Ali Eralp
08 Ekim 2013
BÜTÜN BUNLAR HAYALDİ
GERÇEK OLDU,
AŞK OLSUN SANA AKP…
AKP’nin hikâyesi 90’lı yıllarda başladı.
Fazilet partisinden ayrılan ve “Milli Görüşçü” olmadığını söyleyen Siyasal İslamcı bazı politikacılar Amerika’ya çağrıldı.ABD’li devlet adamları ile kapalı kapılar arkasında gizli görüşmeler yaptılar.
Sözler alındı, sözler verildi.
İmzalar atıldı.
Cumhuriyet, laiklik, Atatürk, Kemalizm sonlandırılacak, “Ilımlı İslam Devleti” oluşturulacaktı.Milli sanayi özelleştirilecek, devletçilik ortadan kaldırılacaktı. Zaten uzun zamandan beri ABD’nin kurmayları, teorisyenleri bunu açık açık dile getiriyorlardı.
Türkiye’nin doğusunu ve güneydoğusunu içine alan bir Kürdistan devleti kurulacaktı.PKK dağdan indirilecek, ona meşruluk kazandırılacaktı.Bebek katili APO, toplum içerisinde sözü geçen bir lider konumuna getirilecekti.Ama bütün bunları gerçekleştirebilmek için önce Atatürkçü komutanların tutuklanması, ordunun dağıtılması gerekiyordu.
Kollar sıvandı.
Beyaz Saray’da senaryolar hazırlandı, tertipler düzenlendi.Savcılar ayarlandı.Daha sonra da zamanın Genel Kurmay Başkanı Dolmabahçe Sarayına çağrıldı.RTE ile anlaştı.
Bu buluşmanın ardından birer birer subayları tutuklamaya başladılar.Daha önce de ABD’liler subaylarımızın başına çuval geçirmişti.Amaç askerin onurunu zedelemek, onu itibarsızlaştırmak, yüzyıllar ötesinden gelen cesaret ve yiğitlik destanını ayaklar altına almaktı.
Bütün bu olup bitenler karşısında ne muhalefet, ne iktidar milletvekillerinden, ne de ordudan bir ses çıktı o zaman…
Ayrıca askerin Kuzey Irak’a girmesi, PKK’ya harekât düzenlemesi de yasaklanmıştı.Ama Kandil eşkıyaları yüksek perdeden tehditler savurmaya başlamışlardı bile…Teröristler de yol kontrolleri yapıyorlardı.
Bir yandan yurtsever Subaylar tutuklanıyor, bir yandan da insanları domuz bağı ile öldüren Hizbullah canileri serbest bırakılıyordu.
ABD’nin BOP planı tıkır tıkır işliyordu.
AKP, yılların birikimi, el emeği, göz nuru kamu mallarını, Cumhuriyet birikimlerini satarak işe başladı.Talana, vurguna, özelleştirmelere karşı çıkanlara, şimdi hastalıklarla boğuşan, o zamanın maliye bakanı Kemal Unakıtan “Babalar gibi satarım” demişti.
Sattı.
Günümüze gelinceye dek, tam 124 parça kamu malını bir yıllık kârına yandaşlara ve yabancılara peşkeş çektiler.Ama yerine bir şey koymadılar.
Bunun sonucunda üretim durdu, işsizlik arttı.Yoksullar ordusu ortaya çıktı.Devletin hazine açığı vergilerle, zamlarla, kamu malları ile kapatılırken, yoksullaştırılan insanların ihtiyaçları da sadaka ekonomisi ile, dualarla, Ramazan çadırları ile, muskalarla, din sömürüsü ile karşılanmaya çalışıldı.
Ama bir yandan da süper zenginler çığ gibi artıyordu.Japonya’nın milli geliri bizim 7,5 katımız idi, ama bizim milyarder sayımız onların 2 katıydı.
Salt oy kazanmak kaygusu ile boş gezen insanlara maaş bağlandı.
Emekçinin, emeklinin, memurun, çalışanın yaşam hakları kısıtlandı.
Milyonlarca vatandaş açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildi.
Bu da yetmedi, iç ve dış siyasetini din, mezhep, cemaat temelinde şekillendiren AKP, Suriye’de Beşar Esat rejimini yıkabilmek için yüzbinlerce ÖSO, El Kaide, El Nusra canisine maddi, manevi yardım sağladı.Binlerce Suriyeliye kamp açtı.Emeklisinin, çalışanının, memurunun, yetimin maaşından, sosyal haklarından kesip onlara verdi.
O da yetmedi, toprak satışını hızlandırdı.
Türkiye haraç mezat satılıyor şimdi.Parayı veren düdüğü çalıyor.
Yabancılar, ülkemizin en güzel, en görkemli yerlerine konuyorlar.
Malikânelerine ulusal bayraklarını asanlar bile var…
“AKP iktidarı 2003 – 2012 arasında dokuz yıl boyunca yabancılara yaklaşık 90 milyon metrekare toprak sattı.98 bin taşınmazı yabancıların mülkiyetine geçirdi.Yabancı ülkelerin şirketlerine, 29 ya da 49 yıllığına 150 bin kilometrekarelik (Türkiye’nin yüzölçümünün yüzde 17’si kadar) maden alanını işletme hakkı tanıdı.
AKP döneminde yabancılara satılan arsa ve arazilerin, 1923’den bu yana satılan arsa ve araziler toplamına oranı yüzde 80’i geçti.Aynı dönemde satılan kat mülkiyetli taşınmaz sayısının, toplam içindeki oranı ise yüzde 85’i aşmış bulunuyor” (Prof.Dr.Cihan Dura)
Ayrıca “örtülü ödenek ödemeleri” de 2013’te alabildiğine arttı.Cumhuriyet döneminin en yüksek rakamı olan 873,6 milyona ulaştı.Rekor kırdı.Paraların Suriyeli isyancılara aktığı söyleniyor.Paralar Suriyeli muhaliflere akarken Türkiye halkı bugün sefalet içinde yaşıyor.
Günümüzde vatandaş borç yükü altında eziliyor.Türkiye’de yaşayan her bin vatandaşın 875’inin bankaya borcu var…AKP’nin iktidara geldiği 2002’de dış borç 129 milyar, 592 milyon dolardı, 2012’de bu rakam 336 milyar, 863 milyon dolara yükseldi.Borç üç katına çıktı.
Siz onların “IMF’ye borcumuz yok” demesine bakmayın.Kamunun 2002 yılında 155,2 milyar TL olan iç borcu, 2012 yılında 408,3 milyar lira oldu.
AKP, üretmeden, satarak savarak, borçlanarak yönettiği ekonomi ile en çok halk yığınlarını yoksullaştırdı.Halk borçlanarak yaşamaya alıştırıldı.2002 sonunda 6 milyon civarında olan kredi kartı bu yıl itibarıyla 56,4 milyona yükseldi.Tam 9,6 kat arttı.
Kredi kartı ile borçlanmalar sonucunda icralar, yargılamalar da birbirini izledi.Toplumda gerginlik, bunalım, kriz, ahlak çöküntüsü, adam öldürmeler, cinnet geçirmeler, intiharlar en yüksek düzeyine ulaştı.
Bu kötü gidişe bağlı olarak, 2002 – 2010 arasında fuhuş yüzde 220, ırza geçme ve çocuklara cinsel taciz yüzde 125 oranında arttı.Suçlar ve suçlular karşısında din sömürüsü, eğitim yetersiz ve aciz kaldı.
Sadece İstanbul’da 2011 yılında 486 tecavüz, 2 bin 488 çocuk istismarı, 2 bin 223 taciz davası açıldı.Türkiye’nin muhafazakâr illeri arasında gösterilen Konya, 609 çocuk istismarı davasıyla ilk 5 il arasına girdi.
Yukarıdaki rakamlar Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in CHP Milletvekili Ali Özgündüz’ün soru önergesine verdiği yanıtlardan alınmıştır.
Uydurma değildir…
Bu kadar sorun dururken ve çözüm beklerken AKP, paket üstüne paket açarak PKK canilerinin ve ABD’nin isteğini yerine getirmeye çalışıyor şimdi.Bir taraftan KCK’lıları serbest bırakıyor, bir taraftan Türk Ordusunun yurtsever subaylarına “ağırlaştırılmış müebbet hapis” yağdırıyor.Bir taraftan içerisinde TÜRK, ATATÜRK sözcükleri geçtiği için ANDIMIZI yasaklıyor, bir taraftan Kürtçe eğitime izin veriyor…
Böyle bir Türkiye manzarasını rüyamızda görsek inanır mıydık?
Ya, yukarıda sıraladığımız rakamlara, Türkiye’nin içinde bulunduğu bugünkü perişan görüntüsüne ne demeli?
ŞUNU DEMELİ:
AŞK OLSUN SANA AKP,
AŞK OLSUN…
BAŞARDIN…
BÜTÜN BUNLAR HAYALDİ
GERÇEK OLDU…
İLK KURŞUN