TÜRKİYE BÖLÜNÜYOR * 4 * İshak Alaton: Eyalet sistemine geçmeliyiz! * Tezgahta altın vuruş

İshak Alaton: Eyalet sistemine geçmeliyiz!

Yeni Anayasa’nın bir an önce hazırlanması gerektiğine dikkat çeken Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton, “Artık eyalet sistemine geçmemiz gerekiyor. Eyalet sistemi bölünmeyi getirmez. Bu bize bilinçli olarak getirilen paranoyadır” dedi.

Gündem her zamanki gibi yoğun. Bir yandan yeni anayasa çalışmaları, öte yandan eğitimde 4+4+4 formülü hazırlıkları. Silivri’deki tutuklular, başta Suriye olmak üzere dış politikadaki gelişmeler bekleyen diğer gündem maddeleri. Böyle bir gündem yoğunluğunda görüşlerine başvurmak için Alarko Holding Yönetim Kurulu Başkanı İshak Alaton’un kapısını çaldık. İş dünyasının önde gelen ismi Alaton, tüm mütevaziliği ve içtenliğiyle sorularımızı yanıtladı. Kendini “ lüzumsuz adam” olarak tanımlasa da özellikle genç iş insanlarının ondan öğreneceği çok şey var.

Gözlem: Yeni Anayasa çalışmaları gündemde. Sizce yeni Anayasa hazırlamak için zamanlama doğru mu? Nasıl bir anayasa öngörüyorsunuz?

İshak Alaton: Yeni Anayasa çok gecikmiş bir olay olduğu için her gün en doğru zamandır. Artık bir an önce yeni anayasa hazırlanmalıdır. 1982’de 5 general tarafından bize dayatılmış cebarrut anayasanın artık gömülme zamanı geldi. İnsan odaklı, sivil toplumun ön plana alındığı ve insanın devlete karşı korunduğu bir anayasayı bir an önce önümde görmek istiyorum.

Gözlem: Sizce yarı başkanlık sistemi mi olmalı ya da eyalet sistemine mi geçilmeli? Eyalet sistemine geçiş Türkiye’yi parçalamaz mı?

İshak Alaton: Yarı başkanlık ya da eyalet sistemi benim için çok fark etmiyor. Toplum neyi öngörüyorsa ülkenin gerçekleri neyi gösteriyorsa o sisteme geçilmeli. Öyle ki artık eyalet sistemine gitmemizin gerekliliği öne çıkıyor. Böylece belediyeler daha kuvvetlenecek ve merkezin her şeye karar verme takıntısı da bir nebze yumuşatılmış olacak. Ayrıca, eyalet sisteminin Türkiye’yi parçalayacağını düşünmüyorum. Bu bizde bir paranoya, korku haline getirildi bilinçli olarak.

Gözlem: Şu anda hükümetin ekonomi karnesinde en zayıf halka cari açık. Duayen olarak hem hükümete hemde iş dünyasına önerileriniz neler olabilir? Neler yapılabilir?

İshak Alaton: Daha yüksek kalite ve yüksel teknolojiye dayanan yeni ürünlere doğru hızlı yol almamız gerekli. Bunun için Ar-Ge’ ye daha çok fon ayıracak şirketlere, Ankara’nın özel teşvikler düşünmesinin zamanı geldi. Ben bu mevzuda çok heyecan duyuyorum. Yüksek teknolojiye yatırımı yaklaşık 5 yıl önce Alvimedica’yla sağlık sektörüne adım atarak gerçekleştirdik. Katater ve kalp stenti üzerine üretim yapıyoruz.

Erdoğan, Özal gibi yenilikçi

Gözlem: 2012 dünyada başkanlık seçim yılı. Rusya’da Putin devlet başkanlığı koltuğuna oturdu, Fransa ve ABD’de ise seçim telaşı başladı. Sizce nasıl bir cumhurbaşkanı portresi Çankaya’da olmalı?

İshak Alaton: Bugünkü Cumhurbaşkanımız bence çok başarılı. Onun benzerinin orada olması en büyük arzularımdan biridir.

Gözlem: Türk lirasının yeni simgesini nasıl buldunuz?

İshak Alaton: Çok sevimli, çok sempatik ama pratik değil..

Gözlem: Sizce Başbakan Erdoğan, Özal’a mı daha çok benziyor ya da Menderes’e mi?

İshak Alaton: Özal’ı daha yakinen tanıdığım için yenilikçiliği bakımından Özal’a daha çok benzediğini düşünüyorum.

Gözlem: Silivri’deki tutuklularla ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?

İshak Alaton: Bir haksızlık olarak görüyorum. Suçu sabit olmadan insanların sadece bir ithamda özgürlüklerinin kısıtlanmasını prensip olarak doğru bulmuyorum.

Lüzumsuz Adam olmak

İnkardan vazgeçelim

Gözlem: Dış politikanın sıcak gündem maddelerinden biri de Ermeni sorunu. Bu konuyla ilgili ne gibi adımlar atılmalı?

İshak Alaton: Bir an önce geçmişimizle yüzleşmemizin zamanı geldiğine inanıyorum. Özellikle 2015’den önce bu önyargılarımızı gözden geçirmemiz inanıncayım. Hem geçmişimizle yüzleşelim, hem de geçmiş günahlarımızdan arınalım. Tekrar dostluk köprülerinin inşa etmenin yollarını arayalım. Geçmişimizdeki günahlar için özür dileyelim. Çünkü yapılmış cinayetlerin özrünü savunmuyorum, bugüne kadar ki inkar politikasından vazgeçmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu inkar karşı tarafta infial yaratıyor.

Ermeni cinayetleri yapmış olan insanların hiçbiri hayatta değil 100 sene geçti çünkü. O cinayeti işleyenlerin oğulları ya da torunlarından hesap sormak yanlış, çünkü babaların günahının oğulları ve ya torunlarının omzuna yüklenmesi adil değil. Ancak bugüne kadar bunların gerçekte yapılmadığının inkarı bu insanları delirtiyor, yaralıyor. Hem öldürdün büyübabamı hem de inkar ediyorsun diyor. İşte bunu önlemenin zamanı geldi diyorum. Bunun için yeni bir yaklaşımla dostluk kuralları içinde inkardan vazgeçelim ve gerçekler ne ise onlarla yüzleşelim ve böylece vicdan huzuruna erelim ve arınalım. Tüm dünyanın yaptığı gibi. Örneğin Merkel,geçtiğimiz haftalarda 8 Türk ailesinden özür diledi ve tüm Almanya 1 dakikalık saygı duruşunda bulundu. Bizim de aynı şeyi yapmamızın zamanı geldi.

Gözlem: Sınır açılırsa, 500 bin Ermeni İstanbul’a dönerse neler olabilir?

İshak Alaton: Kimsenin ruhu duymaz 17 milyonun içinde. Onlarda iş bulur ve bizim hayat standartımız yükselir ne olur. Diaspora konuşmaktan vazgeçer.

Dürüstlükle kazanın

Gözlem: Genç iş insanlarına önerileriniz neler olur?

İshak Alaton: Hayat boyu dürüst davrandım ve bunun sermaye haline dönüştüğünü yaşadım. İnsanlar bana güvendi ve kredi açtı, böylece bankaya gitmeme gerek kalmadı. Ben piyasa kredileriyle büyüdüm. Çünkü sözümü tuttum hep. Genç insanlarda işe yeni başlayanlar da, sözlerini tuttuklarını piyasaya ispat edip dürüst olsunlar.

Gözlem: Üzeyir Garih’i özlüyor musunuz?

İshak Alaton: Bunu söyleyemeye bile gerek yok.

Gözlem: Üzeyir Garih’in vefatıyla doğan boşluğu nasıl dolduruyorsunuz?

İshak Alaton: Üzeyir de bende 60’ lı yılları geçerken yeri doldurulamazlıktan çıktık ve “lüzümsuz” olduk. Zaten böyle bir yazımda anlatıyorum lüzumsuzluğu. Ben lüzumsuz bir adamım şirkette. Profesyoneller zaten şirketi yönetiyor. İkinci kuşakta onlara destek veriyor.

Enerji ve sağlıkta büyüyeceğiz

Gözlem: Hazır şirketten konu açılmışken, Alarko’nun gelecek projelerinden bahsedebilir misiniz?

İshak Alaton: Enerji ön planda olacak yatırımlarımız arasında. 3 hidroelektrik santralimiz var. Kırklareli’nde ise doğal gaz çevrim santralimiz mevcut. Şu anda ise Konya’da güneş enerjisi için yatırım yapıyoruz.

Gözlem: Hükümetin enerji politikasını nasıl buluyorsunuz?

İshal Alaton: Yerinde bir enerji politikası var ama teşvikler yeterli değil. Mesela, güneş enerjisine gereken teşvikleri vermiyor. Almanya güneş bakımından fakir olmasına rağmen, Alman endüstrisinin yüzde 21’i güneş enerjisi kullanıyor. Çünkü teşvik veriliyor. Türkiye’de sıfıra yakın güneş enerjisi yatırımları. Türkiye’de geleceği olan bir diğer sektör ise sağlık. Yüksek Ar-Ge gerektiği için yatırımlar önceden yapılmalı. Bu konuda bizim de çalışmalarımız var. Hissedarı olduğumuz Alvimedica’nın Çatalca’da biyomedikal ihtisas organize sanayi bölgesi kurma projesi var.

GÖZLEM, 21 Mart 2012

Tezgahta altın vuruş

Eyaletleşme yoluyla federal sisteme geçmeyi planlayan iktidar, muhalefeti de tuzağa düşürdü. “Yeni anayasa” oyunuyla üniter yapı, milli devlet ve milli kimlik bitirilecek.

“Başkanlık”ın ardı eyalet

Yenİ anayasa için yazım sürecine geçilmesiyle birlikte başkanlık sistemine övgü yağdırmaya başlayan AKP, gizli ajandasını da itiraf etmiş oldu. Başkanlık sistemi ancak federal yapıda, eyalet sisteminin olduğu yerlerde uygulandığından üniter yapının ortadan kalkacağı netleşti.

ABD’ye verdikleri söz…

AKP 2002’de ABD’ye eyalet sistemi sözü vererek iktidara gelirken Başbakan Tayyip Erdoğan Türkiye’nin de eyaletlere bölünebileceğini duyurmuştu. AB’nin de Türkiye’nin kısmen kabul ederek imza attığı AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı dayatmasıyla düğmeye fiilen basılmıştı.

“Yarı başkanlık da olur”

BÖlücülerİn isteklerine de yeşil ışık yakan ve “valilerin seçimle gelebileceği” düşüncesini ortaya atan Erdoğan, yeni anayasanın yazım süreci başladığında da başkanlık hayali için de noktayı şu sözüyle koydu: Çokbaşlılığı ortadan kaldırıyor. Başkanlık da olur, yarı başkanlık da…

BDP’nin de iştahı kabardı

AKP’nin terörle müzakere süreci başlattığı İmralı canavarı ve siyasi uzantısı BDP de federal sistem için dünden razı! “Demokratik özerklik”in yeni anayasada yer almasını isteyen BDP lideri Demirtaş, “Halk kendi yerel yönetimini seçmeli. Yeni anayasa bunları gözetmeli” dedi.

Taşlar, adım adım döşendi

Federal yapıya giden yolda AKP’nin attığı her adımı izleyen YENİÇAĞ, zaman zaman da gelinen noktanın fotoğrafı niteliğinde manşetler attı. İşte 5 Şubat 2011 tarihli sayımız…

11 Aralık 2004: Siyasi irade…
Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin eyaletlere bölünebileceğini ilk kez açıkladı. Tepkiler üzerine sözünü yumuşattı.

23 Kasım 2006: Ekonomik adım
Kalkınma Ajansları devreye girdi. Federal yapıda ekonomik anlamı büyük olan ajanslarla ülke 8 bölgeye ayrıldı.

7 Eylül 2007: Hukuki altyapı
Federal sistemde çok önemli İstinaf Mahkemeleri kuruldu. İlki Diyarbakır’da yapıldı. Açılış için anayasa bekliyor.

AKP’nin yeni anayasayla ilk hedefi “eyalet” sistemi!

Başkanlık sistemini yeniden gündeme taşıyan Başbakan Erdoğan’ın asıl amacı, yeni anayasayla Türkiye’nin üniter yapısını federal yapıya dönüştürmek. Hükümet kurulurken ABD’ye verilen eyaletleşme sözü adım adım uygulanıyor. AKP iktidarının hedefi yargıyı bölgeselleştirmek.

Haber: Ahmet Demiröz
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık sistemini yeniden gündeme getirmesinin ardında AKP iktidarının Türkiye’nin üniter yapısını eyalet sistemine çevirme arzusu yatıyor. AKP, 2002’de ABD’ye eyalet sistemi sözü vererek iktidara gelirken Başbakan Erdoğan, Türkiye’nin eyaletlere bölünebileceğini duyurmuştu. AB’nin de Türkiye’nin 1993’te kısmen kabul ederek imza attığı AB Yerel Yönetimler Özerklik Şartı dayatmasıyla federal sistem çalışmalarına hız veren AKP, Bölge İstinaf Mahkemeleri ve Kalkınma Ajansları kurarak eyalet sisteminin alt yapısını hazırladıktan sonra şimdi yeni anayasa ile engelleri aşmaya çalışıyor.

Yarı başkanlık da tartışılsın

Teröristbaşı Öcalan’ın 2007’de İmralı’dan “tartışmaya açın” talimatını verdiği “demokratik özerklik” projesine geçen yıl tam desteğini açıklayan Başbakan Erdoğan, TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun anayasayı şekillendirme çalışmalarına geçmesiyle eyalet sisteminin önünü açacak başkanlık sistemini yeniden gündeme getirdi. Erdoğan, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak, “Her şeyi tartışmalıyız, konuşmalıyız ve bundan da çekinmemeliyiz. Yeni anayasa çalışmaları içerisinde başkanlık veya yarı başkanlık o da tartışılır” demişti.

Sistemin temeli atıldı

Başbakan Erdoğan, 2011 Şubat ayında ise ABD’deki başkanlık sisteminin Türkiye için faydalı olacağını açıkça dile getirdikten birkaç gün sonra sistemin temelini oluşturan “valilerin seçimle gelebileceği” düşüncesini ortaya atmıştı. Erdoğan, ABD’deki başkanlık sisteminin çok başlılığı ortadan kaldırdığına vurgu yapıp, “Başkanlık sistemini parlamentoyu dışlayan sistem olarak görmüyorum. Başkan harcamaları senatodan geçiriyor. Bizde bütçe Meclis’ten geçerken izin alıyoruz sonra bir daha parlamentoya uğramıyoruz. Bizde bir vali ataması üç kez gidip geliyor. Orada seçimle geliyor. Memur atamaları da aynı” ifadesini kullanmıştı.

Demirtaş da istemişti

AKP’nin eyalet sistemi için görüş birliği içinde olduğu BDP’den de benzer açıklama gelmişti. BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, Ankara’nın yetkilerinin bölge meclislerine verilmesinin altını çizerek, “Kaymakamlar, valiler de seçimle gelmeli, halk seçmeli. Yeni anayasa bunları gözetmek zorunda. Kendi yerelinde kendi yönetim olmalı. Yönetimde halkın denetimi yok. Halkı kendi kararları yönetsin” diye konuşmuştu. Başkanlık sistemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Adalet Bakanı Sadullah Ergin, önemli olan gücü kullanan kişilerin hesap verebilir durumda olması olduğunu söylemişti. Bakan Ergin, “Hesap verebilir ve denetlenebilir durumda olması şartıyla ister parlamenter demokrasi, ister başkanlık, ister yarı başkanlık sistemi olsun, asl olan halk ise belirleyici olan milletse bana göre çok önemli değil” diye konuşmuştu.

TBMM’yi karıştırmıştı

Kapatılan DTP’nin, Abdullah Öcalan’ın ortaya attığı ve “demokratik özerklik projesi” olarak adlandırdıkları, Türkiye’nin federasyonlara bölünmesini öngören 2007 kongre kararlarını Türkçe, Kürtçe ve İngilizce bastırıp 29 Ekim 2009’da milletvekillerine dağıtması Meclis’te olaylara neden olmuştu. BDP hakkındaki kapatma davasının en temel dayanakları arasında yer alan kitapçık Kürtçe, Türkçe ve İngilizce basılıp önce Meclis’teki milletvekillerine, bakanlara ve büyükelçiliklere gönderilmişti.

“Federalizm”e giden yolun taşları parça parça döşendi

YENİÇAĞ, gelişmeleri sürekli olarak gündeme taşıyarak ülkede çılgın bir dönüşümün yaşandığına dikkat çekmeye devam edieyor. İşte AKP’nin yeni anayasa ile hayat bulacağı ve 2. cumhuriyetin önünü açacak o düzenlemeler:

11 Aralık 2004: Eyaletin temeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 11 Aralık 2004 tarihinde katıldığı bir televizyon programında atıldı. Erdoğan, Türkiye’nin eyaletlere bölünebileceğini ilk kez burada açıkladı.

12 Haziran 2006: AKP’nin ABD’ye verdiği eyaletleşme taahhüdünün ilk harcı Diyarbakır’da atıldı ve finansmanını AB’nin sağladığı Bölge İstinaf Mahkemesi’nin yapımına başlandı.

23 Kasım 2006: Avrupa Birliği’nin dayattığı federalizm, Kalkınma Ajanslarıyla devreye girdi. Avrupa’nın, Osmanlı’ya dayattığı federalizm, AKP tarafından “Kalkınma Ajansları” adı altında uygulamaya konuldu, Türkiye, bölgelere bölündü.

31 Mart 2007: Hükümet kurulurken ABD’ye vermiş olduğu memorandumdaki eyaletleşme sözünün önemli bir aşaması gerçekleştirildi. Memorandumda Erdoğan’a küreselleşmenin şehir devletleri demek olduğu kendisinin de bu yönde hareket etmesi halinde destekleneceği belirtiliyordu.

7 Eylül 2007: AKP, Amerika’nın dayatması, Avrupa’nın parasıyla bölge istinaf mahkemeleri için “9 eyalet” merkezini seçti. İstanbul, Ankara, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun, Adana, Erzurum ve Diyarbakır’da kurulması planlanan istinaf mahkemeleri ABD’yi örnek alan merhum Cumhurbaşkanı TUrgut Özal’ın hayalini kurduğu, ancak gerçekleştirmeye fırsat bulamadağı “9 eyalet” merkeziyle birebir örtüşüyordu.

10 Aralık 2010: Adalet Bakanı Sadullah Ergin, müsteşar, genel müdürler ve daire başkanları ile birlikte ABD’ye gitti. ABD’li bir bakanlık yetkilisi, Türk yetkililerin Amerikan eyalet ve federal sistemini incelediklerini ima etti.

“En büyük hayali”ni 1993’te dillendirdi

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 1991’de RP il başkanıyken hazırlattığı “Kürt Raporu” ve 1993’te “TC katı bir üniter anlayışa sahip. Kürtler ayrılmak isterse Osmanlı eyalet sistemi benzeri olabilir” diyerek, ilk kez 1993’te kamuoyuna açıkladığı hayali için son noktayı koymaya hazırlanıyor. Erdoğan, Türkiye’nin eyaletlere bölünebileceği fikrini 20 yıl önce, Refah Partisi’ndeyken dillendirmişti. Gazeteci-yazar Metin Sever ile Cem Dizdar’nın 1993’te yazdıkları “2. Cumhuriyet Tartışmaları” adlı kitapta, dönemin Refah Partisi İstanbul İl Başkanı sıfatıyla soruları yanıtlayan Erdoğan, “Ülke içinde yaşayan bazı gruplar, insanlar milli yapı içerisinde kalmak istemezlerse ne olacak” şeklindeki soruya, “Onun kararını yine halk verecek” şeklinde cevaplamıştı. Erdoğan, “Örneğin Kürtler ’biz ayrı yaşamak istiyoruz’ diyebilirler” sorusu üzerine de, “Bu durumda belki Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabilir” ifadesini kullanmıştı. “Bağımsızlık isterlerse tamamen ayrılmak isterlerse…” şeklindeki soru için de Erdoğan, “Bu toprak üzerinde böyle bir bağımsız yapıyı kurmaya kudreti varsa kurar. Ama kudreti yoksa… Buna hakkı var mıdır? Kudretli olmayabilir… Bu hakkı kimden isteyeceği önemli” demişti.

Parti programında da var

Başbakan Erdoğan, 2001 yılında kurduğu AKP’nin programına da, eyalet sistemine zemin hazırlayacak maddeler koydurdu. Başbakanlık koltuğuna oturduktan sonra da hayalini gerçekleştirmek için birçok adım attı. Ancak daha önce ’eyalet’ sözcüğünü çekinmeden söyleyebilen Erdoğan, Başbakan olduktan sonra bunu açıkça dile getirmekten nedense kaçındı. Devletin yapısını temelden değiştirmeyi amaçlayan “Kamu Yönetimi Reformu Tasarısı”na dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve TSK’dan, “üniter yapıyı bozar” itirazı gelince, Erdoğan ve hükümetin diğer bakanları “Böyle bir niyetimiz yok” demişti. Bu niyet gizleme 2004 Aralık ayında, bir televizyon kanalında Fatih Altaylı’nın “Teketek”ine kadar sürdü. Teketek’in konuğu olan Erdoğan, başkanlık sistemini övüp, bunun bürokrasiyi ortadan kaldıracağını savundu. Altaylı, “Bunun uygulanabilmesi için eyalet sisteminin olması da gerekmiyor mu?” diye sordu. Başbakan, cevabı hemen yapıştırdı: “Eh, tabii o zaman ona uygun bir yapılanma da olmalı… Üstü kaval altı şişhane olmaz…” Erdoğan’a danışmanları tarafından kulaklıktan “Sözlerinizi düzeltin, sorun çıkabilir” uyarısı geldi. Erdoğan 10 dakika sonra “İlla eyalet sistemi diye bir şart yok. Bu, bazı ülkelerdeki uygulamalardan kaynaklanıyor” diyerek sözlerini düzeltmeye çalıştı.

YENİÇAĞ, 15 Mayıs 2012

This entry was posted in Bölücü KÜRTÇÜLÜK, Dizi Yazilari, EMPERYALİZM, PKK TERÖRÜ, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

One Response to TÜRKİYE BÖLÜNÜYOR * 4 * İshak Alaton: Eyalet sistemine geçmeliyiz! * Tezgahta altın vuruş

  1. Izak Alaton anayasası
    Hanımefendi diyorlar ki: “Türk Milleti kapı dışarı!.. Al Atatürk’ünü de defol!..”
    Hanımefendi iniyor, kürsüye beyefendi geliyor..
    “Hanım, hanım yetmez!.. Devlet yıkılmalı!.. Bireyin mutluluğu için devlet yıkılmalı diyemiyorsan senden bi cacık olmaz!..”
    Beyefendi kürsüden inerken ne oluyor?..
    Yahudi, yerinden fırlıyor, “Devlet yıkılmalı!..” diyenin boynuna sarılıyor, şapır şupur öpüyor!..
    boyner_boykot
    Bu ne kin ve nefretmiş Türkiye Cumhuriyet Devleti’ne karşı be Bay İzak Alaton, pes doğrusu.. (Alın adamın encamını okuyun ve bu cumhuriyete olan ödenemez borcunu öğrenin!..)
    Hakim “güç”ler “Ergenekon’un bir numarası” üzerine at oynatarak, memleket sath-ı mailinde bir “1 numara” kıymeti harbiyesi yarattılar.. Bendeniz de bu cümleden olarak bir süredir merak eder dururum!..
    “Ulan peki bu Atatürk-Cumhuriyet karşıtlarının bir numarası kimdir?!!” diye…
    Kurumsal olarak yıllardan beri TÜSİAD denilen bal kaymak cemaatini bilirdim de!..
    İlle de bir numara?!
    Bakıyorum, hep sütre gerisinde at oynatan bir kimlik ortalığa taşıvermiş durumda..
    Bay İzak Alaton!.. Aha da bir numara bu!.. Teşhis nereden?..
    Son “tutuklamalarda” öne çıkan Atatürk-Cumhuriyet-TSK karşıtı bir kalem erbabına önce Avrupa Birliği sahiplenmiş, ardından Türkiye içindeki “Soros erbabı” göğsünü siper eden bildiri yayımlamıştı..
    Bildirideki imzanın en başında da o vardı..
    Bir numara İzak Alaton…
    * * *
    Number one Mr. İzak geçen günlerde TUSİAD toplantısındaydı.. Cemaat, “Atatürk’e falan boş verin.. Türk Milleti kimliğini silin.. vs..” döktürüp “kölelere” tebliğ yayımlamışlardı..
    Şimdi, isterseniz bu değerli “1 Numara” nın altına doğru inerek, o âlemdeki yıldızların gözlerimizi kamaştırmasına yol açalım..
    Nasıl bir Türkiye (Şimdilik Türkiye adına dokunmuyorlar!!) istediklerini anlayalım…
    Federasyon nitelikli bir yapılanmada şöyle olunmalıdır..
    “Türkiye’nin insanlarının mutluluğu, onuru, haysiyeti -bir kısmının değil tümünün birer birer- bu ülkenin bölünmesinden daha önemlidir’ diyebiliyorsanız, doğru yoldayız, bu işin sonunda güzel bir şey çıkar. Eğer, ‘yok hayır, bu bize fazla gelir’ diyorsanız sayın Başkan tavsiyem, bu işi kısa yoldan kesin, altından kalkamazsınız..”
    * * *
    Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Atatürk’ün üzerinden silindir gibi geçmeye seferber güçleri ararken, PKK’nın çok önünde gidenleri görmek istiyorsanız kime bakacaksınız?!!
    Para babalarına…
    PKK’nın 84 çıkışı ile paralel giden bir takım raporlar, taslaklar, dayatmalar elinize gelecektir..
    Bakın altındaki imzalara.. Para babalarını görün.. (Abdullah Öcalan 1993’te, onda, bizi artık büyük sermaye de destekliyor diye gazetesinde makale yayımlamıştı.. Bu makalenin yanında da, Türkiye’nin en zengin ailesinin bir ferdi isim verilerek göklere çıkarılıyordu..)
    Türkiye’ye “Türk Devleti” denmesinden vaz geçilmesini isteyen, Doğu ve Güneydoğu topraklarının Türkiye’ye yük olduğunu söyleyen de bu para babalarıdır..
    1984’ten bu yana PKK silahı ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Sevr niteliklerine dönüşünü sağlamaya çalışırken, bu kalkışmaya zemin hazırlayan en büyük destek işte bu para babalarınındır.. Türk Devleti, saldırıya karşı bir mücadele geliştirirken, kendi medyasından destek yerine köstek görmüştür.. Açın bakın hakim medyanın arşivlerine, mücadelenin en kızıştığı, PKK saldırılarının en geliştiği günlerde manşetler PKK yanlısıdır.. Hem de eşkıya başının en sempatik posterleri(!)nin manşetlere oturtulması ile.. Hangi medyada?.. Para babalarının yönlendirdiği medyada…
    Para babalarının bu saldırılarını “dışarıdan” yönlendiren büyük güce kısaca “Soros dayatması” deniliyor..
    Soros hareketinin Türkiye’deki öncüsü kim?.. İzak Alaton..
    Number one İzak’ın “Devlet yıkılmalı” startından ne kadar mutlu olduğunun sebebi “açık” değil mi?!
    Behiç KILIÇ – 28 Mart 2011 – Yeniçağ

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *