Zeytinliklerden sonra hassas alanlar da tehdit altında
Utku Perktaş – 07 MART 2022
Daha birkaç gün önce zeytinliklerin karşı karşıya olduğu tehdit üzerine yazmıştım. Durumun ehemmiyeti basında henüz dile gelmişken ve tartışılırken şimdi de farklı bir değişiklikle karşı karşıya kaldık. Bilimsel çalışmalar için ayrılan ve yapılaşmaya kesinlikle izin verilmeyen kesin korunması gereken hassas alanlar, yani sit alanları ve doğa açısından önemli alanlar “kamu yararı” gerekçesiyle altyapı yatırımlarına açıldı; mutlak yapılaşma yasağı bu alanlar için tamamen delindi.
Türkiye’deki Sit Alanlarının büyük kısmının dahil olduğu Önemli Doğa Alanları
Peki, bu noktada “kamu yararı” nerede? Hep söylüyorum, bir kez daha tekrarlıyorum, kamu yararı ancak ve ancak bu alanların şartsız koşulsuz korunmasıyla mümkün olur. Hep böyleydi, ama politikacılar ısrarla durumu anlamıyor, görmüyor. Dünya şiddetli sinyal veriyor, ama kulak vermiyoruz. Artık Anadolu diye tanımladığımız bu eşsiz coğrafya sinyal vermekten öteye geçti. Kuruyan göller, yok olan türler ve değişen ekosistemler sonucu Anadolu’nun doğal varlıklarını kaybediyoruz. Analar hep affeder mi? Bilmiyorum, ama bildiğim Anadolu bizi, özellikle de mevcut yönetimi affetmeyecek. Bilançoyu da bizden sonraki genç kuşak ödemek zorunda kalacak.
Zeytinliklerden sonra hassas alanlar
Zeytinliklerin enerji amaçlı madenciliğe açılması tartışılırken 5 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelik bir anda her yerde haber oldu. Kesin Korunacak hassas alanlar da yapılaşmaya açıldı. Kesinlikle korunması gereken alanlar artık kesinlikle korunamayacak.
Haberi gördüğümde zeytinlikler için ses duyurmaya çalışan bizlerin yine sesimizi duyuramadığını düşündüm. Mevcut yönetmelik değişimiyle sürdürülebilir bir doğal yaşamı geri dönüşümsüz olarak sürdürülemez düzleme getirmeye, yani yok etmeye doğru itiyorduk. Doğal alanlarımızı içinde olduğumuz kriz çağında korumak zorundayız. Nasıl bir kriz mi? Biyoçeşitlilik ve iklim krizleri ile iç içe yaşıyoruz ama ne yazık ki olan bitenin farkında değiliz. Ne kadar zayıf bir tür olduğumuz burdan belli, zekamız bizi çevremize üstün bir hale getirirken artık bunu da kaybediyoruz. Yaşadığımız coğrafyayı yaşanmaz bir coğrafyaya doğru sürüklüyoruz.
Doğal Sit Alanı olan Salda Gölü ve beyaz kumsalı.
Daha birkaç gün önce zeytinliklerin karşı karşıya olduğu tehdit üzerine yazmıştım. Durumun ehemmiyeti basında henüz dile gelmişken ve tartışılırken şimdi de farklı bir değişiklikle karşı karşıya kaldık. Bilimsel çalışmalar için ayrılan ve yapılaşmaya kesinlikle izin verilmeyen kesin korunması gereken hassas alanlar, yani sit alanları ve doğa açısından önemli alanlar “kamu yararı” gerekçesiyle altyapı yatırımlarına açıldı; mutlak yapılaşma yasağı bu alanlar için tamamen delindi.
Peki, bu noktada “kamu yararı” nerede? Hep söylüyorum, bir kez daha tekrarlıyorum, kamu yararı ancak ve ancak bu alanların şartsız koşulsuz korunmasıyla mümkün olur. Hep böyleydi, ama politikacılar ısrarla durumu anlamıyor, görmüyor. Dünya şiddetli sinyal veriyor, ama kulak vermiyoruz. Artık Anadolu diye tanımladığımız bu eşsiz coğrafya sinyal vermekten öteye geçti. Kuruyan göller, yok olan türler ve değişen ekosistemler sonucu Anadolu’nun doğal varlıklarını kaybediyoruz. Analar hep affeder mi? Bilmiyorum, ama bildiğim Anadolu bizi, özellikle de mevcut yönetimi affetmeyecek. Bilançoyu da bizden sonraki genç kuşak ödemek zorunda kalacak.
Zeytinliklerden sonra hassas alanlar
Zeytinliklerin enerji amaçlı madenciliğe açılması tartışılırken 5 Mart 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan yeni yönetmelik bir anda her yerde haber oldu. Kesin Korunacak hassas alanlar da yapılaşmaya açıldı. Kesinlikle korunması gereken alanlar artık kesinlikle korunamayacak.
Haberi gördüğümde zeytinlikler için ses duyurmaya çalışan bizlerin yine sesimizi duyuramadığını düşündüm. Mevcut yönetmelik değişimiyle sürdürülebilir bir doğal yaşamı geri dönüşümsüz olarak sürdürülemez düzleme getirmeye, yani yok etmeye doğru itiyorduk. Doğal alanlarımızı içinde olduğumuz kriz çağında korumak zorundayız. Nasıl bir kriz mi? Biyoçeşitlilik ve iklim krizleri ile iç içe yaşıyoruz ama ne yazık ki olan bitenin farkında değiliz. Ne kadar zayıf bir tür olduğumuz burdan belli, zekamız bizi çevremize üstün bir hale getirirken artık bunu da kaybediyoruz. Yaşadığımız coğrafyayı yaşanmaz bir coğrafyaya doğru sürüklüyoruz.
https://yetkinreport.com/2022/03/07/zeytinliklerden-sonra-hassas-alanlar-da-tehdit-altinda/