‘Zekeriya Öz kaçmış diyeler…’*** “Bu büyük balıklar, dedi, öyle son anda kaçmaz, onları kim bilir ne zaman ve nasıl kaçırdılar, sonra da nasıl kayıt düştüler! Kaçmalarından önce, başta Zekeriya Öz olmak üzere meslekten ihraç edilmiş bu üç savcı hakkında “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Cebir şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs””

Ali Sirmen
asirmen@cumhuriyet.com.tr
cumhuriyet.com.tr
13 Ağustos 2015 Perşembe

‘Zekeriya Öz kaçmış diyeler…’

Bunlarla da ilgilenebilirsiniz

“Zekeriya Öz kaçmış diyeler
İki gün sonra duyalar.
Soğuk su ile yuyalar
Öyle garip Savcı Beyim”

Zekeriya Öz ile birlikte savcılar Celal Kara ve Mehmet Yüzgeç de kaçmış… Ama simge kişi, kült isim Zekeriya Öz olduğundan, manşetlere onun adı geçti. Kulağı delik bir dostum önceki gün telefon etti:

– Bu büyük balıklar, dedi, öyle son anda kaçmaz, onları kim bilir ne zaman ve nasıl kaçırdılar, sonra da nasıl kayıt düştüler! Kaçmalarından önce, başta Zekeriya Öz olmak üzere meslekten ihraç edilmiş bu üç savcı hakkında “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “Cebir şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya, görevlerini yapmasına kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs” gerekçesiyle tutuklama talebiyle yakalama kararı çıkarılmıştı. Haberi okuyunca kendi kendime güldüm:

– Anlaşılan Tarzan güç durumda! Hey gidi Zekeriya Öz, hey! Bir zamanlar ne dehşetengiz bir savcı, ne kutsal bir kurtarıcıydı o!

Müthiş Savcı gazetelerin TV’lerin baş köşelerinden inmezdi.Demokratlar, onu dehşetle izlerlerken oportünistler, yalakalar övgüler düzerlerdi.

– Ne oluyoruz, diye sorduğunuzda yanıt hazırdı:
– Efendim, Türkiye bağırsaklarını temizliyor.
– Üstadım, rejimin üstündeki vesayet tasfiye ediliyor.
– Böyle hukuksuzluk mu olurmuş? dendiğinde hemen cevabı yapıştırırlardı:
– Ayrıntıya takılıp kalmayın! Bunlar basit usul sorunları, esasa bakın, esasa! İnsanlar sorgusuz sualsiz, hukuksuz, suçsuz, delilsiz içeri atılmaktayken, Başbakan buyurmuştu:

– Bu davanın savcısı benim! Bu durumda, kim aklı başında bir hukukçunun şu sorusuna yanıt verebilirdi:

– Başbakan, bu açıklamasıyla suç işlemiyor, üstüne bir de Öz’ün hukuksuz uygulamalarının azmettiricisi olmuyor mu?

Tayyip Bey bütün bunlara kulak asmıyor ve Zekeriya Öz kendini serbest, rahat hissetsin, diye ona zırhlı araçlarından birini gönderiyordu.
Ama şimdi yukarıdaki soru önem kazandı:

– Evet, savcı suç işlemişse, dayandıkları, güvendikleri, kışkırtıcıları, azmettiricileri, sırt sıvazlayıcıları nerede?
Sakın paralelciler de kaçtılar falan demeye kalkmayın!

Siz, siz ortada dolaşanlar, başka ikbalin koltuğunda oturanlar ve de onların yanında, çanaklarını yalayanlar, sizler hep ortadaydınız! Hepinizi, hepinizi gördük. Paralel falan değil, en baştakinden başlayarak aşağı doğru devam edince gördük ki, onlar o sırada savcı Zekeriya Öz’e türkü çığırıyorlardı:

– Beraber yürüdük biz bu yollarda,/ Beraber ıslandık yağan yağmurda,
Şimdi benim gözlerim de onları arıyor tenhalarda.

Hayret hepsi yok olmuşlar! Galiba hepsi, bir olmuşlar, “Paralel Şeytanı!” taşlamaya gitmişler.

Evet, beraber yürüdüler o yollarda/ Beraber ıslandılar yağan yağmurda./ Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda/ Bana her şey Zekeriya Öz’ün azmettirenlerini ve yalakalarını hatırlatıyor.

http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/344003/_Zekeriya_Oz_kacmis_diyeler…_.html

This entry was posted in ERGENEKON - BALYOZ, HUKUK-YARGI-ADALET, İHANET VE YABANCI YANDAŞLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *