ADALET SARAYLARINDA ADALET KAYBOLMUŞ ÇOK MU ? HAPİSHANEDE OLAN TÜRK BİR ÖĞRENCİNİN MEKTUBU * LETTER FROM A TURKISH STUDENT PRISONER

ADALET SARAYLARINDA “ADALET” KAYBOLMUŞ ÇOK MU ?

Dün Silivri’de Adalet katledildi.
Ülkemizin aydınlık,Yurtsever,çağdaş insanlarının,
Ölüm fermanına yol veren iddianameyi mahkemeye sundular.

ABD-AB-CIA-TARİKAT CEMAATI
İŞ BİRLİKÇİ SİYASETÇİLER-YANDAŞ YARGI

El birliğiyle Türkiye’yi uçurumdan aşağıya itmeye çalışıyorlar.
Ülke ağır bir sivil darbe yaşıyor.
Askeri vesayeti yok edeceğiz diyenler,
Türkiye’ye çok daha ağır,
bağımsızlığımızı da devreden,Ülkeyi bölmeye çalışan,
Laik Cumhuriyet yerine Din Devletini dayatan,
Sivil ve baskıcı vesayeti getirdiler.
Bu karanlık dönem aynen Amerikan’ın MC Charty’si gibi
ileride lanetle anılacaktır.

En ileri demokrasiyi getirdiklerini söylediler.
Ehh demokratik bir ülkeye Dünyanın en büyük mahkemeleri yakışırdı.
Enn büyük mahkemeleri yaparak adlarına “Adalet Sarayı” dediler.
Çağdaş ülkeler en büyük kütüphaneleri,sergi salonlarını,
En büyük tiyatroları,en büyük opera binalarını,
kültür merkezlerini yaparken,
Biz en büyük mahkemeleri yaptık,
Utanmadan da bunlarla övündük !!!
Bu sarayların içine giren yargıçlar,zabıt katipleri,avukatlar bile kayboluyordu.
Görevlilerindahi kaybolduğu Adalet Saraylarında !!!
Adalet kaybolmuş çok mu ?

Bu saraylarda en yetkili savcılara ve yargıçlara donanımlı odalar,
Altlarına zırhlı mercedesler verdiler.
Adaletin terazisini “kılı kırk yararak” tartan eski hukukçular yerine,
Yakaladıkları ülke aydınlarını,genç öğrencileri,Şanlı ordunun askerlerini,
Kırk ambar çuvalına atan,
Gerçeklere kulaklarını kapatan,
Milyonlarca sayfa düzmece iddianame hazırlayan,
İddianamelere sahte kanıtlar yapıştıran savcılarla
Bu iddianameleri okur gibi yaparak kararlarını peşin veren,
Adaletin kılıcını körleten yargıçlar ortaya çıktı.

Komutanların savaştığı
binlerce görevlinin eli kanlı katilini,
Komutanların karşısına gizli tanık yaptılar.
Bunun ayıbı bile onları cehennem ateşine göndermeye yeter.
En onursuz,şerefsiz insanları, katilleri,kadın satıcılarını
tanık yapan,kadın satan şerefsiz katillerin sözleriyle,
Devlete 40 sene şerefle hizmet etmişleri,
Yurdunu,bayrağını,Ulusunu sevenleri,
Mahküm eden eden bir garip hukukçular geldi.
Ülkeyi kasıp kavurdular.
Elbet günü gelecek, gerçek savcı ve yargıçlar,
cübbelerini giyerek,
gereğini yapacaklardır.

Gün olacak,
Hukuk ve adeletin parlak güneşi elbet doğacak,
Devran dönecektir.

Dakka,Dukka.

Not ; Aşağıda beimle birlikte AB yetkililerine de gönderilmiş
Hapishanede tutuklu bir öğrenci mektubunu paylaşıyorum.

Naci KAPTAN
19 Mart 2013

HAPİSHANEDE OLAN TÜRK BİR ÖĞRENCİNİN MEKTUBU
LETTER FROM A TURKISH STUDENT PRISONER

Merhaba,

Size Sincan Kadın Kapalı Hapishanesi’nden yazıyorum.
Adım Sinem. Son dönemde sıkça gündeme gelen 700’ü aşkın tutuklu öğrencilerden biriyim.

Hacettepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sağlık İdaresi Anabilim ve Sosyoloji yan dal öğrencisiyim/öğrencisiydim. 13 Kasım’da yasadışı Maoist Komünist Partisi’ne (MKP) “üye olmak” gerekçesiyle gözaltına alındım. 17 Kasım’da ise tutuklanıp şu an bulunduğum hapishaneye getirildim. Deliller neydi biliyor musunuz; 1 Mayıs, 8 Mart, 6 Kasım, 19 Aralık gibi tarihlerde eylemlere katılmam.

Eminim çok şaşırmamışsınızdır. İşsi mücadelesi gününe katılmak, kadınlar gününe katılmak, YÖK’ü protesto etmek, Hrant Dink’in sokak ortasında tıpkı diğer, demokrasiden yana olan aydınlar gibi öldürülmesini protesto etmek, bütün bunlar yasadışı örgüte üye olmak kanıtı olarak sunuldu. Unutmadan, son dönemde ODTÜ’de başbakanın gelmesini protesto eden kişilerden biri olmam da kanıtlar arasındaydı. Hatırlarsınız 5 Ocak 2010’da da geçenlerde yaşanan protesto gösterisine benzer bir protesto olmuştu. Başbakan o zaman da hedef göstermişti bizleri, birer birer. Belki hemen gözaltına alınıp tutuklanmadık ama tüm çabalara rağmen, başbakanın verdiği ferman geçerliliğini hiçbir zaman yitirmiyordu, bunu unutmuştuk. Kindar nesil yetiştirmek ancak böyle kindar bir başbakanın işi olabilir, sizce de öyle değil mi?

Yaklaşık 2 aydır hapishanedeyim ve bu kısacık süre içerisinde iki defa gardiyanlar tarafından darp edildim. İlki koridorun ortasında ayakkabımı çıkarmam istendiğinde ve benim hücremde çıkaracağımı söylediğimde ne olduğunu anlamadan yaklaşık 15 gardiyan tarafından, ikincisi ise haftada 10 dakika kullanabildiğimiz telefonda soyismimi söylemediğim için ve söylemem gerektiğine dair hiçbir uyarı yapılmadan yaşandı.

Darp edilen benken adıma disiplin soruşturması açıldı. Ve birinden 1 ay, öbüründen 2 ay çeşitli etkinliklere katılamama cezası verildi. Yani haftada 1 kez 10 dakikalık telefon hakkım da alınacak elimden.

Yaşadığım mağduriyetler bunlarla sınırlı değil, sınavlarıma girmek için üniversiteye başvuruda bulundum. Okulum bize tutuklanmama dair ellerinde bilgi olmadığı gerekçesiyle sınavlarıma giremeyeceğime dair ifadelerle karşılık verdi. Oysa benimle beraber tutuklanan Ankara Üniversitesi ve ODTÜ’den arkadaşlarım sınavlarına girdiler. Bense yaklaşık 1.5 ay boyunca, dilekçe yazdım, bütün bunların sonunda geçen hafta perşembe günü 3 saatte 8 sınavıma, cuma günü 3 saatte ise 7 sınavıma girdim. İtiraz dahi edemedim sınavlarımın bu kadar sıkışık olmasına, çünkü bu üniversitenin bana sunduğu, onlar açısından, bir “lütuftu”.

Daha anlatacak çok hak gaspı var ama eminim diğer tutuklu arkadaşlarım da sık sık yazıyorlardır ve siz yapılanlardan haberdarsınızdır. Tutuklu öğrencilere dair gerek yazılarınızda gerekse yaptığınız programda değindiğiniz için teşekkürler. Benim mektubumu da okuduğunuz için şimdiden teşekkür ederim. Sesimize ses olmanız dileğiyle… Hoşça kalın…

Sinan Kadın Kapalı Hapishanesi’nden sevgilerle.

NOT: Mektubu bitirdikten kısa bir süre sonra elime ulaşan kâğıtta yazılanları da eklemek istiyorum. 1.5 aydır “haberimiz yok, sınavlara giremezsin” diyen üniversite yönetimi tarafından tutuklanmamın ardından 3 gün sonra, yani 22 Kasım’da adıma disiplin soruşturması başlatılmış. Sınavlar için haberi olmayan yönetimin soruşturma için nereden, nasıl haber aldığını anlamadım doğrusu…

Sinem MUT
07.01.2013

This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, HUKUK-YARGI-ADALET, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *