İstanbul’un göbeğinde Atatürk’e cihat bildirisi *** ve YANIT : İşgaldeki hali sakın unutma!!! ATATÜRK´e dil uzatma sebepsiz. Sen anandan yine çıkardın ama, Baban kim olurdu bilemezdin ŞEREFSİZ!!!

YAZIYAyorum

YOBAZLARA ÖNCE MUTLU ÇELİK’E AİT OLAN ŞİİRLE SESLENECEĞİM ;

Ne ararsın tanrı ile aramda,
Sen kimsin ki orucumu sorarsın?
Hakikaten gözün yoksa haramda,
Başı açığa neden türban sorarsın.

Rakı, şarap içiyorsam sanane,
Yoksa sana bi zararı içerim.
İkimizde gelsek kıldan köprüye,
Ben dürüstsem sarhoşken de geçerim.

Esirken mümkün müdür ibadet?
Yatıp kalkıp ATATÜRK´e dua et,
Senin gibi dürzülerin yüzünden,
Dininden soğuyacak bu millet.

İşgaldeki hali sakın unutma!!!
ATATÜRK´e dil uzatma sebepsiz.
Sen anandan yine çıkardın ama,
Baban kim olurdu bilemezdin ŞEREFSİZ!!!

İşbirlikçi hain Şeyhül-İslam Mustafa Sabri’nin Atatürk’e hakaretlerle dolu fetvasını bildiri haline getiren yobaz bir grup İstanbul’un Fatih ilçesinde kapı kapı dolaşıp vatandaşlara dağıtıyormuş!!!.

AKP iktidarı tarafından İRTİCANIN suç olmaktan çıkartılmasından sonra yobazlık , gericilik ve dinCİ vandallık azdı…Yobazlar bilmezler mi Atatürk’ün dini inancı mütedeyyin gerçek Müslümanlıktır.Bu yobazlar gibi ticani ve gerici değildir.Dini inançları kullanarak siyaset yapmamış , hele hele Allah’ın adını kullanarak hiç bir şekilde hırsızlık ve yolsuzluk yapmamış,yapmaya kalkanları ise cezalandırmıştır. Cuma günleri politika amacıyla ayet sallamamış ,Devletin mallarını satmak değil, tuğla üzerine tuğla koyarak dinCİ’lerin yandaşlarına satmış olduğu fabrikaları,tesisleri yaptırmıştır. DinCİ yobazların yaptığı gibi çalmadı çırpmadı.Tüm mallarını Devlete bıraktı.

Bu yobazlar ki
Türkiye’yi işgalden kurtaran , Müttefik ordulara karşı büyük zafer kazanan, Lozan anlaşmasıyla bağımsız Türkiye’nin temelini atan ve tüm dünyada hem asker hem de Devlet adamı olarak saygı gören.Dünyada YÜZ YILIN DEVLET ADAMI SEÇİLEN Atatürk’e minnet ve saygı duyacakları yerde Osmanlı Devletini ve topraklarını işgalci müttefik Devletlere teslim eden ,onlara biat mektubu yazan ve sadece tahtını korumaya çalışan işbirlikçi Vahdettin’in peşinden gidiyorlar. Hain işbirlikçiler de ,torunları da aynı soydandır. Sultan Vahdettin’in 16 Kasım 1922’de İstanbul İşgal Orduları Komutanı General Harrington’a, yazdığı mektup şöyledir ;

“İstanbul’da hayatımı tehlikede gördüğümden İngiltere devletine sığınır ve bir an önce başka bir yere götürülmemi talep ederim efendim. Müslümanların Halifesi Mehmet Vahdettin.” diye kısa bir mektup yazarak, İngilizlerden sığınma talep etmiştir.

Yobazların kendilerine rehber aldıkları İngiliz hayranı şeyhülislam Mustafa Sabri efendinin kim olduğunu hatırlayalım ;

Mustafa Sabri’nin kurduğu cemiyetler ;

Teal-i İslam Cemiyeti (Cemiyet-i Müderrisîn)
Partisi tekrar hükümete gelince kaçak olarak bulunduğu Mısır’dan İstanbul’a döndü. 15 Şubat 1919’da daha sonra Teâli-i İslâm Cemiyeti adını alacak olan Cemiyet-i Müderrisin derneğinin kuruluşunda bulundu. 4 Mart 1919’da Şeyhülislam ilan edildi.

İngiliz Muhipleri Cemiyeti
20 Mayıs 1919’da İngiliz himayesini ve mandacılığını savunan, başkanlığını Kamil Paşazade Şevket bey, İkinci başkanlığını Adliye Müsteşarı Sait Molla’nın yaptığı kurucuları arasında kendisi dışında, Filozof Rıza Tevfik, Gümülcineli İsmail gibi kimselerin bulunduğu İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin (İngiliz dostları derneği) kurulmasına öncülük etti.

Derneğin asıl ve gizli olan amacı halkın yabancı işgaline ve kendisine yapılan zulüm, baskı ve haksızlıklara isyan etmesini önlemek ve millî şuuru yoketmekti:

İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin asıl başkanı Rahip Frew idi: Bu derneğin iki yönü ve iki ayrı niteliği vardı. Biri açık yönü ve usulüne uygun teşebbüslerle İngiliz himâyesini sağlama amacına yönelmiş olan niteliği idi. Öteki de gizli yönüydü. Asıl faaliyet bu gizli yöndeydi. Memleket içinde örgütlenerek isyan ve ihtilâl çıkarmak, millî şuuru felce uğratmak, yabancı müdahalesini kolaylaştırmak gibi haince teşebbüsler, derneğin bu gizli kolu tarafından idare edilmekte idi. Sait Molla ‘nın derneğin açıktan yaptığı çalışmalarında olduğu gibi gizli çalışmalarında da ondan daha çok rol oynadığı görülecekti.,

Mustafa Sabri’nin Kurucusu olduğu İslam Teali Cemiyeti (Cemiyet-i Müderrisîn) tarafından 25 Eylül 1919 tarihinde Kuva-i Milliye’ciler aleyhinde çok şiddetli ifadeler içeren bir bildiri yayınlandı. Bu bildiride Kuva-i Milliye’cilere kudurmuş haydutlar şeklinde hitap edilmiştir.Bildirge dönemin İkdam gazetesinin 26 Eylül 1919 tarihli baskısında yer aldı. Hükûmet, Anadolu’da Yunan mezalimi’ne ve Fransız işgali’ne karşı oluşan direnişi dindirmek için bildiriyi uçaklardan atarak dağıttırdı.

Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin fetvasıyla Boğazlıyan kaymakamı idam edildi
8 Kasım 1919’da Ermeni techirinde Yozgat bölgesinde ihmali bulunduğu gerekçesiyle işgalici devletlerin baskısıyla yargılanan Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idam kararı Sultan Vahdettin’in önüne geldiğinde Vahdettin idam kararını imzalamadı; intikam duygularıyla olayların büyüyebileceğini öne sürdü ve Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’den fetva istedi. Şeyhülislam Mustafa Sabri’nin Fetvasıyla Nisan 1919’da Kemal Bey idam edildi. Daha sonra 14 Ekim 1922 tarihinde müstevli devletlerin baskısıyla idam edilen Kemal Bey, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Milli Şehit ilan edilmiştir.

Kuvayı Milliye kuvvetlerine verilen ölüm fetvası
11 Nisan 1920 tarihinde Milli Mücadele başlatmak için kongreler düzenleyen içlerinde Mustafa Kemal Paşa’nın da bulunduğu Milliyetçi ileri gelenler hakkında ölüm fetvasını kaleme aldı.Bu tarihte Şeyhulislam olan Haydarizade İbrahim Efendi, Mustafa Sabri’nin kaleme aldığı fetvayı okuyunca imzalamayı reddetti ve istifasını verdi. Ağdalı bir dille yazılan fetvada özetle şunlar denmekteydi: Padişah’ın aksi emrine rağmen istilacılara karşı direnişe geçen milliyetçilerin öldürülmeleri caiz olmakla kalmayıp hatta her müslümanın dini görevidir. Bu uğurda ölenler şehit, kalanlar gazi sayılır. Haydarizade İbrahim Efendinin istifasının ardından fetva meselesinden vazgeçilmedi. Fetvayı imzalayacak birisi arandı ve Dürrizade Abdullah Beyefendi bulundu. Mustafa Sabri’nin yazdığı fetva Dürrizade tarafından verildi, Damat Feritin Onayı ve Padişah Vahdettin’in buyruğuyla duyuruldu.

Kurtuluş Savaşı’nın bitişi ve yurttan kaçması
1922 Ankara Hükümeti, İtalyan ve Fransızların kurşun atmadan Anadoluyu terk etmelerini sağlamasından ve Mustafa Kemal Paşa komutasındaki Türk ordusunun, Yunan ordusunu trajik bir hezimete uğratıp Anadoluyu kurtarmasından sonra Mustafa Sabri Efendi ailesini alarak İngilizlerin temin ettiği bir yük gemisiyle Mısır’a gitti.

Bir ara tekrar Yunanistan’a sığındı. Burada Oğlu İbrahim ile birlikte Yarın ve Peyamı-ı İslam gazetelerini çıkardı. İtalyan gazetelerinde yer alan bir bildirisinde Türklere Müslüman barbarlar dedi Ankara Hükümetinin Musul üzerinde hak iddia etmesinin gülünç olduğunu yazdı.

Mustafa Sabri Şapka kanununa, Medeni kanun’un kabulüne, Harf Devrimine, Halifeliğin kaldırılmasına, Kuran’ın Türkçeye tercüme edilmesine karşı çıkmıştır. Türk Milliyetçiliğine karşı çıkmış, Yunanistan’da çıkardığı Yarın gazetesinde 1927 yılında yazdığı şiirde Türklüğüne tövbe ettiğini, Türklükten istifa ettiğini söylemişti:

Yalnız Müslüman ve insan
Olarak kalmak üzere, Türklükten,
Şeref ve izzetimle istifa
Ediyorum Allah’ın huzurunda!…

Tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme
Beni Türk milletinden ad etme

Yüzellilikler listesinde yer aldı ve vatandaşlıktan çıkarıldı. Yunanistan’dan sonra gittiği Mısır El-Ehzer üniversitesinde din dersleri verdi. 1954 yılında Mısırda öldü.

Fatih semti ve civarında dağıttıkları bildirilerle Türkiye’yi kurtaran ve kuran ve Çağdaş ülkelerle aynı yola sokan büyük Devlet adamı Atatürk’ü karalamaya çalışan cahil yobazlar da ,İngiliz hayranı ve işbirlikçisi , kendinin Türk olmadığını söyleyen , Kurtuluş savaşına karşı çıkan Mustafa Sabri’den farklı değillerdir.

Naci Kaptan
19.07.2014

Cumartesi, 19 Temmuz 2014
AYDINLIK

İstanbul’un göbeğinde Atatürk’e cihat bildirisi

Şeyhül-İslam Mustafa Sabri’nin Atatürk’e hakaretlerle dolu fetvasını bildiri haline getiren bir grup İstanbul’un Fatih ilçesinde kapı kapı dolaşıp vatandaşlara dağıtıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ü hedef alan gerici bildiride şu ifadeler yer alıyor:

‘İşte Mustafa Kemal!’

İlk başta, İstanbul’daki tabi olduğu hükümetten aldığı resmi memuriyetten başka, Padişahın verdiği hususi fermanla Anadolu’da kuvvet ve nüfuz kazandıktan sonra emanete hıyanet etti ve kendi namına harekete başladı. Yani Padişah’ı aldattı…

İşte memleketin dinini, hilafetini, hanedanını, tarihini ve hatta aile hayat ve adabını çiğnerken, bu adamın memleketten ve ahaliden aldığı en büyük şeyler mukabilinde onlara gösterdiği tavizler nedir diye araştıracak olursanız, dar ağaçlarından başka mühim ve müsbet bir şey bulabilir misiniz? Onun için diyoruz ki Mustafa Kemal sayesinde memleketin bütün varlıkları yıkılmış, dümdüz olmuş ve orada yükselmiş görünen ne varsa darağacından ibaret bulunmuştur.”

‘Dinsiz hükümet’

“Herif, Anadolu’nun ortasında kurduğu dinsiz hükümetle, bir taraftan 600 seneden beri ve belki daha fazla müddetle İslam dinine göğsünü kale yapan bir milleti toptan ilhada sevk ederek din ve dünyalarını tahrip ettiği gibi, bu icraatı kendilerine tasdik ettirdiği uzaktaki Müslümanların dini vaziyetlerini de tehlikeye sokarak onlara da az zararı dokunmuş olmuyordu.”

Eray Ancer
http://aydinlikgazete.com/guendem/46387-istanbulun-gobeginde-ataturke-cihat-bildirisi.html

This entry was posted in ATATURK, İrtica. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *