İliç: Bir katliamın otopsisi * ADIM ADIM SÖMÜRGECİ KATLİAMI, SİLAHSIZ İŞGAL TABLOSU * 6 KİŞİ TUTUKLU, SİYASİ SORUMLU YOK!

FOTOĞRAF A.A.

İliç: Bir katliamın otopsisi

EVRENSEL – 18 Şubat 2024 – Cem ŞİMŞEK

“Göçük sonrası ortaya çıkan bilgiler, felaketin göz göre göre geldiğini ortaya çıkardı. Kazdıkça alttan çıkanlar ise felaketi adım adım kuran uluslararası maden tekelinin yerli ortaklarını faş etti.”

Yer Erzincan İliç’e bağlı Çöpler Altın Madeni, tarih 13 Şubat 2024, saat 14.28… Altın ayrıştırma işleminin ardından kalan siyanürlü toprağın dağ gibi yükseldiği liç yığınında göçük yaşandı. Göçük sonrası ortaya çıkan ilk bilgiler, felaketin göz göre göre geldiğini ortaya çıkardı. Kazdıkça alttan çıkanlar ise felaketi adım adım kuran uluslararası maden tekelinin yerli ortaklarını faş etti.
Olay yerinden geçen ilk görüntüler çöken bir dağ görüntüsüydü, heyelanı andırıyordu. İlk andan itibaren geçen ajans haberlerinde “toprak kayması” denildi. Ancak bu ne bir doğal afet, ne de toprak kaymasıydı. Siyanürlü pasa çökmüş, 9 maden işçisi 10 milyon metreküplük toprağın altında kalmıştı.
Canlı canlı toprak altında kalan madencilerden biri; 2008’de ilçe halkına para dağıtarak bölgede nüfuz sahibi olmaya başlayan şirketin 2022’de çektiği reklam filminde “20 yıl önce insanlar zehirlenecek diyorlardı ama kimse zehirlenmedi, ölmedi. Öyle olsaydı ben kardeşimi oraya gönderir miydim?” diyen bir İliçlinin kardeşi…
Göçükten saatler sonra çevre illerden arama kurtarma ekipleri bölgeye sevk edildi. İktidar sözcüleri art arda kameraların karşısına geçerek malumat veriyordu. İlerleyen saatlerde yaklaşık 400 kişinin bölgeye sevk edildiği, pasa altında kalan işçilere ulaşmak üzere “seferberlik” sürdürüldüğü açıklandı. Arama çalışmalarından paylaşılan ilk fotoğraflar, kazma kürekle siyanürlü topraklar üzerinde sürülen ekiplere maske ya da eldiven bile verilmediğini gösteriyordu.
Bölgeden bilgi paylaşanlar ağır bir acıbadem kokusundan bahsediyordu. Gazetemize konuşan Halk Sağlığı Uzmanı Cavit Işık Yavuz, bu kokuya ilişkin “Siyanürün bir kısmı hidrojen siyanür şeklinde buharlaşıyor. Hidrojen siyanür havada acı badem kokusuna benzer bir kokuya neden olabiliyor. Bu koku siyanür yayılımı anlamına geliyor” dedi. Yavuz, solunum ve eriştiği topraklarda yetişen gıdayla insanlara geçen siyanürün ciddi hastalıklara neden olduğunu söyledi.
“ÇATLAKLAR VARDI, ÖNLEM ALINMADI”
Göçüğün ilk saatlerinde ulaştığımız bir maden işçisi, gündüz saatlerinde liç yığınında çatlak ve yarıklar oluştuğunu ancak önlem alınmadığını söyledi: “Sahanın boşaltılması lazımdı ancak çalışmaya devam edildi.” Maden işçisinin bu açıklamasını bölgeden başka tanıkların anlatımları da destekliyordu. “Bu felaket bile bile geliyordu” diyen işçi, önceki sene de liç yığınında kopma yaşandığını hatırlattı; gerekli iş güvenliği alınmadığı için şikayet eden işçilerin işten atılmakla tehdit edildiğini, buna karşın bir grup işçinin kısa süre önce sendika değiştirdiğini anlattı.
Bununla birlikte felakete ilişkin açıklama yapan meslek örgütleri de madene ilişkin defalarca uyarıda bulunduklarını, davalar açtıklarını ancak tüm uyarıların yok sayıldığını hatırlattı.
ÇEVRESEL RİSKLER YOK SAYILDI
2010’da faaliyete geçen altın madenine ilişkin ÇED olumlu kararının iptali talebiyle bölge halkı ve meslek örgütleri tarafından açılan davalarda ÇED raporunda madenin çevresel etkilerinin kapsamlı bir şekilde değerlendirilmediği, bölgenin geçim kaynakları olan tarım ve hayvancılığı olumsuz etkileyeceği, madende kullanılan kimyasalların bölgenin içme suyunu etkileyeceği, insan sağlığına zarar vereceği belirtildi. Ancak mahkeme şirket lehine yazılan bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetti. İtiraz üzerine devreye giren Danıştay 6. Dairesi de madenin yaratacağı felaketi yok sayarak kararın hukuka uygun olduğuna hükmetti.
11 YIL ÖNCE UYARDIK
Fırat Nehri’nin hemen kıyısında bulunan maden alanında yaşanan göçükle birlikte oluşan ilk risk siyanürlü liçin suya karışması oldu. Bu riski 11 yıl önce ilk gündeme getiren Muhabirimiz Özer Akdemir olmuştu. O dönem Akdemir’in sunduğu Çepeçevre Yaşam programına konuk olan TMMOB Yönetim Kurulu Üyesi Cemalettin Küçük, siyanürlü altın işletmesini karşıdan gören bir tepeden yapılan çekimlerde pasa yığınlarında o günlerde bile görülen kaymalara işaret ederek bunun ileride çok büyük bir felaketle sonuçlanabileceğini söylemişti.
MURAT KURUM DÖNEMİNDE KAPASİTE ARTIŞI!
Madende ilk siyanür sızıntısı ise 21 Haziran 2021’de yaşandı. Fırat Nehri sularına karışan sülfürik asit ve siyanür üzerine Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı şirkete 16 milyon 441 bin TL para ceza uyguladı, madenin faaliyetlerini durdurdu. Ne var ki tepkiler bile soğumadan maden 3 ay sonra yeniden faaliyete geçti ve bu kez kaybettiği üç ayın da acısını çıkarırcasına. Şirket 15 Haziran 2023’te kapasite artışı için başvuruda bulundu. Erzincan Valiliği kapasite artışı talebine gösterilen tepkileri yok sayarak iki ay gibi kısa bir sürede kapasite artışı için “ÇED gerekli değildir” kararı verdi. Bu kararla 1.746 hektarlık maden sahasına 5.83 hektarlık alan daha eklendi. Bugün AKP’nin İBB başkan adayı olan Murat Kurum’un Çevre ve Şehircilik Bakanlığı döneminde verilen karara yapılan hukuki itirazların neticesini bekleme gereği bile duymayan maden tekeli, kapasite artışına başladı.
209 MİLYON LİRA VERGİ BORCU SİLİNDİ
Aynı yıl SSR Mining’in bilançosuna yansıyan bir detay ise iktidarın şirkete kıyağının “kapasite artışı” ile sınırlı olmadığını da gösterdi. Nitekim sızıntı sonrası şirkete kesilen 16.4 milyon liralık cezaya karşın 209 milyon liralık vergi borcu bir kalemde silindi.
Maden şirketine siyasi destek bununla da sınırlı değil elbet. Maden şirketinin büyük ortağı SSR Mining 2020-2023 yılları arasında İliç’teki madenden yaklaşık 1.5 milyar dolar gelir ve 334.6 milyon dolar kâr elde etti. Küçük ortak Çalık Holding ise zaten AKP ile olan ilişkileriyle anılan sermaye grubu listesinin ilk sıralarında. AKP iktidarı döneminde “yıldızı parlayan” Çalık Holdinge özelleştirmeler, TOKİ ihaleleri, yurt dışı anlaşmaları ve “uygun” kredi imkanlarıyla ciddi bir sermaye transferi sağlandı. Holding kısa sürede enerjiden telekomünikasyona, finanstan tekstile, inşaattan medyaya kadar birçok sektörde hızla büyüdü. Holding, 2012’den 2020’ye öz kaynaklarını yaklaşık dokuz kat artırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak 2007’de holdinge genel müdür olarak atandı.
Atama sonrası TMSF tarafından el konulup satışa çıkarılan Sabah-ATV ihalesinde bütün teklifler geri çekildi; kazanan Damat Albayrak’ın genel müdürü olduğu holding oldu.
İşçileri diri diri toprağa gömen maden tekeli SSR’nin 2027 hedefi ise altın üretimini yüzde 100 artırmak. Maden tekeli bu hedef kapsamında Arjantin’de sürdürdüğü üretimi de Artvin’e kaydırmak istiyor.
ADIM ADIM SÖMÜRGECİ KATLİAMI, SİLAHSIZ İŞGAL TABLOSU
Daha ilk gün ortaya dökülen bilgiler bölgede yer altı kaynakları ve emek üzerinde kurulan sömürü düzeninin uluslararası ve yerli aktörlerini, aktörler arasındaki iş birliğini ve katliama göz göre göre, adım adım giden süreci gözler önüne serdi.
Devam eden günlerde bölge halkının İliç’e dair anlatımları ise “sermaye-siyaset ve yerel bürokrasi” üçgeninde kurulan ittifak bölge için “silahsız işgal” tablosunu gözler önüne seriyordu. Maden şirketi ve şirketle bir iş birliği halindeki idareden çekindiği için isim vermeden konuşan halk, bölgeye “Para dağıtarak” giren şirketin köyleri satın aldığını, ilçe ekonomisinin kontrolünü ele geçirdiğini anlatıyor. Bir ilçe esnafı şirketin ilçedeki hakimiyetini “Şirketin elinde ev ev, isim isim tüm yörenin bilgisi var. Geldiklerinde çobandan belediye başkanına kadar herkes için ‘analiz çalışması’ yaptılar” diyerek özetliyor.
Belediye yönetimi ve merkezi idarenin temsilcileri de adeta “şirket temsilcisi.” İliçliler, madene işçi alımının İliç Belediye Başkanı Mustafa Gürbüz’ün denetiminde olduğunu, Eski Başbakan Binali Yıldırım’ın da şirketi koruduğunu aktarıyor. Bir vatandaş, “Oğlum maden mühendisi ama işe aldıramadım. Her şey siyasi torpille” diyor.
Şirketin hegemonyası madene bağlı geçim sağlayan ailelerle sınırlı değil. Madenin bölgedeki tarımsal geçim kaynaklarını yok etmesinin ardından şirket “Sosyal Kalkınma Fonu” kurmuş. Geçim sağlamakta güçlük çeken aileler de bu fondan dağıtılan para ile şirkete bağımlı hale getiriliyor.
6 KİŞİ TUTUKLU, SİYASİ SORUMLU YOK!
Göçük nedeniyle yürütülen soruşturma kapsamında 8 maden yetkilisi gözaltına alındı. İfade işlemlerinin ardından adliyeye çıkarılan 8 kişiden 6’sı tutuklandı. Aynı gün paylaşılan ön bilirkişi raporunda ise asıl şirket, denetim görevini yerine getirmediği için “tali kusurlu” bulundu. Operasyon direktör vekili, proses oksit müdürü, oksit operasyon baş mühendisi, oksit operasyon mühendisi, borulama süpervizörü asli kusurlu bulundu. Şirketin siyasi ve idari iş birlikçilerinin ise raporda adı dahi anılmadı.
3 AŞAMALI PLAN: SÖMÜR-YOK ET-TERK ET
2010’dan beri bölgede siyanürle altın işleyen Anagold 14 yılda 85 ton altın elde etti. 100 ton hedefle bölgeye giren şirketin birkaç yıl içerisinde altın rezervinin tamamını çıkarması ve ardından yeni hedefi olan Artvin’de maden işletmeye başlaması bekleniyor. Şirket İliç’ten çekildikten sonra geride büyük doğa enkazı, işsizlik ve yoksulluk kalacak.
ZEHİRLİ DÜZEN: İLİÇ NE İLK NE DE TEK
İLİÇ’te kurulan zehirli düzen ne ilk ne de tek. Türkiye’de siyanürlü ayrıştırma tekniği ile altın ve gümüş üretimi yapan tam 21 maden sahası bulunuyor. Bu maden sahaları Çanakkale, Balıkesir, İzmir, Kütahya, Uşak, Manisa, Eskişehir, Konya, Niğde, Kayseri, Sivas, Erzincan, Gümüşhane ve Ordu’da bulunuyor.
Bu maden sahalarında her an İliç benzeri bir katliam yaşanabilir. İktidar da bu zehirli düzeni himaye ve teşvik ediyor. AKP döneminde aktif maden ruhsatı sayısı yıllık ortalama 21 bine çıktı. Maden Mühendisleri Odası Eski Başkanı Mehmet Torun, “Cumhuriyetin kuruluşundan, AKP döneminin başladığı 2002 yılına kadar 2 bin civarında olan ruhsat sayısı, AKP döneminde toplam 300 bine çıktı” diyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisinin bilgilerine göre de Türkiye’de 2004 yılında 138 olan uluslararası maden şirketi sayısı 773’e çıktı.
PARSEL PARSEL DEĞİL, KENT KENT YAĞMALANIYOR
TEMA Vakfı tarafından paylaşılan maden raporları ise AKP’li yıllarda yağmanın ulaştığı boyutları göstermesi bakımından çarpıcı. 2021 tarihli raporlara göre Afyon, Artvin, Bayburt, Erzincan-Dersim, Erzurum, Eskişehir, Giresun, Gümüşhane, Rize, Trabzon, Maraş, Karaman, Kütahya, Muğla, Ordu, Siirt, Şırnak, Batman, Sivas, Tekirdağ, Kırklareli, Tokat, Uşak, Zonguldak, Bartın, Kaz Dağları ve çevresi büyük oranda maden talanına açıldı. Kütahya’nın yüzde 92’si, Kaz Dağları’nın yüzde 79’u, Ordu’nun yüzde 74’ü Artvin’in yüzde 71’i, Muğla’nın yüzde 59’u, Erzincan-Dersim bölgesinin ise yüzde 52’si madenlere ruhsatlandırıldı. Bu alanların önemli bölümünde aktif maden işletmeciliği yapılıyor. Kalan alanlar için de önümüzdeki süreçte ihaleler yapılacak. Maden ruhsatı verilen alanlar içerisinde ormanlar, meralar, tarım arazileri, doğal ve tarihi koruma altındaki alanlar da bulunuyor.
YAĞMAYA HIZ KAZANDIRACAK DÜZENLEME MECLİSTE
Geçtiğimiz hafta TBMM Genel Kurulunda görüşülmesi beklenen ve enerji kanunlarında düzenlemeler öngören torba kanun ise İliç rötarına uğradı. Felaket üzerine oluşan maden hassasiyeti nedeniyle AKP ve Mecliste grubu bulunan diğer siyasi partiler torba kanunun görüşmelerini erteledi.
Torba yasa maden tekellerine dikensiz gül bahçesi vadediyor. Tasarı yasalaşırsa maden işletmek için rapor gerekmeyecek. Şirketlere birden çok kaynak izni, lisanssız da üretim yapılabilecek. Tasarıya ilişkin ilk net tutum Emek Partili milletvekillerinden geldi. Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, “Bu yasa; enerjinin yerlileştirilmesi, yeşil dönüşüm, istihdama dayalı büyüme ve yenilenebilir enerji gibi maskelerle süslenerek maden, doğal gaz alanında iş yapan tekeller ve doğal kaynaklarımızı talan etmek isteyen ülkeler için itinayla hazırlanmış bir yasadır. AKP iktidarı, ülkenin topraklarını, dağını, ormanını, göllerini yerli ve uluslararası sermayenin ihtiyaçlarına özel, ‘nakış’ gibi işlenmiş düzenlemelerle bir kez daha peşkeş çekmek istiyor. Ülkenin tamamı bir şantiye alanına dönüştürülecek. Madenlerdeki iş cinayetlerinin, ucuz emek sömürüsü ve doğa talanının istikrarından başka bir sonucu olmayan torba kanuna, yeni İliçler yaşanmasın diye hayır diyoruz” dedi.
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *