DEVLETLERİN DOSTLARI YOKTUR, ÇIKARLARI VARDIR
“… Müttefikler aralarında anlaşırsa Türkiye’nin Avrupa’da kalan bölümünü düşündükleri en iyi biçimde paylaşabilirler… Girit’i şimdiden kendinize ait sayabilirsiniz. Girit’i almanıza engel olabilecek tek devlet İngiltere’dir ve İngiltere, Girit’i almanızı engellemek için ne bir kurşun atacak ne de tek bir gemi hareket ettirecektir…” (Lloyd George – Başbakan)
BU BÖLÜM “KEŞKE YUNAN KAZANSAYDI” DİYENLERE ;
Sivil halkın da bunlardan neler çekmiş olduklarını, şehrin ileri gelenleri ve kadınlar size anlatacaklardır. Camilerimizin kirletildiğini göreceksiniz. Eskişehir’deki Imamlar’ın ve Söğüd’deki Ertuğrul Gazi Türbesi’ndeki sarıkların çöp yığınları arasından ve köpeklerin ağzından toplandığını göreceksiniz.
Berthe Georges-Gaulis’in, Gündüzbey savaş meydânından ayrılıp Bilecik’e doğru yolculuktan sırasında, bu ağır yaralı kahramanın bahsettiği Ertuğrul Gazi Türbesi’nin ne hale getirildiğini de gördüğü anlaşılır:
“Söğüd’den bir kilometre uzaktaki Ertuğrul Gazi’nin Türbesi, Müslümanlar’ın en kutsal ziyaret yerlerinden biriydi. Çeşitli biçimde kirletilmiş ve tahrib edilmiş türbenin kapısı ile içindeki gıranit lahidin kapağı açılmış. Civardaki başka bir türbeye Yunanlılar yaralılarını ve ölülerini yerleştirmişler.
Biz geldiğimizde burası temizlenmekteydi. Yaşlı Imam, bize buralarını gezdirdi ve izahat verdi. Söyledikleri benzeri vak’alar arasında belki, en çok te’sir eden ve unutulmayacak iz bırakanlardı. Dini duyguların kahredici hakaretlerle tahriki, milli duyguların yabancı entirikalarla şahlandırılması, tahrib, Müslüman ahalinin öldürülmesi.. Yolumun üzerinde karşılaştığım işte hep bunlar.. (Gazeteci-yazar, Berthe Georges-Gaulis’in anılarından)
Berthe Georges-Gaulis’in Türk Milliyetçiliği adlı eserinde Istiklâl Savaşı’mız, Ingiliz Emperyalizmi’ne karşı Türkler’in mücâdelesi olarak ma’nâlandınlmıştır; çünki müttefiki Fıransızlar’ı arkadan vuran, Yunan taarruzunu sevk ve idâre eden Ingilizler’dir.
Venizelos’un gördüğü büyük Yunanistan rüyası
Biz yine ana konuya dönelim;
Venizelos 4 Şubat 1919 tarihinde meclise sunduğu raporda;
Kuzey Epir(*) Ege adaları, Trakya ve Batı Anadolu’nun Yunanistan’a bırakılması talebinde bulundu. Üzerinde 120.000 Yunan ve 80.000 Arnavut yaşadığı için Kuzey Epir’i istedi. On İki Ada’da 12.000 çeşitli millet halkına karşılık 110.000 Yunan’ın bulunduğunu söyledi. Trakya, Yunanistan’a ait olmalıydı. Bölgede İstanbul da dâhil olmak üzere 730.822 Yunan yaşamaktaydı.
Venizelos Batı Trakya’daki Türk nüfusunun Bulgarlardan daha fazla olduğunu kabul ediyor, bölgenin idaresi Türklere bırakılmayacaksa Yunanistan’a bırakılmalıdır, diyordu. Çünkü Türkler, Bulgarlardan ziyade Yunan yönetimini tercih ederlerdi. Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmeliydi. Bunun yerine Akdeniz’le ilişkisini uluslararası hâle getirilecek olan Boğazlar üzerinden yapmalıydı. Yunanistan, Bulgaristan’a Kavala ve Selânik’ten ticaret yapma izni verecekti.
Batı Anadolu’ya gelince Venizelos’un iddialarına göre bölgede toplam Rum nüfusu 1.700.000 idi. Batı Anadolu’da Aydın ve Bursa vilayetlerinde 1.013.195 Rum bulunmaktaydı. Yakındaki Ege adalarının nüfusunu da buna ekleyen Venizelos, bu sayının 1.450.000’e ulaştığını fakat bölgedeki Müslüman nüfusunun ise 943.000 olduğunu belirtti.
Venizelos’un konferansa sunduğu nüfus istatistiklerinin gerçek rakamlarla uzaktan yakından alakası yoktu. 1891 yılı Türk istatistiklerinde Aydın vilayetinde 1.356.119 kişiden 1.118.492’si Müslüman, 195.431’i de Rum’dur. 1905’te yapılan bir Türk istatistiğinde ise İzmir vilayeti için toplam 210.973 kişiden 100.356’sı Müslüman, 73.636’sı ise Rum’dur.
Bunun yanı sıra “Vakit” gazetesinde yer alan nüfus istatistiğinde Aydın vilayetinde yaşayan 1.588.996 kişiden 1.293.567’si Müslüman, 233.914’ü Rum vatandaşıdır. İzmir’de ise 338.179 kişiden 111.486’sı Müslüman, 87.497’si Rum’dur.31 Bu rakamlardan anlaşıldığı kadarıyla Venizelos’un ortaya koyduğu dayanaklar geçersizdi.
Nitekim Başkan Wilson’un danışmanlarından Amerikalı Profesör Albert Lybyer 1922 senesinde kaleme aldığı bir makalesinde konu hakkında “…Türk Trakya’sında ve İzmir dolaylarında nüfus durumu, halkın isteği ve ekonomik koşulların bu bölgelerin Yunanistan’a verilmesini haklı çıkarıp çıkarmayacağını öğrenmek için Paris Konferansı yerinde soruşturma yapmak zahmetine dahi katlanmadı. Oysa 1919’da Trakya ve Küçük Asya’nın İzmir dolaylarındaki Türkler büyük çoğunluğu teşkil ediyordu.” demekteydi.
16 Eylül 1922’de USS Edsall (DD-219), Yunan mültecilerin İzmir’den tahliyesi için İzmir Limanına demirledi (National Museum of the U.S. Navy arşivinden)
Yunanistan’ın İzmir’i İşgaline Giden Süreç ve ABD’nin Rolü
Venizelos’un bu istekleri Müttefikler tarafından farklı farklı tepkilerle karşılaştı. Aynı bölgelerin peşinde olan İtalyanlar doğal olarak isteklere karşı çıktı. Fransa ise Yunan istekleri karşısında tarafsız kalmayı tercih etti.
İngiltere, Yunan isteklerine Dışişleri ve Genelkurmaydan gelen raporlar doğrultusunda beklenmedik şekilde karşı çıktı. Yunanistan’ın Doğu Trakya’ya yönelik istekleri makul karşılanırken Batı Trakya hakkındaki iddialara karşı çıkılmaktaydı. Burada çok az miktarda Yunan yaşadığına dikkati çeken İngiliz Dışişleri, Batı Trakya’nın Yunanistan’a verilmesine aleyhte görüş belirtti.
Genelkurmay Başkanlığından gelen tepkilerde, Anadolu’ya yönelik istekler için “Etnolojik olarak savunulamaz.” ifadesi kullanılmaktaydı. Türkler bölgenin idaresini üstlenemeyecek kadar beceriksiz olduklarını yüzyıllar içinde yaşanan deneyimlerle göstermişti. Bu ortamda önerilen çözüm yolu ise uluslararası bir garanti altında özerk bir yönetim ve Türk vilayetlerindeki Yunan azınlık için medeni haklarının korunmasını sağlayacak bir yapının oluşturulmasıydı.
ABD çevrelerinde ise puslu bir hava mevcuttu. Diğer liderler gibi Wilson da Venizelos’tan etkilenmişti. Fakat Amerikalılar her konuda olduğu gibi bu konuda da temkinliydi. Batı Anadolu üzerindeki Yunan isteklerini, İtalyan isteklerine tercih ediyorlardı. İzmir’in Yunan toprağı olması kabul edilebilir bir istekti.
Amerika’nın Yunan talepleri hakkındaki genel görüşü bu çerçevedeydi. Ayrıntılara baktığımızda ise karşımıza Westermann’ın raporu çıkmaktadır. Westermann, söz konusu raporu, Venizelos’un Yunan isteklerini konferansa bildirmesinden sonra Lloyd George’un isteği doğrultusunda 6 Şubat 1919’da oluşturulan “Yunan Taleplerini Tetkik Komisyonunun (Commission on Greek Claims)” çalışmaları sırasında hazırlamıştır.
Westermann Yunan isteklerini reddediyordu. Her şeyden önce “Türk” teriminden ne kastedildiğinin açıklanması gerektiği üzerinde durmaktaydı. Westermann’a göre bu terimle ister yerli olsun ister göçmen olarak gelmiş olsun bölgedeki Türkçe konuşan topluluk kastediliyordu.
Venizelos’un “Onlar Meclisi”ne sunduğu nüfus istatistiklerini güvenilir bulmayarak Amerikan istatistiklerini kullandı. Bu istatistikler 1908 yılında Aydın vilayetinde yapılan asker celplerine dayanıyordu ve rakamlar Amerikan Misyonunun kontrolünden geçmişti. Rumların nüfusunu gösteren rakamlar Yunan istatistiklerine göre daha azdı ve arada yaklaşık 100.600 civarında fark vardı. Türk nüfusunun, toplam nüfusun %63’ünü, Rum nüfusun ise ancak %32’sini teşkil ettiğini belirtiyordu. Türk ve Rum nüfus arasında yarı yarıya fark bulunmaktaydı.
Westermann 12. maddeye uygun olarak Türk halkının kendi geleceğini belirleme kudretine sahip olmasını savundu. Batı Anadolu’nun coğrafi olarak bir elin parmakları gibi kıyıya dik uzanan dağ sıralarından ve bu dağ sıraları arasındaki derin vadilerden oluştuğunu belirten Westermann, bütün bu vadilerin Yunanistan’a bırakılması hâlinde Rumların çoğunlukta olmadıkları bu bölgeye hâkim olacaklarını belirtti.
Batı Anadolu’nun kıyı şeridini Yunanistan’a bırakmak ise Anadolu’nun geri kalan kısımlarının denize çıkışını kapatmak olacaktı. “Bu hâlde Türklere bırakılan yerler coğrafi ve ekonomik hiçbir değer taşımayan arazi parçasından ibaret kalacaktı.”
Özetle Westermann, Yunan isteklerini uygun bulmuyor; bunu nüfus, coğrafya ve ekonomik olarak mantıklı sebeplerle açıklıyordu. Bu tarzda düşünen sadece Westermann değildi. Amerikan delegasyonunun istihbarat bölümü de Yunanistan’ın Batı Anadolu’daki isteklerine karşı çıktı.
İzmir, Anadolu’nun en önemli ticari çıkış kapısı olması nedeniyle bütün Anadolu için hayati bir öneme sahipti. Venizelos’un taleplerine karşı çıkan Amerikalı yetkililer arasında ABD Atina Elçisi Droppers Garret de bulunmaktaydı. 13 Mart 1919’da Paris’e gönderdiği mektubunda bu karşı çıkışının nedenlerini anlatıyordu. Garret’e göre Venizelos’un amacı, İzmir ve yöresini Yunanistan’a bağlamaktı.
Venizelos “… Rum ve Türk topraklarının birbirinden ayrılması sonucu Orta Doğu’da mutlak bir barışın sağlanacağına Müttefikleri inandırmaya çalışıyordu.” Garret konu hakkındaki görüşlerini iki noktada topladı:
1. Venizelos’un çizeceği sınırlar ne olursa olsun Rumlar bunlarla yetinmeyecektir. Rumlar kendilerinin Türk idaresi altında bırakılmalarını haksızlık olarak niteleyeceklerdir.
2. Venizelos, memleketin gerçek temsilcisi değildir. Onun yurttaşları hakkındaki düşünceleri ne olursa olsun Rumlar tüm Anadolu’yu isterler kanısındayım… Venizelos’un Yunan kamuoyunu tatmin edecek bir sınır çizmesi fikri dahi gülünçtür… Böyle bir sınırla birbirinden ayrılacak Rumlar ve Türkler hiçbir zaman iyi komşuluk münasebetlerine geçemezler… İzmir’in Yunanlara verilmesini öngören tek sebebin oradaki Türk idaresi altında inleyen soydaşlarını kurtarmak olduğu iddiasını da kabul etmeyeceğim… Venizelos’un tezi Osmanlı İmparatorluğu için bir çözüm yolu olamaz. Bence Türkiye’nin yeniden kurulması sorununu gerçekten büyük devlet adamı olanlar halledebilirler.
(*) Kuzey Epir, Arnavutluk’un güneyi ve bir bölümü bugün Yunanistan’ın içinde merkezi Yanya şehri olan çameria bölgesidir. Arnavutların iki boyu olan kuzeyli geg ve güneyli tosklardan, toskların yaşadığı bölgedir. 1914 yılında Güney Arnavutluk’ta Yunan azınlık tarafından kurulan kısa süreli bir yönetimdir. Ekim 1914 tarihinde Yunanistan tarafından ilhak edildiyse de Türk Kurtuluş Savaşı’ndan sonra Yunanistan Kasım 1921’de bölgeyi Arnavutluk’a geri verdi.(https://tr.wikipedia.org/wiki/Kuzey_Epir_Özerk_Cumhuriyeti)
Naci Kaptan / Sayfa 118 – 123 Özeti
Önemli bir tarihi kaleme alanlara teşekkür ederim…İzmir işgalinde Yunanistan ,ın katliamlarını ,İzmir’i yakıp yıktıklarını o kanlı günlerini okumak isterseniz İngiliz gazetesi yazarı D.1880—Ö—1935 Grace ellison ((((Bu satırlar yazıldığı sırada ben ,UlusçulukHareketi başladığından beri Ankara’da bulnmuş olan tek İngiliz kadınıyım) ))) un Ankara’da Bir İngiliz kadının
,ın anılarını okumanızı diliyorum.saygılar..Bilği yayın evi 1999…