BÖLÜM 1
Cumhuriyet kapatılan dosyayı açıyor
Cumhuriyet 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet dalgasının TOKİ ayağında bilinmeyenleri açıklıyor
17 Aralık operasyonun ardından oğlu gözaltına alınan dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ‘Ne yaptıysam Erdoğan’ın talimatıyla yaptım’ demiş; Başbakan Erdoğan’ı istifaya çağırmıştı. Cumhuriyet, Bayraktar’ın bu sözlerinin ardından üstü örtülen ve 60 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilen TOKİ dosyasını yeniden açıyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca Adalet Bakanlığı’na gönderilen Bayraktar fezlekesindeki ‘yasal dinleme kayıtlarını’ açıklıyoruz…
Aykut Küçükkaya/Cumhuriyet
24 Mayıs 2014 Cumartesi
“Evden kaçın! Birlikte bakanlığa gideriz”
Erdoğan Bayraktar 17 Aralık sabahı saat 06.30-07.00 arası gözaltına alınacak şüphelileri arayarak “Polis geliyor, şimdi sizi alacak, evden kaçın, bakanlığa gidin” diye haber vermiş.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, Türkiye’yi sarsan 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sabahı soruşturmanın bazı şüphelilerini telefonla arayarak operasyonu haber verdiği; gözaltına alınacak isimlere “Polis sizi almaya geliyor, bakanlığa kaçın” dediği ortaya çıktı. Bayraktar 17 Aralık sabahı 06.36-06.57 saatleri arasında 3 kişiyle telefonla görüştü.
Birisi operasyon kapsamında gözaltına alınan oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, diğerleri ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndaki üst düzey iki bürokrat. İlk görüşmeyi oğluyla yapan Bayraktar, daha sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman’ı aradı. Bayraktar, Kahraman’a, “Mehmet Ali, İstanbul’da Abdullah’ı (oğlu) almışlar. Seni polis alacak, kaçabiliyorsan kaç” dedi. Bayraktar, polise yakalanmaması için Kahraman’a “Daireye git de biz de müdahale edelim” diye moral de veriyor.
Kahraman’ın hemen ardından bu kez Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakan Danışmanı Sadık Soylu’yu arayan Erdoğan Bayraktar, “Sadık polis biraz sonra gelip seni alacak, evden kaç sen” diyor. Bakanın talimatıyla evden çıkarak polisten kaçan Sadık Soylu’yla bir kez daha telefonla görüşen Bayraktar, “Telefondan seni bulurlar” diyerek Soylu’yu bu kez yanına çağırıyor ve “Birlikte bakanlığa gideriz” diyor.
Oğul Bayraktar’dan babasına: Polisler bastı, birini ara
Tarih: 17 Aralık 3013, saat 06.36…
17 Aralık soruşturmasının TOKİ ayağında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın emriyle dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın İstanbul’daki evi basılır. Abdullah Oğuz Bayraktar, babasıyla görüşür. Telefon görüşmesi şöyle kaydedilir:
Erdoğan Bayraktar: Efendim.
Abdullah Oğuz Bayraktar: Alo baba…
E. Bayraktar: Hı…
A.O. Bayraktar: Baba…
E. Bayraktar: Hı…
A.O.B.: Benim evi polisler bastı.
E.B.: Evi mi.
A.O.B.: Hı…
E.B.: Ne o niye.
A.O.B.: Acil arar mısın birilerini.
E.B: Hı.
A.O.B.: Acil acil. birilerini arar mısın?
E.B.: Neyi arar mıyım?
A.O.B.: Acil birilerini arar mısın, birilerini.
E.B.: Tamam.
Bakan Bayraktar’dan genel müdürüne: Şimdi senin evi basarlar
Tarih: 17 Aralık 2013, saat 06.54…
Bakan Bayraktar oğluyla görüşmesinden 19 dakika sonra Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürü Mehmet Ali Kahraman’ı arar. 17 Aralık yolsuzluk soruşturmasının TOKİ ayağında Bakan Bayraktar’la birlikte en çok dinlemeye takılan isimlerden biri olan bakanlık genel müdürlerinden Mehmet Ali Kahraman Yenimahalle’deki evindedir. Bakan Bayraktar ile Genel Müdür Kahraman arasındaki diyalog tapeye şöyle yansıyor:
Mehmet Ali Kahraman: Bakanım buyrun.
Erdoğan Bayraktar: Mehmet Ali, seni polis alacak herhalde. Öyle bir durum var. Bu İstanbul’dan çünkü Abdullah’ı almışlar, Hüseyin Sipahi’yi almışlar.
M.A.K.: Öyle mi?
E.B.: He.
M.A.K.: Öyle mi bakanım.
E.B.: He, çünkü orada savcılık talimatı Zafer Çağlayan’ın oğlu, sen, seni de şimdi bi yani yakında gelirler seni basarlar evi.
M.A.K.: Eve mi gelirler bakanım.
E.B.: Eve gelirler, sen daireye git, olmazsa yani dairede git de biz de müdahale edelim.
M.A.K.: Peki konu ne bakanım konu.
E.B.: Ben ne bileyim, bilmiyorum ki bunu savcılık şeyi, savcılık talimatı yani hükümetin haberi yok.
M.A.K.: O zaman doğruymuş gelen şey, o zaman bilgi doğruymuş gelen bilgi.
E.B.: Ne sen bildiğin bi şey var mı senin.
M.A.K.: Yo benim bildiğim yok bakanım hiç bildiğim bi şey yok. Ben size zaten şey yapmıştım biliyorsunuz söylemiştim şey o bilgiyi vermiştim daha önce.
E.B.: Hayır bilgi verdin de böyle bir araştırma var dedin yani… bi şey yok.
M.A.K.: Yok hayır şey demiştim savcılık dosyayı hazırlamış başbakana da bilgi verilecekmiş.
E.B.: He, başbakana bilgi verilmez başbakana bilgi verilse bizim haberimiz olur.
M.A.K.: Evet, siz de ben konuşurum İçişleri Bakanı’yla demiştiniz.
E.B.: İçişleri Bakanı’nın da haberi yok. Ben İçişleri Bakanı’nı şimdi aradım, haberi yok, o da savcıdan şey yapmış, savcıdan gelmiş Abdullah ile şeyi almışlar; Hüseyin Sipahi’yi.
M.A.K.: Trabzonspor falan filan gibi bi şey belki olabilir.
E.B.: Trabzonspor Trabzon Hüseyin Sipahi’yi almışlar. Abdullah’ı almışlar. Bir de İbrahim Hacıosmanoğlu’nu almışlar, şimdi Sadık’ı alacaklar, seni alacaklar.
M.A.K.: Evet.
E.B.: Bir de Zafer Çağlayan’ın oğlu var bu işin içinde o var mı öyle bi şey Zafer…
M.A.K.: Onu ben tanımıyorum bakanım.
E.B.: He.
M.A.K.: Ha polis geldi.
E.K.: He.
M.A.K.: Polis geldi kapının önü.
E.B.: Sen bi bak bakalım bi şey yapabiliyorsan, bir organize edebiliyorsan bi bak da.
M.A.K.: Ne yapayım, kaçayım mı evden.
E.B.: Kaçabilirsen kaç.
M.A.K.: Tamam bakanım…
Danışmanına: Yanıma gel
Tarih: 17 Aralık 2013, saat 06.57…
Bakanlıktaki genel müdürlerinden Kahraman’la görüştükten hemen sonra Bakan Bayraktar bu kez Danışmanı Sadık Soylu’yu arar. Bakan Bayraktar ile Bakan Danışmanı Sadık Soylu arasındaki telefon görüşmesi ise fezlekeye aynen şöyle yansıyacaktır: “Erdoğan Bayraktar’ın ‘Sadık polis biraz sonra gelip seni alacak, evden kaç sen’, ‘Bu bi Trabzonspor ile ilgili herhalde bu Mehmet Ali Kahraman planlama ile ilgili işte İstanbul’dan bizim Abdullah’ı, Hüseyin’i, İbrahim Hacıosmanoğlu’nu aldılar, şimdi de muh… şeyin evindeler senin kapıda da vardır şimdi polis şu anda’, ‘Bak da bi haber ver bana’ dediği tespit edilmiştir.”
Bu görüşmeden yaklaşık 10 dakika sonra bu kez saat 07.09’da Sadık Soylu, Bakan Bayraktar’ı arar. Bakan ile bakan danışmanı arasındaki diyalog fezlekede şöyle yer alacaktır: “Sadık Soylu’nun ‘Ben çıktım evden efendim’ dediği, Erdoğan Bayraktar’ın ‘Geldiler mi eve senin polisler’ dediği, Sadık’ın ‘Yok efendim’ dediği, Erdoğan Bayraktar’ın, ‘Sen nereye geçtin’ dediği, Sadık’ın, ‘Ben şu anda taksiye biniyorum efendim, yukarı kafede oturacam bi yerde’ dediği, Erdoğan Bayraktar’ın, ‘Ooo telefondan şey yaparlar seni bulurlar seni’, ‘Yani ben şimdi geçiyorum şeye zaten bakanlığa’, ‘Yani biz gerçeği… daha 8’de gelecek ama ben şimdi çağırırım onu’, ‘gel buraya, burdan geçeriz bakanlığa o zaman’ dediği, Sadık’ın, ‘Anladım efendim’ dediği tespit edilmiştir.”
Operasyonu haber verdi, yakalanmalarını engelledi
Cumhuriyet Savcısı Mehmet Yüzgeç tarafından 18 Aralık 2013 günü hazırlanan ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Turan Çolakkadı tarafından 31 Aralık 2013 tarihinde imzalanarak Adalet Bakanlığı’na gönderilen fezlekede bu 3 isimle yaptığı telefon görüşmeleri için aynen şu suçlama yapılmış: “Soruşturma kapsamında 17.12.2013 günü yapılan operasyon sırasında Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, bazı şüphelileri arayarak operasyon hakkında bilgi verdiği ve yakalanmasını engellemek amacıyla Bakanlığa gitmelerini söylediği tespit edilmiştir…”
Suçluluk telaşı mı?
Fezlekeye göre Erdoğan Bayraktar 17 Aralık operasyonu sabahı en az 4 görüşme yapıyor. Biri oğluyla…Oğul Bayraktar’ın telaşı ve babasından istediği yardım dikkat çekiyor. Daha sonra ise Bakan Bayraktar’ın dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’le konuştuğu anlaşılıyor. Bakanla yaptığı görüşmenin ardından ise danışmanı ve genel müdürüyle görüşüyor. 17 Aralık sabahı yapılan bu görüşmelerin ardından şu sorular yanıt bekliyor:
•Bakan Bayraktar oğluyla görüştükten sonra neden bakanlığındaki bürokratları aradı? Bakan Bayraktar’ı bu denli telaşa düşüren oğluyla bakanlık bürokratları arasındaki ilişki ne olabilir?
•Yarım saatlik telefon trafiği Bakan Bayraktar ve bürokratlarının suçluluk telaşını mı gösteriyor?
•Bakan Bayraktar’ın iki önemli bürokratının polisten kaçarak bakanlığa gitmelerini istemesi ‘delilleri mi karartacaklardı?’ şüphesi doğurmuyor mu?
•Konuşmaların içeriğinden Bakan Bayraktar’ın Trabzonspor’a yönelik bir operasyon beklentisi içinde olduğu anlaşılıyor. Ancak bugüne kadar böyle bir operasyonun yapılmaması ‘bazı dosyalar sumen altı mı edildi’ sorusunu gündeme getiriyor.
SÜRECEK…