YUNANİSTAN’IN İZMİR’İ İŞGALİ VE ABD * YUNANİSTAN İNGİLTERE’NİN TUZAĞINA NASIL DÜŞTÜ * Bölüm 1

Değerli okur,

9 Eylül yaklaşıyor, İzmir’in kurtuluşunun 100. yılı, Dalya… Mareşal Gazi Paşa’nın kahraman ordusunun kendisinden daha çok askeri, silahı/teçhizatı olan Yunan ordusunu süpürerek İzmir’de denize gömdüğü gündür.  Dağlarında çiçekler açan İzmir’in 100.yılı olan kurtuluşun 9 Eylül günü kutlu olsun. Muzaffer komutan Gazi Paşaya, silah arkadaşlarına, Kocatepe’den İzmir’e kadar ölümün üzerine koşa koşa korkmadan giden şehitlerimize, Gazilerimize saygı ve selam olsun. 

Aşağıdaki yazıda İzmir’in işgalinin nasıl planlandığı, Yunanistan’a hangi sözlerin verilerek nasıl  kandırıldığını ve Yunan ordusunun Batı Anadolu’nun işgal edilmesi için nasıl ateşe sürüldüğünü anlatan bu yazının özetini çıkartarak bölümler halinde sunacağım.

Naci Kaptan / 07 Eylül 2022

İZMİR’İN İŞGALİ VE ABD

BÖLÜM 1 – YUNANİSTAN İNGİLTERE’NİN TUZAĞINA NASIL DÜŞTÜ

Öz: Osmanlı Devleti, 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik olarak çıkmıştır. Ateşkes antlaşmasından ziyade âdeta bir teslimiyet belgesi niteliğinde olan mütarekenin 7. maddesi gereğince İtilaf devletleri, savaş öncesinde imzaladıkları gizli anlaşmalar doğrultusunda Anadolu’nun çeşitli bölgelerini işgale başlamışlardır. Şüphesiz bu işgallerin en önemlisi 15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunanistan tarafından işgal edilmesidir. İzmir’in işgali Türk halkında büyük bir tepkiye neden olmuş ve bu sayede Kurtuluş Savaşı’na giden süreç hız kazanmıştır. Bu çalışmada, İzmir’in işgaline giden süreçte başta ABD olmak üzere İtilaf devletlerinin Paris Barış Konferansı’nda izledikleri politika ve işgal kararının alınmasında oynadıkları rolün yanı sıra işgal sonrasında yaşanan gelişmeler incelenmiştir.
Kenan ÖZKAN*
Birinci Dünya Savaşı sırasında Yunan siyasi sahnesi: Yunanistan Kralı I. Konstantin (solda) ve Başbakan Eleftherios Venizelos (sağda)
İngiltere ve Yunanistan Arasındaki Pazarlıklar
Birinci Dünya Savaşı’na giden süreçte İngiltere ve Yunanistan’ın yakınlaşması Balkan Savaşları sırasında daha da hız kazanmıştır. 1856 Paris Kongresi ile birlikte takip ettiği Osmanlı toprak bütünlüğü politikasına 1878 Berlin Kongresi’yle son veren İngiltere, Hindistan yolunu güvence altına almak amacıyla Doğu Akdeniz’de kendisine yeni bir müttefik arayışı içerisine girmiştir.
İngiltere’nin aradığı müttefik ise Balkan Savaşları sırasında elde ettiği başarıları nedeniyle Yunanistan oldu. Yunanistan’ın elde ettiği başarılar Londra tarafından yakından takip edilmekteydi. Lloyd George, Yunanistan’ın Londra Başkonsolosu John Stavridi ile gerçekleştirdiği 10 Kasım 1912 tarihli görüşmede içinde bulunulan durumda birlik olmanın gerekliliği üzerinde ısrarla durmaktaydı:
“… Müttefikler aralarında anlaşırsa Türkiye’nin Avrupa’da kalan bölümünü düşündükleri en iyi biçimde paylaşabilirler… Girit’i şimdiden kendinize ait sayabilirsiniz. Girit’i almanıza engel olabilecek tek devlet İngiltere’dir ve İngiltere, Girit’i almanızı engellemek için ne bir kurşun atacak ne de tek bir gemi hareket ettirecektir…”
İngilizler, Yunanistan’a açıkça Girit’i teklif etmişlerdi. Ancak Yunanistan daha fazlasını istiyordu. Stavridi, İtalyanların Ege adalarını işgal etmesi sonucunda Yunanistan’ın bu adaları ele geçirmesine engel olduğunu dile getirdi. Lloyd George ise buna: “… Bu bir yüz karasıdır… İngiliz Hükûmeti bugünkü durumda resmî bir yardımda bulunamaz ama Yunanistan, adaların kendisine bırakılmasını barış koşullarından biri olarak ileri sürerse İngiltere buna karşı çıkma için hiçbir şey yapmayacaktır…” yanıtını verdi.
İngilizler, Yunanistan’ı kazanabilmek amacıyla Girit’in yanı sıra Ege adalarını da taahhüt etmekteydiler. Her iki taraf için de karşılıklı çıkarlar söz konusuydu ve 18 Kasım 1912’de Lloyd George, Churchill ve Stavridi, karşılıklı çıkarları dengelemek için Avam Kamarasında bir araya geldiler. İngiltere’nin asıl amacı Akdeniz’de bir müttefik kazanarak Avusturya ve İtalyan donanmalarını mağlup etmekti.
Adriyatik Denizi kapatılacak olursa Avusturya ve İtalyan donanmaları hapsedilmiş olacaktı. Bu amaçla İngilizler, Yunanistan’dan üs olarak kullanmak için Kefalonya Adası’ndaki Argostili’yi istedi. Stavridi, Argostili yanında Ege adalarını da kullanma yetkisi verecek şekilde İngiltere ile daha genel bir anlaşma yapma önerisinde bulundu. Daha genel kapsamlı bir anlaşma sonucunda İngilizler düşmana karşı daha fazla gemi kullanma olanağını yakalayacak, İngiliz ticaretini korumak ve daha ufak çaplı görevler Yunan donanmasına düşecekti. Ayrıca Yunan donanması İngiltere tarafından geliştirilecekti. Tüm bunların karşılığında Yunanistan ne alacaktı?
Savaş sırasında Argostili İngiltere’ye bırakılacak olursa savaş sonrasında Yunanistan bundan ne kazanç sağlayacaktı?
Stavridi, genel olarak savaş sonrasında başlayacak barış görüşmelerinde İngiltere’nin desteğini sağlamak amacındaydı. Genel bir İngiliz-Yunan anlaşması için Stavridi diretirken Lloyd George ve Churchill, Yunanistan’a verilecek ödün olarak Kıbrıs’ı düşünüyordu.

Büyük Dörtlü Versay sarayında . Soldan sağa: David Lloyd George, Vittorio Emanuele Orlando, Georges Clemenceau ve Woodrow Wilson. Fotoğraf Edward N. Jackson (ABD Ordusu Sinyal Birlikleri) Wikipedia.
Venizelos, genel bir İngiliz-Yunan anlaşması için 12 Aralık 1912’de Londra’ya gitti. Bu seyahat aynı zamanda Yunanistan’ın Anadolu macerasının da başlangıcı anlamına gelmekteydi. İlk görüşme 16 Aralık 1912’de Venizelos ile Lloyd George arasında gerçekleşti. Bu görüşmede Argostili-Kıbrıs pazarlığı yapıldı ve Venizelos, “Yunanistan’ın bütün ulusal eğilimlerinin İngiltere’yle daha sıkı bir iş birliği yapmaya yöneldiğini” belirtti.
Lloyd George ise İngiltere’nin hiçbir ülkeyle anlaşması olmadığına dikkat çekerek Yunanistan’la yapılacak bir anlaşmanın Fransa ile yapılacak anlaşma şartlarına da uyması gerektiğini vurgulamıştır.
29 Ocak 1913’de gerçekleştirilen ikinci görüşmede Lloyd George, Churchill, Prens Louis, Stavridi ve Venizelos hazır bulundu. Churchill Yunan donanmasının savaş zamanında oynayacağı rol hakkında hazırladığı muhtırayı Venizelos’a verdi. Venizelos görüşmelerden çok memnundu. Büyük bir savaşın eşiğinde, ittifaklarla parçalanmış durumdaki Avrupa’nın bir parçası olan Yunanistan barış sonrası müzakereleri için aradığı müttefiki bulmuştu.
İngiliz Dışişleri Bakanı Sir Edward Grey, 23 Ocak 1915’te Atina’daki İngiliz Elçisi Sir Francis Eliot’a Yunanistan’ın İtilaf devletleri yanında savaşa katılması hâlinde Batı Anadolu kıyılarında bazı bölgelerin verileceği önerisinde bulunması talimatını verdi.10 Grey, Eliot’a verdiği talimata “Mr. Venizelos kesin bir söz isterse bunun verilmesinde bir zorluk olmayacağına inanıyorum.” ifadesini de eklemişti. Gelinen noktada İngiltere için asıl mesele Yunanistan’a bırakılacak toprak parçasının belirlenmesiydi.
12 Ada’yı Yunanistan’a teklif etmek iyi bir fikir olabilirdi ama 1912’den beri adalar İtalya’nın işgali altındaydı. İtalya’nın İtilaf blokuna çekilmeye çalışıldığı bir sırada adaları Yunanistan’a bırakmak büyük hata olacaktı. İngilizlerin önünde duran bir başka seçenek ise Kıbrıs’tı. Ancak burası kendi kontrollerindeydi ve İngiliz Hükûmeti Kıbrıs’ı en son seçenek olarak saklamak niyetindeydi. Geriye tek seçenek olarak Batı Anadolu kıyısındaki İzmir kalmıştı.
İngilizlerin bu önerilerine karşılık Yunan Başbakanı Alexandros Zaimis tarafsızlık politikasını sürdürdü. Zaimis’i ikna etmek için İngilizler, 17 Ekim 1915’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a bırakma önerisinde bulundu. Ancak Venizelos’un aksine Yunan Hükûmetinin takip ettiği politika “küçük fakat onurlu bir Yunanistan”dı.
Atina savaş karşıtı bir politika takip etmekteydi. Bu politikanın önde gelen simaları Venizelos’a muhalif olmalarıyla tanınan George Gounaris, Savunma Bakanı Victor Dousmanis, Ionnas Metaxas, A. Exadaktilos, Xenephon Stratigos’un yanı sıra kralın danışmanlarından George Streit ve Rallis, Theodikis gibi tanınmış siyasetçilerdi.
Özellikle Metaxas, Venizelos’a sunduğu birçok memorandumda Anadolu’da genişleme siyaseti güdülmesinin imkânsızlığından söz etmekteydi. Venizelos’a muhalif olanların üzerinde durduğu ortak nokta, savaş Müttefikler tarafından kazanılsa dahi Bulgaristan’ın Yunanistan’ın toprak kazanımlarına ve dolayısıyla toprak bütünlüğüne saldırıda bulunacağı idi. Müttefikler, Asya’daki Türkiye topraklarını parçalama konusunda yazılı güvence vermedikleri sürece Anadolu’da Yunanistan lehine herhangi bir genişlemeden söz etmek mümkün olmayacaktı.
Metaxas’ın birtakım olmazsa olmazları mevcuttu. Bunlardan ilkine göre Küçük Asya’nın ve dolayısıyla Batı Anadolu’nun fiilî işgali sırasında başarıya ulaşmak için Müttefikler yeterli kuvvetle sefere katılma hususunda taahhütte bulunmalıydılar. İkinci iş olarak Anadolu İtilaf devletleri arasında paylaşılmalı ancak bu gerçekleştirilmezse Türk egemenliğinde kalacak kısım, Yunanistan’a bırakılacak olan bölge için (İzmir ve çevresi) tehdit oluşturmayacak bir büyüklükte olmalıdır.
26 Nisan 1915’te imzalanan Londra Anlaşması’yla İtalya, Müttefikler yanında savaşa girme kararı aldı. 1912’den beri işgal altında tutulan 12 Ada’nın egemenliği ve Trablusgarp’ın yönetimi İtalyanlara bırakıldı. Bunun yanı sıra İtalya’ya Antalya bölgesinden de toprak verilecekti.  İtalyanlar aslında uzun süredir bu bölgelerin peşindeydi. Yunanistan’ın savaşmayı reddetmesi şimdi onlara büyük bir fırsat vermişti.
Venizelos İtalyanların bu taleplerinden ilk kez 27 Aralık 1914’te Roma’daki Yunan elçisinin gönderdiği yazı vasıtasıyla haberdar oldu. “İtalyanlar, Almanya’nın yenilgisi durumunda Anadolu’nun taksim zamanının geleceğini ümit etmekte ve böyle bir durumda İtalya orada bir yere ayak basma konusunda şansını denemeyi düşünmektedir.” diyen Yunan elçisi İtalyan Hükûmetine göre Anadolu’daki paylaşımın ne şekilde olacağını özetlemiştir:
Ancak Müttefikler İtalyanlara 12 Ada, Trablusgarp ve Anadolu’da Antalya dışında daha fazlasını vermek zorunda kalacaklardı. İtalyanların, İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Anlaşması’ndan haberdar olmaları üzerine gösterdikleri hoşnutsuzluğu gidermek için Müttefikler 17 Nisan 1917’de imzalanan St Jean de Maurienne Anlaşması ile Konya’yı da içine alacak şekilde Antalya-İzmir arasındaki sahil şeridini ve İzmir’in kuzeyini İtalyanlara verdiler.
Yunanistan’ın savaşa girmesinden hemen önce Atina cephesine dönecek olursak Venizelos’un iktidardan uzaklaşmasından sonra da Müttefiklerin Yunanistan’a yaptıkları savaş çağırılarının kesilmediğini görmekteyiz. İzmir ve çevresinin Yunanistan’a verilmesi teklifi bu defa 12 Nisan 1915’te Gounaris Hükûmetine yapıldı. Gounaris, Kral Konstantin ve danışmanı Streit, Yunanistan’ın toprak bütünlüğünün Müttefikler tarafından garanti edilmediği sürece bu çağrıya hayır diyeceklerini söylediler.
Atina’nın bu tavrı Venizelos taraftarlarının 1916 Ağustos’unda Selânik’te “Ulusal Savunma” olarak adlandırılan devrim hareketine neden oldu. Daha sonra Venizelos 9 Ekim 1916’da Selânik merkezli “Devrimci Geçici Hükûmeti” kurdu. Ülkenin kesin olarak iki cepheye bölünmesi ile 1922’deki Anadolu faciasından sonra gelişecek olayların tohumu da atılmıştı bir anlamda. Müttefiklerin müdahalesi ile Kral Konstantin sınır dışı edildi ve Venizelos Haziran 1917’de İttifak devletlerine savaş ilan etti.

https://www.academia.edu/36079703/YUNANİSTANIN_İZMİRİ_İŞGALİ_VE_ABD

Sayfa 113 – 118 özeti – Naci Kaptan 07 Eylül 2022 / Devam edecek
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ATATURK, SAVAŞLAR-ÇATIŞMALAR, Tarih, TARİHE - AYDINLANMAYA - CUMHURİYETE NOT DÜŞENLER. Bookmark the permalink.

One Response to YUNANİSTAN’IN İZMİR’İ İŞGALİ VE ABD * YUNANİSTAN İNGİLTERE’NİN TUZAĞINA NASIL DÜŞTÜ * Bölüm 1

  1. Pingback: YUNANİSTAN DOSYASI : YUNANİSTAN’IN İZMİR’İ İŞGALİ VE ABD * YUNAN İSTAN İNGİLTERE’NİN TUZAĞINA NASIL DÜŞTÜ * Bölüm 1 – Stratejik Güvenlik

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *