SİYASİ TARİHİN İÇİNDEN *** MİLLİ MÜCADELEDE ZARARLI DERNEKLER VE İSYANLAR 1 -2 -3 * Said Molla’nın ihanet mektupları

01.12.2014
Yeni Çağ Gazetesi

MİLLİ MÜCADELEDE ZARARLI DERNEKLER VE İSYANLAR 1

Ankara, savaşta da barışta da birçok devletle mücadele etmek zorunda kaldı

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş savaşı mücadelesi verirken tam tabiriyle yedi düvelle boğuşuyordu. Mustafa Kemal Paşa vatanı kurtarmak için bir yandan düşmanla cephede mücadele ederken içeride de hainler -iç düşmanlar- boş durmuyor her türlü engellemeyi yapıyorlardı. Bu iç düşmanlar arasında Türklük aleyhinde faaliyetlerde bulunan, yabancılar tarafından kurdurulan ve maddi manevi desteklenen dernek ve cemiyetler de bulunuyordu…

Bu konuda “Şu Çılgın Türkler” ve “Diriliş Çanakkale 1915” kitaplarının yazarı rahmetli Turgut Özakman şöyle diyordu: “Kısacası Ankara yönetimi, birden çok devlet, millet ve toplulukla savaşıp çekişmiş, çatışmıştır; barış görüşmelerinde de yine birçok devletle mücadele etmek zorunda kalacaktır. Onun için ’yedi düvelle savaş’bir efsane değildir ve Türkiye bu şaşırtıcı mücadeleden galip çıkmıştır.”

Bu yazı dizimizde araştırdığımız muhtelif kaynaklar ve Mahmut Yılbaş’ın Müdafaa-i Hukuk dergisinde yayınlanan makalesinden faydalandık. Osmanlı Devleti’nin içine düştüğü zor durumdan faydalanarak Türk topraklarının bir kısmını ele geçirmek isteyen ve bu amaçlarına ulaşabilmek için devlet içerisinde iç karışıklıklar ve isyanlar çıkaran azınlıklar tarafından kurulan cemiyetler ile milli varlığa düşman cemiyetleri aktaracağız.

Büyük Türk ulusunun Mustafa Kemal Paşa önderliğinde Anadolu’da başlattığı Milli Mücadele hareketini ve Müdafaa-i Hukuk davasına karşı düşmanla işbirliği yapanların yönettikleri bir takım ihanet kuruluşları da vardır. Bu, Milli Mücadele’ye düşman kuruluşların başlangıçta gizli kalmış, ortaya çıkmamış asıl kurucuları ve perde arkası yöneticileri, yerli vatan hainleri ile yabancı düşmanlardır. Bu kuruluşların göstermelik yöneticileri muhtelif kaynaklar kandırılmış, üyeleri ise vatan hainlerine alet olan umutsuzlar, korkaklar ve düşmandan yardım uman zavallılarla safdiller ve gafillerdir.

Milli Mücadele’ye düşman bu çeşit kuruluşların en başta gelenlerinden biri, genellikle (İngiliz Muhipleri Cemiyetleri), bazı yazarlarca da (İngiliz Dostları Derneği) (Türk İngiliz Dostluk Derneği) şeklinde anılırsa da tam ve doğru adı ile (Türkiye’de İngiliz Muhipleri Cemiyeti=Association of the Frends of England in Turkey)’dir. ( Bakınız https://nacikaptan.com/?p=8462  )

20 Mayıs 1919 Salı günü beyannamesini Dahiye Nezareti’ne vererek kurulan bu cemiyet aslında Türklere karşı körü körüne ve şahsi bir düşmanlık politikası gütmüş bulunan eski İngiliz Başbakanlarından William Ewart Gladstone (1809-1898)’un tesirinde kalmış olan David Llyod George (1863-1945)’un Türkiye üzerindeki planlarını gerçekleştirmek için kurulmuş, açık faaliyetleri kadar fesatlıkları da bulunan bir casusluk teşkilatıdır.

02.12.2014
Yeni Çağ Gazetesi

MİLLİ MÜCADELEDE ZARARLI DERNEKLER VE İSYANLAR -2-

Amerikan mandası ile İngiliz mandası taraftarları iki ayrı cephe oluşturmuştu

İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin kurulmasında İngiltere’nin teşvikinin ve padişahın arzu ve tasvibinin etkili olduğu anlaşılmaktadır. Kuruluşun asıl amacı ise Türkiye’de İngilizlerin lehinde bir hava yaratmak ve Amerikan taraftarlığına karşı İngiliz taraftarlığını yaymak ve benimsetmekti.

Dr. Mine Erol’un değerli araştırmasında belirttiği gibi “Söylenebilir ki bu yüzden Amerikan mandası taraftarları, İngiliz mandasını istemeyenlerin katıldığı bir cephe vasfını da kazanmıştır. Fakat bu her iki gruptan farklı düşünenler de vardır. Bunlar kurtuluş çaresini silaha sarılmakta buluyorlardı. Türk halkının büyük çoğunluğunu bunlar teşkil ediyorlardı.”

Atatürk Nutuk’unda bu kuruluşlardan şöyle bahsetmektedir. “İstanbul’da mühim addolunacak teşebbüslerden biri İngiliz Muhipleri Cemiyeti idi. Bu isimden İngilizlere muhip (dost) olanların teşkil ettiği bir cemiyet anlaşılmasın! Bence bu cemiyeti teşkil edenler, kendi şahıslarını ve şahsi çıkarlarını sevenler ve şahıslarıyla çıkarlarının korunması çaresini Loyd George Hükümeti marifetiyle İngiliz himayesini teminde arayanlardır. Bu bedhahların, İngiltere Devleti’nin kül halinde bir Osmanlı Devleti muhafaza ve himaye etmek emelinde olup olamayacağını bir defa mülahaza edip etmedikleri (iyice düşünüp düşünmedikleri) cay-i teemmüldür. (Düşünülecek bir nokta, üzerinde durulacak bir husustur.)

Bu cemiyete intisap edenlerin başında Osmanlı Padişahı ve Halife-i ruy-i zemin (Yeryüzünün Halifesi) unvanını taşıyan Vahdettin, Damat Ferit Paşa, dahiliye nezaretini işgal eden Ali Kemal, Adil ve Mehmet Ali Beyler ve Said Molla bulunuyordu. Cemiyette, İngiliz Milletine mensup bazı sergüzeştçiler de vardı.

Mesela: Rahip Frew…
Bu cemiyetin iki cephe ve mahiyeti vardı. Biri aleni (açık gizli olmayan) cephesi ve medeni teşebbüsatla, İngiliz himayesini talep ve temine matuf mahiyeti idi. Diğeri hafi (gizli, saklı) ciheti idi, asıl faaliyet bu cihette idi. Memleket içinde teşkilat yaparak isyan ve ihtilâl çıkarmak, milli şuuru felce uğratmak, ecnebi müdahalesini kolaylaştırmak gibi haince teşebbüsler, cemiyetin bu gizli kolu tarafından idare edilmekteydi. Said Molla’nın cemiyetin açıktan yaptığı teşebbüslerde olduğu gibi gizli cihetinde de ondan daha çok rol oynadığı görülecektir. Bu cemiyet hakkında söylediklerim sırası geldikçe vereceğim izahat ve icabında göstereceğim vesikalarla daha vazıh anlaşılacaktır.”

Kâzım Karabekir Paşa da eserinde bu kuruluşun beyanname ve programını aynen yayınlayarak şunları söylemektedir: “İngiliz Muhipler Cemiyeti beyanname ve programını da hatıralarıma yazıyorum. Yeni nesil görsün ki Erzurum’da Millet İstiklali için Erzurum Kongresi’ni toplamak kararını verirken, İstanbul’daki Padişah ve Hükümet ve bunlar gibi millet kanını emmeye hazırlanan tufeyliler (asalaklar) Türk’ün geleceği için nelerle meşgul olmuşlardır.

03.12.2014
Yeni Çağ Gazetesi

MİLLİ MÜCADELEDE ZARARLI DERNEKLER VE İSYANLAR 3

Her türlü mandayı reddeden Mustafa Kemal’in şiddetle aleyhinde idiler

Yeni nesle ibret olsun ki emre ram olan menfaatperes mahluklarla (emre uyan çıkarcı yaratıklarla) milletin yolu bir uçuruma mühtehidir (uçurumda son bulmaktadır.) Kendi bağrında ve kendi hür evlatları ile kendi hükümetini kurmadıkça her millette olduğu gibi mazlum Türk Milleti’ne de İstikbal yoktur”.

Görülüyor ki Türk mensupları bakımından (Türkiye’de İngiliz Muhipleri Cemiyeti), baştaki Padişah VI. Mehmed Vahideddin ve Sadrazam Damat Ferid Paşa, Dahiliye Nazırı Ali Kemal, Adil Mehmed Ali ve Sadeddin Beylerle ayandan Hoca Vasfi Efendi olmak üzere, İngilizlerin idareye bir an önce el koymasını isteyen ve İngiliz himayesi projesini hazırlayan, milli güç ve güvenden yoksun, umudunu yitirmiş gafiller, korkaklarla bir takım satılmışlar tarafından, İngilizlere muhabbet ve taraftarlık, kendilerine çıkar sağlamak için, Milli Mücadeleye karşı kurulmuş bir ihanet şebekesidir.

Mustafa Kemal Paşa ve karargahının dört gün önce Samsun’a çıktıkları, Kazım Karabekir Paşa’nın Erzurum’da faaliyette bulunduğu ve bütün Anadolu’nun yer yer Milli Mücadele için kaynaştığı bir tarihte, 23 Mayıs 1919’da İstanbul’dan Said Molla’nın imzası ile bütün belediye başkanlarına çekilen birer telgrafla İstanbul’da (20 Mayıs 1919) kurulduğu bildirilen başlıca kurtuluş yolu(!) (İngilizler Muhipler Cemiyeti)nin her vilayette şubelerinin açılması istenmiştir.

Ayrıca halkın İngilizlere karşı derin muhabbet(!) ve tarafdarlık(!) beslediği; İngiliz himaye ve müzaheretini (koruma ve arkalanmasını) acele beklediği yolunda kaleme alınmış “düzme”, “ısmarlama” telgrafların bütün işgal kuvvetleri komiserlerine, Hükümete, gazetelere ve Paris Barış Konferansı’na gönderilmesi bildirilmiştir. Said Molla, devamlı surette Anadolu’daki Milli Mücadele’ye karşı olmaktan, her türlü mandayı reddeden Mustafa Kemal Paşa’nın şiddetle aleyhinde bulunmaktan geri durmamıştır.

Kurucu ve faal azaları arasında Halide Edip (Adıvar) ve Yunus Nadi (Abalıoğlu)’nin de bulundukları; 4 Aralık 1918 Çarşamba günü kurulan Wilson Prensipleri Cemiyeti’nin kuruluş ve faaliyetlerinin 6 ve 15 Aralık 1918 tarihli gazetelerde haber verilişi, bu işte gecikmiş bulunan Said Molla’ya ateş püskürtmüştü.

Dikkate diğer bir husustur ki Wilson Prensipleri Cemiyeti mensupları başında Halide Edip Hanım’la Yunus Nadi Bey’in adlarına rastlanmasını yadırgayan ve yeren Said Molla, bu kuruluşta kendi görmek istediği ve “bulunsalardı haydi neyse ne” dediği kısaca beğendiği kimselerin adlarını da sıralamıştır. Altı ay sonra ise bu saydığı hanım, bey ve paşaların kendi kurduğu İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin açıklanan kadrosunda yer aldıkları görülmektedir.

Padişahın ve kendi şahıslarının emniyetleri için İngilizlerden güvence dilenen Damat Ferid Paşa ve Said Molla gibi omuzdaşları, İngiliz Muhipleri Cemiyeti gibi bir kuruluşu kurmak ve desteklemekle İngilizlerin gözüne gireceklerini, güvenlerini kazanacaklarını ve yardımlarını sağlayacaklarını sanıyorlardı.

***

Yazıyı zenginleştirmek için Molla said ‘in rahip Frew ile yazışmalarını sunuyorum ;

İstiklal (bağımsızlık) diye bağıranlar kötü niyetlidir. ( Refi Cevat (1920) )

Sait Molla’nın “Üstad” dediği, İngiliz ajan Rahip Frew’a yazdığı mektuplar, 1919 ve 1920 yıllarındaki iç isyanlarda bu ikilinin oynadığı rolü, apaçık gözler ününe sermektedir. M. Kemal Söylev’de bu ihanet belgelerine geniş yer vermiş ve onların gençliğe duyurulmasını istemiştir. Bu konuya ilişkin olarak dileğini Mazhar Müfit’e (Kansu) iletmiştir.

“Belgelerin kopyalarını al. Ben yazmasam sen yazarsın. Yazarsam sen de anılarını yazdığında bunları anlatmayı unutma. Çünkü bunlar, Ulusal Savaşımızda karşı karşıya kaldığımız gizli ve açık bin bir türlü güçlük ve oyunlara ilişkin asal kanıtlardır.

Başımıza neler örülmek istendiğini ve nasıl direndiğimiz ve daha doğrusu ulusun isteklerine uygun biçimde ve onun desteğiyle nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ders olmalı, uyanıklık sağlanmalıdır. Aslında her şey unutulur. Fakat biz her şeyi gençliğe bırakacağız. O gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır. Gelecek umudunun ışıklı çiçekleri onlardır[i].”

Sait Molla’nın raporlarından verilecek örnekler ihaneti açıkça göstermektedir:

11 Ekim 1919
“…Damat Ferit Paşa Hazretleri’nin yanına gittim. Biraz daha sabretmeleri ve beklemeleri gerektiğini sizin adınıza kendilerine bildirdim. Damat Ferit Paşa, size teşekkür etmekle birlikte, Kuvayı Milliye’nin Anadolu’da büsbütün kök saldığını ve karşı bir saldırışla hayın başları tepelettirmedikçe kendisinin Sadrazam olamayacağını ve böylece Padişahın da onayından geçen sözleşme hükümlerinin Konferans’ta savunulmayacağını söyledi.

Ayrıca Kuvayı Milliye’nin dağıtılması için Yüksek İngiltere Hükümeti katında tez elden girişimlerde bulunularak ortak bir notanın, milletvekilleri seçiminden önce, İstanbul Hükümeti’ne verilmesini ve çetelerimizin Adapazarı, Karacabey ve Şile’de Rumlara karşı girişecekleri saldırıları tutamak yapıp, Kuvayı Milliye’nin güvenliğini bozduğu gerekçesiyle işi çabuklaştırmaya çalışmanızı, İngiliz basınının Kuvayı Milliye’ye karşı yayın yapmasının sağlanmasını ve özel olarak torpito ile gönderilen ‘E.B.K. 19/2’ye dün görüştüğümüz işler üzerinde telsiz ile emir verilmesini rica ediyor.” (Damat Ferit iktidardan düşmüştür. İngiliz desteği ile bir an önce iktidara gelmek için sabırsızlanmaktadır. Ferit, Barış Konferansında,İngilizlerle anlaşmaya varılmış görüşleri savunacağını bildirmektedir.)

23 Ekim 1919
“Ankara’dan ‘N.BD. 295/3’ …Önceki ödeneği harcamış olduğu için yeniden ödenek istiyor. Gizli örgütümüzün genişlediğini ve haydut başkanlardan yakasını kurtaran muhiplerimizin (İngiliz sevenler) şimdilik köylerde kalarak el altından işe başladıklarını muştuluyor (müjdeliyor) ve son yaptığımız ustaca düzenlemelerin verimli olacağını bildiriyor. ‘M.K.B.’ pürüzsüz Türkçesi yüzünden önemli işler çeviriyormuş. Hele hocalığına diyecek yok diyor.”

29 Ekim 1919 “Kürt Cemiyeti, söz verdiği halde, bir iş yapamadı” “Bozkır’a gidecek adamlarımız tanınmış kişiler olduklarından, çokça korkuyorlar. Konya’da ‘K.B. 81/1’e, sizin adamınız aracılığıyla olayın kızıştırılması için bildirim yapılarak, propaganda kurullarının bu konu üzerinde çalışmaya çağrılması gereğini ve zorunluluğunu bildirir, saygılarımı sunarım.”

4 Kasım 1919
“Kürt Teâli Cemiyeti’ndeki yakın dostlarımızla görüştüm. Yeni geldikleri için birkaç gün sonra, verilen emre uygun olarak gerekli düzenlemeleri yapacaklarını, yalnız Kürdistan’a gönderilecek çeşitli arkadaşlar için büyük bir ödenek verilmesi gerektiğini söylediler[ii].” Görüldüğü gibi, Sait Molla’nın resmi görevi British Relief Fund (İngiliz Yardım Fonu) olan, ama İngiliz haber alma servisi ajanı olarak çalıştığı anlaşılan Rahip Dr. Robert Frew’a yazdığı mektuplar, bu ikilinin ulusal harekete karşı bazı ortak girişimlerde bulunduklarını, Anadolu’da karışıklıklar çıkartılmasına çalıştıklarını belgeliyordu

11 Ekim–5 Kasım 1919 günleri arasında yazılan mektuplara göre belirlenen gerçekler şöyle özetlenebilir:

Sait Molla ile R. Frew arasında çok sıkı bir işbirliği kurulmuştur. Sait Molla Frew’a “Sayın dostum” ya da “Üstadım” diye hitap etmektedir. Onunla sık sık buluşmaktadır.

Sait Molla, Padişah Vahdettin ve Damat Ferit ile Frew arasında da bir tür aracılık yapmaktadır. Padişah’ın ve Sadrazam’ın isteklerini Frew’a aktardığı gibi ondan bazı girişimlerde bulunmasını da istemektedir.
S. Molla bir İngiliz ajanı olan R. Frew’den para istemekte ve almaktadır. Görünürde bu paralar İstanbul’da ya da Anadolu’da Ulusal Harekete karşı çalışan dernek üyelerine ya da gizli polislere gönderilmektedir. Örneğin Frew tarafından verilen 2.000 lira Adapazarı’nda Hikmet Bey’e gönderilmiştir. Karacabey’de bulunan kod numaralı bir ajana da 1.200 lira yollanmıştır.

İngiliz Muhipler Derneği’nin Ankara, Kayseri, Karaman, Konya gibi merkezlerde “kod” numaralarıyla çalışan ajanları vardır.Ulusal Hareket aleyhine olaylar yaratmaya, ayaklanma çıkartmaya ya da ayaklananlarla ilişki kurmaya çalışılmaktadır. Sait Molla,“Çetelerimizin bir bölüğü yok ediliyor!” diye yakınmaktadır.

İngiliz Muhipler Derneği ve Sait Molla, Kürdistan Teâli Cemiyeti ile de yakın ilişki içindedir. Gerçi Kürt derneğinden de “Söz verdiği halde bir iş yapmadı” diye yakınmaktadır. Ama yine de o dernekteki yakın dostlarıyla görüştüğünü ve verilen yönerge doğrultusunda Kürdistan’a adamlar göndereceğini söylemektedir. Ancak bunlar için “Büyük bir ödenek” verilmesi gerektiğini eklemektedir.Mektuplar R. Frew’in dolayısıyla da İngiliz temsilciliğinin, mebus seçimlerinin yapılmasını istemediklerini de kanıtlamaktadır:

“Seçimleri askıda bırakmak ve geciktirmek için gerek Mustafa Sabri (Şeyhülislam) ve gerek Hamdi (Evkaf Bakanı) ve Vasfi Efendilerle uzun uzadıya verdiğiniz yönerge sınırları içinde görüştüm. İşi kabul ettiler. Mahallelerde propaganda başladı. Bol para dağıtıp halkın kafasını karıştıracaklardır”

S. Molla, M. Kemal’in İstanbul’a dönmesini sağlamak için ona ve arkadaşlarına yumuşak davranılmasını istemektedir:

“Birkaç kez söylemek istediğim halde unutuyorum M. Kemal Paşa’ya ve onu tutanlara biraz yumuşak davranmalı, kendisi tam bir güvenle buraya gelebilsin. Bu işe pek önem veriniz. Kendi gazetelerimizde onu destekleyemeyiz

ATATÜRK DEVRİMİ – Fethi KARADUMAN
www.ataturkdevrimi.com

This entry was posted in ARŞİV SANDIĞI, Dizi Yazilari, İrtica, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *