36 KISIM TEKMİLİ BİRDEN *** 3.HAVA ALANI YOLSUZLUKLARININ PERDE ARKASI * Bölüm I

YAZININ II. BÖLÜMÜ https://nacikaptan.com/?p=11832

Değerli okur

Araştırmacı gazeteci ve soyadı gibi kendisi de DOĞRU olan, Necati DOĞRU’nun ,  Dünyanın en büyük yolsuzluklarından biri olmaya aday 3.Hava alanı ihalesinin perde arkasını anlatan ,Sözcü gazetesinde yayımlanan ardışık yazılarını sizlere II BÖLÜMDE 9 ayrı yazıyla sunuyorum.Sayın Doğru ,ihalenin ardındaki olayları kolayca anlaşılır şekilde yorumlayarak yazıyor.yazdıklarını is yorulmadan takip ediyor.Peşini bırakmıyor.Yazılarıyla utanç verici yolsuzluklara tarih düşüyor.

3.Hava alanı hizmete girdikten sonra Yeşilköy’de bulunan Atatürk Hava limanın kapatılarak bu yörenin imara açılacağı söylenmektedir.Yeşilköy,Florya arasını kapsayan ve çok büyük ve çok değerli bir alana kurulu olan hava alanın imara açılmasıyla 3.Hava alanı olarak yapılmaya başlanan ve pis kokular gelen inşaattan sağlanacak olan kişisel gelirler Atatürk Hava alanının imara açılmasıyla bu düzenlemeleri yapanlara çok büyük kazanç sağlayacaktır.

Naci Kaptan

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
Sözcü

28 Haziran 2014

Cılk çıktı!

Öngörü vıcık çıktı. Proje cılk çıktı. İstanbul’a yapılacak yeni havalimanının kurulacağı yerin dibi bataklık çıktı.Şimdi yapılacak belli.Proje değişecek.Bataklık zemin kazınacak. Vıcıklık, cılklık kamyonlara yüklenecek, uzaklara götürüp dökülecek. Uzaklardan vıcık olmayan, cılk durmayan sağlam zemin toprağı kamyonlara yüklenecek getirilip zemine dökülecek.

Bu ilave maliyet.Hem de yüklü bir maliyet.Maliyetin faturası; sen, ben, siz, biz yani halktan toplanan vergilerle ödenecek.

* * * *

Yeni havalimanını yapacak şirketler konsorsiyumu (Cengiz-Limak-Kolin-Mapa-Kalyon) sözcüsü Nihat Özdemir, “Üçüncü havalimanın yapılacağı yerin altının bataklık olduğu doğru. Bizim de endişemiz olduğu için dünyadaki en iyi zemin etütcülerini çalıştırıyoruz orada… Bu durum bize tabii ki ekstra bir maliyet getirecek…” dedi.

* * * *

Önce şunu yazmalı.Ve hep yazmalı.

Üçüncü havalimanı diye yalan söyleniyor. Çünkü bu yeni havalimanı açılınca mevcut Atatürk havalimanı kapatılacak. Onun arazileri ranta açılacak. Bu yüzden yapılacak olan yeni havalimanı olacak ama üçüncü değil ikinci sayılacak. Ayrıca büyük dış borca girilerek yeni bir havalimanı yapmak yerine mevcut Atatürk Hava Limanı ile Sabiha Gökçen Hava Limanı genişletilerek (ikisi de genişlemeye müsait) hedeflenen kapasite yaratılabilirdi. Projenin baştan vıcık bir yalanla başladığı hiç unutulmayacak.

* * * *

Almanya’yı geride bıraktık, hava taşımacılığında çağı kapatıp yeni çağı açtık nutuklarıyla halka sunulan ve Türkiye yatırımlar tarihine; “Milletin a’….’na koyacağız…” veciz anlatımıyla geçen böylesine ciddi projenin zemini hiç araştırılmadan ihale edilme propagandası yerel seçim öncesine denk getirildi.

Oylar avlandı.
Projeyi 22 milyar 152 milyon Euro bedelle alan konsorsiyum üyesi firmalar da “iktidar beslemesi basını besleme havuzuna 550 milyon dolar” koymaya zorlandı.

* * * *

Anlıyorsunuz!

Besleme basın havuzuna konulan müteahhit dolarlarının “bir vıcıklık bulunarak ya da önceden zaten bilinen bataklık yeni keşfedilmiş gibi yapılarak” proje değişikliği kapsamında ilave devlet katkısıyla karşılanması gerekiyordu.

Proje beklemez.İnşaat başladı, durmaz.Malezyalı ortak da var, küsüp gitmez, gidemez. Başbakan, temeli elleriyle attı ve “Bütün dünyanın ve 6 kıtanın en büyük havalimanı burada yükselmeye başlıyor.” diye nutuk attı.

* * * *

4 terminal binası.
3 teknik blok.
6 pist.
16 taksi yolu.
500 uçaklık park.
6.5 milyon metrekare apron.
Kargo terminali. Güç santralleri. Oteller, otoparklar. Şeref salonu. Devlet konuk evi. Camiler, ibadethaneler yapılacak ve 350 bin ton demir, 10 bin ton alüminyum, 415 milyon metrekare cam yükünü taşıyacak zeminin altı araştırılmadan temel atıldığı anlaşıldı.

Ve günaydın!
Temel toprağının cılk ve bataklık olduğu yeni keşfedildi. Anlayın.

29 Haziran 2014

Havuzlama!

Aptal kelimesine takılıp; bu yazar da eski Bakan Binali Yıldırım’a “hakaret etme” terbiyesizliği yapıyor demeyim.Baştan yazayım.Bakan aptal değildir.

Binali Yıldırım, partisinin göz bebeği. Kendi deyimiyle; Türkiye’yi duble yollarla, demiryolları ve hava yolları ile adeta ördü(!) Havalimanı yapılmayan kent kalmadı. Başbakan, seçim propagandaları sırasında her gittiği kent meydanında kürsüde 2 saat konuşuyorsa; 1 saatini eski Ulaştırma Bakanı’nın hizmete açılan projelerini anlata anlata bitiremiyor. Bakan Binali Yıldırım, o kadar başarılı ki, CHP’nin elinden İzmir’i almak için “en ağır top olarak” onu belediye başkanı adayı olarak çıkardılar. İzmir’i almasına ramak kaldı (!)

* * * *

Böyle bir bakan; ya bizzat kendisi “milletin anasının a’…..’na koyan havuzcu müteahhitlerle birlikte İstanbul’a yeni havalimanı yaparken devleti soydurma” yalancılığına girişti. Ya da birileri onu aptal yerine koyup, tuzağa düşürdü.Ben gerçeği arıyorum.

Gerçek şu: Yeni havalimanı projesine göre 4 terminal binası,3 teknik blok, 6 pist, 16 taksi yolu, 500 uçaklık park, 6.5 milyon metrekare genişliğinde apron binaları, kargo terminalleri, güç santralleri, oteller, otoparklar, şeref salonları, devlet konuk evleri, camiler, ibadethaneler yapılacak. Bunun için 350 bin ton demir, 1 milyon 700 bin ton çimento, 10 bin ton alüminyum, 415 milyon metrekare cam, mermer, ahşap kaplama yükü binecek.

* * * *

Bu kadar büyük yükü taşıyacak şekilde projelendirilen; yeni havalimanını (adı gizli tutuluyor, açıklanmadı) devlet yaptırıyor. Devlet Hava Limanları İşletmesi (DHMİ) Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a bağlı. Bakan Binali Yıldırım’ın kendisi de mühendis ve DHMİ’de toplam 400’den fazla mühendis çalışıyor. Bu kadar mühendis çalışanı olan DHMİ, İstanbul’daki yeni havalimanının kurulacağı zeminin altının bataklık olduğunu bilemedi. İhaleyi kazanan konsorsiyum (Cengiz-Limak-Kolin-Mapa-Kalyon) temelini Başbakan’a attırdıktan 20 gün sonra “havalimanını yapacağımız zeminin altı bataklık“ diye kara haberi veriyor.

Halk için kara haber.
Çünkü proje değişecek.
Fatura milyar dolar şişecek.
Müteahhit için müjdeli haber(!)
Milyar dolar havuzlanacak.

* * * *

Bir başarılı bakan, böyle mi, aptal, alık, saf ve saftirik yerine konulacaktı? Dünyanın en büyük havalimanını yaptırmaya soyunmuş ve üstelik kendisi de mühendis bir bakan, seçilen arazinin altının bataklık olduğu bilgisini havuzcu işadamlarından mı öğrenecekti?

Altı gerçekten bataklık mı?
Bataklık değil de havuzcu işadamı müteahhitlere ilave milyar dolar aktarmak (havuzlama) için mi bataklık deniliyor? Bataklıksa önceden bilinmesi gerekirdi. Niçin araştırılmadı?

Sayın Bakan açıkla!
Altı taş mı, bataklık mı?

Evren maddesi gölgesinde Apo ile öpüşme!

34 yıl ön­ce Ke­nan Ev­ren, ik­ti­da­rı sı­ra­sın­da “yap­tık­la­rın­dan ötü­rü yar­gı­lan­ma­z” mad­de­si­ni Mec­li­s’­ten çı­kart­mış­tı. 34 yıl son­ra bu­gün tı­pa­tıp ay­nı mad­de­yi Tay­yip Er­do­ğan “Ver kur­tul ba­rış sü­re­cin­de ya­pa­cak­la­rın­dan ötü­rü yar­gı­lan­ma­ma­k” için çı­kar­tı­yor.

Ev­ren mad­de­si göl­ge­sin­de Apo ile kok­laş­ma gün­le­ri­ne na­sıl ge­lin­di? Genç Ga­ze­te­ci Sel­can Taş­çı, bu­gün­le­re ge­li­şin ki­ta­bı­nı; olay olay, isim isim, ol­gu ol­gu, iliş­ki iliş­ki in­ce­le­ye­rek yaz­dı. Bu­gün­le­ri an­la­mak ve ge­le­ce­ği gör­mek is­te­yen­ler Sel­can Taş­çı­’nın “Han­çer­de­ki Par­mak İz­le­ri­” ad­lı ki­ta­bı­nı mut­la­ka bu­lup oku­ma­lı.

30.Haziran.2014

Altı bataklık çıktı! Bakan yatağa düştü!

Bana bilgi; “bakanın bir toplantıda fenalık geçirip hastane yatağına düşmesi ile yeni havalimanı yapılsın diye seçilen arazinin altının bataklık çıkmasının” arasında bağ var, tesadüf değil diye geldi.

Bilgi, belki doğrudur.
Belki de bir tesadüf.

İstanbul’a yeni havalimanı ihalesi eski Bakan Binali Yıldırım döneminde yapıldı. Sözleşme imzalandı. Temelin atılması ve arazinin altının bataklık çıkması ve pistlerin yerleşeceği alan kodunu indirme kurnazlığı yeni Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan dönemine denk geldi.
Yeni Bakan fenalık geçirdi.
Çünkü baskı ağırdı.
Bakan dayanamadı.

* * * * *

İhaleyi kazanan beşli ortak (Cengiz-Limak- Kolin-Mepa- Kalyon) havalimanı yapımı için imzaladıkları sözleşmenin dışına çıkmak, projeyi değiştirmek; etap etap yapacakları ve 2030 yılında 150 milyon yolcu kapasitesine çıkartacakları havalimanı inşaatının ilk aşaması olan “kazma ve doldurma- hafriyat ve blokaj “ kalemlerinde oynamalar yaparak devlet şirketi DHMİ’ye ilave yük bindirme ve özel şirketlerine tatlı kazanç elde etmek istiyorlardı. Yani bu havalimanını sözleşmede yazıldığı söylenen 10 milyar 247 milyon Avro yerine muhtemelen 13-14-15 milyar Avro’ya (artık milletin a..’a koymak nereye kadar izin verirse) çıkartıp, bu parayı devlete 25 yıl boyunca ödemeye söz verdikleri kiradan düşeceklerdi.

* * * * *

Yani burası Türkiye!
Burada bu tip; devlete köprü, tünel, baraj, hastane, başbakanlık sarayı, cumhurbaşkanı köşkü, ikinci boğaz, okul, kışla, havalimanı türü “vizyon projeleri” yapma ihale işleri hep “hafriyat-blokaj ve kazma-doldurma” kalemleriyle şişiriliyordu.

Bunun için bahane lazımdı.
Zemin çürük çıktı.
Altı bataklık çıktı.
Kodu yamuk çıktı.

Bildiğim yüzlerce örnek var. Havalimanı yapmakla ilgili olduğu için en yakın örneği size şöyle hatırlatabilirim: İstanbul Atatürk Havalimanı’nın kapasitesini artırmak için yeni bir pist inşaatı ihalesi yapılmış, en düşük ve uygun fiyatı veren o zamanki başbakanın memleketlisi yakın arkadaşı Sadri Şener adlı müteahhit, “ben bu pisti DHMİ’ye 1 trilyon 864 milyar liraya bitirir, teslim ederim” diyerek sözleşmeyi imzalamıştı. Fakat temel atıldıktan sonra; “projede yanlış keşif yapılmış, bu pistin altı çürük, bataklık” diyerek; kazılacak toprak 1.5 milyon metreküp değil, 2.5 milyon metreküp değil, 4.5 milyon metreküp değil, 5.5 milyon metreküp de değil tam 6.7 milyon metreküpe çıkartılmıştı. Başbakanın yakın arkadaşı müteahhit de 1.8 trilyon liraya bitiririm dediği işin faturasını 15.5 trilyona dayandırmıştı.
DHMİ bu parayı ödedi.

Sonradan gazetelerin ekonomi sayfaları, bu işadamının devletten pist ihalesini alarak iflastan kurtulduğunu yazmışlardı.
* * * * *

Çok benziyor.
Bugün de durum aynı.
Bugün “hortumları kestik” diye oy toplayan bir başbakan var ve aynı durum bugün “dünyanın en büyük havalimanı yapım işinde” de yaşanıyor.

Uygun teklif verildi.
Rakipler bertaraf edildi.
İhale kapıldı.
Sözleşme imzalandı.
Büyük tantana, tanıtma.
Propaganda, alkış.
Havalimanı temeli atıldı.

İhaleyi kapan firmalar, 2 yıl boyunca sustu, sustu şimdi; “Toprağın altı bataklık ve projedeki kod da yüksek” diye ilan ediyorlar. Bu işlerden anlayıp hesaba kitaba sarılanlar; “hem zeminin bataklık çıkması ve hem kodun indirilmesi” sonunda bugünkü başbakana yakın firmaların hanesine; “kazma-doldurma- hafriyat-blokaj kalemlerinden” kazanç diye yazılacak faturanın 2-3 milyar Avro tutacağını söylüyorlar.

Sizin anlayacağınız:
Vizyon virane!
Yeni Bakan dayanamadı.
Hastaneye düştü.

02 Temmuz.2014

3 soruya 1 cevap geldi!

Gelen cevap; “… Bu projede her ne sebeple olursa olsun ortaya çıkabilecek maliyet artışları hiçbir şekilde kamu tarafından karşılanmayacak; tamamen görevli şirketin sorumluluğunda olacaktır…” diyor.

İmza:
DHMİ Genel Müdürlüğü.
Bu cevaba sevindim.
Ama yeterli bulmadım.
Cevap iyi anlaşılsın.
Hiçbir kuşku kalmasın.

* * * *

Başbakan ve eski Bakan (Binali Yıldırım) istedi. Görevi havalimanı yaptırmak olan DHMİ Genel Müdürlüğü 3966 sayılı Kanun’a göre “Yap-İşlet-Devret” modeliyle İstanbul’a yeni havalimanı projesini hazırladı. İhaleye çıkmadan önce bütün detaylar en küçük noktasına kadar incelendi. Uzman kuruluşlardan görüş alındı.Proje olgunlaştırıldı.Şartnameler hazırlandı.Sözleşmeler yazıldı.İhaleye çıkıldı.

Yeni havalimanını; 10 milyar 247 milyon Euro harcayarak yapmak ve karşılığında onun mağaza, dükkan, otopark türü her kazancını ve devletin; “gelen uçak-giden uçak, gelen yolcu-giden yolcu, gelen kargo-giden kargo” başına alması gereken bütün vergi, harçları kendi adlarına 25 yıl boyunca toplayıp (mevcut Atatürk Havalimanı gelirleri veri alınarak 25 yılda toplanacak paranın 75 milyar Avro olması hesabı yapılıyor) bu havalimanın 25 yıllık “kiracı sahibi” olmak isteyen özel firmalar, şirketler, onların patronları, “yer görme belgesi alma mecburiyeti” içindeydiler.

Yeri gördüler.
Arazi yapısını tanıdılar.
Uzmanlarına incelettiler.
Zeminin altını keşfettiler.

Yapacakları havalimanını; pistler ve diğer tüm tesislerin, binaların günün en ileri tekniğine, teknolojisine, standarda ve kaliteye uygun olması sorumluluğunu aldılar. Sözleşme bu şartlarda imzalandı. Havalimanı temeli tantanayla, alkışla, başbakan yağlayarak bu sözleşmeye göre atıldı.Böyle olması gerekirdi.

* * * *

Evet… Evet…
Bütün ihaleler netlik ister.
Halka hesap verebilir olur.

Böyle olması gerektiği için ben de geçen hafta bu köşede okurlarımın da ilgiyle okuduğunu bildiğim; “Altı cılk çıktı- Havuzlama- Yeni Bakan yatağa düştü” başlıklarıyla 3 yazı yazdım. 3 soru sordum.

Soru 1: İhaleyi kazanan 5 ortak şirket (Cengiz-Limak-Kolin-Mepa-Kalyon) havalimanı zemininin altının bataklık olduğunu bilmeleri gerekirken neden şimdi “altı bataklık çıktı, maliyet arttı” diye bağırıyor? Maliyetin arttığını söyleyerek bedeli DHMİ’ye yani devlete mi yüklemek istiyorlar?

Soru 2: İhaleyi kazanan 5 ortak şirketin, havalimanının oturacağı zeminin kot yüksekliğini 30 metre aşağı çekmek ve 1 milyar metreküp toprak dolguyu yapmaktan vazgeçme isteğini DHMİ kabul etti mi? Bu istek kabul edildiyse bunun anlamı şirketlerin cebine 2 milyar Euro kazanç aktarmak değil midir?

Soru 3: İhaleyi kazanan 5 ortak şirketle yapım sözleşmesi; “kaba bir keşif bedeli” üzerinden mi yoksa “kesin uygulama projesi çizilip anahtar teslimi bedel üzerinden” mi imzalandı? İkincisiyle yapıldıysa şirketlerin kot indirimi isteği neye göre kabul edildi?

* * * *

Benim 3 yazımın içeriğinden çıkan bu 3 soruya DHMİ (Devlet Hava Meydanları İşletmesi) Genel Müdürlüğü gönderdiği cevapla altını bir kez daha çiziyor ve “…Bu projenin yapımıyla ilgili tüm maliyetlerin görevli şirket tarafından karşılanma zorunluluğunun bulunduğu hususunun altını bir kez daha çizerek, açıklamalarımızın köşenizde yer almasını sorumlu gazetecilik anlayışınızın bir gereği olarak bekleriz.

Saygılarımızla…
DHMİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ…”diyor.

* * * *

Sorumlu gazeteciliği seve seve yaparım. İşte yukarıda yazdım. Takipçisi de olacağım. Ama diğer 2 soruma da cevap bekliyorum: Kotu indirdiniz mi? İndirdiyseniz bunu kimin sözüyle yaptınız? Sözleşmeyi kaba bir keşif bedeli üzerinden mi yoksa “uygulama planı” üzerinden mi imzaladınız?

Belgeleri bekliyorum.

05.Temmuz.2014

DHMİ mühendisi neden intihar etti?

Allah rahmet eylesin. Yeni havalimanı fizibilite etüt çalışması için görev alan ekibin içindeydi. İhale şartnamesini hazırlayanlardan biriydi. DHMİ mühendisi Emre Akdağ, iyi eğitim almıştı. Güler yüzlü, sevgi doluydu. Çevresine aydınlık saçardı.Yetenekli ve idealistti.

Son günlerinde “projede tespit edilen havalimanı oturum zemin kotlarının değiştirilip indirilmesinden korktuğunu” söylüyordu.

Neden intihar etti?
Korkusu mu sebep?
Proje değişip kot indi mi?

* * * *

Ey okurum! Konuyu iyi anlamak için, gelin sizinle önce görsel bir deneme yapalım.

Evde yemek masası vardır.Aileyi masa etrafına toplayın.Komşuları da çağırın.Önceden 2 büyük sürahi, 2 tepsi, 2 küçük ince belli çay bardağını hazırlayın. Sürahilerden birini bir taşıyıcı, diğerini de öbür taşıyıcı ayak olarak düşünüp masanızın üstüne yerleştirin. Bu 2 büyük sürahiden 2 ayak üstüne tepsiyi oturtun. Masanın kenarı “0 noktası” olsun. Sürahilerin yüksekliği sayesinde bir kot elde ettiniz.

Deneye devam edin.
Küçük ince belli çay bardaklarından birini yine aynı masanın üstünde bir taşıyıcı ayak, diğerini de öbür taşıyıcı olarak koyun. Üstüne ikinci tepsiyi yerleştirin. Yine bir kot elde ettiniz.

Sürahi tepsi yukarıda.
Bardak tepsi aşağıda.
Biri yüksek.
Diğeri düşük.
2 farklı kot.

* * * *

Şimdi kot farkına bakın.
Hem bakın hem şu bilgiyi de hatırlayın: Cumhurbaşkanı adayı olarak halktan oy isteyen Başbakan’ın “Türkiye’yi uçuracak vizyon projesi…” propagandasıyla temelini atıp “Milletin a…’a koyacağız” sevincini birbirlerine telefonda haykıran ve Türk basınındaki besleme kalemlere dolgun maaş ödensin diye havuza 630 milyon dolar dolduran Tayyip Erdoğan dönemi zengini patronlara ihalesi verilen İstanbul’daki yeni havalimanının projesi değişti ve kot indirildi.

İlk projede:
Kot 80 metreydi.
50 metreye indi.
Kot 30 metre düşürüldü.
Yani ihaleyi alan 5’li şirket (Cengiz-Limak- Kolin-Mepa-Kalyon) Karadeniz kıyısında kurulacak bu havalimanını oturtacakları zemini; denizden 80 metre yüksekliğe (Sürahi tepsi) çıkartacaklardı. Bunun içinde, yine intihar eden mühendisin de hazırlanmasında katkıda bulunduğu projeye göre, 5’li şirket zemine 1.8 milyar metreküp kalker ve taş (kesinlikle toprak ve kil değil) taşıyıp dolduracaklardı.

Bu kadar taş bulmak.
Kamyonlarla taşımak.
Sıkıştırma, zemin iyileştirme.
2 milyar Euro tutuyor.

Açıkçası; kotun 30 metre düşürülmesi (bardak tepsi); şirketlerin harcamasını indirmek ve bu yolla onların kasalarına 2 milyar Euro koymak anlamına geliyor. Kot uygulama planında (böyle bir plan var mı o da kuşkulu) 80 metre olacak diyerek ihaleye çıkmak ve imzalar atıldıktan sonra projeyi değiştirip kotu 50 metreye çekmek; “haksız-usulsüz- danışıklı- etik ve ahlak dışı bir ihale yapmak” oluyor.
Olmuyor mu?

* * * *

Ben şimdi soruyorum.
Bu ihalenin baş aktörü Tayyip Erdoğan ve yardımcı aktörü eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım hangisi isterse o cevap yazsın. Burada yayınlayacağım.

Sorum şudur:
Binali Yıldırım ihale öncesi DHMİ Atatürk Havalimanı E-Kapısı (benzin istasyonu karşısındaki) Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü binasında ihaleye katılmak isteyen ENKA ve SABANCI gruplarıyla bir toplantı yaptı mı? Bu toplantıda ENKA ve SABANCI üst düzey yöneticileri, 1.8 milyar metreküp taş ve kalker zemin dolgunun çok yüksek maliyet getireceğini ve kotların kesin düşürülmesi gerektiğini Bakan’a söylediler mi? Ve Bakan Bey de “projedeki kotların düşmesinin mümkün olmadığını” onların yüzüne ifade etti mi? ENKA ile SABANCI, bu yüzden mi, dünyanın en büyük havalimanını yapma şerefini ıskalayıp ihaleye hiç katılmadılar?

Cevap bekliyorum.
Kot niçin ihaleden sonra düştü?

KAYNAK

http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/cilk-cikti-543741/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/havuzlama-544333/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/alti-bataklik-cikti-bakan-yataga-dustu-544715/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/3-soruya-1-cevap-geldi-546442/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/dhmi-muhendisi-neden-intihar-etti-549199/
This entry was posted in Ekonomi, NECATİ DOĞRU YAZILARI, YANDAŞ - ÇIKARCI - YAĞCILAR, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *