ARŞİV SANDIĞINDAN * Cambaza bakarken geçmişi unutma * Deniz fenerinden N’aber ???

DİNDARLIK BU MUDUR ?

CAMBAZA BAK ;

Asrın Yolsuzluğu Deniz feneri Derneği,Suriye ve Yeni Anayasa yapılmasıyla konusuyla perdelendi…

Laik Cumhuriyet,
Ülkemizin gerçek aydın önderleri ,
Haksız tutuklamalar,
Söz konusu olduğunda
,

“YARGI BAĞIMSIZDIR”
“GİTTİĞİ YERE KADAR GİTSİN” diyenler,

Söz konusu YANDAŞ YOLSUZLUĞU olduğunda,

Dava savcılarının önüne kale duvarı ördüler …
Şimdi de görevden aldıkları savcıları,
Yolsuzluk zanlılarından daha çok ceza isteğiyle yargılıyorlar !!!
Kırıp,döküyorlar…
Tutuklatıyorlar…
Gerçekleri saklıyorlar…
Bölüyorlar…
Ve,
Ne gariptir ki,
Bunları yaparken,
Yüce Allah’ın adını dilden düşürmüyorlar…
Cuma namazlarını TV’ler de sergiliyorlar…
Hiçbir ülkede siyasetçilerin kiliseye ibadete gitmesi
TV’lerde haber olmaz,verilmez…

Dindar’lık bu mudur ?
Yetiştirilecek olan dindar gençlik de,
Onlar gibi mi olacaktır ?

Naci KAPTAN
03 Nisan 2012

DENİZ FENERİNİ SÖNDÜRDÜLER!

Yıldız AKALIN

Ne tükenmez paralarıne tükenmez sabırları varmış yurtdışındaki Türk vatandaşlarının.
Ne soyguncular çekiyorlar ellerini ceplerinden ne de onlar açıyorlar gözlerini.
Her izinde gittikleri vatanlarında soyuldular.
Neredeyse değerinin iki katını ödediler alış verişlerde.

Baktılar paralılar ta Almanyalara kadar geldiler soyup soğana çevirmek için.Yaban ellerde alın teriyle kazandıklarını ikiye katlama düşüyle Banker lakaplı soygunculara kaptırdılar.

Umutlarını geleceklerini dolandırıcılara yedirdiler.
Acı çektilersonra kabahati kendilerinde gördüler.
Özeleştiri bile yaptılar.

”Helâlı bırakıp harama koştuk. Allah razı olmadı.” Deyip sineye çektiler.
Sonra temeli atılmadık fabrikalara şirketlere ortak oldular Türkiye’de.
Ne fabrika bacası tüttü ne şirket kapısı açıldı.
Yine gitti alın teri çoluk çocuğun rızkı.
”Bu son” dediler. ”Maymunun gözü açıldı” dediler.

Yeminler ettiler”Tövbe” dediler.
Sonra daha kurnazları acımasızları saldırdılar alın terlerine çoluk çocuğun rızıklarına.
Bu seferkiler en etkili uyuşturucuyla geldiler.
Allah adına din iman adına çıktılar karşılarına.
Endüstri Holding,Kombassan,Jet-Pa,Yim Paş.
”Faiz haram” dediler. ”Kar payı helal” dediler.
İmamlarla kapı kapı dolaştılar.
Camileri kullandılar utanmadan.
Aldılar ellerinden ekmeklerini alın terlerini.
Allah adına,İslamiyet adına.

Elleri böğürlerinde kalakaldı garibanlar.
Çalmadıkları kapı kalmadı hak aramak için.
Başbakana sığındılar helâlı haramı bilir diye.

Başbakan:
”Paraları verirken bana mı sordunuz?” Demez mi?
Hâlbuki paraları iç edenlerle devletin valisi bakanı kol kola resim çektirmedeler.
Bosna’ya yardım paralarını lüpleyen Mercimekler Darçınlar hangi partiye aktardılar bu hayır paralarını?
Her dolandırılmalarının ardından dizlerini dövdüler.
Ama vurguncular buldukları madeni bırakmadılar.

Bu sefer fenerle geldiler.
Deniz Feneri ile.
Ne demişti Alman yargısı?
Asrın en kapsamlı soygunu!

Oysa bu vurgunu kotaranlar televizyonlarda gazetelerdeki reklamlarında insanları duygulandıranTürk vatandaşlarını gururlandıran bir sloganla vicdanlara sesleniyorlardı:

Asrın İyilik Hareketi!
Bülent Arınç’ın Laik Cumhuriyetten koparılan her parça için sevincini coşkuyla dışa vurduğu gibi:
Allah verdikçe veriyor yağmur gibi veriyordu!
Vicdan sahibidin-iman sahibi hayırseverler yağmur gibi para yağdırıyorlardı.

Cami önlerindeCuma Namazı çıkışlarında çıkış kapısına konan kilimlere çocuklarının rızkından kestikleri ekmek paralarını düşünmeden bırakıyorlardı.Bir lokma ekmeğe muhtaç felakete uğramış müminlere insan olarak birer mümin Müslüman olarak yardım etmenin sevinciyle yardıma koşuyorlardı.

Afganistan da Pakistan da din kardeşlerine hayır yaptıklarını sanıyorlardı.
Allah rızası için dayanışma için…
Sevabı ayrı bir kazanım müminler için.
Sırat Köprüsünden geçmeye yardımcı olacağına inanan müminlere ayrı bir getirisi vardı her kuruşun sağladığı sevabın.

Ama Alman yargısı bu kez bu olayı önemsemesi giren- çıkan paraların akışından kuşkulanarak uzun araştırma izleme sonucu ayrıca bu din-iman tüccarlarının metres değiştirme kıskançlığına duyulan tepki ihbarının da katkısıyla asrın soygununu ortaya çıkardı.

Aslında kamuoyunda kuşkular da giderek artıyordu.
Burada yıllar önce Uğur Mumcu’nun araştırmalarında ortaya koyduğu Siyaset- Tarikat-Ticaret üçgeni ortaya çıkıyordu.

Deniz Feneri 41 Milyon Avro topladı17 Milyon Avro’nun Türkiye’ye gönderildiği saptandı.
Türkiye’ye gönderilen paraların makbuzları sahte çıktı. 2004 tarihli belgelerin 2006 yılında düzenlendiği tespit edildi.

Alman yargısı Milli Görüş,Kanal 7,AKP,Yimpaş’ın Deniz Feneri vurgunundaki işbirliğini ortaya çıkardı. Zanlıların da itiraflarıyla Almanya ayağı tamamlandı.Yalnız bir konu Alman yargısına siyasi baskı mı yapıldı şüphesi giderilemedi.

Deniz Fenerinin Türkiye’deki siyasi bağlantısı açıklanacağı sırada Yargıç Joachim Müller: ”Bir yakınının rahatsızlandığını” söyleyerek duruşmayı ertelemesi kuşkuluydu.Asrın en organize soygunun asıl faillerinin Türkiye’de olduğu Alman yargısı tarafından karara bağlandı.

Zahit Akman,Zekeriya Karaman,İsmail Karahan Deniz Fenerinin asıl sanıkları olarak belirlendi. Türkiye’de Savcılık soruşturma açmak istedi Adalet Bakanı izin vermedi.Uzun süre kamuoyunun ve muhalefetin baskısı üzerine Türkiye’de yargının önü açıldı.

Cumhuriyet Savcıları Almanya’daki incelemelerinden sonra Zahit Akman ve yedi Kanal 7 yöneticileri tutuklandı.
İzler AKP’ye kadar uzanabilirdi. Soruşturma iktidarın Deniz Feneriyle ilişkisini ortaya çıkarabilirdi!

Savcılar Zahit Akman,Zekeriya Karaman ve Kanal 7 ‘de arama yapılacağını zanlılara bildiren kamu görevlilerinin ifadesi alacakken Ankara Başsavcılığı soruşturmayı yürüten üç savcıyı görevden aldı.

Yeni savcılar verildi. Zanlılar serbest bırakıldı.

Generallerin,Genelkurmay Başkanının,bilim adamlarının kanıtsız,sahte CD’lerle tutuklandıklarında ”Yargıya karışamayız” diyen başbakan ve adalet bakanı ve AKP yöneticileri belgeli,kanıtlı zanlılara sahip çıkmaları savcılara hakarete varacak kadar saldırmalarında savcıların görevden alınmalarında ”Yargının bertaraf edilmesi.” Gerçekleşti.

Zekeriya Karaman’ın oğlu ile başbakanın oğlu Burak’ın bacanak olmaları Vakıf Bank’ın Haliç Lmt. Şirketine kredileri Burak Erdoğan’ın Gemiciği ile ilişkileri araştırılamayacaktı.

(Burak Hz. Muhammed’i Miraç’a götüren küheylan.Burak Erdoğan parası olmadığı için bir hayırsever tarafından ABD’de okutulano kulu bitirince gemi sahibi olarak ülkesine dönen yetenekli mahdum.)

Danıştay’ın Deniz Feneri’nin para toplamasını engellemesi AKP hükümetince ortadan kaldırılmıştı.
Belki asrın soygununun siyaset ayağının perdesi açılacaktı.

Mercimek’ten Darçın’dan başlayan Endüstri Holding,Yimpaş,Jet-Pa ve Deniz Feneri vurgunlarının siyasetin hangi damarına akıtıldığı Türk Yargısınca ortaya çıkacaktı.

Ama olmadı.

Yargı bertaraf edildi. Şimdi Ankara Yargısı ile İstanbul Yargısı bu yakıcı ateş topunu kendilerinden uzaklaştırma yarışına girdiler.

Yargıtay’a taşınabilir.

Ama Yargıtay olsun Danıştay olsun Anayasa Mahkemesi olsun ”yağmur gibi yağdıkça yağdı” Müminleştirildi. Şimdi emin ellerde!

Erbakan’ın servetinin kaynağını miras kavgasında açığa çıktığı gibi miras kavgası mı bekleyeceğiz?
Hadi yargı bertaraf yandaş takiyyede liboşlar can derdinde.
Peki müminler Allahtan korkup kuldan utananlar vicdanınız nerelerde?

Ahlakınızı çarmıha mı gerdiniz?
Sizin söyleyecek sözünüz yok mu?

Hadi konuşun!

http://ha-ber.net/index.php?option=com_content&task=view&id=17892&Itemid=10

This entry was posted in ARŞİV SANDIĞI, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *