Aziz Sancar ve Müslüman toplumlar

Aziz Sancar ve Müslüman toplumlar

CUMHURİYET – İsmail ÖZCAN – 05.08.2023

Aziz Sancar, Nobel almış ilk ve tek Türk bilim insanı. Bütün dünyada bu alandaki övüncümüz. Sözleri ve davranışlarıyla baştan ayağa akıl, ölçü, olgunluk, ılımlılık örneği bir şahsiyet. Bir vatandaşı olarak ABD’de yaşamasına rağmen anavatanı Türkiye’yle güçlü bağlarını hep koruyor. Tabulardan, kalıplardan, bağnazlıklardan kurtulması gereken Türk toplumuna her fırsatta yol göstermeye, ufuk açmaya çalışıyor.
Aziz Sancar geçtiğimiz haziran ayının ilk haftasında Semerkant’ta Türk Devletleri Teşkilatı Türk Üniversiteler Birliği Rektörler Özel Toplantısı’nda bir konuşma yaptı. Bu kapsamlı konuşmasında Türk insanına, Türk toplumuna birçok alanda rehberlik edecek düşünceler ortaya koydu. Basında da yer alan konuşmasında şunları söyledi: “Kız ve erkek çocuklarımıza aynı eğitim fırsatı vermeliyiz. Bunun bütün Türk toplumlarında, özellikle de Türkiye Cumhuriyeti’nde bir sorun olduğunun farkındayım. Bunu çözemezsek, toplumumuzun yarısını oluşturan kadınlarımızın potansiyelinden kalkınma yolunda yararlanamayız, bu potansiyeli değerlendiren toplumlarla yarışamayız.”
İLKEL YAKLAŞIM
Sancar’ın konuşmasının özü, ruhu bu maddeydi. Müslüman ülkeler; zamanımızın şartları, zorunlulukları bakımından hiçbir değeri ve tutarlılığı olmayan ilkel, gelenekçi, bağnaz gerekçelerle kadını ülke ve toplum hizmetinden uzak tutmakta, onların zekâsından, dehasından, vizyonundan yararlanamamaktır. Gelişmiş bütün ülkeler bunu yapabilen ülkelerdir. Ülkesine büyük hizmetler sunabilen kadınlar ancak böyle bir iklimde var olabiliyorlar.
Günümüzün Müslüman toplumlarının en büyük sorunu, açmazı kadın-erkek eşitliğinin sağlanamaması; kadınların eğitim hakkının büyük ölçüde kısıtlanmış olmasıdır. Erkekler istediği alanda, istediği derecede eğitim alabilirken kadınların kısıtlı eğitim görebilmeleri, daha ötesine izin verilmemesidir. Daha ötesine izin verilen bazı Müslüman ülkelerde ise kadınların gerek kamu gerekse özel sektörde profesyonel bir görev alamaması, kamu hizmetlerinden uzak tutulmasıdır. Daha da beteri Suudi Arabistan’da olduğu gibi bazı Müslüman ülkelerde kadınların yakın zamanlara kadar çağdaş bir gereklilik olan sürücü belgesi almalarına bile izin verilmemiş olmasıdır.
AŞILACAK ENGELLER
Türk Kadın A Milli Voleybol Takımı’nın dünya şampiyonluğu ülke genelinde büyük memnuniyete sebep oldu. Biz, başka spor alanlarındaki takımlarımızla dünya şampiyonluğu gibi başarılara henüz ulaşmış değiliz. Bu yüzden kadın voleybol takımının başarısı insanımızı mutlu etti. Ama sırf kadınların başarısı olduğu için bundan memnun ve mutlu olmayanlar da vardı. Böylelerine göre kadın evinde oturmalı, çocuklarına bakmalı, kocasına hizmet etmeliydi. Çünkü sportif faaliyetler, bürokratik görevler, politika vb. yalnızca erkeklerin işiydi. İşte bu dar açılı, çağdışı bakış sebebiyle şampiyon voleybolcu kadınlara hakaretler, can güvenliklerini hedef alan tehditler yöneltildi. Bunlar gösteriyor ki Cumhuriyet Aydınlanmasını yaşamış Türkiye’de bile kadının özgürlüğü, eşitliği, ülkenin gelişmesi ve kalkınmasında rol üstlenmesi için aşması gereken engeller, alması gereken mesafeler var. Toplumun yarısını oluşturan kadının önündeki engellerin kaldırılması; onun zekâsından, yeteneğinden ve becerisinden yararlanılması gerekir. Eğer bu başarılamazsa toplum tek kanatla uçmak, tek kolla yüzmek gibi zor, hatta imkânsız bir eyleme bile bile mahkûm edilmiş olur.
This entry was posted in DİN-İNANÇ, İrtica, KADIN HAKLARI. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *