Cumhuriyet 22.08.2013
ONUNCU KÖY
Bekir Coşkun
bcoskun@cumhuriyet.com.tr
Çal…
Tencere davaları başladı…
*
Türkiye’yi çal, bir şey olmuyor…
Ama tencere çal…
Hapisliksin…
*
Padişah “Tencere tava mava çalanı şikâyet edin” deyince, yandaşlar ve polis harekete geçti…
Suç yeri: Balkon…
Suç aleti: Tencere…
Polis el koydu…
Suç ortağı kaşık…
*
Ama limanı çal…
Koruluğu çal…
Parkı çal…
Şehri çal…
Bir şey olmuyor…
*
Çünkü tencerenin tın’larından en az birisi, ülkenin orasını burasını çalanlardan hesap sorulmasını isteyen tın…
Toptan tüfekten daha güçlü…
Böyle korkuttuğuna göre…
*
Ve polis sordu:
“Neydi o çaldığınız öyle?..”
“Bizim tencere…”
“O ses ne?..”
“Onuncu Yıl Marşı…”
“Tava ile marş çalınır mı, bi defa notası yok…”
“Niye, tava ile hükümet düşürülüyor da?..”
*
Adaleti çal…
Özgürlükleri çal…
Yaşamları çal…
Devleti çal…
Ama tencere çalınca yakalanıyorsun…
*
Tencereler…
Onun boş kalmaması için bir ömür didindi, saçını ağarttı baba…
Anne mutlu gününde başında türkü mırıldandı,
zor günlerinde gizli gizli ağlarken yüzü o yanda…
Bebekler onunla büyüdüler…
O kaynadıkça vardı yuvalar…
Düğünlerin zerdesi, bayramların aşuresi,
baba ocağının en güzel kokusu…
Bu kez tencereyi, güzel günler istemek suçundan mahkemeye çıkardılar…
*
Korkma çal…
Umuda açız bu sefer…