BUGÜN PAZAR * KÜLTÜR VE ŞİİR MOLASI * Hepimiz GOGOL’un PALTOSUNDAN ÇIKTIK diyordu Dostoyevski

PAZAR SELAMI
Bunaldık dostlar, hem de çok bunaldık…
Türkiye’miz Cumhuriyetin kuruluşundan buyana karmaşık, dört bir yandan sağanak gibi gelen korkutucu, ürkütücü, yok edici, yoksul edici, bölücü, düşmanlaştırıcı, üstünlerin hukukunu yaşıyor.
İnsanların alın terleri, işleri, ekmekleri çalındı. İşsizlik ve pahalılık sınır tanımıyor. Umut Kafdağının ardına saklandı. Gençler hayallerini kaybettiler. Koskoca ülke sadece 3-5 bin kişi için çalışıyor ve çalıştıkça ufalanıyor, yok oluyor. Ve toplum bu karanlığı yaşarken, bunları yaşatanlar semiriyor, zenginleşiyor, paralarını yurt dışına transfer ediyor. Ülke ise mezada çıkmış, yabancı alıcılar tarafından satın alınıyor.
Derelerin çağıltısı, ağaç yapraklarının hışırtısı, ormanlarımız, bereketli topraklarımız da çalındı. Bunlar da yetmedi, Kültür, sanat, resim, tiyatro, opera, şarkılarımız, türkülerimiz de çalındı. Gerçek aydınların, gerçek yazarların, gerçek gazetecilerin özgürlükleri de çalındı. Mutsuzluk karabasan gibi fır dönüyor.
BUGÜN PAZAR
Ve selam olsun ki Üstad Nazım’a, şöyle demişti;
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
Bu kadar benden uzak
Bu kadar mavi
Bu kadar geniş olduğuna şaşarak
Kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
Dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
Toprak, güneş ve ben…
Bahtiyarım…

Evet dostlar,
Bugün PAZAR…
Hep birlikte güneşe çıkalım…
Naci Kaptan / 1.10.202

KÜLTÜR EDEBİYAT KİTAP * Palto – Nikolay Vasilyeviç Gogol
Palto – Nikolay Vasilyeviç Gogol
“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık” Dostoyevski
‘Palto’, Nikolay Vasilyeviç Gogol’un 1842 yılında yayımlanan uzun hikayesi. Yazar gerçekçi bir üslupla kaleme aldığı bu hikayesinde küçük adam temasını ele alır. Sıradan insanların çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlikler ve çektikleri acılar hikayenin başkahramanı Akakiy Akakieviç’in yaşantısıyla tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilir. Bu yapıtı dönemin Çarlık Rusyası’nda büyük tepki alır ve Gogol Rus insanını aşağılamakla suçlanır.
Gogol hikayeyi bir toplantıda anlatılan bir olaydan esinlenerek yazmıştır. Anlatılan olay av meraklısı sıradan bir memurun yıllarca para biriktirerek aldığı tüfeğini dereye düşürmesi ve sonrasında girdiği bunalımla ilgilidir. İçine girdiği depresyondan ancak arkadaşlarının ona yeni bir tüfek alması ile kurtulmuştur. Bu yapıt “Gerçekçi Rus Edebiyatı”nın mihenk taşı olarak nitelendirilebilir. Dostoyevski Gogol’a ve eserine ilişkin “Hepimiz onun Palto’sundan çıktık” diyerek eserin önemini dile getirmiştir.
Rusya’da yaşanılan sosyal sınıf baskısının alt sınıf insanların üzerinde bıraktığı etkiyi anlattığı bu hikayede, kahramanımız Akakiy Akakiyeviç’in binbir zorlukla aldığı yeni paltosunun çalınması üzerine bir bakandan yardım istemesi ve bunun üzerine işittiği azar, Akakiyeviç üzerinde çok büyük bir etki yapacaktır. Akakiyeviç’in hastalanıp ölmesine kadar giden bu hikaye aslında bitmemiştir. Akakiy Akakiyeviç’in ölümünden sonra hayalet olarak kasabada görüldüğüne ve geceleri insanların paltolarını aldığına dair çıkan söylentiler en son olarak bakanın paltosunun çalınmasıyla sona erecektir. Akakiy Akakiyeviç biraz da olsa huzura ermiştir.
“Palto konu, teknik, yergi bakımından Gogol’un en önemli öyküsüydü. Öykücü burada Eski Rusya’nın bilgisizliğine, adaletsizliğine karşı duyduğu tiksintiyi bütün gücüyle belirtmektedir. Akakiy Akakiyeviç’in tragedyası, XIX. yüzyılda Rus insanının, bütün küçük insanların tragedyasıdır. Belinski haklı olarak Gogol’a “gündelik yaşamın şairi” demiştir. Ama Gogol, Palto’da yalnızca gündelik yaşamın şairi olarak değil, küçük insanların, küçük yaşamların şairi olarak kendini gösterir.
Gogol’un bir çağdaşı olan P. V. Annenkov, bu öyküdeki ana düşüncenin nasıl doğduğunu anlatır: “Bir gün Gogol’un yanında ava çok meraklı zavallı bir memurun öyküsü anlatıldı. Bu memur, bin bir sıkıntıyla biriktirdiği 200 rubleyle güzel bir av tüfeği almış. Yeni tüfeğiyle ilk ava çıktığı gün bir sandala binmiş. Ama tüfek nasılsa suya düşüvermiş. Memur evine döndüğünde yatağa düşmüş. Büyük bir üzüntü içinde günlerce yatmış. Ancak arkadaşları, aralarında para toplayarak ona yeni bir tüfek aldıkları zaman iyileşip yataktan kalkmış. Bu öyküyü dinleyenlerin hepsi kahkahalarla güldüler. Yalnızca Gogol gülmedi; uzun süre düşünceli kaldı. Palto’nun ilk düşüncesi, işte o gün doğmuştu. Bu öykü 1834’te anlatılmıştı. Gogol bunun üzerinde çok çalıştı, aradan sekiz yıl geçtikten sonra Palto yayımlandı.
1842’de ilk yayımlandığında soylular öyküyü iyi karşılamadılar. O zaman, büyük bir memur olan Kont Strogov şöyle demişti: “Şu Gogol’un ‘Palto’su ne korkunç bir öykü. Bu köprüdeki hayalet, hepimizin paltolarımızı sırtımızdan çıkarır. Bu öyküyü okurken artık durumumu siz düşünün.” Buna karşılık öykü, yenilik isteyenler arasında büyük bir ilgi ve coşku uyandırdı. Rus yazınının asıl özelliklerini oluşturan o küçük insanlara beslenen sevgi, toplumun ürünü olan o boş, saçma adamlara karşı duyulan acıma, ilk kez bu öyküde görülür.
Palto’nun Dostoyevski, Tolstoy ve Çehov üzerinde büyük etkileri olmuştur.”
Öyküyü Türkçeye çeviren Erol Güney, Orhan Veli Kanık ve Oğuz Peltek’in yorumu.

Kolektif Kitap Tanıtım Bülteni
“Önüne ne pahasına olursa olsun ulaşacağı bir hedef koyan insanlar gibi kendini şimdiden daha hayat dolu hissediyor, karakteri güçleniyordu. Yürüyüşünde ve hareketlerinde kararsız ve ikircikli ne varsa gitmiş, gözlerinde yeni bir ateş parlamaya başlamıştı. Hatta en cüretkar hayallerinde bazen paltosuna sansar kürkü bir yaka diktirmeyi bile kurar olmuştu.”
“Küçük adam”ın çektiği sıkıntılar, maruz kaldığı eşitsizlik ve acılar bu uzun öykünün başkahramanı Akakiy Akakiyeviç’in hayatı üzerinden yalın bir gerçekçilikle anlatılıyor. Böylesi bir anlatım, her ne kadar dönemin Çarlık Rusya’sında büyük tepki alsa ve Gogol, Rus insanını aşağılamakla suçlansa da, Rus edebiyatında büyük bir çığır açıyor. Elinizde tuttuğunuz bu muhteşem eseri daha önce yayınlanmış örneklerinden farklı kılansa, otuzdan fazla kitapta imzası olan ödüllü çizer Noemí Villamuza’nın büyüleyici çizimleri.

“Hepimiz Gogol’un Palto’sundan çıktık.” -Dostoyevski-
“Gogol’un Palto’da sergilediği sanat, paralel doğruların kesişmekle kalmayıp, solucan misali kıvrılabileceklerine, karmakarışık hale gelebileceklerine işaret eder.” -Vladimir Nabokov, Nikolay Gogol-

ŞİİR MOLASI * Pierre-Jean de Béranger * Tanrı Baba
Tanrı Baba
Tanrı Baba, bir sabah uyanınca,
Biz insanları düşündü nasılsa,
Gitti pencereye: “Kim bilir, dedi;
Belki o gezegen yok oldu gitti.
Ama baktı, uzakta, çok uzakta,
Bir köşecikte fır dönüyor dünya.
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
Alsın vallahi bir şey anlıyorsam
Bu dünyalıların tutumlarından.
Ey benim minnacık yaratıklarım,
Ak ve kara, donuk ve yanıklarım,
Dedi Tanrı, en babacan haliyle;
Sizi ben yönetiyormuşum sözde.
Oysa, görüyorsunuz, Allah’a şükür,
Benim de sürüyle bakanlarım var,
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı,
Alsın vallahi, çocuklar, bu bakanları
İkişer üçer atmazsam kapı dışarı.
Boşuna mı kızlar verdim, şarap verdim size?
Güzel güzel yaşayasınız diye.
Nasıl olur da siz benim inadıma
Orduların Tanrısı dersiniz bana?
Ne yüzle adımı alıp dilinize
Top atarsınız birbirinize?
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
Alsın vallahi, çocuklar, bir tek
Orduyu kumanda ettiysem bugüne dek.
Şu süslü püslü zibidilerin işi ne
Yaldızlı tahtlar üstünde?
Nedir o kasılmaları, böbürlenmeleri?
Beslediğimiz bu karınca beyleri
Sözden benden kutsal haklar almışlar
Benim inayetimle kral olmuşlar
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı;
Alsın vallahi, benden geldiyse eğer
Sizleri böyle kötü yönetenler.
Hiç bana kızmayın artık, çocuklar;
Temiz yürekli olun, bana yeter.
Sevişin, güle oynaya yaşayın,
Sizi yakarım diye korkmayın
Kralına da, yobazına da basın kalayı…
Ama keselim, Allahaısmarladık
Curnalcılar duyarsa yandık
Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı
Alsın vallahi, o yüzsüz herifleri
Sokarsam kapımdan içeri.
Pierre-Jean de Béranger
Çeviren: Sabahattin Eyüboğlu


Fransız şair Pierre-Jean de Beranger, sansüre ve her türlü baskıya karşı çıktı; toplumun üst tabakalarının asalaklığını, din tüccarlarını, politikacıların kişiliksizliğini yerdi; insan özgürlüğünü ve yaşam sevgisini övdü. Yapıtlarının yarattığı etki işinden kovulmasına ve birkaç kez hapse atılmasına neden oldu. Fransız Akademisi üyeliğini kendisine sunulan bütün resmi ödülleri ve unvanları reddetti. İsteği dışında milletvekili seçildi ama istifa etti.
https://www.insanokur.org/palto-nikolay-vasilyevic-gogol-hepimiz-gogolun-paltosundan-ciktik-dostoyevski/
https://www.insanokur.org/pierre-jean-de-beranger/
This entry was posted in EDEBİYAT - ANI - ÖYKÜ - ŞİİR, HAYATIN İÇİNDEN. Bookmark the permalink.

One Response to BUGÜN PAZAR * KÜLTÜR VE ŞİİR MOLASI * Hepimiz GOGOL’un PALTOSUNDAN ÇIKTIK diyordu Dostoyevski

  1. Nacikaptan says:

    From: “T . C. BURHAN SAVAŞ”
    Date: 11.10.2020 15:57:45
    .

    Sağol Kaptan.
    Dostoyevski azılı bir Türk düşmanı.
    Galiba sürüldüğü Sibirya’da Türkler’le ” bazı” acaip nahoşluklar ! yaşamış.
    .
    Ben Lise’de çakma Dostoyevski öyküleri yazardım. O kadar ileri gittim ki , Lise bitirme Kompozisyon Dersi Sınavı’nda da bi adet Çakma Dostoyevski Öyküsü çaktım. Tam not 10 aldım.

    10 gün sonra Lise Md.lüğüne çağrıldım. 10 gündür Dostoyevski Kitapları’nda senin yazdığın öyküyü arıyoruz , bulamıyoruz. dediler.

    ” Bende var sayın hocam hemen eve gidip getiriim,” dedim. ” Girişimci” yalanımı yer , tamam gerek yok , derler belki dedim. Ama , hadi git getir dediler , karşı hücuma geçtiler. Lise’de ne dümenler çevirdiğimi biliyorlardı.
    Bir kaç kez 1’er hafta kovulmuş ” mimli” biriydim. 10 gün kadar , evden kaybolmuş , valla arıyorum’a yattım.
    .
    Sonunda ; itiraf et , yoksa disipline verecez, Mersin Lisesi’ne kovulursun dediler. İtiraf ettim. Dostoyevski’nin tüm öykülerinde aynı Rus toplum sorun kullanma kurgularını tek , tek anlattım. İşte ben bu kurguyu kullandım , hiç biriniz farketmediniz , öykü hangi kitapta diye soruyorsunuz , aslında bana yıldızlı 10 vermeniz gerekiyor , dedim. Tamam , tamam ; sahtekâr , sana yıldızlı sıfır veriyoruz deyip Md. Odası’ndan şuttadırlar.
    .
    Lise’de en büyük geçim kaynaklarımdan biriydi , nerdeyse sınıflarımın yarısına ;
    öğle yemeği , haftalık otobüs bileti karşılığında yazdığım Kompozisyon Ödevleri.
    .
    Eylül’de , bu kez , çok sevdiğim Panait İstrati’den ” gerçek ” Gizli Bahçe’yi” işledim sınavda .Yine 10 aldım , bu kez bugün , yarın çağrılırımı beklemedim , müdüre kendim gittim , bi sorun var mı dedim , beni kovaladı :))
    .
    Bu arada , Dostoyevski’nin Türkler’e büyük kinini sonraki yıllarda öğrendim. Uzun süredir de , bir yazar okumadan , o yazarın ayrıntılı yaşam öyküsünü araştırıyorum. Bunu her türlü yorum , yazı okumaya da genişlettim. Kim , neyi , niye yazmış çok aydınlatıcı oluyor.
    .
    T.C. Burhan

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *