren avukatı, müebbete mahkum ettiler. Tayyip Erdoğan’ı üç kuruşa mahkum eden “hakim”i “sanık” yaptılar.

Deniz Feneri’nin “savcılarını sanık” yaptılar, “sanıklarını
tanık” yaptılar.

Hrant’ın katiline 20 sene hapis istenirken, cinayetteki ihmalleri yazan Nedim Şener’e 28 sene hapis istendi.

“Azmettirici” tanık oldu.
“Katil” bile tanık oldu.
Az daha gayret ederlerse,
Hrant’ı öldürdüğü için rahmetli Hrant’ı sanık yapabilirler!

“Terörist” tanık oldu.
Gizli tanık “savcı” oldu.

17/25 Aralık’ın polisleri
“sanık” oldu.
Rıza Sarraf “tanık” oldu.
Paraların üstüne faiz ödendi.

Tübitak başkan yardımcısını böcek işinde “tanık” yaptılar, söylediklerini beğenmediler, “sanık” yaptılar.

Dolayısıyla… Ali İsmail’i katleden polise lütfedip 4 sene hapis verilmesi hakikaten sürpriz oldu. Normalde, Ali İsmail’in annesinin veya hiç olmazsa abisinin tutuklanması gerekirdi!

Facebook: yozdilsozcu
Twitter: yilmazsozcu
E-mail: yozdil@sozcu.com.tr

This entry was posted in Bekir Coşkun yazıları, DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, Yılmaz Özdil. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *