Emre Kongar
ekongar@cumhuriyet.com.tr
09 Ocak 2014 Perşembe
Cumhuriyet
Türkiye ‘Haydut Devlet’ mi Oluyor?
“Haydut devlet” terimini “Rogue state” karşılığı olarak kullanıyorum…
İngilizcede “rogue”, polis dilinde “suçlu” anlamına geliyor.
Hırsız, serseri, sıra dışı, yoldan çıkmış gibi anlamları da var.
“Rogue state” kavramı Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın uluslararası ilişkilere soktuğu bir deyim…
Genel olarak “otoriter, insan haklarına riayet etmeyen, terörizme destek veren ve kitle imha silahlarının kullanılmasını yaygınlaştıran” ülkeler için kullanılıyor.Türkçeye “Haydut devlet” olarak çevrildi…
Ama son olaylar üzerine “Hırsız devlet” diyenler de var!
***
Tolga Tanış, 5 Ocak’ta Hürriyet’te son derece önemli bilgiler içeren bir makale yayımladı… Ama sansür ve otosansür altında yaşayan bizim medya, böyle önemli haberlere karşı hem sağır, hem kör, hem dilsiz!
***
“El Kadı’dan Washington da emin” başlıklı yazısına Tanış, “Washington, Başbakan’ın ‘Kefilim’ dediği Yasin El Kadı’nın El Kaide bağlantısından hiçbir şüphe duymuyor. İşte Suudi milyarderin Amerikan resmi raporlarına giren bağlantıları” diyerek başlıyor ve dudak uçuklatan bilgiler veriyor. Yazıda El Kadı’nın terörizmle ilişkisi, şirketler, özellikle de Türkiye’deki şirketler bağlamında anlatılıyor.
***
Yazıda asıl üzerinde durmak istediğim nokta, Türkiye’nin “Haydut devlet” olarak görülmeye doğru yol aldığını anlatan bölüm:
“Terör finansmanı ile mücadele için kurulan Finansal Eylem Görev Gücü’nün (FATF) geçen ekim Paris’te yapılan toplantısında, Türkiye riskli ülkeler listesinde tutuldu.Ve Türk hükümetinin itirazlarına karşın Ankara, utanç verici bir şekilde El Kaide’nin cirit attığı Suriye ve Yemen’in de aralarında olduğu 11 ülkelik izleme grubunda kaldı.Kararı Sullivan’a sordum. Verdiği cevap şu oldu: ‘Türkiye, FATF’nin izleme sürecinden çıkma kriterlerini henüz karşılamadı.’…”
***
Terör finansmanı ile mücadele için kurulan Finansal Eylem Görev Gücü’nün (FATF) Türkiye’yi riskli ülkeler listesine alması ve son toplantısında burada tutmaya devam etmesi konusunda medyada bir haber, bir yorum gördünüz mü?
Tanış’ın kimse tarafından tekzip edilmeyen (edilemeyen) yazısındaki uluslararası skandal hakkında Dışişleri Bakanlığımız ve iktidar mensupları ne diyor?
Ve son bir soru: Rüşvet ve yolsuzluk operasyonları ile bunlara karşı iktidarın giriştiği görevden almaların, Hatay’da yakalanan ve arama yapılamayan kamyonun, Türkiye’nin uluslararası camiada yavaş yavaş yol aldığı bu “Haydut devlet” imajı ile ilişkileri nedir ve bu imaja etkileri ne olacaktır?
YAZININ DEVAMI
10 Ocak 2014 Cuma
FATF: Türkiye Zimbabwe’den Bile Kötü mü?
Buyrun size bir “Dış mihrak”(!) öyküsü daha:
FATF’ın İngilizce açılımı: “Financial Action Task Force on Money Laundering”. Wikipedia buna “Kara Paranın Aklanmasının Önlenmesine İlişkin Mali Çalışma Grubu” diyor.
Tolga Tanış ise “Terör finansmanı ile mücadele için kurulan Finansal Eylem Görev Gücü” olarak çevirmiş.Tanış’ın çevirisi daha doğru çünkü gerçek isim açısından, “Mali Çalışma Grubu” biraz hafif kalıyor;
“Finansal Eylem Görev Gücü” daha doğru bir çeviri.
Öte yandan resmi isimde “Terör Finansmanı” yok, “Para Aklama” var; ama aklanan kara paranın terörün finansmanında kullanıldığı varsayılmış olduğu ve kararlarda doğrudan terör finansmanına atıf yapıldığı için, Tanış’ın çevirisi yine daha doğru.Belki “Terör Finansmanında Kullanılan Kara Paranın Aklanmasına Karşı Finansal Eylem Görev Gücü” demek daha doğru olacak.
***
Örgüt, 1989 yılında G-7 ülkeleri (ABD, Japonya, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve Kanada) tarafından OECD içinde kurulmuş. 31 ülke ve 2 bölgesel kuruluş olmak üzere toplam 33 üyesi var; Türkiye, 24 Eylül 1991 tarihinde üye olmuş. Resmi internet sitesinin adresi http://www. fatf-gafi.org/.
***
Her yıl yapılan toplantılarda, kara para aklama ve terör finansmanı konularında ilkeler ve bu ilkelere göre ülkelerin durumları gözden geçirilmekte.
Türkiye’nin durumu, 2007 yılında karşılıklı bir değerlendirmeye tabi tutulmuş ve ülkemiz ne yazık ki, 2012 yılında “kara para aklama ve terörizmin finansmanı” konularındaki stratejik eksiklerinden dolayı (strategic deficiencies) izlemeye alınmış.2013 yılındaki son toplantıda alınan kararlara göre:
1) İran ve Kuzey Kore’nin “kara para aklama ve terörizmin finansmanı” faaliyetlerine karşı bütün üye ülkeler önlem almaya çağrılmış.
2) Bu iki ülkeyi, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 11 riskli ülke listesi izlemekte.Bunlar, Cezayir, Ekvador, Etiyopya, Endonezya, Kenya, Myanmar, Pakistan, Suriye, Tanzanya, Türkiye ve Yemen.
3) Türkiye, Suriye ve Yemen’le birlikte riskli ülkeler listesinde yer alırken Zimbabwe, Irak, Bangladeş gibi 19 ülke, üçüncü bir liste ile kara para aklama ve terörizmin finansmanı konularında gerekli önlemleri almakta olanlar grubunu oluşturmakta.
***
İşte Tolga Tanış’ın anlattığı ve benim dünkü yazımda “Türkiye Haydut Devlet Olarak mı Görülüyor” diye sormama yol açan, “Dış mihrak”(!) FATF’da durum bu…
Son olaylarla ilişkisini kurmak size kalmış!
YAZININ DEVAMI
11 Ocak 2014 Cuma
Uluslararası camiada Türkiye’nin nasıl göründüğünü anlatmak için, son iki gündür burada “Haydut devlet” ve FATF olayını yazdım. Şimdi, “Haydut devlet” tanımını anımsayalım:
“Otoriter, insan haklarına riayet etmeyen, terörizme destek veren ve kitle imha silahlarının kullanılmasını yaygınlaştıran devlet.” FATF’ın (Terör Finansmanında Kullanılan Kara Paranın Aklanmasına Karşı Finansal Eylem Görev Gücü) izlemeye aldığı ülkelere baktığımızda, bunların “Haydut devlet” tanımına çok yaklaştıklarını görüyoruz. Libya, Irak, Suriye gibi ülkelerde ortaya çıkan İslamcı grupların, hem ülkelerinde hem de komşularında “terörü tırmandırdıkları” artık kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçek olarak ortaya çıktı.
Çünkü “İslamın ılımlısı, ılımsızı” olmuyor, İslam, İslamdır:
Mevcut rejimlere karşı İslami bir siyasal hareket başlatıldığında da bunun radikal siyasal İslama kayması engellenemez.Sanıyorum, ABD’nin “Ilımlı İslam” modelinin ya da projesinin, Ortadoğu’da ve elbette Türkiye de dahil olmak üzere bütün dünyada artık geçersiz kabul edilmesinin temel nedeni, bu gerçeğin herkes tarafından anlaşılmış olmasıdır.