EMPERYALİZMİN ÖKSESİNE DÜŞMEK – ÖZELLEŞTİRMELER

EMPERYALİZMİN ÖKSESİNE DÜŞMEK – ÖZELLEŞTİRMELER

Naci Kaptan – 23 mart 2022


(John Perkins-Bir Ekonomik Tetikçinin itrafları)

“Bizler küçük özel bir kulübüz. Dünya ülkelerinin milyarlarını dolandırmak için iyi çok iyi para alırız. İşimizin önemli bir bölümü dünya liderlerini Amerikanın ticari çıkarlarını kollayan geniş bir şebekenin bir parçası olmaya ikna etmek olacak. Sonuçta bu liderler öyle bir borç batağına saplanırlar ki Amerikanın sadık köleleri olurlar. Böylece siyasi ekonomik ve askeri gereksinimlerimizi istediğimiz zaman istediğimiz şekilde karşılarlar”

Ekonomi tetikçisi olarak bizlerin amacı küresel imparatorluk kurmaktır. Bizler, diğer ülkeleri şirketlerimizin, Hükümetimizin, bankalarımızın, kısacası benim şirketokrasi diye adlandırdığım kurumsal yapının kölesi haline getirmek için uluslararası finans kuruluşlarını kullanan elit bir grubuz. Mafyanın yaptığı iyilikler gibi Ekonomi Tetikçileri de görünüşte bazı iyilikler yapar. Örneğin elektrik santralleri, otoyollar, limanlar, havaalanları, teknoparklar gibi altyapı hizmetleri için borç temin ederler. Bu borçların ön koşulu, bütün bu projelerin Amerikan inşaat ve mühendislik firmaları tarafından gerçekleştirilmesidir.

Aslında paranın çoğu Amerika’yı hiç terk etmez; yalnızca Washington’daki bankalardan New York, Houston veya San Francisco’daki mühendislik firmalarına transfer edilir. Para hiç vakit geçirmeden şirketokrasi üyesi şirketlere (kreditörlere) döndüğü halde borçlu ülkenin anapara artı faizin tamamını ödemesini isteriz. Eğer Ekonomi Tetikçisi çok başarılı ise borç tutarı o kadar büyük olur ki birkaç yıl sonra borçlu ülke ödemeleri aksatır. Bu olduğunda biz de mafya gibi diyetini isteriz. Birleşmiş Milletler’de Amerika’nın isteği doğrultusunda oy verme, askeri üs kurma veya petrol gibi değerli kaynaklara el koyma şeklinde olabilir bu diyet. Buna rağmen borçlunun borcu devam eder. Böylece küresel imparatorluğumuza bir ülke daha eklenmiş olur.”


Bu Tetikçiler 2002 yılından önce de Türkiye’ye sızdılar fakat amaçlarını tam istenildiği gibi gerçekleştiremediler. Türkiye Marshall Planı ile OLTADAKİ BALIK olarak tanımlanıyordu. Buna rağmen ekoonomik olarak büyümesini sürdürüyor, Cumhuriyetin kurulması ile başlamış olan sanayileşme çok hızlı da olmasa devam ediyordu. Küresel baronlar amaçlarına varamamışlardı.
Yeni Cumhuriyet, Osmanlı’dan kalan borçları ödemiş ve kapitülasyonlarla yabancılara devredilmiş olan ticari haklarını, kurumlarını bedeli karşılığı geri almaya başlamıştı. Türkiye tarım ve hayvancılıkta Dünyada kendisine yeten 7 ülkeden birisi olmuş ve tarım ürünlerini ihraç eder duruma gelmişti. Türkiye’nin önünü kesmek gerekiyordu. Taşaron işbirlikçiler bulunmalı idi…
Ve Ekonomik Tetikçiler tekrar devreye girmiş ve bu kez toplum mühendisliği yöntemi ile Türkiye’yi ele geçirmeye karar vermişlerdi. Önce siyasi bir arayış ile bu projeyi kabul edecek olan kişi ve kadroları aradılar ve buldular.

YÖNTEM ;
Bir ülkeyi zayıflatarak çökertmek ve ekonomik olarak bağımlı kılmak için;
* Ülke yönetiminin başına küresel firmalarla, baronlarla işbirliği yapacak taşaron yöneticiler getirilir.
* Ülkenin anayasasının değiştirilmesi sağlanır. Güçler ayrılığı ve demokratik parlamenter sistem işlevsiz hale getirilir. Parlamento/Meclisin icra gücü elinden alınarak değiştirilmiş yeni anayasaya göre tüm yetkiler TEK KARAR VERİCİ BAŞKANA devredilir. Anayasa, Parlamento, Güçler ayrılığı yok edilmiştir.
Ülke artık bu kişinin bilgisi, liyakatı, karar verme yetisi, zekası, kültürü, algısı, akıl ve ruh sağlığı, bedensel sağlığı ve Yurt sevgisinin yetebildiği kadar yönetilecektir. Yok edilen güçler ayrılığı ile YARGI ve YÜRÜTME de ortadan kaldırılmıştır.
EKONOMİK TETİKÇİLER İÇİN SAHA TEMİZLİĞİ YAPILMIŞTIR
* Hedef ülkenin tüm üretim kaynakları planlı olarak çökertilmelidir. Bu ülkeler genelde az gelişmiş veya gelişmemiş ülkelerdir. Ekonomileri genelde tarıma, hayvancılığa dayalıdır. Sanayi devrimlerini gerçekleştiremedikleri için ara mallar üreten fabrikaları, tesisleri vardır.
* Var olan fabrikalar, tesisler, limanlar, rafineriler, iletişim v.b. tüm tesisleri özelleştirilerek ellerinden alınmalıdır. Özelleştirmeler başlar. Kamu varlıkları el değiştirirken toplumun algısını karıştıracak Yap-İşlet-Devret projeleri ile Ülke ve toplumun öncelikli ihtiyacı olmayan devasa bütçeler ve büyük yatırımlar gerektiren projelerin yapımına başlanır. Maliyet bedelleri saklanır. Gerçek bedelinin çok üzerindeki bütçelerle ve gerçek bedelin 3-5 katına yollar, havalimanları, köprüler, işlevsiz hastahaneler yapılır. Proje bedelleri TL yerine döviz ile belirlenir. Tüm bunlar için sürekli olarak yabancılardan borç alınır. Ülke, toplumun tamamı 20-25 sene her ay döviz olarak ödenecek borç yükü altına sokulur. Doğmamış bebekler bile bu borcun ödeyicisi olacaktır. Maliyeti gizlenen bu projeler için 3-5 kat fazlası ile ödenen bu paralar siyasetçi-Kamu görevlisi-müteahhit arasından pay edilir.
* Ekonomik tetikçilerin işgali artık başlamıştır. Ülke/ler altından kalkamayacakları kadar borçlanmıştır. “Sonuçta bu liderler, ülkeler öyle bir borç batağına saplanırlar ki Amerika’nın sadık köleleri olurlar. Böylece siyasi ekonomik ve askeri gereksinimlerimizi istediğimiz zaman istediğimiz şekilde karşılarlar” Ülke halkı önce işyerlerini, işlerini, topraklarını kaybederler. Yabancı bankalar tarım alanlarını, fabrikaları, tesisleri ele geçirir. Tüm kamu ve tüzel kişilerin sahip olduğu varlıklar el değiştirir. Üretim durur, işsizlik, yoksulluk, enflasyon başlar. Sistematik olarak tarım girdileri pahalanır, Gübre, İlaç, yakıt alamayan çiftçi toprağa küser. Üretim artık bitmiştir. Tüm tarım ürünleri dışarıdan ithal edilmeye başlanır.
* Bu ülkelerde yaratılan ekonomik çöküntüyü hızlandırmak ve toplum algısını yönlendirmek, ekonomik işgal projelerini gizlemek için toplumun hassas olduğu konular üzerinde tartışmalar, kavgalaşmalar, bölünmeler yaratacak eylemler üretilir. İslam dininin egemen olduğu az gelişmiş ülkelerde din, mezhep ve etnik farklılıklar kaşınır, çatışmalar başlatılır. Siyasi cinayetler işlenir. Komşu ülkelerde de çatışmalar yaratılarak siyasi ve büyük göç hareketleri yaratılır. Ülke sadece ekonomik olarak değil, sosyal ve toplumsal çöküş evresine de girer.
*Toplumun aydın, iyi eğitimli muhalif kesimi üzerinde anti-demokratik baskılar yapılır. Yaşam ve çalışma alanları daraltılır. Ülkeden dışarıya aydın göçü sistematik olarak tetiklenir. Çağdaş eğitim sistemi, bilgi, akılcı düşünme üretmeyen, analitik düşünemeyen, bilimsel dünyadan uzak bir yapıya dönüştürülür. Toplum gelişmiş ülkeler için maraba olarak planlanır.
Konu çok uzun ama kısa satırbaşları ile şimdilik bu kadar,
Her birimiz yaklaşan seçimde vereceğimiz karar ile.
Ya ekonomik tetikçilerin yardakçısı olacağız.
Veya Atatürk’ün Laik Demokratik Cumhuriyetine sahip çıkacağız.

Naci Kaptan – 23 Mart 2022
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ANAYASA, BOP, Ekonomi, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, ÖZELLEŞTİRMELER, SİYASİ TARİH, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *