MEN DAKKA MEN DUKKA ( Çalma kapımı , çalarlar kapını ) BENZERLİKLER ÖYKÜSÜ 1 ; OHAL GERİ GELDİ … BENZERLİKLER ÖYKÜSÜ 2 ; “NE İSTEDİLER DE VERMEDİK’ten” PARALEL FETÖ ÖRGÜTÜNE

Naci Kaptan / 21.07.2016

MEN DAKKA MEN DUKKA ( Çalma kapmı , çalarlar kapını )

BENZERLİKLER ÖYKÜSÜ 1 ; OHAL GERİ GELDİ …

1937/1938 yıllarında Hükümet güneydoğuda merkezi yönetimleri güçlendirme kararı almıştı . Bu nedenle Dersim’de ( Tunceli ) çalışmalar başlamıştı. Devletin bölgede güçlenmesi Yöre ağalarının ve çetelerin işine gelmedi. Yöre yaşayanları bölgede karakollar ve kamu binaları yapılmasına, jandarmanın konuşlanmasına karşı çıktı ve Devlete karşı bir başkaldırı başladı (Dersim isyanı) Bölgede görevli jandarmalar katledildi. Hükümet güçleri bölgede asayişi temin edebilmek için sert bir yönetim uyguladı ve Devlet güçlerinin uyguladığı ağır baskılar sonucu yörede yaşayan sivil halk bundan çok zarar gördü.

Ve geldik 2000’li yıllara ;

AKP iktidara geldi . Günlük sığ politikalarında sıkıştığında hep gerçekleri saptırarak tarihe geri döndüler ; CHP’yi Dersim’de katliam yapmakla suçladılar .76 yıl önce O günün şartlarına göre yapılmış hükümet politikalarından 2000’li yılların gündemine  rota çizmek ve toplumun beynini yıkamak amaçlı açıklamalar yaparak başka bir siyasi partiyi geçmiş üzerinden kötülemenin  ne kadar anlamlı olabileceğini ve yararını düşünmek gerektir. AKP iktidarı ; “Dersim’de katliam yaptınız , taş üstünde taş bırakmadınız” dedi. Güneydoğuda ilan edilen OHAL ve sıkıyönetimleri ağırca eleştirdi. AKP bu eleştirileri yaparken seçim afişlerinde ; “OHAL KALKTI BASKILAR BİTTİ KÖYÜMDE ÖZGÜRCE YAŞIYORUM afişlerini dört bir yana asıyordu!

Peki AKP ne yaptı ;

AKP ,Türkiye’yi bölmek isteyen , federasyon isteyen , 40 binden fazla insanımızı şehit eden TERÖR ÖRGÜTÜ PKK ile başlangıçta gizlice el sıkışarak Oslo’da görüşmeye başladı . Bu görüşmelerden sonra askerin kışladan , polisi emniyet binalarından  çıkmasına , operasyon yapmasına izin verilmedi. Bu süreç içinde PKK yöre gençlerini askere aldı . Halktan vergi topladı . Mehkemeler kurdu , yöre halkını kendince yargıladı ,ceza kesti.Yüzlerce metre yer altı tünelleri kazdı. Sokaklarda binlerce çukur açtı, barikatlar kurdu .Binlerce EYP tuzakladı . tonlarca silah mermi patlayıcı depoladı. Ve zamanın başbakanı Erdoğan’ın talimatıyla mülki amirler asker/polisin PKK’ya karşı operasyon yapmalarına izin vermedi .

DERSİM’den MARDİN,ŞIRNAK,DİYARBAKIR,CİZRE,SİLOPİ,SUR’a

PKK , Erdoğan’ın meydanı boşaltma politikalarıyla güçlendi palazlandı ve  aynen Dersim’de olduğu gibi Devlete karşı kalkışma başladı.1937/1938’de hükümet Dersim’e Devleti getirebilmek için çaba gösterirken bu çabanın sonuçlarını 76 yıl sonra siyaseten eleştiren Erdoğan hükümeti ise Güneydoğudan Devleti ve asayişi çekerek bölgeyi PKK’nın derin yapılanmasına terk etti.. Başbakan/Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanlış politikaları sonucu Güneydoğu’da büyük bir PKK/Bölücü Kürtçülük kalkışması başladı . Güneydoğu’daki olaylar, Batılı emperyalist güçlerinin kontrolünde olan PKK’nın, Türkiye’nin Ortadoğu’daki alanını daraltmak ve Türkiye’yi bölerek bir Kürt Devleti kurmak amacıyla yaptığı faaliyetlerin sonucudur.

DERSİM’i ELEŞTİRENİN BAŞINA GELENLER

İl ve ilçelerde PKK kalkışmasına karşı güvenlik güçleri tarafından büyük bir temizleme operasyonu başlatılmış ve mahalle , sokak , ev ev çatışmalarla 5 binden fazla PKK teröristi öldürülmüş tonlarca patlayıcı , silah ele geçirilmiş fakat 600 civarında güvenlik görevlisi şehit olmuştur.Tüm bunlardan öte Şırnak,Cizre,Silopi,Sur ve başka yerlerde binlece ev top/tank atışlarıyla yerle bir edilmiştir. Kentler,ilçeler harabeye dönmüştür.Yakılan yıkılan yerlerin sayısı , ölen siviller , 600 şehit sayısıyla bu dönemin bilançosu hesaplandığında DERSİM OLAYLARI , AKP politikalarının ürettiği PKK’nın 2015/2016 kalkışmasının yanında çok küçük kalmaktadır.Bu birinci MEN DAKKA MEN DUKKA’dır…

BENZERLİKLER ÖYKÜSÜ 2 ;

NE İSTEDİLER DE VERMEDİK’ten PARALEL FETÖ ÖRGÜTÜNE

2002’de AKP iktidara geldi.Aslında AKP’nin yetişmiş insan gücü sınırlı idi. Devleti yönetebililecek liyakat ve donanımda personeli yoktu. Bu nedenle yetişmiş insan kaynağı olan Fetullah hoca ile Devlet yönetimini paylaştılar.Ağırlıklı olarak Yargı ve emniyet kurumları cemaatın yönetim/denetim alanına girdi. AKP Devleti elinde tutmaya çalışırken köşebaşlarını ele geçiren cemaat senelerdir biriktirdiği şantaj kasetleri ve sahte suç kanıtlarını kullanarak cemaat karşıtı yazarları ,aydınları ,Laik Cumhuriyetçi’leri, Atatürk’çüleri ve TSK’nın Laik Cumhuriyetçi,Atatürk’çü kadrolarını tasfiye için Ergenekon ,Balyoz,casusluk davalarını başlatarak ülke içinde ve TSK içinde kıyıma başladılar. TSK’dan kumpasla uzaklaştırılan her bir subayın yerine bir Fetö’cü geliyordu . Bu iş nasıl mı yapılandırıldı ?

“Sene 2003…(*)
Akp iktidara gelince, Yüksek Askeri Şura kararları kriz haline gelmişti. İrticaya bulaşan subay-astsubay ordudan ihraç ediliyor, Tayyip Erdoğan “şerh” koyuyordu. Mesela… Bir üsteğmen vardı, emrindeki astsubaya “ağabey” diyordu, emir-komuta hiyerarşisi bozulmuştu, şeyh-mürit ilişkisine dönmüştü, astsubay subaya emir veriyordu, işte bunların bile ordudan atılmasına “itiraz” ediliyordu. Askeri istihbarat devre dışı bırakıldı. “Bundan böyle askeri personelle alakalı raporları, Milli İstihbarat Teşkilatı versin” denildi. Askeri istihbarata güvenmeyen Tayyip Erdoğan, MİT’e güveniyordu. 2003′ten sonra Fethullah Gülen hareketi’ne mensup olup da, Yüksek Askeri Şura kararıyla ihraç edilmiş bir tek subay, bir tek astsubay olmadı.AKP YAŞ toplantılarında bir gelenek başlattı.Toplantılarda önlerine getirilen İRTİCA NEDENİYLE ordudan uzaklaştırma önerilerini kabul etmeyerek M.S.Bakanı , Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak olumsuz not (şerh) koyarak irticaya bulaşanların ve Fetö’cü olanların ordudan atılmalarını önlediler.Böylece Fetullahi askerler AKP iktidarı tarafından korunmaya alındılar.Sayıları arttı , güçlendiler ,TSK içinde kritik birimlerin komutanlıklarına geldiler.

İrtica raporları marifetiyle, 2003′ten bu yana… Fethullah Gülen hareketine hiç dokunulmayıp, Fethullah Gülen hareketinin TSK içindeki rakiplerinin temizlenmesi, tesadüf müydü?

Cumhuriyet tarihimizde harp okullarından en fazla sayıda öğrenci 2007-2013 yılları arasında atıldı. Bu tarih aralığı, Fethullah Gülen hareketinin TSK’ya en fazla sayıda öğrenci monte ettiği dönem değil mi? O halde, irticacı mirticacı diye atılan öğrenciler kimdi? (Ben söyleyeyim ; Atatürk’çü ,Cumhuriyet’çi öğrenciler tasfiye edildi)

Bugün görüyoruz, 103 general ve amiral, dile kolay, iki binden fazla subay-astsubay Fethullahçılıktan gözaltına alındı. Genelkurmay başkanının emir subayından, cumhurbaşkanının yaverine kadar, burunlarının dibi bile Fethullahçı çıktı..Akp’yle cemaat imam nikahlıyken, Fethullahçılara nerdeyse devletin tapusu verilmişken… MİT’e hiç sızmamış olmaları, hiç Fethullahçı MİT’çi olmaması, MİT açısından ne büyük başarı di mi?

15 Temmuz Fetö’cü darbe kalkışması sonrası 103 general/amiralin göz altına alınmış olması Atatürk’ün ordusu için ne kadar üzücü ve katlanması zor bir durum . TSK bu girişim ile içindeki zararlıları ve mikropları temizlemektedir. İnanıyorum ki ordumuz böylece daha güçlü hale gelecektir. Yapılmış olan bu darbe girişiminin tüm orduya mal edilmesi çok yanlış olacaktır.özellikle içinde buluduğumuz bu zorlu dönemde güçlü bir orduya ülkemizin çok ihtiyacı vardır.

GELELİM SONUCA

AKP iktidara geldiği 2002’den bu yana izlediği politikalarla Türkiye’yi içte ve dışta hem siyaseten , hem ekonomik hem de sosyal anlamda derin bir karmaşaya sürüklemiş ve toplumsal barışı , huzuru bazmuştur. Örneklemeyi PKK’ya ve Fetullahi cemaata yaratılan oyun sahası üzerinden yazmaya çalıştım. AKP hükümeti  meydanı PKK’ya ve Cemaata teslim edip ardından da göz yaşı döker gibi yaparken olan bu ülkenin insanlarına olmakta bu hataların bedeli halkın ve gençlerimizin kanı ile ödenmektedir.

(*) Yılmaz Özdil / Sözcü

Naci Kaptan / 21.07.2016

This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, FAŞİZM, Fetullah Gülen, İrtica, Politika ve Gundem, SİYASİ TARİH, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *