ATATÜRK ORMAN ÇİFTLİĞİNİN TARİHİ VE HUKUKİ YÖNÜ

Ne amaçla kurulmuştu, şimdi ne oldu…Atatürk Orman Çiftliği Mustafa Kemal Atatürk, vatanımızı düşman işgalinden kurtarıp cumhuriyeti ilan ettikten sonra, her alanda ülkenin kalkınmasına ve milletimizin yararına işler başarmıştır.

Ulu önder Atatürk; “Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi isabetle amaca ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım siyaseti uygulamak ve onun içinde her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimin kurmak lazımdır” görüş ve direktifleri ile tarımın ve tarımsal kalkınmanın Türkiye ekonomisindeki yerini ve önemini vurgulamaktaydı.

Tüm yaşamı boyunca en ufak bir sapma olmaksızın inandığı, değer verdiği felsefesi, yeşile olan tutkusu ve özlemi “Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arasında olduğunu fark etsin” düşüncesi Atatürk Orman Çiftliği’nin kurulmasında en önemli etken olmuştur.

Ayrıca Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluşuna, özel bir neden de bozkır ortasına kurulmuş Başkent Ankara halkının rahatlıkla gezebileceği, nefes alacağı, yaz, kış yeşil kalabilecek bir cennet, bir doğa güzelliği yaratma arzusu ve özlemidir. İste bu kararını gerçekleştirmek üzere 1925 yılının ilkbaharında, ülkenin tanınmış tarımcılarını köşke çağırtarak, Ankara civarında modern bir çiftlik kurmak istediğini söyler ve bu amaca uygun bir arazi bulmaları emrini verir.

Bu uzmanlar arasında bulunan bir tarımcımız o günkü anılarını şu şekilde
aktarmaktadır:

“Çiftlik yeri için öyle uzun boylu dolaşmaya ve Ankara’nın çevresinde başka doğal özellikler araştırmaya gerek görmemiştik. Sebepte basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, Su yok, hiç bir şey yok. Böyle bir noktada hazırlanmış ve uygun koşullar taşıyan yerler nasıl bulunabilir “.

“İncelemelerimiz bittiği zaman sonucu büyük Şefe arz ettik. Kendileri elleri ile bu günkü çiftlik yerinin bulunduğu yeri işaret ettiler ve sordular:

-“Burayı gezdiniz mi?

-“Buranın bir çiftlik kurulması için gerekli olan niteliklerin hiç birini taşımadığını, bataklık, çorak, fakir bir yer olduğu hakkındaki ortak kanaatimizi söyledik.

Atatürk’ün bize cevabı şu olmuştur. ” -“İste istediğim yer böyle olmalıdır.Ankara’nın kenarında hem batak, hem çorak hem de fena bir yer. Burayı biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecektir?

Görülüyor ki Atatürk, tarım uzmanlarından en iyi toprak değil, en kötü toprak raporunu alabilmek için faydalanmıştır. Onun aradığı bir çiftlik arazisi değil, büyük yurt yapısını kurarken, insan ile toprak arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkiden doğan denklemi, şartların hemen hiç uygun olmadığı bir noktada dahi halletmenin mümkün olduğunu kanıtlamaktı

1925 yılının başlangıcında Ankara’ya beş kilometre mesafede, ortasından Ankara-Eskişehir tren yolu geçen bir bozkır olan çıplak, ağaçsız, içerisinde bataklık ve sazlık bulunan 20.000 dönümlük arazi Gazi Mustafa Kemal tarafından satın alındı. Satın alınan yerin Ankara’nın merkezine yakın olması ve sahasının geniş bulunması sebebiyle örnek çiftliğin burada kurulmasına karar verdi.Gazi, 1925 yılının beş Mayısında bu yerin “Karanlık Derealtı” denilen, iki tepenin geniş eteklerindeki mevkide iki büyük çadır kurarak, iki traktörle çiftlik işine başladı.Gazi Mustafa Kemal; çiftlik kurma işinin başına müdür olarak, daha önce Bursa Ziraat Okulu’nda öğretmenlik ve Ankara Ziraat Okulu’nda müdürlük yapmış, İstanbul Halkalı Yüksek Ziraat Okulu mezunu ve ziraat sahasında birçok tecrübelerde bulunmuş, daha sonra Tarım Bakanlığı görevini de
üstlenecek olan Tahsin (Coşkan) Bey’i getirmiştir.

Mustafa Kemal’in bütün inkılaplarında olduğu gibi her aşamasını titizlikle incelediği Atatürk Orman Çiftliği, tavukçuluk ve arıcılıkla başlayıp değişik cins koyun ve ineklerin de çiftliğe getirtilmesiyle zenginleştirilmiştir.

Gazi, her sene dış ülkelerden getirilen pulluk ve ziraat aletlerinin bir kısmını paramızın harice gitmemesi için memlekette yapmak ve Türk çocuklarına da sanat Öğretmek arzusundaydı. Anadolu köylüsünün yüzyıllardan beri kullandığı, toprak üzerinde yalnız bir çizgi açan karasabanın kaldırılmasını ve yerine pulluk kullanılmasını isteyen Gazi hazretleri, 1930 senesinde çiftlikte bir pulluk imalathanesi kurdurarak pulluk ve bazı ziraat aletlerinin imalini başlatmış ve çiftçiye ucuz pulluk temin etmiştir.

Gazi Mustafa Kemal, yazın Ankara’nın sıcak havasından bunalarak çiftliğe piknik yapmaya gelen halkın serinlemesi ve plaj ihtiyacının karşılanması için çiftlikte Marmara ve Karadeniz isimlerinde iki havuz yaptırmış ve yine halkın yemek yemesini temin için gazino ve lokantalar açtırmıştır.

Çiftliğin muhtelif şubelerinden elde edilen pastörize süt, peynir, yoğurt, tereyağı, yumurta, bal, üzüm, şarap, çeşitli meyveler ve bütün ziraî mahsulat Ankara’da açılan mağazalarda satışa çıkarılmış, bu suretle halka ucuz ve temiz gıda sağlanmıştır.

Ankara halkının mesire yeri ihtiyacını karşılayan çiftlikte çocukların eğlenmesi ve hayvanları tanıması için de bir hayvanat bahçesi kurulmuştur. Yüksek Ziraat Fakültesi’nde okumak için gelen ve ileride memleketin çeşitli ziraat işlerinde çalışacak lise mezunu gençler, çiftlik tatbikatını ve stajlarını Orman Çiftliği’nde yapmışlardır.

Sağlam temeller üzerine kurulan bu muhteşem eser artık hazır olduğunda sıra bağışa gelmişti. Bu düşünce ile çiftliklerinin ve mülklerinin devlete devir işlemleri konusunda gerekli resmi belgelerin hazırlanması için Tapu İdaresine direktif veren Ulu Önder, hazırlanan belgeleri imzalamak üzere çiftlik içerisindeki Marmara Köşkü’ne 11.05.1937 günü teşrif ederler.

Atatürk devirle ilgili işlemlerden sonra Başbakanlık’a yazdığı 11.06.1937 tarihli bir tezkere ile bütün tesis, hayvan varlığı ve demirbaşları ile beraber tasarrufu Orman Çiftliği ile birlikte diğer çiftliklerini hazineye bağışladığını bildirir.

Çiftliğin, Atatürk tarafından hazineye bağışlanmasından sonra, diğer çiftliklerle birlikte kuruluşuna uygun bir şekilde yönetilmesi ve sürekli bir gelişme yolunda örnek işletmeler halinde ilerlemelerinin sağlanması amacıyla tarımsal bir devlet teşekkülünün kurulması gerekli ve yararlı görülmüştür.

Bu kuruluş 13.01.1938 tarihinde yürürlüğe giren 3308 sayılı kanunla “Devlet Ziraat İşletmeleri” adı altında faaliyete başlamıştır. Kanunun belirlediği esaslar çerçevesinde Orman Çiftliği’ de Devlet Ziraat işletmeleri Kurumuna devredilmiştir.

Çiftliğin gelirlerine büyük katkısı olan ve Atatürk tarafından bu maksatla kurulmuş olan Bira Fabrikası bu dönem içinde (31.07.1939) Tekel Genel Müdürlüğü’ne devredilmiştir.

Devlet Ziraat İşleri Kurumu’nun 28.02.1950 tarihinde kapatılması ile 1.03.1950 tarihinden itibaren yerine kurulan Devlet Üretme Çiftlikleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yer almıştır. A.O.Ç. için 24.3.1950 tarihinde 5659 sayılı (33) özel yasa çıkarılmıştır. Atatürk Orman Çiftliği özel hukuk hükümlerine göre yönetilecektir.

Ama yasanın 10. maddesiyle A.O.Ç.nin “kanun yayımı tarihindeki sınırları içinde bulunan gayrimenkullerin gerçek veya tüzel’ kişilere devir ve temliki, kamulaştırılması özel bir kanunla izin alınmasına bağlıdır” hükmü getirilmiştir. Böylece küçülmeye başlayan AOÇ  Özel yasaların çıkmasına rağmen bu dönemde de A.O.Ç.’nin parçalanması devam etmiş ve özellikle 6238 sayılı yasa Çiftliğin yağmalanması için bir kılıf teşkil etmiştir. Bunlardan biri de Demokrat Parti iktidarı zamanında çıkartılan bu yasa ile Atatürk Orman Çiftliği alanından yapı kooperatiflerine toplam 5070 hektarlık alan tahsis edilmesidir.

Günümüzde Çiftliğin yapısı hızla bozulmakta, alanı giderek küçülmektedir.2016 Mayıs ayı içerisinde Atatürk Orman Çiftliği arazisinde bulunan ve Atatürk’ün Çiftlik Evi olarak bilinen Marmara Köşkü yıkılmış ve kamuoyu tarafından tepki toplamıştır. Tarihi ve kültürel miraslarımızdan olan bu Köşkün hukuken yıkılmak yerine onarılması gerektiği halde yıkılması, hükümetin hukuktan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha göstermiştir.

Bununla birlikte Atatürk Orman Çiftliği sınırlarındaki en büyük kaçak yapı olan (Kaç)Ak Saray ise sivil toplum kuruluşlarının bütün hukuki itirazlarına rağmen bugün maalesef Çiftlik sınırlarını işgal etmektedir.Konuyla başından beri mücadele eden Mimarlar Odası Ankara Şubesi ise mücadele sürecinde yaşananları ve binlerce belgeyi bir internet sitesi aracılığıyla kamuoyuyla paylaşmaktadır. www.aocmucadelesi.org  http://www.aocmucadelesi.org  

 

This entry was posted in ATATURK, Doga - Cevre - Ekoloji - Tarim, TSK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *