ERDEMLİ BİR DEVLET ADAMI VE SİYASETÇİ * Paşa” çocuğu olarak köşkte doğmuştu

Nuh Çetin

Erdal İnönü

6 Haziran 1926 günü bir “Paşa” çocuğu olarak köşkte doğmuştu. Ama şimdiki sonradan görme görgüsüzler gibi lüks yaşamak adına devlet malını har vurup harman savurmadı. Mütevazı, saygılı, zeki ve zarif idi…
*
Babası başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yaptığı halde, ihaleler kapmak, müteahhit soymak, vakıflar kurup soygunlar yapmak yolunu seçmedi. Zor yolu seçti:  Bilim adamı oldu.

“İnönü-Wigner Grup İndirgenmesi” adıyla bilinen formülü, çağdaş matematiksel fiziğin temel kavramlarından biri kabul edildi. TÜBİTAK Bilim ödülü kazandı.

Meclis oturumlarında vekiller ağız dalaşı yaparken, kendine ayrılan koltukta sakince fizik denklemleri çözerdi.
*
ODTÜ’de rektörlük yaptı.
Siyaset yapmaya çağrıldı. Sol bir partinin başına getirildi. 12 Eylül’ün diktatörü, kurucu meclise bir sürü yobaz gerici sokarken, Kurtuluş Savaşı kahramanının oğlu olan bu nezih bilim adamını veto etti.
*
Siyasete kalite getirdi. Çalıp çırptığına dair tek kelime edilmedi. Yağcılığıyla bilinen necip milletimin kendisini omuzlara alma çabalarına, fizikçi düşün yapısıyla önlem getirmişti:

Yere yüz üstü yatar, ellerini ve ayaklarını dört bir yana uzatırdı.
Fizik kuralları İnönü’nün omuzlara alınmasını böylece önlemiş olurdu.
Görevlilerin tuttuğu şemsiyeyi ellerinden kapar, kendi elinde taşırdı.
Sinsice değil, samimiyetle gülerdi.
*
Hırsızlıklarına karşın anıt mezarlarla onurlandırılan, ağzı bozuk-ruhu bozuk uyduruk siyasetçilerin egemenliğinde siyaset yapmış, siyasete renk katmıştı.Zamanı geldiğine kanaat getirdiği gün, kendi isteğiyle siyasetten çekildi.
*
Yedi sene önce bugün, hiç sevmediği omuzlar üzerinde son yolculuğuna uğurlandı.Geride tebessümle anımsanan siyasî replikler bırakarak…
*
Vatandaşın biri sormuştu:
-Sayın İnönü, sizi bu sıralar sinema salonlarında göremiyoruz pek?
-Tabi, sinema salonları karanlık oluyor.
*
-Ölürüm yolunaaa !.. diyerek seçim otobüsünün önüne atılan kadına eliyle engel olmuştu:
-Dur ! Bir oy, bir oydur !..
*
ABD’de bulunduğu yıllarda dairenin bir köşesinden fırlayıp çıkan fare eşini paniğe sokmuştu. Sandalyenin üzerine sıçrayarak Erdal İnönü’ye haykırmıştı:

-Erdaaall yakala şunu !.. Erdal İnönü sakince yanıtlamıştı:
-Ama Sevinç, ben kedi miyim ?..
*
Giderek eksikliği daha çok hissediliyor. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum…

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *