DİN , AHLAK , HAYIRLI CUMALAR ve RÜYA

22.11.2019 Kemal Rastgeldi

En dürüst, ahlaklı, vicdanlı insanları, nüfusunun yarıdan fazlası deist ve ateist olan, dünyada en fazla gelişmiş sayılan İskandinav ülkelerinde gördüm. En büyük bölünmeyi, bozulmayı, geriye doğru, karanlık çağlara, sevgisizliğe savrulmayı da dinci partinin, “kindar imamın” 17 yıllık saltanatı döneminde kendi ülkemde yaşadım. Bunun “yaşamak” olmadığını düşünenlerin bir bölümü (günah sayılmasına rağmen) bireysel veya toplu intiharı tercih etmektedir.

Ülkemiz yüce Atatürk’ün aydınlanma, uygarlaşma, “insanlaşma” fikir ve çabalarını destekleyen bir azınlıkla, ortaçağ karanlığını, kör inancı, “kullaşmayı” benimseyen bir çoğunluğun çatışma alanına dönüşmüştür. 


Naci Kaptan / 25.11.2019

CUMA GÜNÜNÜN HAYRI NEDİR? 

Sayın Kemal Rastgeldi’nin yazısına katkı yapmak istedim;

Son 5-6 senedir daha önceleri olmayan bir söylem toplumumuzda uygulanır oldu, cuma günleri ya komşumuz, arkadaşımız veya esnaf HAYIRLI CUMALAR demeye başladı. Telefonlarımıza  gelen SMS’lerde de aynı mesajları okur olduk!!! Aklımıza sorular geliyor;

Daha önceleri CUMA GÜNLERİ hayırsız mı idi?

Bu söylem kim tarafından ve neden topluma şırınga edilmeye başlandı? 

Cuma günlerinin hayrı nedir?

Din kitaplarında CUMA NAMAZI Farz-ı ayn olarak geçer. Mükellef olan her müslümanın bizzat kendisinin yapması gereken farz olduğu yazılıdır. Yani tam FARZ DEĞİLDİR.

HAYIRLI CUMALAR yazanlar, söyleyenler, kandilleri kutlayanların genelde MİLLİ BAYRAMLARIMIZI kutlamadıklarını üzülerek görüyorum. Bu kişilere hatırlatmak isterim ki; MİLLİ BAYRAMLARIMIZ olmasa idi ne cumalar ne de kandiller kutlanabilir, ne ezan okunabilir ne de ibadet edilebilirdi… Dini özgürlükler dahil her türlü özgürlüğü ATATÜRK’e ve LAİK CUMHURİYETE borçlu olduğumuzu hatırlatmak isterim.


DİYANETE GÖRE CUMA

Dilimizde cuma şeklinde telaffuz edilen “cum‘a” (cumu‘a, cuma‘a) kelimesi, “toplamak, bir araya getirmek” anlamına gelen “cem‘” kökünden türetilmiş bir isimdir. İslâm’dan önce ‘arûbe” diye anılan bu günün cum‘a adını almasının sebebi hakkında değişik izahlar bulunmakla beraber, bunların ortak noktası toplantı günü olması özelliğidir.   https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/Cuma-suresi/5186/9-11-ayet-tefsiri.


Günümüzden yaklaşık 1400 yıl önce insanlar arasında iletişimin zayıf olması, haberleşme imkanlarının yetersizliği nedeniyle Cuma namazlarında cemaati bir araya getirerek (CEM) yapmak yani toplanarak ibadet etmek ve görüşmek, konuşmaya olanak sağlamak, toplumu kaynaştırmak amaçlıdır. Özetle CUMALAR her ne kadar kutsal ve hayırlı ise diğer günler de o kadar hayırlıdır. Cuma namazları daha çok insanın bir araya gelmesini ve insanların bilmesi, duyması istenenen haberlerin verilmesini sağlar.  Cuma günlerine bir özel bir kudsiyet yakıştırmak anlamsızdır.

HAYIRLI CUMALAR deyişi de ılımlı islam projesinin bir parçasıdır. Türk toplumunu aydınlanma ve çağdaşlaşmadan koparmak, araplaştırmak amaçlıdır.

Ve, son 15 senedir ülkemizde din kurumlarını yöneten Diyanet İşleri Başkanlığı, Atatürk ve laik Cumhuriyet’e ihanet halindedir. Cuma hutbelerinde, ulusal bayramlarda Atatürk’ün adını anmamakta ve bir fatihayı dahi esirgemektedir. Diyanet işleri başkanlığı tamamen siyasallaşarak camilerde cuma namazlarında siyasi propaganda yapmakta ve doğrudan AKP’ye hizmet etmektedir. Camiler bu nedenle cemaat kaybetmekte ve toplum dinden ve camiden uzaklaşmaktadır. Diyanet cuma namazlarında hayır değil, ŞER (kötülük) işlemektedir.


SİYASETÇİLER CUMA GÜNLERİ NEDEN CAMİLERDE SİYASET YAPIYOR?

Hiç düşündünüz mü; Bir hristiyan veya musevi siyasetçi kilisede, sinagogda ibadet ederken neden televizyonlar çekmez, gazeteler fotoğraflamaz? 

Söylentilere inanmayın korkmayın cesur olun! *  1500 polisle dolaşın mesela… Cuma namazına filan gitmeden önce Mit’ten emniyet’ten 200 kadar sivil görevliyi camiye gönderin, etrafı kolaçan etsinler, sinyal kesici jammerlar yerleştirsinler, polis köpekleri koklayarak arama yapsın, caminin yakınına tomalar, özel harekatçılar, bomba imha uzmanları konuşlandırılsın, sonra siz gelin, zırhlı mercedesle gelin, çevrenizde etten duvar örsünler,

Sözcü Yılmaz Özdil Mart 19, 2016 Söylentilere inanmayın korkmayın cesur olun! Sosyal medya kaynıyor… Alman elçiliği kapatıldı. ABD elçiliği uyarı yayınladı. Bomba yüklü araç yakalandı. 4 şehirde saldırı bekleniyor. Çok şükür ki, mangal yürekli gazetecilerimiz var. Bu estirilen panik havasına … Continue reading


Oraj Poyraz / 24.11.2019 / 0raj.p0yraz@neomailbox.net

RÜYA

Müthiş bir haber. Birkaç tane daha var yazarım.
Kaynağımı ve olayın doktor ablamın ismini vermeyeceğim

Kartal Koşuyolu hastanesinde geçer olay. Şöyledir.

Bir hasta göğüs ağrısı nedeniyle anjioya alınır. Ameliyat kararı verilir. Hastanın ameliyat hazırlıklıkları başlar ve zamanı planlanır. Hasta bu süre içerisinde yatmaktadır. Doktor hanımın eline bir kağıt gelir. Açıklama istenmektedir. Şikayet dilekçesinin içeriği göz yaşartıcıdır.

Hastanın kızı akşam yattığında bir rüya görür. Rüyasında babası bir uçurumun kenarındadır. Bir akrep ve bir yılan babasını sarmış parçalamaya çalışmaktadır. Kız korkmuş çığlık çığlığa kalmıştır. Babasını uçurumdan aşağıya çekmeye çalışan bu iki mahlukat saldırılarına devam ederken doktor hanım bu mahlukların üzerine atılır. Yılanlı ve akrebi yakaladığı gibi hastanın üzerinden alır ve mahluklarla beraber uçurumdan aşağıya düşerler. Yırtıcı ve korkunç sesler aşağıdan bir süre geldikten sonra sesler kesilir. Doktor hanım bir süre sonra tırmanarak uçurumdan çıkar.

Bu kısma kadar müthiş bir mistik hayal gücü işlemiştir. Tabii mistik tarzda düşünüldüğü İÇİN olay burada bitmez.

Hastanın kızı kantar içinde uyanarak bilgisayarın başına geçer ve şikayet dilekçesini döşenir. Rüyasında gördüğü doktor bir yılan ve akrep ile boğuşmuş uçurumdan düşmüş ve canlı olarak uçurumdan çıkmıştır. Bu nasıl bir insandır. Bu nasıl bir doktordur. Hastanın kızı doktordan daha çok korkmuştur. Sonuçta çıkarttığı ise bu doktorun babasının doktoru olmaması gerektiği çünkü böyle güçleri olan bir doktorun babasına neler yapabileceğini düşünmekte ve babasının ameliyatını bu doktorun yapmaması gerektiğidir.

Dilekçeyi yazar sonrası daha güzel. Bu doktor hanımın eline sağlık müdürlüğünden çıkan bir yazı geçer. Bu konuda savunması istenir.

Tümden mantıki düşünme yetisini kaybetmiş bir toplumdan şiddetin ortadan kaldırmasını beklemek daha garip bir durumdur. Kolay gelsin herkese.

This entry was posted in DİN-İNANÇ, YOBAZLIK - GERİCİLİK, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *