100. yıl… Sevr’i bozan, Lozan!

100. yıl… Sevr’i bozan, Lozan!

CUMHURİYET – Mustafa Balbay – 22 Temmuz 2023

Cumartesi yazılarımızdaki 100. yıl geleneğinin anlamlı günlerindeyiz. 24 Temmuz Lozan Antlaşması’nın 100. yılı. Lozan için yapılan en yaygın tanımlardan biri şudur:
Türkiye Cumhuriyeti’nin tapu senedi!
Bunun yanına bir tanım daha koymak gerekir:
Tam bağımsızlığın meşalesi!
İkisi aynı şey değildir. Tapu sizindir ama size ait toprakların kullanım hakkını elinizden alabilirler. Orta Amerika’da, Latin Amerika’da, Afrika’da, Asya’da buna benzer çok “bağımsız” devlet vardır.
Nikaragua bağımsız devlettir ama Panama’dan sonra iki okyanusu birleştirecek kanal yapmaya uygun tek yer buradadır. Bu kanalı yapma hakkı ABD’nindir. Kenya dünyanın tıbbi bitkiler bakımından en zengin ülkesidir. O topraklar 999 yıllığına Batı ülkelerine kiralanmıştır.
Lozan’da ise Mustafa Kemal sadece tapu senedini değil, tam bağımsızlığı istedi.
Görüşmeler o yüzden uzadı, kesildi. Kesintinin iki temel nedeni vardı:
İstanbul ve kapitülasyonlar!
Emperyalistler İstanbul’un uluslararası statüde olması için ısrar ettiler. Asıl amaç boğazları kontrol etmekti. Bir de kapitülasyonların devam etmesi için bastırdılar. Bir devletin başka bir devlete iktisadi ve sosyal ayrıcalıklar tanıması anlamına gelen kapitülasyon, Osmanlı’da 1838 Baltalimanı Anlaşması’yla başladı. Bununla Osmanlı üretemez hale gelince 1881’de Osmanlı hazinesini yöneten Düyunu Umumiye, 1920’de Anadolu’yu lime lime bölen Sevr geldi. Lozan Sevr’i bozan, yırtıp atan antlaşmanın adıdır.
Lozan’ın ne olduğunu görmek isteyen Sevr haritasına baksın, her şeyi anlar. Tabii görmek isterse! Lozan’dan bugüne gelirsek…Lozan’da Osmanlı’dan kalan bütün borçları ödeyeceğimize söz verip başımız dik ayrıldık… Bugün borç almak için Körfez Körfez dolaşıyoruz! Sadece bu durum bile gelinen noktayı özetlemeye yeter.
Lozan’ı yeni kuşaklara ne kadar iyi anlatabilirsek, bugünkü borç sarmalından o kadar kısa sürede çıkar, yeniden tam bağımsızlığımıza kavuşuruz. Lozan’ı tarih sahnesinden alıp tiyatro sahnesine taşımak üzere kaleme alan Ataol Behramoğlu’na selam olsun! Oyun, 24 Temmuz akşamı İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ev sahipliğinde, Haluk Işık ve Çağlar İşgören’in yönetmenliğinde İzmir Haldun Dormen Sahnesi’nde.
İki gün önce de 20 Temmuz Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 87. yılıydı. Montrö, Lozan’ın devamı ve Kurtuluş Savaşı’nın tamamlanmasıdır. Askeri dehasının yanı sıra diplomatik dehasını da Türkiye’ye armağan eden Mustafa Kemal, Almanya’dan Japonya’ya egemen devletlerin İkinci Dünya Savaşı planları kurduğunu sezdiği bir dönemde bir çağrı yaptı. Bu çağrı uluslararası antlaşmaya dönüştü.
Montrö ile İstanbul ve Çanakkale boğazlarının her iki yakasının da tek hâkimi Türkiye oldu. Bu cümle ilk bakışta sıradan gelebilir ama anımsatalım: Cebelitarık’tan Hürmüz Boğazı’na kadar dünyada yedi büyük suyolu var. Hiçbirinde iki tarafı da aynı ülke kontrolünde değil, İstanbul ve Çanakkale boğazları hariç!
Bugün Ukrayna ile Rusya arasında tarafsızlık dengesini Montrö sayesinde kurabiliyoruz. Sadece savaşların değil, barışların da kahramanı, tüm dünyaya mal olmuş büyük insan Mustafa Kemal Atatürk, senin ve eserlerin önünde saygıyla eğiliyoruz.
Seni anmak yetmez, anlamak gerek!
This entry was posted in ATATURK, CUMHURİYET - DEMOKRASİ - ÇAĞDAŞLIK, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *