HOCALI KATLİAMI * KHOJALY GENOSIDE * “BÜYÜMEZ ÖLÜ ÇOCUKLAR” * Koştuğu, atladığı, durduğu, uzandığı, Düşüp kaldığı yerlerde gözbebeğim var. Orda, toz-toprak içinde bir çocuk ağlar, Burda ben…

HOCALI KATLİAMI 

Naci Kaptan – 26 Şubat 2023 / Güncellendi 27 Şubat 2024

Bugün  HOCALI soykırımının 32. yılı. Ermenilerin Rus askerleri desteğinde yapmış oldukları SOYKIRIMDA katledilmiş olan AZERİ KARDEŞLERİMİZE rahmet dilerim. Batı dünyası o kadar iki yüzlüdür ki; 1915 senesinde Ermeni’lerin Rusya ve Avrupa ülkeleri tarafından kışkırtılarak savaş halinde olan Osmanlı’ya baş kaldırmaları, yöredeki insanları kırımdan geçirmeleri sonucu başlayan kırışmayı nerede ise SOYKIRIM olarak tanımlarken ve Ermeni yalanlarına itibar ederlerken yakın tarihte 1992 25/26 Şubat ayında meydana gelen HOCALI KATLİAMINDA Ermeni’ler tarafından vahşice öldürülen Azeri kardeşlerimizi görmezden, bilmezden geliyorlar.

Hocalı Soykırımı (Azerice: Xocalı soyqırımı), Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan’a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürülmesi olayıdır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.
Vahşetin dehşetini yaşayan Beyrutlu Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan, gördüklerini, “Haçın Hatırı İçin” (For the Sake of Cross) isimli kitabında şöyle yazdı:
“Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı.
O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı.Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.”

“BÜYÜMEZ ÖLÜ ÇOCUKLAR”

(Xocalı kurbanlarının aziz hatıralarına)
Bir ana gülümserken yorgun ve güzel
Yüreği müjdelerle tüy gibi hafiflerken,
Orda, bir çocuk doğar sımsıcak dünyamıza
Burda ben…
Allahverdi Ağayev Settar oğlu… Sevinc Ağayarova İsaq kızı,
Raman Ağayarov isaq oğlu, Şebnem Hüseynova Elxan kızı,
Natevan Yusufova Penah kızı, Çingiz Abışov Nazim oğlu,
Maral Hüseynova Kamil kızı… Nerdesiniz?
Dal nasıl, yaprak nasıl, ekin nasıl büyürse
Toprak nasıl uyanırsa bir incecik yağmurdan
Orda bir çocuk büyür yumak yumak bir nurdan,
Burda ben…
Nezaket Çobanova Tapdıq kızı, Çinare Abışova Nazim kızı,
Ayşen Muradova Zöhrab kızı, Aynure Zeynalova Tofiq kızı,
Metanet Orucova Eli kızı, Aysel Mehdiyeva Murad kızı,
Sevinc Quliyeva Ekber kızı, Samir Quliyev Taleh oğlu,
Mehser Hüseynov Elxan oğlu…Nerdesiniz?
Koştuğu, atladığı, durduğu, uzandığı,
Düşüp kaldığı yerlerde gözbebeğim var.
Orda, toz-toprak içinde bir çocuk ağlar,
Burda ben…

“Memorial” İnsan Hakları Savunma Merkezi, İnsan Hakları İzleme Örgütü,The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan’ın ve 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan’ın aktardığına göre kardeşi, Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonyan, katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğu açıklanmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.
“Memorial” İnsan Hakları Savunma Merkezi, İnsan Hakları İzleme Örgütü, The New York Times gazetesi ve Time dergisine göre katliam, Ermenistan’ın ve 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğindeki Ermeni güçleri tarafından gerçekleştirilmiştir.
Ayrıca, Karabağ Savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapmış bugünkü Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan ve Markar Melkonyan’ın aktardığına göre kardeşi, Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonyan, katliamın Ermeni güçler tarafından yapılan bir intikam olduğu açıklanmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.

Azerbaycan’da, Dağlık Karabağ’ın en önemli bölgesi Hocalı Kasabasına çok sayıda ermeni asker ve teröristi 25/26 Şubat 1992 tarihinde girerek; hamile kadınları, çocuk, yaşlı, genç binlerce kişiyi öldürmüş, yaralamış, rehin almıştır. Cesetler üzerinde yapılan incelemede bir çoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği görülmüştür.
31 yıl önce Hocalı’da korkunç bir insanlık suçu işlendi. Ermenistan, Rus Ordusu’nu yanına alarak, Azerbaycan Türklerinin yaşadığı Hocalı’ya saldırdı. Kapkara bir geceydi.
Bir çocuğun derisini canlı canlı yüzen Ermeni bir doktordu. Gözler oyuldu. Hamile kadının bebeği karnından yarılarak alındı. Kadının göğsü kesildi, bebeğin ağzına tıkıldı. Kafalar kesildi. Öldürdükleri kadınlara bile sapıkça tecavüz ettiler.
Hocalı, Ermeni yerleşim yerlerinin ortasında tek Türk yerleşim yeriydi. Hocalı’nın tek bir çıkışı vardı. Ermeni ve Rus ordusu o çıkışı bilerek açık bıraktı. Türkler o soğuk kış gecesinde, can havliyle o tarafa yöneldi. Ve Türkler tuzağa düşürülerek topluca katledildi. Ölenlerin cesetleri yabani hayvanlar tarafından parçalandı.

Elnare Aslanova Tofiq kızı, Anahid Hümbetova Eldar kızı,
Yegane Emirova Tevekkül kızı, Servan Sefiyev Elxan oğlu,
Ağasif Veliyev Bekir oğlu, Lale Xelilova Tahir kızı…
Neredesiniz?
Ne oyun oynamak ister, ne uyku ne su,
Ne elişi resimleri gönlünü alır.
Orda, bir uzak evde bir çocuk yetim kalır,
Burda ben…
Elşad, Emin, Simuzer, Behram, Selim, Receb, Letafet, Nesibe,
Ceyhun, Niyameddin, Gülmira, Zahir, Elgiz, Elçin, Natiq,
Ayşen, Azer, Samir, Vüqar… Neredesiniz?
Onlar size cevap veremeyecekler..
Çünkü konuşmaz ölü çocuklar
Dokunsam, martı gibi uçup gidecek sanki,
Solgun yüzlü bir avuç kar.
Orda, bir gece yarısı, bir hasta çocuk sayıklar,
Burda ben…
Onlar bütün dünyanın gözleri önünde öldüler… Öldürüldüler…
En küçüğü bir yaşındaydı.. Aygün… En büyüğü de 18 yaşında.. Saadet…
Siz onların adını bile bilmiyorsunuz…
Oysa onlar bir okulun iki sınıfını dolduracak kadar çoktular..
56 çocuk… Onlar öldüler.. Siz onları unuttunuz.

Tarih yine tekrarlıyordu;  Van’da Ermeniler tarafından katledilen Müslümanların can havliyle Van gölüne doğru kaçıştılar.  Onlar da Van gölüne doğru kaçtıklarında, Van gölünde bulunan Ermenilere ait gemilere çağrılmışlar, gemilere sığınan Türkler tuzağa düşmüşlerdi. Erkekleri Van Gölüne attılar. Kadınları Akdamar Adası’nda bulunan kiliseye götürerek günlerce tecavüz ettiler. O dönem Akdamar Adasının adı, “tecavüz adası” olarak anılıyordu. Ve AKP o kiliseyi bu milletin cebinden onardı. Kilisenin tepesine de ÇAN TAKTILAR.
Dağlık Karabağ Bölgesi’nde bulunan Hocalıya, eski Sovyet İttifakı Silahlı Kuvvetleri’ne ait 366.Alay’ın desteği ile Ermeni Silahlı Kuvvetleri tarafından düzenlenen saldırılar sonucunda, Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’ta bağlayan gece Hocalı kasabasında 83 çocuk, 106 kadın ve 70’den fazla yaşlı dahil olmak üzere toplam 613 Azeri Türkünü öldürülmüş, 487 kişi bu saldırıda ağır yaralanmış, 1275 kişi rehin alınmış, 150 kişi kaybolmuştur.
Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başlarının kesildiği görülmüştür. Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonian, Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır.
Melkonian’ın ölümünden sonra Markar Melkonian kardeşinin günlüğünü Benim Kadeşimin Yolu (My Brother’s Road: An American’s Fateful Journey to Armenia, I. B. Tauris,2005) isimli kitapta Hocalı katliamı için şunları yazmıştır:
Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi. Büyük Ermenistan idealistlerinden ve İnterpol tarafından (1994 Bakü metro bombalaması suçu) tüm dünyada aranan Zori Balayan 1995 yılında yayınlanan Ruhumuzun Canlanması (Heaven and Hell, Los Angeles 1997, Yerevan 1995) kitabında (s. 260-262) Hocalı’da soykırımın yapıldığını şöyle itiraf etmiştir:
Arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra 13 yaşındaki Türk’e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım.
Başından ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğu için hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı.
Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı’yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”
Ermeniler soykırım suçlusu olmalarına rağmen dünya kamuoyuna yalan propagandalar yaparak, halkı aldatarak haklı görünmeye çalışmakta ve bunda da başarılı olmaktadırlar.

Ben bir Öğretmenim.. Benim okutacağım, sizin okutacağınız,
dünyayı gülüşleriyle renklendirecek 56 çocuk öldürüldüler…
Babalarıyla, anneleriyle, kardeşleriyle dedeleriyle, nineleriyle beraber..
Xocalı’da 25 Şubatı 26’ya bağlayan gece 1992’de.. Sınıflarım boş kaldı..
Dünyamın gülüşü donup kaldı… Bilmem duydunuz mu..
Derler ki her çocuk ölümünde melekler de ağlarmış…
Yağmur olup akarmış gözyaşları dünyaya… Çocuk mezarlarının üstüne…
Ermeniler…Hani yüzyıllardır bünyesinde yaşadıkları her ülkeye ihanet eden,
bize ait toprakları; O toprakların üstündeki abideleri;
O abideleri yaratan kültürü çalan,çalmaya devam eden katiller..
Çocuklarımızı onlar öldürdüler.. Bir çoğunu aileleriyle birlikte…
Siz bunları biliyor musunuz? Peki ne yaptınız o zaman?
Topraklar orada kaldı, mezarlar orada kaldı, şeref orada kaldı, katiller orada kaldı…
Şimdi anlaşma yapmaya çalışıyorsunuz… Referandum..
Çocukları öldüren o elleri sıkmaya çalışıyorsunuz…
Ölenlerden izin aldınız mı peki?..
Onlar affettiler mi katillerini?
Birden bire uyanır bir ana uykusundan,
Sapsarı bir korkuyla baka kalır nefessiz.
Orda, sabaha karşı bir çocuk ölür sessiz,
Burda ben…
İrfan Murat YILDIRIM

Azerbaycan, Hocalı

Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu. Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında Kars’ta Ağrı’da Van’da Erzurum’da da ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.
Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir hazan yaprağı gibi titriyordu. Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı… Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı otomatik tüfeğinin namlusuna monte edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri elindeki demir parayı havaya attı:
Akçık, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?) -Akçık (Kız)
Bu cevap üzerine ‘oğlan’ diyerek bahse giren Ermeni, elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp çocuğu çıkarttı. Kan burulu gözleri bebeğin kaşıklarına kilitlendi.
Tun şahetsar,inger. (Sen kazandın,yoldaş)
Yes şahetsapayts ays bubriki inç beş bidiğişdana: (Ben kazandım ama bu bebek nasıl beslenecek?)
Mayriği bedge gisdatsine (Annesi besleyecek elbette) Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin göğsüne yapıştırdı:
Mayrig yerahayın zizdur (Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalının başka bir semtinde tek kale futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesİk Azeri kadın başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
Asıxn ma/,cimi yev bizdiğe, aveg gindırnadabıdı. Gidiresek… (Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın…)
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa, başı da orta yere düşmüştü… Ermeniler zafer naraları atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu. Bu iki olay Hocalıda bundan çok değil yalnızca 16yıl önce yaşandı. Her iki olay da Ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.
Ne yazık ki 26 Şubat 1992 günü binlerce Azeri soydaşımız türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya hızla geçerken, ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise çaresizlik ve yıkım olmuştur.
Türkiye’de büyük bir dehşet uyandıran katliam görüntüleri TRT aracılığı ile dünya insanlığına duyurulmuştu. Bütün olanları batılı gazeteciler, özellikle de New York Times belgelemiştir.
26 Şubat’ta güçlü silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı kuvvetleri ile Hankendi’nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov komutasındaki 366’nci Rus Motorize Alayı, Hocalıya saldırarak tarihin en vahşi katliamlarından birini yaptılar. 26 Şubat gecesi Rus motorize alayının tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hale getirilerek kentin dış dünya ile ilişkisi de tamamen kesildi
Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri, çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı vahşice katlettiler. Ermenilerin işgal ettikleri Hocalıda dehşet verici olaylar yaşandı.
Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve tıbbi deneylere tabi tutarak, insanlık dışı muamelelere maruz bıraktılar. Hizar ve testereler ile diri diri insanların kol ve bacaklarını kestiler. Genç kızların önce saçlarını, sonra da kafa derilerini yüzdüler. Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde babayı kurşunlara dizdiler. Kesik kafaları sepetlere doldurdular.
Katliamın boyutunu ; “Büyük Ermenistan” idealinin ideologlarından biri olan ve Hocalı soykırımına bizzat iştirak eden Zori Balayan’ın kitabında yazdıklarından anlıyoruz.
 İnterpol tarafından kırmızı bültenle aranan Zori Balayan, 1996’da yayınlanan “Ruhumuzun canlanması” adli kitabında Hocalı soykırımını haklı göstermeye çalışarak, yaptıkları soykırımı şöyle anlatıyor:
“Biz , arkadaşımız Xacatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yasında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Xacatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra bu 13 yasındaki Türk’e, onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğun yedi dakika sonra kan kaybından dünyası değişti. İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, buna göre de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelere göre kendimi rahatsız hissetmedim.
Ama ruhum , halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. Xacatur daha sonra olmuş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türkü ; aynı kökten olan itlere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Xacatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’nci yılda ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalıyı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”
Hocalıda katliam bölgesini gezen Fransız gazeteci Jean-Yves Junet’nin gördükleri karşısında söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:
‘Pek çok savaş hikayesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalıdaki gibi bir vahşete umarım kimse tanık olmaz’
ABD Kongresi’nin Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi ‘Hocalı soykırımı’nı tanımaya çağırdığı Temsilciler Kurulu toplantısında, “Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır. ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacakir.”demiştir.
Amerikalı senatör Don Borton , “Ne yazıktır ki, tarihin ve insanlığın bu en kanlı trajedisi Hocalı’da yaşanırken ve üstelik masum insanların hunharca katledildiği cinayetin kanıtı niteliği taşıyan video kayıtları ve belgeleri de eldeyken, dünya kamuoyu yeterince bilgilendirilemeyerek yıllarca sonuç alınamamıştır..” diyerek yazılan sahte tarihe atıfta bulunmaktadır.
Peki neydi bu düşmanlık? Ermenistan’daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan’ın bayrağında Türkiye hudutları içindeki Ağrı Dağı’nın resmi gösterilirken , Ermenistan Milli Marşı’nda ‘Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için olun, öldürün’ mesajı verilmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yoktur sanırım.
31 ülke tarafından Soykırım ve Katliam olarak, Amerika’da 20 eyalet tarafından da katliam olarak kabul edilmiştir.

KHOJALY GENOSIDE

The Khojaly Massacre was the killing of hundreds of ethnic Azerbaijani civilians from the town of Khojaly on 25–26 February 1992 by the Armenian and Russian armed forces during theNagorno-Karabakh War. According to the Azerbaijani side, as well as Memorial Human Rights Center,Human Rights Watch and other international observers, the massacre was committed by the ethnic Armenian armedforces, reportedly with help of the Russian 366th Motor Rifle Regiment, apparently not acting on orders from the command. The official death toll provided by Azerbaijani authorities is 613 civilians, including 106 women and 83 children. The event became the largest massacre in the course of Nagorno-Karabakh conflict.
Over the night from February 25 to 26, 1992 Armenian armed forces implemented the capture of the Khojaly city with support of hard equipment and the personnel of the infantry guards regiment No.# 366 of former Soviet Union.
The massed firing with using artillery weapon, hard military equipment, which was began in the evening of February 25, preceded assault of the city.
As a result of this the fire began in the city and by five o’clock in the morning the whole city was in fire. The population (about 2500 people) remained in the city were forced to leave their houses in the hope to find the way to Aghdam – the district center and the nearest place mainly populated by Azerbaijanis.
But these plans have failed. Armenian armed forces with the military support of the infantry guards regiment destroyed Khojaly city and with particular brutality implemented carnage over the peaceful population. As a result:
•613 people were killed, among them, 63 children, 106 women, 70 elders.
•8 families were killed completely.
•25 children lost both parents.
•130 children lost one of the parents.
•487 people were wounded, including 76 children
•1275 people were hostages.
•150 people were missing
These figures show the results of the most bloody tragedy of Nagorno-Karabakh conflict, which began on February, 1988 with illegal demands of ethnic Armenians of Nagorno-Karabakh Autonomous Oblast of Azerbaijan SSR to join to Armenia SSR that was provoked with direct support of ruling circles of the Armenian SSR, consent and inactivity of central authorities of Soviet Union.
This entry was posted in ASİMİLASYON, ERMENİ SORUNU, SİYASİ TARİH, SUÇ DOSYALARI, TERÖR. Bookmark the permalink.

One Response to HOCALI KATLİAMI * KHOJALY GENOSIDE * “BÜYÜMEZ ÖLÜ ÇOCUKLAR” * Koştuğu, atladığı, durduğu, uzandığı, Düşüp kaldığı yerlerde gözbebeğim var. Orda, toz-toprak içinde bir çocuk ağlar, Burda ben…

  1. Pingback: SOYKIRIMLAR & KATLİAMLAR DOSYASI : HOCALI KATLİAMI * KHOJALY GENOSIDE * “BÜYÜMEZ ÖLÜ ÇOCUKLAR” – Stratejik Güvenlik

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *