Atatürk’e Lanet Okuyan Karanlık Ses, Kimin Sesi?
Cumhuriyet – Osman Selim KOCAHANOĞLU – 03 Haziran 2021 Perşembe
Sevgili okurlar. Bu hafta Ayasofya Camisi’nde düzenlenen bir törende, imam emeklisi ve Maun Müslümanı bir yobaz, güya isim vermeden “zalim ve kâfir” diye kurucu önderi lanetledi. Şöyle dedi: “Öyle bir zaman geldi ki bir asır gibi bir zaman içinde ezan ve namaz yasaklandı ve müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim ve kâfir kim olabilir?”
Sanılmasın ki bu ifadeler, içindeki asırlık kin ve nefreti kusan imam eskisinin düşüncesidir. Hayır bu sözler, uzay ve medya çağının gerisinde, uygarlık dışında kalmış, yerde sürünen, küflenmiş, zift gibi kapkara bir zihniyetin, aydınlanma ışığında gözleri kamaşan bir softanın bitip tükenmeyen öfkesidir.
BU İHANET TANIDIK
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, emperyalizmin Ayasofya’ya çan takma isteğini kursağında bırakan bir kahramana, içindeki sönmeyen kinin, ihanet ve nankörlüğün kara sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, düşman işgalini ve Ege bölgesindeki tecavüzleri ve nesepsiz doğan çocukları görmezden gelen işbirlikçi mütareke dincilerinin, Sait Molla’ların sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, ülkesini düşmana bırakıp arkasına bile bakmadan, göğe değil yere bakarak kaçan Vahdettin sarayının sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, keşke Yunan galip gelseydi diyen püsküllüler, soyu sopu belirsizdir diyen Necip Fazıl’lar, Mustafa Sabri’ler, Dürrizade ve İskilipli tayfasının sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, resim günah, faiz haram diye, el zinası, bel zinası, göz zinası diye kendi başına çuval geçirip uygarlık yarışını terk eden zinacı kafaların sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, hastalıklı kafaların, anakronik zihinlerin, bin yıl öncelerde gezinen şizofrenik beyinlerin bilinçaltının dışa vuran sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, biyolojik olarak hasta ve bozuk olanların, akıl ve bilim peşinde değil evliya, mehdi ve keramet peşinde koşan Muaviye-Yezit İslamı’nın sesidir.
YOBAZIN SESİ
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, halen Farabi’yi aşamayan, kendi kültüründen tek bir filozof, bir felsefeci, bir Konfüçyüs çıkaramayan, aklının çapını bir türlü genişletemeyen, kendini tavana asmış yarasa karanlığının sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, günümüzde bile düz dünya teorisine inanan, dünyayı 30 bin boynuzlu sarı öküzün sırtında gören ve 10 bin yıl önceki kafayla günümüzü anlamaya çalışan ham sofu kaba yobazın ağzından dökülen sestir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, 21. asırda dinsel düşünme döneminin bittiğine bir türlü inanmayan, aklı almayan, kavrayamayan, VIP cenaze namazı, VIP umre, VIP mevlit ile dindarlık taslayan zavallı cemaat kafasının sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu ses, tek bir ilaç, tek bir bilim ve teknoloji üretemeyen, insanlık âlemine tek bir katkı yapamadığı halde kibirlenen, onları küfürle öteleyen yobazlığın sesidir.
Atatürk’e lanet okuyan bu karanlık ses, kendi kültüründen hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, ahlaksızlık ve dünyalık dışında bir şey üretemeyen, ibadetini bile anlamadığı dilde yapan, saç, sakal, kıl ve tüy Müslümanlığının sesidir.
YENİ SAHİBİNİN SESİ
Türkiye’deki camiler, artık gerçek Müslümanların değil, onları buradan soğutan Maun Süslümanlarının ibadet, siyaset ve ticaret mekânı olmuştur. Ayasofya Camisi günümüzde AKP iktidarından güç alan Cumhuriyet düşmanlığının bir yuvası olmuştur. Hurma kültürü ve Arap İslamı da biliyor ki İstanbul camilerinde eğer ibadet yapılıyor, ezan okunuyorsa Mescid-i Aksa durumuna düşmemişse Mustafa Kemal sayesindedir. Bunu görmemek ihanettir.
Atatürk’ü lanetleyen bu konuşma ne acı ki Cumhurbaşkanı’nın önünde cereyan etmiştir. Gerçi hiç ummuyor ve beklemiyoruz ama, imam eskisinin bu sözlerini duyan Cumhurbaşkanı, keşke bir tepki verebilseydi. Gerçi bir Oliver Cromwell gibi “Kes ulan şu zırvaları in aşağı” diyemezdi. Ama Cumhurbaşkanı olarak hiç olmazsa bu adamın kulağını çekip “Terbiyeli ol imam efendi, haddini bil” diyebilmeliydi. Veya medyada işaret parmağını sallayaydı. Diyemediğine, sallayamadığına göre aynı düşüncededir, sükût ikrardan gelir. Belki de tebrik etmiştir?!
Son söz: Atatürk’e lanet okuyan bu karanlık ses, yabancımız değil, bildiğimiz sestir. Cesaret aldığı yerin yani sahibinin sesidir…
OSMAN SELİM KOCAHANOĞLU – TARİHÇİ / YAZAR