ARŞİV SANDIĞINDAN BUGÜNE * PERDE ARKASI * Washington Times * ‘İSLAMOFAŞİST’ ABD BASININDA İLK KEZ ERDOĞAN İÇİN KULLANILMIŞTI * “İSLAMOFAŞİSTLER ATATÜRK REJİMİNİ YIKMAK İSTİYOR” * İslamofaşist darbenin özellikle odaklandığı hedeflerin başında Türkiye’nin laik eğitim sisteminin geldiğini belirten gazete, medrese benzeri imam hatip liselerinin ve sadece Kur’an eğitimi verilen “diğer okulların” desteklendiğini ifade etti.

CEHENNEME GİDEN YOLUN TAŞLARI GEÇMİŞTE DÖŞENDİ
UYARMAMIZA RAĞMEN LİBERAL YARIM AYDINLAR UYUYORDU !

14 Mart 2006
WASHINGTON(ANKA)

WT: Erdoğan İslamofaşist darbe istiyor

Washington Times gazetesi yaklaşık altı ay aradan sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İslamofaşist darbe istediği iddiasını yineledi.

Amerika’da yayınlanan ve zaman zaman Türkiye’ye yaptığı sert çıkışlarla tanınan Washington Times gazetesi, Başbakan Erdoğan’ın İslamofaşist bir darbe istediğini, ordunun da bu isteğin karşısında durduğunu savundu. Gazete, Rektör Aşkın ve Orgeneral Büyükanıt olaylarının da “Erdoğan’ın İslamofaşist darbesinin” bir parçası olduğunu öne sürdü.Frank J. Gaffney Jr. tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye’nin 80 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk tarafından teokratik ve Birinci Dünya Savaşı’ndan malup ayrılan Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden yaratıldığı belirtildi. Türkiye’nin modern ve son derece laik bir ülke olduğu vurgulanan haberde, Türkiye’de laik hükümetin en büyük garantörünün -bu bazen demokratik kuralların çiğnenmesi anlamına gelse de- ordu olduğu belirtildi. Ordu’nun Türkiye’de bu yüzden en çok saygı duyulan kurumların başında olduğu da vurgulandı.

“İSLAMOFAŞİSTLER ATATÜRK REJİMİNİ YIKMAK İSTİYOR”

“İslamofaşist Darbe?” başlıklı yazıda, Atatürk’ün düzenini sona erdirilmesinin ve hilafetin tekrar kurulmasının İslamofaşistlerin en büyük hedefi olduğu belirtildi.

İslamofaşizmin Suudi Arabistan başta olmak üzere İslami rejimler tarafından desteklendiği ve bunun tehlikeli bir siyasi hamle olduğunu belirten Washington Times, İslamofaşizmin yükselişinin ardından Batı’da Türkiye’nin tekrar Müslüman dünyaya bir model bir olarak görülmesinin umut edildiği belirtildi.

Gazete Batı’nın bunu “2002 yılında İslamcı Recep Tayyip Erdoğan’ın oyların azınlığını almasının ardından iktidarda bir tekel haline gelmesine rağmen bile” sürdürdüğünü belirtti.

Batı’nın bu umudunun, Türkiye’nin Avrupa Birliği ile müzakerelere başlamasına izin verilmesinin altında yatan gerçek olduğu belirtilen yazıda, AB sürecinin Erdoğan tarafından “orduyu şah mata getirmek için başarılı bir şekilde kullanıldığı” ifade edildi.

YEŞİL SERMAYE

Yazıda, “Böylece Erdoğan’ın ülkedeki laik kurum ve geleneklere karşı giriştiği İslamofaşist darbe isteğinin karşısındaki ordunun, Türkiye’yi ’Avrupa’nın dışında tutmakla’ suçlanabildiği” ifadeleri yer aldı.

Altı ay önce de benzer bir makaleye yer verdiklerini hatırlatan gazete, Türk ekonomisinin “yeşil sermaye” olarak da bilinen ve Suudi Arabistan ile diğer bazı Körfez devletlerinin petrolden gelen milyarlarca dolarına boğulduğunu belirtti.

Yazıda, Bu paranın Türk iş hayatına akarak İslamcıların güç merkezini oluşturması ve İslamofaşist terörü desteklemesine neden olabileceğine inanmak için nedenler bulunduğu ifade edildi.

Gazete, İslamcıların “klasik faşist teknikleri” kullandıklarını yani “yeşil fonları”, demokratik muhalefeti destekleyen işadamlarının, Türkiye’nin geniş Alevi azınlığın, Türkiye’nin başarılı ekonomisi ve sosyal modernizasyonu için önemli olan çalışan kadınların, laik bürokrasinin ve basının karşısında kullandıklarnı belirtti.

İSLAMOFAŞİST DARBENİN HEDEFİ LAİK EĞİTİM SİSTEMİ

İslamofaşist darbenin özellikle odaklandığı hedeflerin başında Türkiye’nin laik eğitim sisteminin geldiğini belirten gazete, medrese benzeri imam hatip liselerinin ve sadece Kur’an eğitimi verilen “diğer okulların” desteklendiğini ifade etti. Yazıda Erdoğan’ın kendisinin de imam hatip mezunu olduğuna dikkat çekildi.

Gazete eğitim gibi yargının da İslamofaşist darbenin hedeflerinden biri olduğunu ifade etti.

“AŞKIN DAVASINDA SAVCI YUKARIDAN EMİR ALDI”

Öncelikle ilk olarak “yukarıdan emirler alan bir yerel savcının” laik akademisyen Yücel Aşkın hakkında suçlamalar ortaya attığını belirten gazete, on binlerce Kur’an eğitimi veren okuldan mezun olmuş kişinin yargıç olarak atandığını ve bunların şeriata göre dava yönetmesine söz verildiğini iddia etti.

Erdoğan’ın okullarda türban yasağını destekleyen AİHM kararını da eleştirdiğini hatırlatan gazete, mahkemenin kararının ardından Erdoğan’ın “Buna onlar karar veremez, o hak ulemanındır” dediğini belirtti.

Gazete bu açıklamanın Erdoğan’ın Türkiye’nin AB’ye katılımı yönünde gösterdiği çabaların inandırıcılığının sorgulanmasına da neden olduğunu ifade etti.

“ERDOĞAN AB SÜRECİNİ ORDUYU EKARTE ETMEK İÇİN KULLANIYOR”

Erdoğan’ın AB sürecini basit bir şekilde laik hukuku koruyan orduyu ekarte etmek için kullandığını öne süren gazete, Başbakan Erdoğan’ın orduyu İslamofaşist düzeni kurma yolunda bir engel olarak gördüğü savunuldu.

“BÜYÜKANIT OLAYI BUNUN KANITI”

Gazete, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt hakkında ortaya atılan suçlamaların da bu çerçevede gündeme geldiğini savundu.

Büyükanıt’ın bu yaz Genelkurmay Başkanı olmasının beklendiğini belirten gazete, Büyükanıt’ın Cumhuriyet karşıtları aleyhinde söylemleriyle tanındığını belirtti.

“AYNI SAVCI SUÇLADI”

Kara Kuvvetleri Komutanını suçlayan savcı ile Yücel Aşkın’ı suçlayan savcının aynı kişi olduğuna dikkat çeken gazete, Büyükanıt hakkındaki suçlamaların da en az Aşkın’a yöneltilenler kadar saçma olduğunu belirtti.

Yazıda son olarak Amerika ve diğer özgürlük yanlısı ülkelerin İslamcı bir Türkiye’yi Müslüman dünyaya bir örnek olarak göremeyeceği ve bu yolda Türkiye’nin artık özgür dünyanın değerli bir üyesi olamayacağının anlaşılması gerektiği belirtildi.

ERDOĞAN’A “İSLAMOFAŞİST” DİYEN YAZAR KİM

Başbakan Erdoğan’ı “İslamofaşist darbe istemekle” suçlayan Frank Gaffney, Amerikan Güvenlik Politikaları Merkezi’nin başında bulunuyor. Gaffney daha önce Reagan döneminde Savunma Bakanlığı’nda görev yapmıştı.

Washington Times gazetesinde Erdoğan’ı “İslamofaşistlikle” eleştiren Frank J. Gaffney Jr. Ayrıca “Savaş’ın Temeli: Amerika’nın Özgür Dünya Savaşı’nda Galibiyet İçin Gereken 10 Adım” kitabının da baş yazarlığını yaptı.

Gaffney, Reagan döneminde Amerikan Savunma Bakanlığı Uluslararası Güvenlik Politikaları biriminde, daha sonra da Savunma Bakanlığı Nükleer Güçler ve Silah Kontrol Politikası departmanında görev yaptı.

Frank. Gaffney Senatör John Tower yönetiminde Sanato Silahlı Servisler Komitesi’nde de bulundu. Halen Washington Times gazetesinde köşe yazarlığı yapan Gaffney aynı zamanda www.warfooting.com  sitesi için yazılar yazıyor.

‘İSLAMOFAŞİST’ ABD BASININDA İLK KEZ ERDOĞAN İÇİN KULLANILMIŞTI

‘İslamofaşist’ nerden geliyor?

İngiltere’de sivil uçakları hedef aldığı bildirilen ancak önlendiği kaydedilen terör saldırıları ile ilgili olarak ABD Başkanı George Bush’un, “ABD’nin İslamcı faşistlerle savaş halinde olduğunun göstergesi” sözleri ardında başlayan tartışma sürüyor.

Peki Bush’un sözleri ardından dikkatlerin üzerine çevrildiği “İslamofaşist” ifadesi nereden geliyor? Söz konusu ifade ilk kez bundan yaklaşık 1 yıl önce ABD’li Neo-Con’ların yayın organlarından Washington Times tarafından, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için kullanılmıştı.

Gazetenin 27 Eylül 2005 tarihli sayısında yayınlanan bir makalede, Erdoğan’ı, “laik Müslüman demokratik” Türkiye’yi sistematik bir biçimde “İslamofaşist” bir yapıya dönüştürmekle suçlamıştı.

Frank J. Gaffney Jr imzalı makalede, Türkiye’deki bu değişimin sinyallerini görmenin zor olmadığı savunulmuş ve 11 Eylül 2001’den sonra Amerika’dan ayrılan Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerine ait “yeşil sermaye”nin Türkiye’ye aktığı öne sürülmüştü.

İMAM HATİPLER SUÇLANMIŞTI

Makalede, Türkiye’nin geleneksel laik eğitim biçiminin “medrese benzeri imam hatip liseleri” ile kuşatıldığı da ifade edilmişti ve bu okullar “İslamofaşist” ideoloji yönünde eğitim verdikleri belirtilmişti.Yazıda, 4-12 yaş arasında bu tür eğitim alan çocukların radikal İslamcı doktrine göre eğitildikleri ifade edilmiş ve Erdoğan’ın da imam hatip mezunu olduğunu hatırlatılmıştı.

İDDİALAR ALTI AY SONRA TEKRARLANMIŞTI

Aynı yazar, 14 Mart 2006 tarihli bir başka yazısında da Erdoğan ile ilgili “İslamofaşist” iddialarını tekrarlamıştı. Frank J. Gaffney Jr. imzalı makalede Erdoğan’ın İslamofaşist bir darbe istediği, ordunun da bu isteğin karşısında durduğunu savunulmuştu.

Makalede, Rektör Yücel Aşkın ve Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile ilgili gelişmelerin de “Erdoğan’ın İslamofaşist darbesinin” bir parçası olduğunu öne sürülmüştü.

“İslamofaşist Darbe?” başlıklı yazıda, Atatürk’ün düzenini sona erdirilmesinin ve hilafetin tekrar kurulmasının İslamofaşistlerin en büyük hedefi olduğu belirtilmişti. Yazıda, İslamofaşizmin Suudi Arabistan başta olmak üzere İslami rejimler tarafından desteklendiği ve bunun tehlikeli bir siyasi hamle olduğuna dikkat çekilmişti.

İFADEYİ ORTAYA ATAN GAFFNEY KİMDİR?

Başbakan Erdoğan’ı “İslamofaşist darbe istemekle” suçlayan Frank Gaffney, Amerikan Güvenlik Politikaları Merkezi’nin başında bulunuyor. Gaffney daha önce Reagan döneminde Savunma Bakanlığı’nda görev yapmıştı.

Washington Times gazetesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı “İslamofaşistlikle” eleştiren Frank J. Gaffney Jr. Ayrıca “Savaş’ın Temeli: Amerika’nın Özgür Dünya Savaşı’nda Galibiyet İçin Gereken 10 Adım” kitabının da baş yazarlığını yaptı.

Gaffney, Reagan döneminde Amerikan Savunma Bakanlığı Uluslararası Güvenlik Politikaları biriminde, daha sonra da Savunma Bakanlığı Nükleer Güçler ve Silah Kontrol Politikası departmanında görev yaptı.

Frank. Gaffney Senatör John Tower yönetiminde Senato Silahlı Servisler Komitesi’nde de bulundu. Halen Washington Times gazetesinde köşe yazarlığı yapan Gaffney aynı zamanda www.warfooting.com sitesi için yazılar yazıyor.

ANKA
http://www.haberturk.com/newengine.php?haberturk=haber&@=240952

Frank J. Gaffney Jr
By – The Washington Times
Monday, March 13, 2006

Islamofascist coup?

Arguably, among the most pressing questions of our time are: Can Islamic nations enjoy the benefits of secular, tolerant and accountable government — and will they be able to do so in the future?

A bellwether may prove to be Turkey, the modern and very secular state created some 80 years ago by Mustafa Kemal Ataturk on the ashes of a theocratic Ottoman Empire defeated in World War I. His legacy has been one of the best hopes for believing Muslims could practice their faith without being subjected to the dictates of repressive theocracy.

It is important to note that the guarantor of that secular government in Turkey — sometimes at the expense of democratic rule — has historically been the country’s military. For this reason among others, the armed forces remain Turks’ most highly regarded institution.

Ending Ataturk’s experiment and restoring the Muslim caliphate it supplanted has long been a goal of Islamofascists, adherents to a dangerous political movement whose global reach and terrorist methods have largely been enabled by decades of investment by the world’s repressive Islamist regimes, led by Saudi Arabia. The rise of Islamofascism has prompted some in the West to hope Turkey would continue to serve as a model for the Muslim world even after an avowed Islamist named Recep Tayyip Erdogan in 2002 parlayed a minority of votes into a monopoly of power.

This delusion contributed to the European Union allowing its negotiations for Turkish accession to the EU to be skillfully used by Mr. Erdogan to checkmate Turkey’s military. Thus, had the armed forces acted to prevent Mr. Erdogan’s creeping Islamofascist coup against the country’s secular institutions and traditions, they would have been blamed for keeping Turkey “out of Europe.”

Six months ago, this column documented the comprehensive nature of Mr. Erdogan’s takeover. To recap:

• The Turkish government and economy is being corrupted by billions of dollars in what is known as “green money,” from Saudi Arabia and other Persian Gulf states awash with petro-windfalls. There is reason to believe some of this unaccountable cash is finding its way into Turkish businesses, creating revenue streams used to consolidate the Islamists’ power base and finance Islamofascist terrorism.{bullt

• The Islamists are employing classic fascistic techniques, using “green” funds and the power of the state to go after strategic targets such as: enterprises of businessmen who support the democratic opposition; banks they own or rely upon for financing; Turkey’s large Alevi minority — whom intolerant Islamofascists try to vilify and persecute as “apostates”; working women (a key ingredient in Turkey’s successful economic and social modernization); the secular bureaucracy; and the press. Particularly worrisome is that consolidation of media ownership has resulted in considerable self-censorship and, of late, propagandizing against the West (including notably a spate of wildly popular, virulently anti-American books and movies).

• A special focus of the creeping Islamofascist coup has been Turkey’s traditionally secular educational system. It is being steadily adulterated by madrassa-style imam-hatip and other “schools” where students are taught only the Koran and its interpretation according to the Islamofascists. The age at which such indoctrination can begin has been lowered to 4 years old.

• The prime minister, himself an imam-hatip graduate, has also mounted assaults on two other fronts that reveal Mr. Erdogan’s ominous plans not only for the country’s educators but for another critical Turkish institution, as well: the judiciary.

First, a local prosecutor, clearly acting on orders from higher up, indicted a prominent secular academic — a university rector named Yucel Askin — on preposterously trumped-up charges. Their subsequent dismissal by a court has only intensified Mr. Erdogan’s determination to subvert the judiciary. Tens of thousands of Koranic school graduates are being appointed as judges, assuring they will increasingly serve as instruments of Sharia religious law.

Worse yet, Mr. Erdogan has lately demonstrated that when he does not get his way in court, he is prepared to dispense with the judiciary altogether. This was the upshot of another government-inspired assault on the country’s secular universities, a case brought before the European Court of Human Rights by a female student who insisted on wearing a prohibited hijab (headcovering) to class.

When this appeal was rejected, Mr. Erdogan angrily declared, “The court has no right to speak on this issue. That right belongs to the ulema (clerics).”

• This statement demonstrates the cynicism of Mr. Erdogan’s purported efforts to have Turkey join the European Union. Far from being willing to adhere to European human rights and other standards, he has simply viewed the EU accession process as a means of keeping the army from once again intervening to preserve secular rule — probably the last remaining threat to his consolidation of Islamofascist power.

Emboldened by the success of this gambit, Mr. Erdogan has now gone after one of Turkey’s most highly regarded generals, Land Force Commander Gen. Yasar Buyukanit, who is widely expected to become the head of the Turkish military this summer. He is a courageous and outspoken anti-Islamist and the regime clearly views his ascendancy as a threat and had the same local prosecutor who went after the university rector file no-less-absurd charges against Gen. Buyukanit.

Fortunately, the cumulative effect of Mr. Erdogan’s Islamofascist assault on Turkish democracy is becoming more apparent to his countrymen and opposition appears to be rising at home. It behooves the European Union to reinforce the political effect of such sentiment by making clear that Islamofascist behavior will preclude Turkey from membership, not efforts by the Turkish military to counter the Islamists’ takeover.

And the U.S. and other freedom-loving nations must make it clear they view an Islamist Turkey as no model for the Muslim world and a threat to Turkey’s standing as a valued member of the Free World.

Frank J. Gaffney Jr. is president of the Center for Security Policy and a columnist for The Washington Times He blogs at www.WarFooting.com

http://www.washingtontimes.com/news/2006/mar/13/20060313-094413-3980r/?page=all

This entry was posted in DEVRİM VE KARŞI DEVRİMLER, DİN-İNANÇ, FAŞİZM, İrtica. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *