Ya Türkiye’nin oligarkları ne olacak?
Yeniçağ – Arslan BULUT
BBC editörleri, okurları aptal yerine koyan bir haber yayınladı! “BBC, Abramoviç’in servetini hileli yollarla elde ettiğini gösteren yeni kanıtlara ulaştı” başlıklı haberde Chelsea Futbol Kulübü’nün sahibi Rus oligark Roman Abramoviç’in servetini hileli yollarla elde ettiğine dair olaylar anlatılıyor.
İyi de sorarlar adama, “BBC, Abramoviç Chelsea kulübünü satın alırken, neden bir araştırma yapmadı da şimdi ABD liderliğinde Rusya’ya yaptırımlar uygulanırken bu çerçevede Rus oligarkların servetlerine de el konulmasını meşrulaştırmaya çalışıyor?”
Abramoviç veya diğer oligarkların, servetlerini haksız ve hileli yollarla elde ettiğini BBC yeni mi duydu yoksa devlet politikası oligarkların servetlerine el konulmasını gerektirdiği için bu hukuka aykırı durumu aklamak BBC’ye mi düştü?
Bir defa o el konulan servetler, Rusya’dan kaçırılmıştır. Şimdi Ruslara yönelik bir cadı avı başlatıldı diye, “oligarklar servetlerini haksız yolla elde etti” diyerek o servetlere el koymak, çalıntı malı, devlet olarak gasp etmek demektir. Bu yöntem, İngiltere’ye hayır getirmez. Her şeyden önce, 1215 yılında, kralın yetkilerini sınırlandıran ve yasalara göre davranmasını sağlayan Magna Carta’yı yayınlamış bir milletin bugünkü kuşağına, böyle hukuk dışı davranmak yakışmaz…
Oligarşi, küçük bir grubun, iktidarı ele geçirmesiyle oluşan yönetim şeklidir! Oligark ise Rusya’da serveti elinde tutan sözde iş adamlarına deniliyor. “Sözde” diyorum. Zira oligark denilen bu kişilerin iş hayatında hiçbir geçmişi yoktur. Sovyetler Birliği’nin dağılması ve kapitalizme geçiş sürecinde devlete hâkim olanların, bütün millî serveti, kendi yakınları arasında paylaştırması suretiyle ortaya çıkan birkaç kişi bunlar…
Putin, Rusya’da dizginleri ele aldığı zaman, Rusya’nın servetini yurt dışına çıkarıp oralarda futbol kulübü satın almak gibi harcamalar yapan oligarkları topladı ve dışarıdaki servetin küçük bir yüzdesinin Rusya’ya getirilmesini istedi. Getirenler oldu, getirmeyenler oldu. Chelsea kulübünün sahibi Abramoviç, Putin’e tam destek verdiği için bugünlere kadar ayakta kalanlardan oldu. Rusya’nın belki de dünyanın en zengin kişisi Mihail Borisoviç Hodorkovski ise Putin’i dinlemedi! Hodorkovski hapse atıldı, servetine de el konuldu. Hapisten çıktıktan sonra da İngiltere’de yaşamaya başladı! İngiltere’ye bu ayıp da yeter aslında…
İngiltere’ye “Hodorkovski’nin İngiltere’deki servetine de el koyacak mısınız?” diye sormak gerekir…
Roman Abramoviç için, BBC’ye “Rus devletine ait bir petrol şirketini 1995’te şaibeli bir ihaleyle satın aldıktan sonra milyar dolarlar kazandı.” diye haber yaptırmak kolay…
BBC’ye göre “Abramoviç, Sibneft ihalesine hile karıştırıldığını, bir Kremlin yetkilisine ödenmek üzere ortağı olan Berezovski’ye 10 milyon dolar verdiğini söylemişti. Elde edilen belgelere göre Rus devleti, Sibneft ihalesinde 2,7 milyar dolar dolandırıldı. Belgede Rus makamlarının Abramoviç’i dolandırıcılıktan yargılamak istediği ancak eski Rusya lideri Boris Yeltsin tarafından korunduğu belirtiliyor.”
Kıssadan hisse: Türkiye’de “iktidar zenginleri” diye bir kavram vardır. Onlar da Türkiye’nin oligarklarıdır. İktidara gelenler, devlet ihalelerini o zamana kadar kendilerini finanse edenlere verir. Öyle ki bu kişilerin şirketleri, dünyada devletten en çok ihale alan şirketler listesinin ilk sıralarını işgal eder. Adları oligark değildir ama birikmiş vergileri de dönem sonunda silinir… Belki de siyasilerin hükmettiği servete bekçilik etmektedirler!
Kendi devletinin, milletinin servetinin üstüne konanlar, bu ağırlığın altında ezilmiştir. Özal dönemi zenginleri ne oldu, şimdi neredeler? Bu itibarla haksız edinilmiş servetlerin hesabı, mutlaka sorulur bir gün…
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/ya-turkiyenin-oligarklari-ne-olacak-521151h.htm
YORUMLAR;
Beş müteahhit firmayı ve ortaklarını seksen beş milyon insana karşı savunan siyasi irademiz var. Garantili köprü tünel ve yol geçişleri, yolcu garantili havaalanları, hasta garantili şehir hastahaneleri geleceğimizi bağlamıştır. Müteahhitleri korumak için ingiliz mahkemeleri görevlendirilmiştir. Halkımızın kabul edemiyeceği bu soyguna Çanakkale köprüsü ilave geliyor. Keşke acil olanları kendi imkanlarımızla, şeffaf şekilde yapabilseydik. Sınıf arkadaşım Hüseyin Kara’nın bu satırlarının altına imzamı atıyor, borçlanarak, üretim yapmaksızın, bir grup insanın rant elde etmesini milli menfaat sanan zavallıları uyanmaya davet ediyorum. (D. Konuk)
Doktorların değil, bunların, kalıp, vatan hainliğinden yargılanmaları gerekir. Çünkü bunlar, vatan hainliğini, sadece ülkenin askeri sırlarını düşmana ya da yabancı bir ülkeye aktarmak olduğunu sanmaktadırlar. Yazınızda bahsettiğiniz tüm hususlar Vatan Hainliği kapsamındadır. Bir ülkenin ekonomik yapısını çökertmek, din kisvesi altında kaos yaratıp halkını kamplara ayırıp parçalanma zemini hazırlamak, kayırmacılık yaparak sınıf farkları yaratmak, halkın vergilerini şahsi keyfine göre kullanmak, aile fertlerine ve işbirlikçilerine menfaatler sağlamak, Demokrasiyi rafa kaldırmak, erkler ayrımını hiçe saymak, ülkedeki istikrarı yok etmek, ülkeyi polis devletine dönüştürmek, temel hak ve hürriyetleri ipotek altına almak, ülke hazinesini yandaşlara peşkeş çekmek vs, vs. Say say bitmez. Gitmeleri halinde, tüm bu suçlar cezasız kalır. Zaten medeni dünyada da bunları kabul edecek bir tek ülke bulamazlar. Yeni İnşa ettikleri 48 yeni ceza evine de ancak sığarlar. (Teoman Ak) s.teomanak@hotmail.com
“5” Lİ ÇETENİN VERGİ BORÇLARI 128 DEFA AFFEDİLDİ
