HAYDUT DEVLET KİM ? * AMERİKAN SALDIRISI YAKIN MI? NATO’dan ÇIKMAK LAZIM MI?

Naci Kaptan / 01.06.2019

YAZIYAyorum ;


Sayın Türker Ertürk değer vererek okuduğum yurtsever değerli bir asker ve yazardır .  Aşağıda paylaşmış olduğum yazısında ABD’nin bir HAYDUT DEVLET (Rogue State) olduğunu yazmış ki bu tanımı çok doğrudur . ABD Dünyanın her bir bölgesinde ve kendi ülkesinden onbinlerce km uzaklıktaki ülkelerde karargah kurmuş , askeri ve örtülü eylemlerde bulunmuş ve doğrudan veya dolaylı olarak veya askeri güç kullanarak bu az gelişmiş / yoksul ülkelerde yönetimde söz sahibi olmuştur. İşte HAYDUT DEVLET olmak budur .

Peki herkesi haydutlukla suçlayan ama kendisi en büyük haydut devlet olan ABD (Trump) neden Türkiye’ye karşı düşmanca davranarak Ulusal onurumuzu aşağılacak söylem ve davranışlarda bulunuyor ? Neden  Terörist grupları eğitip ordulaştırarak silahlandırıyor ve sınırımıza yığıyor ?  BOP’ta sıra Türkiye’ye mi geldi ?

TÜRKİYE ABD TARAFINDAN BİR TEHDİT ALTINDA MIDIR ? 
ABD TÜRKİYE’YE KARŞI BİR KUŞATMA UYGULAMAKTA MIDIR ?
ABD İLE TÜRKİYE ARASINDA BİR SAVAŞ OLASILIĞI VAR MIDIR ?

Bu üç soruya vereceğim yanıt ; EVET’tir.

OLGULAR ;

Trump ülkemizi doğrudan tehdit etmektedir. “Delidir ne söylese yeridir” diyemezsiniz! Türkiye’ye karşı söyledikleri ve ekonomik kıskaca alma çalışmaları unutulmamalıdır ; 

  1.  ABD Başkanı Donald Trump, terör örgütleri FETÖ ile PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla yargılanmasına devam edilen ABD’li din adamı Andrew Craig Brunson’ın serbest bırakılmaması durumunda Türkiye’ye geniş yaptırımlar başlatacağı tehdidinde bulundu. (27.07.2018 )

2.   14.01.2019 – “Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz. 20 millik (32 km) güvenli bölge kuracağız. Aynı zamanda Kürtlerin Türkiye’yi provoke etmesini istemiyorum” Bu deyişi not ediniz .


3. Türkiye’ye ABD ile ticarette vergi avantajı sağlayan Genelleştirilmiş Tercihler Sistemi (GTS) kapsamındaki ülkeler listesinden Türkiye çıkartıldı (17.05.2019)


4. ABD Başkanı Donald Trump’ın, Ortadoğu politikasında özellikle İsrail’in varlığı için tehdit olarak gördüğünü sıkça vurguladığı İran’ın ekonomisini hedef alarak siyasi rejimini zor durumda bırakma politikası devam ediyor. Bu çerçevede ABD yönetimi, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 8 ülkeye geçici süreyle İran’dan petrol alımına devam etmeleri konusundaki ayrıcalığı da Mayıs başında sona erdirdiğini açıkladı. İran’a yönelik Birleşmiş Milletler’in kabul ettiği ambargo kararı olmasına rağmen ABD yönetimi, eğer kendisi tarafından ilan edilmiş yaptırımlara uyulmazsa Türkiye gibi üçüncü ülkelere ve İran’la ticaret yürütecek şirketlere ticari yaptırımlar uygulayacağını yineledi. (06.05.2019)


5. 20 Mart 2019 Kudüs Zirvesinde ABD Dışişleri Bakanının Türkiye için kullandığı malign (habis) tanımlaması


ABD’nin ASKERİ GÜÇ KULLANMA OLASILIĞI 

Aslında ABD Türkiye’ye karşı barış ortamında İKİ KEZ planlı askeri güç kullandı ;

  1. MUAVENET MUHRİBİMİZ 2 Ekim 1992’de Display Determination-92 / Kararlılık Gösterisi-92 adlı NATO tatbikatı sırasında Ege’de ABD uçak gemisi Saratoga’nın ateşlediği 2 adet Sea Sparrow füzesiyle planlı ve bilerek vuruldu . 5 denizcimiz şehit oldu . 22 denizcimiz yaralandı . Muhrip görev dışı kaldı .

2.  ÇUVAL OLAYI 4 Temmuz 2003 günü Kuzey Irak’ın Süleymaniye kentinde Amerikan askerleri tarafından Türk Özel Kuvvetleri Bürosu’na yapılan baskınla, 11 Türk askerinin başlarına çuval geçirilip kelepçelenerek esir alındı.ABD böylece 1 Mart tezkeresinin reddine karşılık verdi. Daha sonraları CIA ajanı Henri barkey bir toplantıda şunu söyledi ; “AKP ile anlaşarak Türk ordusunu kafesledik”

SU UYUR DÜŞMAN UYUMAZ , BU NEDENLE SÜREKLİ TETİKTE OLMAK GEREK !


A * ABD’nin Güneydoğu sınırımızda KÜRT DEVLETİ kurma projesi

  1. (11.12.2017) Pentagon 2018’de YPG’ye yardım için 500 milyon dolar ayırdı. YPG’ye 12 bin kalaşnikof, binlerce ağır makineli tüfek, roket atar, anti-tank füzesi, uydu telefonu ve gece görüş dürbünü gönderilecek…Pentagon’un 2018 Mali Yılı Bütçesinde Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan muhalefete yani PKK’nın Suriye kolu YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu SDG’ye (Suriye Demokratik Güçleri) 500 milyon dolarlık yardım öngörülüyor.Yapılacak silah yardımının bütçesi 104 milyon dolar olarak hesaplandı. Bütçe detayında 12 bin adet AK-47 Kalaşnikof otomatik tüfek, 6 bin PKM makineli tüfek, 3 bin 500 DShK ağır makineli tüfek, 3 bin adet RPG-7 roketatar, bin adet Türkiye’de PKK’lıların üzerinde yakalanan AT-4 veya SPS-9 sofistike anti-tank füzesi, 80 adet 60 mm, 80 adet 82 mm ve 75 adet 120 mm havan topu bulunuyor. Bu silahlarda kullanılacak mühimmatlara ise 157.6 milyon dolar ayrıldı.

SİLAH YARDIMI 8 KAT ARTTI

2. Emekli albay ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Milli Güvenlik ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Başkanı Erol Başaran Bural, YPG’ye yardımın artmasını şöyle değerlendirdi: 2017’de Suriye eğit-donat programına 250 milyon dolar tahsis edilmişti. Silahlı gruplar için 13 milyon 200 bin dolarlık hafif ve ağır silahların alınmasını öngörülmüştü. Yapılan yardımlar yeterli gelmediğinden talep edilen 180 milyon dolarlık ek bütçeyle birlikte PKK/PYD’ye 2017 yılında yapılan yardım toplam 430 milyon dolara ulaştı.”

30 BİN SİLAHLI ADAM

3. Pentagon’un bütçe detayında şu anda bölgede 25 bin silahlı adam olduğu belirtiliyor. Bu yıl 5 bin kişinin daha eğitilerek bu gruba katılacağı ve 2018 sonunda ABD yardımıyla sahada savaşan 30 bin silahlı terörist olacağı ifade ediliyor.

https://www.mynet.com/abdden-ypgye-2018de-500-milyon-dolarlik-silah-daha-110103549070

60 BİN KİŞİLİK ORDUYA YETER

4. (22 Aralık 2018) Suriye kuzeyindeki PKK’lı teröristlere ABD tarafından ilk kapsamlı sevkiyat 2014 yılında yapıldı. Hatta o dönem havadan atılan cephanenin bir kısmı PKK’ya bir kısmı da DEAŞ’a gitti. ABD ordusu, o günden bugüne toplamda 22 bin TIR ve 5 bin kargo uçağı dolusu silah, araç, teçhizat ve cephaneyi terör örgütüne teslim etti. Bu miktarda cephanenin en az 60 bin kişilik bir orduyu donatabileceği belirtiliyor. 60 bin kişilik bir orduyu donatacak sayıdaki silahların Türkiye’ye karşı kullanılmasından endişe ediliyor.        https://www.yenisafak.com/dunya/o-silahlar-ne-olacak-3416572


Kürt grupları eğiten ve silahlandıran , düzenli ordu olarak yapılandıran , Türkiye’ye tehdit oluşturan bu grupları koruma kalkanı altına alan bu nedenle de sözde stratejik ortak olduğunu zanneden ülkeyi MAHVEDERİM diye tehdit eden HAYDUT bir devletle karşı karşıyayız .

Sorudur ; ABD , PKK / PYD / YPG habire isim değiştiren ama özde aynı olan bu gruplardan neden düzenli ordu yaratıyor ?

ABD bu oluşumlara neden 2014 yılından buyana 22 bin TIR ve 5 bin kargo uçağı dolusu silah, araç, teçhizat ve cephaneyi teslim etti – 60 bin kişilik orduyu donatacak silah , cephane neden verildi  ? Bu güç kime karşı kullanılacak ?

Türkiye ABD tarafından Güneydoğudan kuşatılmıştır. Devam edelim 


BATIDAN EGE DENİZİNDEN KUŞATMA 

EGE ADASINDA BULUNAN ADA – ADACIK VE KAYALIKLARIMIZ YUNANİSTAN TARAFINDAN İŞGAL EDİLDİ – SİLAHLANDIRILDI  

1933, 1943 tarihli İngiliz haritalarıyla, 1951 ve 1957 tarihli Amerikan haritalarında adaların Türkiye’ye ait olarak gösterilen Ege’deki Koyun, Hurşit, Fornoz, Eşek, Nergizçik, Bulamaç, Kalolimnoz, Keçi, Sakarcılar, Koçbaba ve Ardacık adacıkları ve İzmir önlerindeki Venedik Kayalıkları ile Girit Adası etrafındaki Gavdos, Dhia, Dionisades, Gaidhouronisi ve Koufonisi adacıklarının Yunanistan tarafından işgaline AKP iktidarı sessiz kaldı . Adalara 5 bin Yunan askerinin konuşlandırıldığı ve Lozan hilafına silahlandırıldığı gündemdedir. Yunan ordusu  anakaraya çok yakın olan adalarımızda köşe başlarını tutmuştur . Bunlar öncü kuvvettir .

YUNANİSTANIN EGE ADALARINI İŞGALİ ABD SENARYOSU İLE PEKİŞTİRİLİYOR VE TÜRKİYE SAVAŞA ÇEKİLİYOR !

ABD’nin tatbikat uygulamalarının ve nezaketinin dışına çıkarak doğrudan Türkiye’yi hedef aldığı 2 tatbikat . Bu tatbikat senaryolarında NATO müttefiki bir ülkenin senaryoda açık şekilde düşman statüsüne alınması Türkiye’ye ciddi bir mesaj ve diplomatik hakarettir.

1. (Millenium Challenge 2000 gibi) jenerik bir coğrafya, uydurma isimler ya da semboller üzerinden Türkiye’yi isim vermeden ve açık tarifle işgal edilecek ülke olarak tanımlayarak mesaj vermeye çalışıyordu.

2. (Aegean War) Senaryo, Kıbrıs’a Yunanistan’ın balistik füzeler yerleştirmesini Türkiye’nin bunu önlemesi ve fırsattan yararlanarak benzer silahların yerleştirileceği Limni, Midilli, Sakız, Sisam ve İstanköy adalarını işgal etme niyeti üzerine kurgulanmış. Senaryo gereği, Ege’de gerçekleştirilen deniz kampanyasında silahlı çatışma alanı olarak sadece deniz tarafı kullanılmış. ABD 6. Filosu, başlangıçta Yunanistan’ın ve Güney Kıbrıs’ın toprak bütünlüğünü sağlamak ve Yunan Donanmasının yokoluşunu önlemek için Kıbrıs’a giden Türk amfibi konvoyuna ve filosuna karşı Aegis sınıfı kruvazörleri gönderiyor. Türkiye birini batırıyor. Onlar da adaya giden Türk tank çıkarma gemisini (LST) batırıyor. Gemiyle birlikte 700 kişi kaybediliyor. Daha sonra savaş Ege’ye yayılıyor, Türkiye Boğaz önü ve Doğu Ege adalarını işgale yöneliyor. (E. Tüma. Cem Gürdeniz’in makalesinden ) https://nacikaptan.com/?p=67634

Batıdan kuşatma Yunanistan ile başlatılmış ve göreceli olarak güçlendirilmektedir. ABD ve AB ardında beklemektedir.


GÜNEYDEN KUŞATMA 

DOĞU AKDENİZ HAVZASINDA KİMİN KAÇ GEMİSİ VAR?

Doğalgaz sebebiyle son aylarda ciddi hareketliliğin gözlendiği Akdeniz’de şu an 60 civarında savaş gemisi bulunuyor. Bu gemiler Türkiye’nin güneyinde tehdit oluşturacak düşman bir filo olarak kabul edilmelidir.

Aralarında NATO ve Türkiye’nin de yer aldığı 12 ülke Akdeniz’deki olayları deniz güçleriyle yakından takip ediyor. Akdeniz’de; ABD’nin uçak gemilerinden Harry Truman, USS Roosevelt ve USS Donald Cook adlı modern destroyeri ile toplam 12 muharip gemisi var. Rusya’nın ise 25 savaş gemisi bulunuyor. NATO üyesi Fransa’nın Doğu Akdeniz’de Charles de Gaulle adlı uçak gemisinin yanı sıra 2 fırkateyni, bir denizaltısı yer alıyor. Bölgede ayrıca İtalya’nın ve İngiltere’nin 2, Kanada, İspanya, Belçika, Portekiz, Yunanistan ve Hollanda’nın ise birer savaş gemisi seyir halinde. Tabii ki Türkiye de bölgede yeteri miktarda deniz gücü bulunduruyor.

TRİLYONLARCA DOLAR

Rakamlara dudak uçuklatan cinsten. ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin tahminlerine ve Türkiye’nin elindeki verilere göre, Doğu Akdeniz’de toplam 15 trilyon metreküplük doğalgaz ve 55 milyar varil petrol rezervi var. İkisinin toplam değeri onlarca trilyon dolar ediyor.

GAZZE ABLUKASININ TEMELİ

Tunus ile Sicilya Adası’nın doğusundaki bölgeyi ifade eden D. Akdeniz, dünyanın en büyük hidrokarbon yataklarından biri. Bölgede ilk büyük keşif, İsrail’in Tamar yatağıydı. 200 milyar metreküplük bu doğalgaz yatağı 2001 yılında açılmıştı. Ki bu alan İsrail Filistin bölgesi dahilinde. Bu yüzden 2006 yılında Gazze ablukaya alındı. Ardından daha büyük doğalgaz yatakları bulundu. En büyükleri ise İsrail’in 650 milyar metreküplük Leviathan ve Mısır’ın 850 milyar metreküplük Zohr yatakları oldu. 2011 yılında, Kıbrıs kıta sahanlığında yeni bir doğalgaz yatağı bulunmuş ve buna ‘Afrodit’ ismi verilmişti. Halihazırda burada bulunan doğalgaz miktarının, 200 milyar metreküp olduğu değerlendiriliyor.


İngiltere Kıbrıs’a yığınak yapıyor: 121 savaş uçağı yerleştirecek!

(9.4.2019) İngiltere Hava Kuvvetleri’ne ait 121 adet F-35B tipi savaş uçağının, sonbaharda Kıbrıs Rum Kesimi’ndeki Ağrotur Üssü’ne geleceği bildirildi. İngiltere’nin şu anda 17 tane olan F-35B savaş uçağı sayısı, 138’e çıkarılacak.

https://www.aydinlik.com.tr/ingiltere-kibris-a-yiginak-yapiyor-121-savas-ucagi-yerlestirecek-dunya-nisan-2019

KIBRIS’TA FRANSA’YA DENİZ ÜSSÜ 

(22.05.2019) Kıbrıs Rum yönetiminin Fransa’ya deniz üssü verilmesini öngören askeri anlaşmayı, 6 ay içinde hayata geçireceği bildirildi.Anlaşmaya göre Fransa donanması, Rum sözde parsellerindeki doğalgaz çalışmalarının güvenliğini de sağlayacak; çakışan alanlara yönelik muhtemel Türk müdahalelerini de göğüsleyecek.

https://sptnkne.ws/m3ED

BÖYLECE TÜRKİYE GÜNEYDEN DE KUŞATMA ALTINDADIR.

Yunanistan ,Bulgaristan, Romanya, Gürcistan’daki ABD askerleri ayrı bir hikayedir.


İÇTEN KUŞATMA 

  1. Ülkemiz ağır yoğunluklu bir İSTİKRARSIZLAŞTIRMA baskısı altındadır . Öncelikli olarak Türk toplumu iktidar tarafından KÖKEN ve İNANÇ üzerinden bölünmüş , düşmanlaştırılmış  ve birbirine hasım kılınmıştır .

2.  Çıkarcı özelleştirmeler ve akıl almaz oranda dış borçlarla , hesapsız harcamalarla EKONOMİ çökmüş, işssizlik , enflasyon , pahalılık nedeniyle toplum direnci kırılmıştır.

3. TSK’nın hiyerarşik düzenli yapısı dağıtılmış, askeri okullar kapatılmış,  komuta heyeti siyasetin içine çekilerek liyakat ortadan kaldırılmış, Askerlik görevi sermayeleştirilmiştir. Askerlik süreci ise sürekli kısaltılmaktadır . Hatta bayram öncesi 6 ayını tamamlamış olan erlerin terhisi söz konusu olmuştur. Sayısı belki 100 bin civarı olan 6 aylık askeri bir anda kışladan gönderdiğinizde doğabilecek güvenlik zafiyeti  Milli güvenliğimizi tehlikeye sokacaktır . Daha sonra terhis olayı bayram sonrasına bırakılmıştır. Bekleyelim görelim!

4. Ülkemize yaklaşık 5 milyon Suriye’li kayıtsız olarak alınmıştır . Bu Türkiye’nin demografik yapısını değiştirmek için yapılmış planlı bir operasyondur . Bir milyon Suriyeli asker olacak yaştadır ve bu sayı bizim ordumuzun toplamından fazladır. Türkiye içinde her an bir karmaşa çıkartabilecek yapı ve çoğunluktalar.

Türkiye 2002’den bu yana gittikçe artan siyasi , ekonomik , sosyal kargaşa ve savrulmalarla zayıflamıştır . Bu zafiyeti en çok yaşayan Ergenekon, Balyoz operasyonlarıyla en değerli kuşaklarını kaybeden TSK’nın savaş gücü kasıtlı ve planlı olarak  kırılmıştır . TSK komuta kademesi siyasetin parçası yapılmıştır.

Devlet ehil ve akil kişiler tarafından yönetilmiyor. Liyakatli, bilgili kişiler devletten uzaklaştırıyor . Devlet kurumları zayıflıyor . Ülke zayıflıyor ve işgale açık hale geliyor . Sonuç olarak Türkiye BOP kurallarına uygun sistematik olarak zayıflatılmış ve güç kaybına uğratılmıştır . İşte bu nedenle Yunanistan fiili yaptırımlarla adalarımız işgal ediyor fakat herşeyden sorumlu olduğunu söyleyen saraydaki yöneticimiz sessiz kalıyor . Ülkemiz işgal altında Gen.Kur.Başkanı da sessiz !!!

ABD bizi açıkça düşman ilan ediyor, hakaret ediyor … Anayasal kurumlarımız çökertildi. yargı çöktü. Ekonomi çöktü. İhvan-ı müslimci yönetimin aklı fikri laik cumhuriyeti de çökertmek  . Çevrede dostumuz kalmadı . Üzülerek söylüyorum ki Türkiye Osmanlı’nın hasta adam devrine yol almaya başladı.

SONUÇ ; S 400 Hava savunma sistemi gecikmeden alınmalıdır . ABD’nin sadece savunmaya yönelik sistemi almamıza karşı çıkmasının ardında TÜRKİYE’NİN SAVUNMASIZ kalması isteği yatmaktadır . Bu sistem BOP kurgusuna karşı bize kalkan sağlayacaktır . ABD ve müttefiklerinin saldırı gücünü düşürecektir. Türkiye NATO’da kalarak olası bir savaşa karşı en azından Nato’nun içinde az da olsa bir koruma kalkanını üzerinde tutmalıdır . 

Marshall planında ökseye tutulan Türkiye, sancılı ve zor da olsa bu açmazdan çıkacaktır. 

UNUTMAYALIM ;

ABD – FRANSA – YUNANİSTAN – İSRAİL – İNGİLTERE PASTADAN PAY ALMAK İÇİN APORTTA BEKLİYOR !

Naci Kaptan / 01.06.2019


Türker ERTÜRK

AMERİKAN SALDIRISI YAKIN MI?
NATO’dan ÇIKMAK LAZIM MI?


Değerli dostum Haluk Dural, bir önceki köşe yazımda dikkat çektiğim “Haydut Devlet” kavramına yorum yaparak katkıda bulunmuş. Kendisine benim için kıymet arz eden ve faydalandığım fikirleri için gerçekten teşekkür ederim. Dural özetle şöyle demiş;

“Haydut Devlet tanımı yaparken, bir devletin haydut devlet olup olmadığına kim karar verecek? Bu tanım, bilindiği gibi ABD’ye aittir. ABD, geçmişte Libya ve Irak’ı, günümüzde ise İran ve Kuzey Kore’yi haydut devlet olarak ilan etmiştir. Halbuki bu ülkelerin kanıtlanmış bir terör faaliyeti olmamıştır.

Suudi Arabistan ve Katar gibi çağdışı ülkeler Suriye’deki isyancılara ve radikal İslamcı teröristlere her türlü desteği vermesine rağmen haydut devlet ilan edilmemiş, aksine korunmuştur. ABD’nin bizzat kendisi,Mart 2011’den beri Suriye’deki vekâlet savaşçılarına namütenahi destek sağlamış ve Kuzey Suriye’de terör örgütü PKK’ya ise yardım etmeye ve iş birliğine devam ediyor.

ABD ve İngiltere, İran ve Pakistan’ın Hint Okyanusu kıyısındaki Belucistan’da dinci ve ayrılıkçı terör örgütlerine silah ve lojistik destek veriyorlar. ABD, aynı şekilde Afganistan’daki Taliban terör örgütüne silah ve eğitim verdi. Fransa, Ruanda’da yaptıkları nedeniyle Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde soykırım suçuyla yargılanmaktadır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün. Dünyanın neresinde bir iç savaş, silahlı isyan ve terör varsa arkasında ABD ve emperyalist ortakları var.

Bu gerçek dikkate alındığında; ABD’nin haydut devlet tanımına en çok uyan devletler başta ABD olmak üzere İngiltere, Fransa ve İsrail olmaktadır. ABD’nin hedefindeki bütün devletler ABD’nin tanımını ABD’ye uygulamalıdırlar” demiş

SAVAŞLARI HAKLILAR DEĞİL, GÜÇLÜLER KAZANIR!

Dural doğru söylüyor ve haklı ama savaşları ve mücadeleleri haklılar değil, güçlüler kazanır ve kazanıyor. Dünya tarihi,bunun aksine şahitlik etmedi. Yeterince güçlü değilseniz; sonuna kadar hukuka sahip çıkacaksınız, hukuktan ayrılmayacaksınız ve hukuken gayrimeşru işler yapmayacaksınız. Doğrudur;ABDzaman zaman, hatta çoğu zaman hukuktan ayrılmakta, gayri hukuki tasarruflarda bulunmakta, bu kapsamda hedeflerine ulaşabilmek için teröre destek vermekte ve vekâlet savaşçıları kullanmaktadır. Ama Türkiye böyle işler yapacak ve hukuku yok sayacak kadar hem güçlü değildir, hem de Cumhuriyetin kurucu ideolojisinin ilke ve değerleri buna müsait değildir.

“ABD ve emperyalist ülkeler böyle işler yapıyor. Bizim neyimiz eksik!” diyerek bu tür işlerin içerisine girerseniz ki girilmiştir; ülkemizin başı ciddi şekilde belaya girer. Dayılık, efelik, hukuk tanımazlık kişisel tercihiniz olabilir ve bunun faturasını kişisel olarak ödersiniz. Ama ülkeyi yönetiyor olma sorumluluğunu taşıyorsanız; yaptığınız dayılığın, efeliğin ve hukuk tanımazlığın densizlikten, sorumsuz davranmaktan, yargılanmayı gerektiren suçlardanbaşka bir anlamı yoktur.

BU HABERLER MAKSATLI

Bir de son günlerde;“ABD bizi kuşatıyor, ABD bize karşı saldırıya hazırlanıyor, Bulgaristan’a şu kadar, Gürcistan’a bu kadar Amerikan askeri geldi” diyen haberlere rastlıyoruz. Ayrıca; bu haberlere bire bin katılarak sosyal medyada paylaşılıyor. Bu haberler maksatlı, arkasında iktidara bağlı troller var. Bunlara inanıp paylaşmayın. Bu yalan haberlerden maksat; muhalefeti baskılamak, yakın tehdit algısı yaratarak iktidarın etrafındaki çözülmeyi durdurup kenetlenme sağlamaktır.

“ABD BİZİ KUŞATIYOR VE SALDIRIYA HAZIRLANIYOR” maksatlı değerlendirmesinin arkasında açık kaynaklardan alınan veriler var. Neymiş efendim; “ABD Yunanistan’ın Dedeağaç limanına 2 bin asker ve 700 araç çıkarmış. Gürcistan’a da ABD askerleri gönderilmiş. Araştırıyoruz; askeri birliklerin hepsi çok küçük çapta ve planlı NATO ve PFP (Barış İçin Ortaklık) tatbikatlarına katılmak için gelmişler. Yunanistan’a deniz yoluyla gelen ABD askerleri, daha sonra Bulgaristan ve Romanyaya doğru yola çıkmışlar. Benim küçük bir araştırma ile öğrendiklerimin iktidar daha iyisini, daha ayrıntılısını ve daha güvenilir olanını elde edebilir. Çünkü devletin komşu ülkelerdeki askeri hareketlenmeleri zamanında tespit edip izleyecek elektronik dinleme istasyonları var.

DOĞRUYSA HANİ SEFERBERLİK!

Ayrıca; bu ülkelerde diplomatik misyonlarımız ve istihbarat ajanlarımız var. Yani iktidar,Türkiye’nin ABDtarafından kuşatılıp kuşatılmadığını çok kolaylıkla öğrenebilir. Zaten o öğrenemiyorsa, halk olarak bizim gazetelerden ve internetten ulaşılabilecek bilgilerle ondan daha iyisini öğrenebilme durumumuz yok.

Bir an için ABD tarafından kuşatıldığımızı düşünün.Yapılması gereken ilk şey; seferberlik ilan etmek ve ilk planda yeni terhis edilmişlerden başlayarak en az 500 bin gencimizi silahaltına almak ve kritik görevlerde çalışmış emekli olan subay ve astsubaylara sefer görev emri göndermektir.

NATO’DAN ÇIKMAK MI LAZIM?

Bunlar yapılmadığı gibi, iktidar aksine mevcut askerlerimizin dörtte üçünü terhis etmeyi planlamaktadır. Yani kuşatıldığımız ve yakın saldırı tehdidi altında olduğumuz şayiası; iktidar tarafından, yükselen muhalif hareketi baskılamak için çıkarılmıştır ve 23 Haziran seçimleri için düşünülmüş hamlelerden birisidir. Ayrıca;Türkiye gibi bir ülkeyi kuşatmak ve işgal etmek için ilk planda en az 1 milyon asker gerekli. Dedeağaç’a çıkarılan 2 bin askerle değil Türkiye, değil İstanbul, değil Kadıköy,Kadıköy’ün bir mahallesi konumunda bulunan Erenköy’ü bile işgal edemezsin.

Diğer konu ise NATO! “Derhal çıkmalıyız, başımıza ne felaket gelmişse sorumlusu NATO’dur. NATO’dan çıkmazsak ABD bizi NATO’yu kullanarak işgal edecek” değerlendirmelerini çok sık okuyoruz. Farz edelim; bugün için ABD Türkiye hakkında kötü şeyler düşünüyor ve NATO’yu bu kirli amaçları için kullanacak. Soruyorum; kararların oy birliği ile alındığı bu örgüt içinde kalarak mı yoksa dışına hemen çıkarak mı ülkemizin çıkarlarını ve güvenliğini daha iyi koruyabiliriz? NATO’yu Türkiye aleyhine kullanabilmek için Türkiye’nin NATO’dan çıkmasını ve atılmasını isteyen o kadar çok odak var ki!

Sorun; Çapsız ve Niteliksiz Siyasetçiler

Sorun şu; NATO’dan çıkarılma yöntemi yok! Tek çare kızdırmak, sizin çıkmanızı sağlamak! En başta Yunanistan bayram eder ve NATO’yu aynen Avrupa Birliği’nde (AB) olduğu gibi Türkiye aleyhine kullanma şansını elde eder. Irak’ın, Libya’nın,Yugoslavya’nın,Suriye’nin başına neler geldi, gördünüz. Hangisi NATO’daydı? Hiçbiri değil mi! Demek ki;NATO’nun dışında kalmak kurtuluş değil ama içinde kalmak -akıllı olursanız- kendinizi korumak için imkân olabilir.

Türkiye, 1945’den bu yana ABD ile çok sayıda ikili anlaşma ve protokol yaptı. Bunların ezici bir çoğunluğu Türkiye’nin zararına işleyen maddelerle doluydu. Ama bunun sorumluluğunuABD’de değil, ülkemizin çapsız, niteliksiz, Atatürk’ü,onun antiemperyalist duruşunu, Aydınlanma Devrimlerinive çağdaş uygarlık rotasını anlamayan siyasetçilerde aramak lazım.

“Başımıza gelenlerin sorumlusu sadece NATO’dur”yaklaşımı; sorunlarını içselleştirmeyen, kendinde kabahat aramayan, yaşadığı sorunların nedenlerini daima dışarıda ve dış mihraklarda arayan, sorunlarını çözemeyen kafanın ürettiği mazeretlerden bir tanesidir.

Kurtarıcı Beklemeyen Toplum Olmak

II.Dünya Savaşı’ndan (1939-1945) sonra, 1952 yılında kurulan NATO’nun ilk Genel Sekreteri (1952-1957) olan İngiliz emekli asker ve diplomat Hastings Ismay,NATO’nun kuruluş amacını “Rusları dışarıda, Amerikalıları içeride, Almanları da aşağıda tutmak”(“tokeeptheSovietUnionout, th eAmericans in, and the Germansdown.”) olarak özetliyor. Almanlarıaşağıda tutmayı;onları baskılamak, kontrolde tutmak ve tekrar başkaldırmalarını engellemek olarak özetleyebiliriz. Ama II. Dünya Savaşı’ndan sonra taş taş üstünde kalmayan, harabe hale gelen, ABD, İngiltere, Fransa ve Sovyetler Birliği tarafından işgal edilen, “Batı ve Doğu” olarak bölünen, aşağılanan, tazminat ödemeye mahkûm edilen Almanya bugün ayağa kalktı, bölünmüş ülkesini birleştirdi, dünyanın dördüncü büyük ekonomisi ve Avrupa’nın lider ülkesi oldu. Şimdi ABD’nin ve NATO’nun dışında da işler yapıyor, hatta kontrollü olarak kafa da tutuyor. Almanlar bu başarıyı cemaatlerle, çağdışı düşünce sistemleri ile sağlamadılar.

İhtiyacımız olan; Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde başlatılan Aydınlanma Devrimlerini tamamlamak, eleştirel akla sahip, bilim egemen kafalı toplumu yaratmak, sorunlarını çözebilen, kurtarıcı aramayan ve sorunlarının suçunu dış güçlere havale etmeyen bir toplum haline gelmektir.

https://www.medyasiyaset.com/amerikan-saldirisi-yakin-mi/

This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, DIŞ POLİTİKA, Politika ve Gundem, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *