CHP’den en ‘acı’ sağlama

Ayşe Sayın
21 Mayıs 2014
Cumhuriyet

CHP’den en ‘acı’ sağlama

CHP’li Özgür Özel, Soma’da ölü sayısının açıklanan 301’in üzerinde olduğunu, bunu da ancak il il köy köy sorarak ortaya çıkaracaklarını açıkladı.

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, yaşamını yitiren madenci sayısının, resmi yetkililerin açıkladığı 301’in üstünde olduğunu kanıtlayacak birtakım bilgilerin kendilerine ulaştığını belirterek CHP olarak “defnedilen madencilerin kimliklerini il il, köy köy araştırarak” ortaya çıkaracaklarını ve resmi listede olmayan isimleri de tek tek kamuoyuna açıklayacaklarını bildirdi. Özel kazanın yaşandığı maden ocağındaki ihmaller zincirinin saymakla bitmeyeceğini belirterek sadece “elektrikli” araçlar kullanılması gereken ve çakmak çakmanın bile yasak olduğu maden ocağında, işçilerin sırtlarında “mazot taşıdığı”nı söyledi.

Soma’daki maden kazasının hemen ardından olay yerine giden ve bütün çalışmalarda hazır bulunan CHP’li Özgür Özel, kazayla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Özel, taziyesine gittikleri bazı yaşamını yitiren madencilerin isimlerinin açıklanan 301 kişilik listede yer almadığını öğrendiklerini belirterek ancak ailelerin sıkıntı yaşamaması için kesin olarak çek etmeden kamuoyuna bir açıklama yapmayacaklarını, tüm liste ortaya çıkınca kamuoyuna duyuracaklarını bildirdi.

Özel, şu saptama ve değerlendirmelerde bulundu:

En az 350: Madende öyle yüzlerce madencinin kaldığını düşünmüyorum. Çünkü son 50, 20, 8, 6 ceset kaldığında onunla uyumlu aile bekliyordu kapıda. Mesela son 8 ceset içerideyken, kapıda da 6 aile bekliyordu. Ama defnedilen sevk edilen cenaze sayısının 301’den fazla olduğunu düşünüyorum. Bunun en az 350 olduğunu düşünüyorum.

Tek tek belirlenecek: Bununla ilgili parti yönetiminden, genel merkezimizden talepte bulunduk. Türkiye genelinde bununla ilgili bir çalışma yapacaklar ve onlar açıklayacaklar, “Türkiye’de kim nerede defnedildi” diye. Bu çalışma sonrasında il il, ilçe ilçe, köy köy kim nerede defnedildi öğreneceğiz ve böylece esas rakam ortaya çıkmış olacak. Bu bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız.

Taziyeye gittik ismi yok: Bununla ilgili elimizde somut deliller var. Mesela Soma’da bir eve gidiyoruz. “Bu evin cenazesi var” diyorlar. Karşı komşusu diyor ki, “Cenazelerini aldılar Bartın’a gömmeye gittiler” diyor. Ama ne Manisa, ne Bartın ne de Zonguldak listesinde adı var. Aynı şekilde bir köye taziyeye gittiğimiz bir madencinin yine ismi listede yok. Gömülmüş görünüyor, ama listede adı yok. Tüm bunları somut olarak saptadıktan sonra kamuoyuna açıklayacağız.

Suriyeli yok, dayıbaşı sistemi var: Ben madenden canlı çıkanla ve diğer vardiyalarda çalışan binden fazla kişiyle orada beklerken bire bir görüştüm. Hepsinin de söylediği, Suriyelilerin olmadığı yönünde. Çünkü diyorlar ki, “Biz bir aileyiz, birbirimiz çok yakından tanıyoruz” diyorlar. Çünkü vardiyalar hem dönüyor hem hafta iznini kullandığında öbür vardiyaya karışıyor. Herkes herkesi tanıyor kesinlikle yok diyorlar.

Küfür de var başka kötü muamele de…: Kaçak, sigortasız, hatta sendikasız da işçi yok diyorlar. Ama taşeron sistemi var. Ustabaşı diye bir şey kesinlikle yok, “Beni işe alan biri var, bizi kahvede falan bulup işe alıyor. İsmimizi götürüyor ‘işe sokacağım’ diyor. Onlara maden araba da veriyor, 15-20 milyar maaş da alıyorlar. Onların işi bizim hepimize, mümkün olan en çok kömürü çıkarttırmak. Zaten taşeronun taşeronu geldikten sonra mümkün olan en çok kömürü çıkarttırmak; zaten taşeronun taşeronu geldikten sonra kötü muamele başladı” diyorlar. “Küfür var, itme kakma var” diyorlar.

‘Hadi’ alerjisi: İşçiler bir de “‘hadi’ olayı var” diyorlar. Çünkü dayıbaşı çalıştırırken sürekli “hadi” diyor. Bir anne, bana anlattı, “‘Hadi oğlum kahvaltı yapalım’ dedim, ama oğlum bana öyle bir bağırdı ki şaşırdım, oğlum bana hiç böyle bağırmazdı” diyor. Çünkü oğlu ‘Bütün gece ‘hadi kömür çıkar’ diyorlar, yeter artık bir daha bana evde hadi denmeyecek” diye isyan etmiş. Şimdi annesi diyor ki, “Biz de ona 1 aydır artık ‘hadi’ demiyorduk, ama oğlum gitti”. Taşeron sisteminin en acımasızı var. Dayıbaşı bir galeriyi bir bölümü alıyormuş. Birbirleriyle yarışıyorlar. Mesela dayıbaşına diyorlar ki “buradan şu kadar kömür çıkar, daha fazla çıkarırsan senin. Bir galeriye gireceğiz, yer kazıyoruz, iki omzun geçeceği yer olduğu zaman ‘hadi hadi’ deyip bizi ittiriyor. Sonra o delikler küçük küçük kaldı; kurtarmada bela oluyor. Adam ölmüş çıkaramıyorsun, sırtına vurup getiremiyorsun, kendin geçip o delikten geçiyorsun” diyorlar. 50 cm’lik bir yer, sırtına almış arkadaşını sonra kafasını vurmuş, bazılarını bu yüzden kaybettiklerini söylüyorlar.

Çakmak yasak, mazot serbest: İş Kanunu konusunda çok büyük ihmaller var. Mesela madende mazot çantası varmış. Mazot kullanılan paletli makine varmış. Onun 20 kiloluk mazotunu sırtında götürüyormuş. Bu bir trajedi, ilave trajedi yer altında egzoz çıkaran şey yasak. Yeraltında çakmak yasak ama mazotlu motor kullanılıyor. Mevzuata göre elektrikli olması lazım. Yandaki maden elektrikliye çevirmiş bunlar çevirmemiş. Daha fenası da şu: Avrupa standartlarında şarjlı cihazlar kullanılacak ve dışarıda şarj edilecek. Doğrusu o.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/74373/CHP_den_en__aci__saglama.html

This entry was posted in Calisma Dunyasi - Is ve Emekciler, Gundem, Madencilik ve Yeralti Kaynaklari. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *