MASAL MASAL MATİTAS,BİLİN BAKALIM KİMİN KIÇI TAS ???

MASAL MASAL MATİTAS,
BİLİN BAKALIM KİMİN KIÇI TAS ???

Naci KAPTAN
28 Ocak 2013

Masal anlatıcı der ki ;

Eski zamanlarda halkının mutlu ve huzurlu yaşadığı,
Kavgaların,çatışmaların,yolsuzlukların olmadığı,
İnsanların aşlarının,işlerinin olduğu bir ülke varmış.

Ülkenin adı Rızıkistan’mış,
insanları çalışkan,eşitlikçiymiş.
Kimse,kimsenin inancını,dinini sorgulamaz.
Sen kimlerdensin diye ırkını,rengini dert etmezmiş.
Komşu komşuyla barışıkmış.
Aç ve işsiz insan yok denecek kadar azmış.
Ülkenin zengin doğal kaynakları,
çağlayan akarsuları,verimli tarım alanları varmış.

Ülkenin halkı her 5 senede bir kralı kendileri seçermiş.
Kral ve bakanları ülkeyi adaletle yönetirlermiş.
Hısım,akraba,Amca oğlum,dayımın kayınçosu demezlermiş.
Liyakatli ve eğitimli olanlara devlette kadro verirlermiş.

Kralın,bakanların oğulları da
yetenekleri ve eğitimleri kadar,
iş sahibi olurlarmış.
Oğulların kayıkları,
mücevher dükkanları,
Ördek yemi fabrikaları yokmuş.
Kimi marangozmuş,
kimi demirciymiş.
Kimi de sıradan memur.
Öğretmenler de varmış.
Bir haberle 10-15 gönderen amcalar yokmuş.
Zaman öyle bir zamanmış.

Komşu ülkelerin gözleri bu ülkedeymiş.
Ne yapsak da halkı uyandırmadan,
İnsanlar farkına varmadan bu ülkeyi ele geçirsek.
Çünkü bu ülkenin güçlü bir ordusu varmış.
Savaşarak bu ülkeyi teslim alamayız.
Bunu yapsak,ancak hileyle yaparız demişler.

Önce işe kilisenin papazından başlamışlar.
Papazı devşirmişler.
papaz cemaatine verdiği vaazlarla
halkı geçmişinden,atalarından soğutmaya başlamış.
Papaz efendi diğer kralların gönderdiği ve cemaatten topladığı paralarla
Kilise okulları kurmuş.
7 düşmanla savaşarak ülkeyi kurtaran,kuran milli kahramana,
Ülkeye hizmet eden bilge insanlara,
düşman,kindar çocuklar yetiştirmeye başlamış.

Çocuklar büyüdükçe devlet içinde görevler almışlar.
Komşu ülkelerin kara pelerinli ajanları,
onlara insanlara kötülük yapma yöntemlerini öğretmişler.
Komşu ülkelerin kötü niyetli yöneticileri,
kralın yardımcılarını da satın almışlar.
Daha sonra da başkalarını…

Komşu ülkelerin kralları, yaklaşan kral seçimi için,
Kendi içlerinden yetiştirdikleri bir haini ve onun birkaç yakınını,
eğitmişler,seçimlere hazırlamışlar.

Yoksul halkın gözünü boyamak için,
tahıl,ayakkabı,çeyrek altın dağıtmışlar.
Seçim sonucunu da garantiye almak için,
sandık başlarına , oy sayacaklar arasına,
kendi adamlarını koymuşlar.

Yeni bir abaküs yaparak,
Oyları bununla toplayıp sayın demişler.
Aslında oy sayan abaküs hileli imiş.
Tıpkı hileli zar gibi…

Ve seçim.

Sözde seçimle,
Komşu ülke krallarının besleyip gizlice yetiştirdiği kişi kral yapılmış.
Kral hemen kendi hanedanını kurmuş.Devlet işlerine kendi yakınlarını,
eş,dost,akrabalarını atamış.
Kendi üzerindeki zırh yetmemiş,
Yönetimini de zırhlamış.

Kral öfkeli,kızgın,herkesi azarlayan,hakaret eden biriymiş..
Hak arayanları ülkeden kovar imiş.

Kulağına fısıldanmış ;
“Kilisenin papazıyla işbirliği yap!.”
Kral papazla,
papaz olmamak için işbirliğine girmiş.
Papazın adamlarına beyliklerde,kadılıklarda görev vermiş.
Papazın çevresinde çok müridi varmış …
Kralı,kral yapan dost görünen ülkeler,
Papaz efendiye güç veren altın işlemeli bir cübbe giydirmişler,
Onunla da işbirliğine girmişler.
Kulağına fısıldamışlar,
“Heryerde okullar aç,
çocukların beyinlerini yıka ,
onlar da bize hizmet etsinler.”

Papazın okumuş çocukları büyümüşler.
Onlar mahkemelere yargıç,savcı yapılmış.
Bazıları hariciyeci,
bazılarını bey olmuş,
Sessizce ve derinden giderek devletin köşe başlarını tutmuşlar.
Papazın çocukları köylere ilçelere kont ,dük olmuş.
Devlet içinde devlet kurulmuş.

Kral da komşu ülkelerin yöneticileriyle de gizli anlaşmalar yapmış.
Ülke halkına zenginlik sağlayan ülke kaynaklarını
“Bu iyi bir şeydir,onları yabancılara satalım da zenginleşelim” diyerek,
Ülkede ne varsa üç kuruş on paraya satmış.
Her sattığından 3-5 kuruş da kralın özel kasasına konmuş.
Kral zenginleşmiş de zenginleşmiş.
Derler ki hazinesi karun hazinesine yakın olmuş .
Fakat halk gittikçe fakirlemiş.
Tarımcılık azalmış.
Hayvanlar ölmüş..
Komşu ülkelerin tüccarları gelerek halkın ve ülkenin herşeyini almışlar.
Kral,madenleri hatta ülkenin sularını bile satmış.

Bakmış ki ülkede bazı “altı okkalılar” ses ediyor,
Halkı uyandırıyor.
Kral akıl danışmış ;
Bu altı okkalıları ne yapalım ?
Onu kral yapanlardan komşu ülkeden gizli bir mektup gelmiş .
Mektup şöyle dermiş ;

Arkanı ve iktidarını sağlama almak için şunları yapmalısın ;

* Önce adalet dağıtan yargıç ve savcıları elekten geçirmelisin.Eleğin üstünde kalan adalet bilir,hak hukuk tanır savcı ve yargıçları yerlerinden uzaklaştırmalısın.Onların yerlerine adalet dağıtır gibi yapanları getirmelisin ki onlar zinhar senin sözünden çıkmasınlar..
Onları da kilise papazının yetiştirdiği öğrencilerden seçmelisin.Onlar sözden çıkmazlar.

* Zaptiye gücünü de değiştirmelisin.Zaptiye kadrosunun yöneticileri ve önemli köşebaşlarına da yine kilisenin eğitiminden geçmiş olanları getirmelisin.Böylece yargı ile zaptiye mensupları aynı kandan olur.Sana sadakatla hizmet ederler.İki güç bir olunca,tüm yollar sana düz olur.

“İster asar,ister kesersin” altı okkalı adamları da hapsedersin !

* Ülkenin yasalarını sana vereceğimiz deftere göre yeniden düzenlemelisin.Bunu da özgürlükçü demokratik “Baba yasa” olarak yutturursun !!!

* Yakın çevreni devlet hazinesinden besleyerek çevrende sana ceplerinden bağlı çıkar grubu oluşturmalısın.Onları semirtmelisin.

* Orduda bulunan sevilen beylerini, komutanlarını görevden uzaklaştırmalısın.
Biliriz ki onlar çok sevilir.Onun için önce onları halkın gözünden düşürmelisin.
Onları karalamalısın,haklarında onur kırıcı yalanlar üretmelisin.
Böylece orduyu zayıflatmalı,halkın gözünden düşürmelisin.
Baş komutanın ayağını kaydırıp ,sözünden çıkmayacak olan yeni başkomutan atamalısın.

Komutanları karalamak için örneğin ;

* Kralın en güzel beyaz atını bunlar çaldı.

* Düşmanla anlaştılar,gece kale kapısını gizlice açarak düşman askerlerini kente alacaklardı !

* kale burçlarındaki toplarımızın yerini gösteren krokileri çizerek düşmana verdiler,casusluk yaptılar

* Kralın at arabası geçerken altında barut patlatacaklardı.işte barut kutuları …….

Bu işin yollarını ve tezgahları size öğretecek ajanlarımızı göndereceğiz !!!

Yabancı ajanlar geldiler.Gizli bir handa karargah kurdular.Tuzak başladı …

Eski başkomutan, kralın ayağı altına muz kabuğu atmak suçundan tutuklandı !!!

Başkomutanın suçu kralı devirmek girişimi olarak kayda geçti !!!
Dağlardaki haramilerle,köy basanlarla,halkı ve askeri öldürenlerle savaşan komutanlar da,haramilerin yaptığı şahitliklerle tutuklandı !!!

Topuklarını güçle birbirine çarparak yüksek ses çıkartabilen,Kral karşısında kolları bedenine sıkıca yapışık ,başını eğerek,belden bükülen,yeni bir komutan kralın ordusuna başkomutan yapıldı.Yeni beylerbeyi, kralı daha uzaktan gördüğünde hemen baş büküyor “emret kralım” diyordu.Fakat zindanlara atılan kahraman uçbeylerini,seraskerlerini,gemi kaputanlarını,donanma reislerini görmezden geliyordu.
Tencere ve kapak birbirini bulmuş kral orduyu da avucuna almıştı.
Krallığın en değerli Yurtsever askerlerini şöyle tutukladılar ;

“Kralın beyaz atını işte bu komutan çaldı !!!”

“İşte bu komutan kale kapısının anahtarını düşmana verecekti.
Kale anahtarını evinde turşu küpünün altında bulduk!!!
Düşmana da bir mektup yazmış,tam yutacaktı,elinden aldık, işte burada !!!”

“İşte bu komutan kale burçlarındaki topların yerini çizdi.
Planı düşmana verecekti.casusluk yapıyordu,yakaladık.”

Komutanlar şaşırdılar.
Onlar şerefli,onurlu,devlete hizmet etmiş kişilerdi.
Papaz okulunun çocukları, komutanları sahte delillerle tutukladılar.

Komutanlar sandılar ki krallıkta adalet vardır,
Savcılar ve yargıçlar gerçeği bulacaklar.

Bilemedikleri bir şey vardı ;
Sadece zaptiyeler değil,
Savcılar ve yargıçlar da papazın okulundan yetişen çocuklar idi…

Dava sonuçlandı …
Altı okkalı komutanlara en ağır cezalar verildi.
Komşu ülkelerin kralları ,sevinçle şarap kadehlerini kaldırarak.
“Our King” görevini yaptı diyerek kahkahayı patlattılar.

Artık engel kalmadı,şaşkaloz kralın şanlı ordusunu yine kendisi yok etti, ülkeyi işgal edebiliriz..

Ve sabah horoz ötümünde gün ağarıeken kentin büyük meydanındaki çan kulesi çalmaya başladı ;

Bir.
İki.
Üç.
Dört….

BEŞ…

Çan sesi sustu …

Var olan geleneğe göre ;
Sıradan bir vatandaş öldüğünde kilisenin çanı bir kez çalınır.
Tanınmış birisi öldüğünde iki kez,
Kralın bir yakını öldüğünde üç kez,
Kral öldüğü takdirde ise dört kez çalınırmış.

Çan sesini duyanlar birbirlerine bakmışlar .
Kim öldü ki çan 5 kez çaldı ???
Olağan üstü bir durum var,
Acaba kim öldü ???
İnsanlar merak içinde çan kulesine koşmuş:

Bakmışlar ki çan kulesinde üç kadın var…
Yaklaşmışlar ve tanımışlar.
Bu kadınlar haksız yere ,
düzmece delillerle cezalandırılan
şerefli,vatansever komutanların eşleridir

Sormuşlar ;
Çan neden 5 kez çaldı ?
kraldan büyük kim var ?
kim öldü ?

Kadınlar başlarını dik tutarak yanıt vermiş:

“Kraldan daha büyük olan Adalet öldü.”

Kıssadan hisse,
Her kişi kendi eteğine düşeni alsın…

Diyelim ki ;
Bu masal henüz bitmemiştir.
Yol uzun ve dikenlidir.
Ruhlarını ve ceplerini gavuroğullarına kiralamış olan
gübreli çamurda yetişmişler işin içindedir.

son yaklaşmaktadır.
Devran dönecektir.
Şafak sökmeye başladı,

Masal masal matitas,
Yavaş yavaş düzenbazlıkları açığa çıkan
Kral ve çetesinin kıçı tas ..

Naci KAPTAN
23.09.2012

Güncellendi 27 Ocak 2013

This entry was posted in ARŞİV SANDIĞI, EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, EMPERYALİZM, Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *