DANIŞTAY BAŞKANLIĞI YARA ALDI ALLAH VERDİKÇE VERİYOR !!!

DANIŞTAY BAŞKANLIĞI YARA ALDI
ALLAH VERDİKÇE VERİYOR !!!

Naci KAPTAN
27 Temmuz 2012

Başbakan ve Bakanları tarafından var olduğu sık sık söylenen,
İLERİ DEMOKRASİNİN verdiği YURTTAŞLIK ELEŞTİRİ hakkımı kullanıyorum :

Sayın Hüseyin Karakullukçu,
Danıştay Başkanı,

Yazı girişimde sizi J.J.Rousseau’nun bir deyişiyle selamlarım ;

“Yasama, yürütme, yargı,
iç içe geçmişse,
anayasa yok demektir…”

Sayın Karakullukçu ;

Görüntünüz nedeniyle gizliden de olsa,
Sizi kıskandığımı söylemeliyim !!!

Akranlarınız arasında bir yarışma yapılsa,
İnanıyorum ki birinci seçilirsiniz…
Şık batı tarzı giyiminiz,dökülmemiş uzun saçlarınız,
Kara gözlüklerinizle çok yakışıklısınız.
Diyeceğim odur ki duruşunuz karizmatiktir.

Hele hele kendi söyleminizle ;
“Sultan yüzüğünüz”,
Padişah kaftanı benzeri cübbenizle,
Ülkemizin hal ve durumuna çok yakıştığınızı da söylemeliyim.
Ne de olsa Ülkemizde NEO OSMANLI rüzgarı estirilmektedir.

Ülkemizde, yakışıklı bir Danıştay Başkanından öte,

Tarafsız,
Siyaset dışı kalan,
Adaletli,
Yasalara ve özgürlüklere saygılı,
Onurlu ve vicdanlı,
Güce,çıkara,paraya itibar etmeyen
Kamu görevlilerine,
Hukuk adamlarına ihtiyaç vardır.

Danıştay Başkanlığına seçilmeden önce
Toplum sizi tanımazdı.
Sizi ilk tanıtan Bülent Arınç’tır ;
Danıştay Başkanlığına atandığınızda Arınç şöyle demişti ;

““Şimdi bir şey söylerim ‘bütün arkadaşları bir yerlere geldi’ derler.
Kurban olduğum Allah, verdikçe veriyor.”

Ne mutlu size ki 12 Eylül 2010 referandumundan sonra yapılan
yeni üye ve başkanlık seçiminde kullanılan blok oylarla ne de güzel seçildiniz.
Blok oy sahiplerini,oyların bloklaşmasını sağlayanları,
Ve dahi seçildiğiniz için sizi kutlarım !!!

Arınç’ın neden böyle söylediği kısa bir zaman sonra ip uçlarını verdi ;

Danıştay’ın 144. Kuruluş Yıldönümü töreninde konuşma metninin dışına çıkarak,
başkanlık sistemini savundunuz ???.

Devam ettiniz ;
Konuyu tartışmanın hukuk devletine aykırı olmadığını belirterek,
“Bu sistemin siyasi istikrar doğurması, ekonomiye olumlu yansıması,
başarılı bir kuvvetler ayrımı gibi avantajları bulunmaktadır”

“Herkesin ne olursa olsun üstündeki kıyafetten ayakkabısının bağcığına
kadar yeniliğe açık olması lazım. Değişiklikten bir şey kaybetmezsiniz.
Beğenmezseniz geri değiştirirsiniz ama bir yapın bakalım, ondan sonra görün”

Konuşma metninizde olmamasına rağmen bu konuşmanız,
İktidara ve Başbakana sunduğunuz bir diyet selamı ve
teşekkürü olarak algılanmıştır.

Kıyafetten yana değişiklik ,rejim değişikliğiyle bir midir ?
Nasıl ki her konuda yetkin olan ve bilen sayın Başbakanın dediği gibi ;
Tehlike yönünden “Tüp gaz ile Nükleer santral “bir birine ne kadar benzerse !
Gömlek-kravat değişikliğiyle, Başkanlık sistemi de O kadar benzerdir…

Danıştay’ın aldığı yürütmeyi durdurma kararlarını kastederek;
Nükleer santral davasına ilişkin verdiğiniz ;

‘’Yasama-yürütme-yargının yeknesak bir halde olduğu’’
“ne varsa durduruyoruz,yok, durdurma yok artık. İlerleme var.
Devletin, milletin lehine ne varsa yapılacak.
Bunun lamı cimi yok. Öyle bir şey mi var?
Onu durdur, bunu durdur. Durdurduk ne oldu” demeciniz ,

Sizden çıkacak kararların siyasi iktidarın isteğine uygun olacağının da
işareti olmuştur !!!

Bilimsel ve hukuki araştırma,incelemeler yapılmadan
Veriler toplanmadan,Yargı kararları önceden veriliyorsa;
Dava açmaya da gerek yoktur…
Fetva verirsiniz ,görev biter…

Konuşmanız sadece bu konularda iktidara siyasi destek vermenizle kalmadı ;
Devam ettiniz ;

“Yeni anayasa çalışmalarını önemsiyor ve destekliyoruz.
Bu fırsatın değerlendirilmesi için elimizden gelen katkıyı vermeye hazırız.
Bunun ülkemizin uygar dünya ile bütünleşmesi adına büyük bir adım olduğunu biliyoruz.” dediniz !!!

Sayın Danıştay Başkanı,
Siz bu makama siyaseten blok oylarla seçilmiş/atanmış bir hukukçu olsanız bile ;

Yeni bir anayasa’nın ancak KURUCU İRADE tarafından yapılabileceğini,
Yeni anayasa yapımının küresel baronlar tarafından istendiğini ve dayatıldığını,
Yeni Anayasada değiştirilemez maddelerin sulandırılmak istendiğini,
Türk’lük kavramının etnik kavramla özdeşleştirilmeye çalışıldığını,
Türk’çeye koşut,Kürtçenin Anayasada yazılmaya çalışıldığını,
Laik Cumhuriyet Devlet yönetiminin,din Devletine çevrilmeye çalışıldığını
Üniter Ulus Devlet’in federasyona çevrileceğini,
Türkiye’nin bölüneceğini,

Sade bir vatandaş olan benden çok daha iyi biliyor olmanız gereklidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin altına konmaya çalışılan dinamitlere
destek vermek değil ,Devletin koruyucusu olmak doğal ödev ve görevinizdir.

İnsan hak ve özgürlüklerinin “İleri demokrasi” söylemiyle ayaklar altına alındığı,
Var olan yasaların ve Anayasa’nın,
iktidar gibi düşünmeyelere karşı uygulanmadığı,
Var olan Anayasal hakların dahi verilmediği bir ülkede,
Dünyanın en demokratik anayasasını yapsanız dahi,
Yasalara uymayan yöneticiler var oldukça,
O siyasetçileri denetlemesi gereken,
Hukuk düzeni gözlerini kapıyorsa,
Çözüm üretemezsiniz…

Bilirkişilerin açıkladığı gibi
Sahte kanıtlarla 4-5 senedir hapiste tutuklu
Ülke aydınlarını,saygın kişileri ,
Sayısı 700’e yaklaşan tutuklu öğrencileri,
100’ü aşkın tutuklu gazeteciyi,
300 civarında tutuklu değerli komutanları ve her rütbeden askerleri
görmezden geliyor,
Hukukun uygulanmadığı yerde,
Yeni Anayasa istiyorsunuz …

Öncelikle, var olan yasaların uygulanmasını,
Adama göre uygulama yapılmamasını,
Anayasal insan haklarının verilmesini,
Yasaların bireylere karşı eşit uygulanmasını,
Kararların adaletli verilmesini sağlayınız.

Var olan yasaların baskı amaçlı kullanılması yerine,
gerçek demokratik anlamda kullanılmasını sağlayınız…
Unutmayınız ki Ülkemizde farklı hukuk uygulamaları vardır ;

* HABUR HUKUKU
* ERGENEKON ve BALYOZ HUKUKU
* ASRIN YOLSUZLUĞU DENİZ FENERİ YOLSUZLUĞU HUKUKU

Anayasa değişikliğinden önce,
Yargıyı siyasi vesayet altından çıkartacak çalışmalar yapmayı düşünmez misiniz ???

2 Temmuzda Cihan Haber Ajansı şöyle yazdı ;
“Erdoğan’ın akşam saatlerindeki konuğu Danıştay Başkanı Hüseyin Hüsnü Karakullukçu oldu.
Saat 18.30 sıralarında Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ne gelen Karakullukçu, Başbakan Erdoğan ile yaklaşık 1 saat görüştü. ”

Gerçek demokrasiyle yönetilen ülkelerde Danıştay Başkanlarının,
Başbakana giderek özel görüşmeler yaptığını hiç de duymadım !!!

Sayın karakullukçu,

Kısa zamanda çok yol aldınız.
Şimdi de hakkınızda çok önemli bir haber yazıldı ;

Haber ;
“Bugün basında yayınlanan ‘’Çetenin elçisi’ Danıştay’da’’ başlıklı manşet haberde; ‘’Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturmada bir hayali ihracat suçu şüphelisinin daha önce çeşitli firmalara verilen cezalarla ilgili olarak Danıştay Başkanı Karakullukçu ile görüştüğünün tespit edildiği’’ iddia edilmektedir.”

***

“Yaklaşık 100 milyon hayali ihracat soruşturması kapsamında, örgüte yardım eden bir kişinin Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu ile hem makamında hem de otomobilde görüşmeleriyle gözler Danıştay’a çevrildi. C.Savcısının, aralarında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı üst düzey görevlilerinin bulunduğu 7 kişinin ifadesini aldığı, bir hakim ve bir C.Savcısının da HSYK tarafından ifadelerine başvurulduğu ortaya çıktı.”

“Kumaş kaçakçılığıyla başlayan ve giderek boyut kazanan hayali ihracat soruşturması kapsamında, örgüte yardım eden bazı kişilerin önce bankalara gidip ardından Yargıtay ve Ekonomi Bakanlığı’na gidişleri, bazı bağlantıları dudak ısırttı. Danıştay Başkanlığı’na seçildiğinde Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” dediği Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu’da, ortaya çıkan bilgilerden sonra zor durumda kaldı. ”

***

Sayın Danıştay Başkanı,

Tutumunuz,ilişkileriniz ve söylemlerinizle,
Danıştay Başkanlığı Makamı yara almıştır.
Başkanlığını yaptığınız Danıştay’dan çıkacak olan kararlar,
Bundan böyle inandırıcı olmayacaktır.

***

Üzücüdür ki aşağıdaki, DOĞRU gazeteci Necati Doğru’nun,
ÇETE başlıklı yazısındaki sistem son 10 yılda,
“Durmak yok yola devam ” diyerek ,
Ülkemizi sömürmektedir.

***

Saygı Öztürk, Ankara’da soruşturması süren “100 milyon TL devlet soygununda” rol alan işadamlarını, şirketlerini aklamak ve “adaletin pençesinden kurtarmak” için Danıştay Başkanı Hüseyin Karakullukçu ile hem makamında hem otomobilinde görüşmeyi gerçekleştiren çete üyelerinin isimlerini yazdı.

Adı üstünde çete!
Rüşvet veriyor.
Hediye sunuyor.
Yemek yediriyor.
Müdür satın alıyor.
Müfettiş ayarlıyor.
Müsteşar kucaklıyor.
Hakimi hoşnut ediyor.
Suçluyu suçsuz kılıyor.
Kaçakçıyı aklatıyor.

Bu çete, bu kadar gücü, imkanı, fırsatı, cesareti nereden buluyor, kimden alıyor?
Çeteye parayı akıtanlar “hangi vurgun düzeninden faydalanıp devlet parasını” kaç misliyle soyuyorlar?

Son örneğe bakın.
Çete neyi aklıyor görün.
Çin’den kumaş alınmış.
Türkiye’de elbise yapıp, ihraç edeceğim, Türkiye’ye döviz kazandıracağım, katma değer yaratacağım denilmiş. Yalan söylenmiş. Çin kumaşı iç piyasada satılmış.
Devletin vergisi soyulmuş.
Yine Çin’den kumaş alınmış.
Hamburg’a indirilmiş.
Sahte evrakla Çin kumaşı, Avrupa Birliği kumaşı haline getirilmiş.
Türkiye’ye sıfır gümrükle sokulmuş. Devletin vergisinden 100 milyon TL soyulmuş.

Bazen insanlar çıkıyor.
Ya temiz vicdanlıdırlar.
Ya pay verilmeyenlerdir.
İhbar ediyorlar.

Ahlaklı polisler ve savcılar da var. İhbarın üzerine gidiyorlar ve ortaya; ilgili bakanlıklarda sözü geçen, yetkisi olan bürokratları banka hesaplarıyla ve yüksek yargının hakimlerini de pahalı kuyumcu ürünleriyle etkileyip, Danıştay Başkanı’nın otosuna kadar sinebilen “çete marifetleri”fotoğraflarıyla, telefon konuşmalarıyla dökülüyor.

Dikkat isterim:
Bu çeteleri yemleyen, parayla destekleyen firmalar, işadamları kim? 100 milyon TL’lik soygunu; kaçar milyon olarak paylaştılar. Bu işadamları, tablo halinde isimleriyle niçin yayınlanmıyor? Ben bu yüzden; “Danıştay Başkanı’nın otosuna giren çetenin arkasında bakan olmalı” diye şüphelenirim. Şu sorulara cevap verilmezse şüphelenmeye devam ederim:

1-Çetelerin yemlendiği sistem kapsamında yıllar boyunca hangi maldan ne kadarının Türkiye’ye girişine izin verilmiştir?

2- Bu mallar ithal edilseydi, devlet ne kadar vergi toplayacaktı?

3- Bu sistemle(çeteler üreten sistem) üremiş kaç kaçakçılık olayı ve dosyası vardır. Soyulan vergi tutarı nedir?

4-Bu sisteme(çeteleri yemleyen sistem) giren malların kaçına kontrol ve sayım için gidilmiştir?

5- Bu sistemle(rüşvet peydahlatan sistem) getirilen malların Türkiye’de işlenip ihraç edilmesiyle Hazine’den ne kadar destekleme, teşvik verilmiştir?

6- Bu sistemle (Danıştay başkanının otosuna giren sistem) getirilen malların yargıya yansıyan dosyalarından kaçını gümrükler genel müdürlüğü kazanmış, kaçı yargıda aklanmıştır?

Bu soruların cevabı yoksa.
Ben o bakandan şüphelenirim.
Siz de şüphelenin.

***

Sayın Danıştay Başkanım,

Bir Vatandaş olarak sizden isteğim,

Danıştay’ın eski kararlarını açıktan eleştirerek,
İhsas-ı reyde bulunmuş olmanız,
İktidar Hükümetine yakın duruşunuz ,
Hakkınızda çıkan söylentiler nedeniyle
Aklanma davasının yolunu açmak için,
Danıştay Başkanlığından istifa ederek ayrılmanızdır.

Danıştay Başkanlığı makamına
saygılar sunarım.

Naci KAPTAN
Duyarlı Vatandaş

This entry was posted in Haber, Politika ve Gundem, YOLSUZLUKLAR. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *