KARŞI DEVRİM * HOLDİNGLEŞEN TARİKATLAR, CEMAATLER 10

Kader’e körü körüne ve akılsız bir mutlaklıkla bağlanmışlık islam ülkeleri insanlarını miskinlikler ve ilkellikler içerisinde eritmiştir. Tanrı’ya kulluk etmekten başka bir düşüncesi olmayan müslüman kişi, kendi özgür iradesiyle hiç bir iş göremez yaratık haline gelmiştir. Bundan dolayıdır ki islam dünyası yüzyıllar boyunca yenilgilerinden, geriliklerden hiç bir ders almamış, her felaketi talihsizliklere ya da tanrı gazabı’na yormuş ve bir türlü köhne geleneklerden kurtulamamıştır. (Prof.Dr. İlhan Arsel – Aydın ve Aydın S195)

İslam ülkelerinde şeriatçı’nın en büyük endişesi, halkın kültür seviyesinin yükselmesi, okumayı sevmesi, okuduklarını anlayabilir hale gelmesi iken, Batı’da aydınlar için amaç, aksine halkın okur yazarlığını geliştirmek ve din verileri dışındaki akılcı bilgilerle donatmak olmuştur. ((Prof.Dr. İlhan Arsel – Aydın ve Aydın S347)


LAİK DEMOKRATİK CUMHURİYET DİYANETİN SALDIRISI ALTINDA 

Ülkemizin sorunları o kadar çok, çeşitli ve tehlikelerle dolu ki, Bir sorun için zaman harcarken perde arkasında Laikliğe, demokrasiye, Cumhuriyete, hukuka, özgürlüklere, çağdaşlığa ve de eğitim birliğine yönelik tehdit ve tehlikeler dört nala üzerimize geliyor.
Devlet koruması altına aldığı kimsesiz küçük çocukları protokollarla tarikatlara devrediyor! Bu kimsesiz küçük çocukların beyinleri şeriatla yıkanıyor. Cehennem ve günah ile korkutuluyorlar. Geleceğin kuşakları sorgulayan bireyler yerine ümmet/ kul olarak yetiştiriliyor. Dünyada hiç bir toplum dini eğitimle, dini bilgilerle gelişmemiştir. İslam dini topluma 1400 yıl öncesinin yaşam, inanç kurallarını dayatır. Bu kurallar değişmezdir. Değişmez kurallar içinde yaşayan toplum çağından koparak geri kalır. Bilim ve çağdaşlıktan uzaklaşır. Sorgulama  günah olduğu için 3. sınıf bir dünya ülkesi olarak bilimi, üreticiliği, çağdaşlığı yaratan gelişmiş ülkelerin marabası olur.
Ülkemizde tarikatlar/ cemaatler LAİKLİĞİN önünü tıkayarak Türkiye’nin çağdaşlaşmasını, akıl ve bilim yolunu seçmesini engelliyorlar. Bu kervana Diyanet İşleri Başkanlığı da katılmıştır. Devletin kurumları ile yaptığı protokollarla yaşamın her alanına dini egemen kılmaya çalışıyor. DİB başkanı Ali Erbaş azılı bir Atatürk ve Laik Cumhuriyetin düşmanıdır. Bu hafta yaptığı açıklama ile Okullarda eğitimin ve işyerlerinde çalışanlar için CUMA NAMAZI düzenlemesi yapılmasını istedi. Bunun bir adım ötesi hafta sonu tatilinin cumaya alınmasını istemektir. Tıpkı arap ülkeleri gibi.
Naci Kaptan – 05. 08.2023

Devlet korumasındaki çocuklar tarikat kampında!
“İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü sorumluluğundaki çocuk evlerinde kalan devlet korumasındaki çocukların tek bir kamu görevlisinin bile refakati olmaksızın, Mutlu Yuva Derneği’nin düzenlediği 40 günlük eğitim kampına alındığı” duyuruldu.

Diyanet’in 2022 Faaliyet Raporu’nda, kurumun geçen yıl sağlık tesislerinde 336 bin kişiye manevi destek adı altında hizmet verdiği ortaya çıktı. SES Ankara Şube Başkanı Yalçınkaya, “Her alanda olduğu gibi sağlıkta da dinsel uygulamaları meşrulaştırmaya çalışıyorlar” diye tepki gösterdi.
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 2022 Faaliyet Raporu’nda, kurumun geçen yıl 78 ilde 158 hastanede başta imamlar olmak üzere 219 personeli “manevi danışmanlık ve rehberlik için görevlendirdiği” ve sağlık tesislerinde toplam 336 bin kişiye hizmet verdiği belirtildi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri (SES) Ankara Şube Eş Başkanı Kubilay Yalçınkaya, söz konusu rakamların daha fazla olabileceğini vurgulayarak “Şimdi evde sağlık hizmetleri ve sağlıklı yaş alma projesi ile hizmetin alanı genişletiliyor” diye tepki gösterdi.
Tıp bilimi varken, din adamlarına ihtiyaç duymak çağın gereklerine uygun bir yaklaşık değil. İkincisi de dini, hayatın her alanında söz sahibi olarak görmek tehlikeli bir durum. Sağlıkta, yaşamda, eğlencede her şeyde dinin referans alınması herşeyin içine din personelinin katılması, onay alınması bilimin kabul edeceği bir yaklaşım değil.

İslamiyeti politik emellerine alet edenler ilginç bir düşünce silsilesi sergiliyorlar, sebep ile sonucu birbirinden kopartıp, hayali bir sebep icat ediyorlar.
8 yıllık zorunlu ulusal temel eğitimi, AKP iktidarının 2011 yılında 4+4 diye ikiye bölmesiyle yaşanan ulusal eğitim felaketi öncesinde, eğitimciler uyarı üstüne üstüne uyarıda bulundular: Bu yapılan, kız çocukları için zorunlu eğitimi fiilen 4 yıla indirmektir; devletin tutumu gevşeyince, tutucu kesimler ikinci dört yılda kız çocuklarını okula yollamakta isteksiz davranacaklardır, diye feryat ettiler. Gerçekten de bir zorunluluğu ikiye bölmek hangi akla hizmettir? Devletin görevi belli kesimlerdeki kız çocuğu yurttaşlarını hayat boy cehalete, çocuk yaşta sağlığa aykırı evliliklere ve gebeliklere mi itmektir; müstakbel yurttaşlar arasında büyük bir eşitsizlik mi yaratmaktır.
Karma eğitim karşıtlarınca ileri sürülen sav, ne hazindir ki eğitimle ilgili değildir -olamaz zaten- ilahi özelliğini dünyeviliğin içinde yitirmiş dini alışkanlıkların, ataerkil baskıcılık ve kadın karşıtlığıyla örtüşen en dar ve en tutucu yorumudur.

Dernek çocukları çoktan kıskaca almış
Kimsesiz çocukları yaz kampına alan Mutlu Yuva Derneği’nin bakanlıkla yaptığı protokolle uzun süredir çocukları kıskaca aldığı ortaya çıktı. Dernek bu yolla tam bin çocuğa ulaşmış. Gerici derneğin bakanlığın yanı sıra belediyelerle de protokol imzaladığı ortaya çıktı. Dernek yöneticileri ve üyeleri bu yöntemle kimsesiz çocukları kendi evlerine bile götürebiliyor.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı koruması altındaki çocukların tarikat yurdunda kampa gönderildiğinin soL Haber tarafından ortaya çıkarılmasının yankıları sürüyor. Kampı düzenleyen dernekle bakanlık arasında protokol yapıldığı ortaya çıktı. Derneğin ayrıca başka kamu kurumlarıyla da işbirliği protokolü imzaladığı öğrenildi. Protokol kapsamında dernek koruma altındaki çocuklara uzun süredir kanca atmış. Derneğin yönetim kurulu başkanlığını 22’nci dönem AKP Milletvekili Muzaffer Gülyurt, başkan yardımcılığını ise bürokratlara baskı yaptığı öne sürülen Merkez Valisi Abdülkadir Yazıcı yapıyor.
BİNDEN FAZLA ÇOCUK
Derneğin Nurcu Suffa Vakfı’yla ilişkisi bulunuyor. Suffa Vakfı’nın internet sitesinde derneğe ilişkin bilgilere yer veriliyor. Hem Suffa Vakfı’nın hem de Mutlu Yuva Derneği’nin sitesinde şu ifadelere yer veriliyor: “Mutlu Yuva Derneği, kimsesiz ve korunmaya ihtiyacı olan çocukların her türlü maddi ve manevi ihtiyaçlarını sevgi dolu bir yuvada karşılamak amacıyla 2010 yılında kurulmuştur. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile yapılan işbirliği protokolü çerçevesinde faaliyetlerini yürütmektedir. 2021 yılı itibariyle Müstakil yönetimleri olan İstanbul, Bursa, Ankara, Yozgat, Şanlıurfa ve Diyarbakır olmak üzere 6 ilde, 124 çocuk evinde 700 civarı çocuğa hizmet vermeye devam etmektedir ve bugüne kadar 1000’den fazla çocuğa ulaşılmıştır.”
Derneğin misyonunda ise kimsesiz çocuklara kanca atıldığı açıkça ifade ediliyor: “Kimsesiz çocukların değer katan, üreten, ahlaki ve dini değerlere sahip, sağlıklı bireyler olarak topluma katılımını destekleyici projeler üretmektir. Derneğin açmış olduğu çocuk evlerinde yaşayan çocukların yoksunluk ihmal veya istismar nedeniyle oluşan problemlerini rehabilite ederek fiziksel ve ruhsal gelişimlerinin sağlıklı olması için gerekli mesleki çalışmalara uygun ortam oluşturmaktadır.”
Dernekle bakanlık arasında yapılan protokol çerçevesinde açılan çocuk evleriyle koruma altında olan çocuklar derneğe teslim ediliyor. Bakanlığın sitesinde çocuk evlerine ilişkin şu bilgiler veriliyor: “Çocuk evi hizmeti, korunma altında bulunan çocukların daha küçük birimlerde bakımının sağlanması amacıyla her ilin sosyal, kültürel ve fiziksel yapısı, çocuk yetiştirmeye uygun bölgelerinde, tercihen il merkezinde, okullara ve hastanelere yakın apartman dairesi veya müstakil dairelerde verilen yatılı sosyal hizmet modelidir.”
‘YÖNETİCİLER ALABİLİRLER’
Protokolde bu uygulamaya ilişkin şunlar deniliyor: “Çocuk evlerinde hizmetin devamlılığının sağlanması ve çocukların yüksek yararı göz önüne alınarak çocuk evleri koordinasyon merkezi, çocuk evi sorumlusu, demek koordinatörünün ortak alacakları idari kararlar uygulanır. Demek yöneticileri, üyeleri ve diğer gönüllüler ziyaretçisi olmayan veya psikolojik açıdan bir aile yanında kalması uygun görülen çocukları ilgili mevzuat çerçevesinde çocuk evlerinde görev yapan ilgili meslek elemanının da görüşü alınarak, gönüllü aile statüsünde evlerine misafir olarak alabilirler. Dernek yöneticileri, üyeleri ile gönüllüler, çocuk evleri koordinasyon merkezi ve derneğin ilgili elemanlarınca ortaklaşa belirlenen gün ve saatler çerçevesinde evlere misafir olarak kabul edilebilirler.” Ayrıca protokolde derneğe ‘koruyucu aile’ bulma hakkı da veriliyor.
Dernek ayrıca İstanbul’da AKP’li Tuzla Belediyesi’yle korunmaya muhtaç ve kimsesiz çocuklar için ‘yaşam merkezi’ açılması için protokol imzalamıştı. Protokolle “Tuzla ilçe sınırlarındaki ailesini kaybetmiş, terk edilmiş, fiziki ya da manevi şiddete maruz kalmaktan ötürü devlet korumasına alınmış kimsesiz çocukların korunması, rehabilitasyonu, beceri ve yeteneklerinin geliştirilmesi, yetiştirilmesi eğitim ve mesleki olarak geleceklerinin desteklenmesi projesi” adı altında kimsesiz çocuklar derneğin insafına bırakılmıştı.
DERNEK BAŞKANI AKP’Lİ
Derneğin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Muzaffer Gülyurt’un aynı zamanda Nurcu Suffa Vakfı’nda da görevleri bulunuyor. Gülyurt aynı zamanda 2002 ve 2007 seçimlerinde AKP’den milletvekili seçildi. Yine dernekte ve vakıfta görev alan bir diğer isim ise Abdulkadir Yazıcı. Merkez Valisi olarak görev yapan Yazıcı hem dernek hem de Suffa Vakfı’yla ilişkili. Derneğin yönetim kurulu başkan yardımcılığı görevini yapan Yazıcı aynı zamanda vakfın da mütevelli heyet başkanı.
Yazıcı haberlere de erişim engeli getirtti. İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliği’nin kararına göre, haberi yayımlayan soL’un yanı sıra haberi alıntılayan BirGün, Cumhuriyet ve Halk TV’nin de ilgili içeriklerine erişim engeli getirildi. Haberde, Yazıcı’nın nüfuzunu kullanarak müdürlükler üzerinde baskı oluşturduğu ifade ediliyordu.
Derneğin Yozgat ve Urfa il başkanlıklarında da eski AKP Milletvekilleri yapıyor. Yozgat’ın il başkanı Yusuf Başer, Urfa’nın il başkanı ise Halil Özcan.
PROTOKOL FESHEDİLECEK Mİ?
Türkiye Komünist Partisi (TKP) yöneticileri ve avukatlarından oluşan bir heyet, İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne konuya ilişkin dilekçe verdi. Dilekçede şu sorular soruldu:
Suffa Vakfının Gündüzalp Erkek Öğrenci Yurduyla ilişkisi nedir, neden sitelerinde eğitim faaliyetleri içerisinde gösterilmiştir?
Koruma altındaki çocukların devlet gözetimi altında olması gerekmektedir. Çocukların, dernek ve vakıflara teslim edilmesi anayasa ve ilgili kanunlara aykırı değil midir? İlgili vakfın iddiası, şimdiye kadar 1000’e yakın devlet korumasındaki çocuğa ulaştıkları yönündedir. Bu çocukların ilgili vakıfla ve vakfın bağlı bulunduğu Nur cemaatiyle ilişkisi ne durumdadır. Devlet korumasındaki çocuklar ilgili vakıf eliyle Nur Cemaatine mi peşkeş çekilmektedir?
Protokolün feshedilmesi mümkün müdür, bakanlığınızın bu protokolü feshetme gündemi var mıdır?
FOTOĞRAFLAR SİLİNDİ
İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü soL’un haberinin ardından bir açıklama yayımladı. Açıklamada haber yalanlanmak istenirken doğrulandı. Açıklamada şu ifadeler kullanıldı: “Mutlu Yuva Derneği ile 05.09.2019 yılında imzalanan çocuk evlerine ilişkin işbirliği protokolüne istinaden çalışmalar yürütülmektedir. Mutlu Yuva Derneğinin 23.06.2023 tarihli yazısına istinaden çocuk evlerinde kalan çocukların yaz tatilini verimli geçirmeleri için Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı Gündüzalp Erkek Öğrenci Yurdunda yaz programına katılmaları planlanmıştır. Haberlerde iddia edilen ‘çocukların refakatçileri olmadan tarikat kampına gönderildiği’ iddiaları gerçeği yansıtmamaktadır.”
Açıklamanın hemen ardından Gündüzalp Erkek Öğrenci Yurdu, Facebook hesabından, çocukların katıldığı, yaz kampına dair paylaşımlarını apar topar sildi. Silinen paylaşımlarda kimsesiz çocukların yüzleri açıkça gösteriliyordu. (BİRGÜN – Mustafa Kömüş – 04.08.2023)
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, ŞERİAT - İRTİCA - KARANLIĞIN AYAK SESLERİ, SİYASAL İSLAM, TARİKAT VE CEMAATLAR, YOBAZLIK - GERİCİLİK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *