Klozet…

Ne kadar pahalı ve görkemliyse, o kadar dış dünyada ileri bir noktaya gelirsin…
Şimdi geldi adam, o muhteşem kapının önünde bando mızıka tören yapıldı… Her metresinde bir milyon ilmik olan Selçuklu halıda yürüdü… (Bazı yabancı misafirler meraklıdır çünkü, eğilir sayar bakarsın ilmikleri…)
Oturttular, itibarlı koltukların tanesi 75 bin lira…
Tanesi 1000 liralık Osmanlı varak bardaklardan şerbet sunuldu…
(Ben en çok o bardaklarla şerbet içtiklerine yanarım)

Ve misafir “Çişim geldi” dedi…
Altın kaplama kollu kapıyı gösterdiler, girdi…
Klozet ucuzundan, 400 liralık…
İtibarsızlıktır işte bu…

Harekete duyarlı tuvalet otomatının lambası sönüp de,
misafir ucuz klozetin üzerinde arada bir trene el sallar gibi zıplayarak ışığı yaktığında bir de…
Ben size söyleyeyim; demek ki dış dünyada sıfırsın…

Bu yabancı konuklar görgüsüzdür, memleketin itibarını sokakta polisin çocukları öldürmesiyle ölçmezler…
Dünyanın en büyük hırsızlık olayı ile ölçmezler…
Soygunla, talanla, yağmayla ölçmezler…
İşsizler ordusu ile ölçmezler…
Açlıkla ölçmezler…
Sefaletle ölçmezler…
İnsan hakları ile ölçmezler…
Nohut makarna dağıtıp cahil kitlelerden oy alarak tümüyle sahte ve yalan olan bir demokrasi ile ölçmezler…
Saray’ın klozeti ile ölçerler…

Mesela konuk girmiş bir türlü çıkmıyormuş…
E böyle klozeti bulmuşken ikili müzakere şeklinde sohbet eder insan…

Bu memlekette 10 bin lirayla tam bir yıl geçinen 10 milyon aile var…
Ve bunların büyük bölümü, anlıyoruz ki halinden razıdır…