01 Mayıs 2015
Rifat Serdaroğlu
İNANÇLI NESİL
Bilal Oğlan; “Arkadaşlar, inançlı nesiller yetiştirmeliyiz” dedi!
Başta Vali olmak üzere TC Devletinden maaş alan bürokratlar, “Evet Efendim” dediler ve kafalarını emme-basma tulumba gibi salladılar…
Süper zeki delikanlı, kaldırımda durmuş ve yanından geçen birine sormuş;
“Arkadaş karşı yaka neresi?” Adam; “Aha yolun karşı tarafı” demiş.
Karşıya geçen delikanlı, işi sağlama almak için bir daha sormuş;
“Arkadaş karşı yaka neresi?” Yaşlı Amca, yolun karşısını göstermiş!
Tekrar geldiği yere dönen delikanlı, kaldırımdaki birine yine sormuş;
“Yahu birader karşı yaka neresi?” Sorduğu kişi, manyak mısın kardeşim,
elbette ki karşı taraf, diye karşı kaldırımı göstermiş. Delikanlı bir karşıya, bir o tarafın karşısına gide gele ter içinde kalmış. O arada telefonu çalmış, bakmış arayan babacığı; “Nerde kaldın oğlum, iki saattir seni bekliyorum yahu.”
Delikanlı; Babacığım, geleceğim ama buradaki insanlar kafayı yemişler, karşı yakanın neresi olduğunu bir türlü bilemiyorlar. Yarısı bir tarafı, yarısı diğer tarafı gösteriyor, Bu yüzden geç kaldım, deyince babacığı; “Anladım Bilal anladım, en iyisi sen bir taksiye bin ve sadece adresi söyle, sakın konuşma…” demiş.
TC Devletinin İzmir Valisini, AKP İzmir İl Başkanı ve Yardımcılarını, AKP Milletvekillerini, AKP’ li işadamlarını ve 50 den fazla okul müdürünü Bilal Oğlan’ın komutasındaki emir erleri gibi görünce, ülkem ve ülke demokrasisi adına bir kez daha üzüldüm.
Sizce Türkiye Cumhuriyeti, bir Hukuk Devleti midir? Anayasamız öyle yazıyor! Kaynağını Anayasadan almayan yetkiyi kimsenin kullanamayacağı bilinmez mi?
Peki, Anayasamızın neresinde Devletin Valisi, Devletin Okul Müdürleri, Devletin Bürokratları tek özelliği Cumhur’un Başı ’nın oğlu olmak olan bir çocuğun emrine girer ve devletin olanaklarını Bilal Oğlanın ayaklarının altına serer, diye yazıyor? Bu ne densizliktir?
Yarın, Cumhur’un Başı’ nın Eşi, Kızı, diğer Oğlu, Damadı aynı şekilde davranmak isterse ne yapacağız? Devlette yeni makamlar mı kuracağız? Emine Hanımın Valisi, Bilal Oğlanın Valisi, Sümeyye Kızımızın Valisi, Burak Oğlanın Valisi, Damat Berat’ın Valisi! Burası çöl Bedevilerinin yaşadığı bir Çadır Devleti mi?
Sorunu kökten çözmek için, Yeni Türkiye’nin Yeni Anayasasına şöyle yazsak; “Cumhur’un Baş’ı seçilince, onun yaşayan tüm birinci ve ikinci dereceden yakınları da seçilmiş olur. Onlar da Cumhur’un Başı ile astığı astık-kestiği kestik yetkisine sahiptirler. Ölmüş olanlarda evliya olarak anılırlar.Tüm Devlet Kurumları bunlara da aynen itaat edeceklerdir…” İşte bu kadar! Bundan sonra o da, sülalesi de, bizde rahatız!
Kısa yoldan bir çözüm yolu daha var. İsterseniz onu da yapabilirsiniz;
Eski zamanda Caminin birine, bir hırsız dadanmış. Cemaat tam namaza durunca, hırsız gelip ayakkabıları çalıyormuş. Bir-iki-üç, bu böyle devam etmiş. Ne yapsalar ayakkabıların çalınmasını engelleyememişler. Bir gün aksakallı biri köye gelmiş. Köylü, dertlerini ona anlatmış. Aksakallı Dede, Köyün İmamına bir şeyler söylemiş ve ertesi gün İmam, köyün hırsızını Camiye bekçi yapmış! O günden sonra ne Camiden ne de köyün başka bir yerinden bir çöp bile çalınmamış…
Hikâye bu ama ders almak gerekir;
Mevcut rezilliklerden şikâyetçi iseniz; Bilal Oğlanı Milli Eğitimin başına, Burak Oğlanı Hazinenin başına, Sümeyye Kızımızı Adaletin başına, Berat Oğlanı da TOKİ’ nin başına getirin, siz de rahat edin, onlar da rahat etsinler… Aynen Esad, Kaddafi, Saddam, Suudi Arabistan rejimlerinde olduğu gibi!
Yetkileri olmadığı halde, Türk Devletinin ve Türk Milletinin başına musallat olanlar sadece bunlar olsa, hadi lanet olsun deyip, sineye çekelim! Amma, bunların hepsini birden doyurmak mümkün değil ki! Anayasa ve Yasalar bunlar için, uyulacak değil çiğnenecek şeylerdir. Kendilerine göre bunlarda ar-namus tertemiz. Ağızlarından bakın, diplerini görürsünüz…
Ya gerçek nasıl?
Cumhurun Başı, her adım attığında Anayasayı ihlal suçu işliyor. Başbakan Davutoğlu, hiç hakkı olmadığı halde, Türk Devletinin tüm olanaklarını AKP seçimleri için kullanıyor.
Şu an hiçbir vasfı olmayan Efkan Ala denen adam, devletin helikopterini lojmanını-araçlarını utanmadan kullanmaya devam ediyor. Bakanların tamamı, seçim propagandası için haksız yere, devletin olanaklarını kullanıyorlar.Valiler, Kaymakamlar arsızca AKP İl-İlçe Başkanları gibi çalışıyorlar.
Bu yapılan yanlışlara karşı Türk Milleti olarak ne yapmalıyız? Susup, kabullenip oturacak mıyız? Kanunsuzluğun, tek adam yönetiminin boyunduruğuna mı gireceğiz? Elbette ki hayır!
Hz. Peygamberimiz şöyle buyurur;
“Eğer bir kötülük yanlışlık görürseniz, elinizle düzeltin. Elinizle düzeltmeye gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin. Dilinizle de düzeltmeye gücünüz yetmiyorsa buğz (ondan yüz çevirin) edin…”
7 Haziran’da fırsat ayağımıza geliyor. Tarikat-Cemaat artıklarına, Kürtçü-Bölücü PKK elemanlarına oy vermeyerek bu “Korku İmparatorluğunu” Türk Milleti olarak yıkacağız ve bu bozuk düzeni değiştireceğiz.
Herkes oy kullanacak, eş-dost-akraba-komşu beraberce sandığa gideceğiz.
Tek-tek verilen oylar, toplamda Türk Milletinin şamarı olarak Hırsızların-Yolsuzluk yapanların-rüşvetçilerin- Kürtçü Bölücülerin-Lâik Cumhuriyet-Hukuk Devleti ve Atatürk düşmanlarının suratlarına inecek…
Sağlık ve başarı dileklerimle