36 KISIM TEKMİLİ BİRDEN *** 3.HAVA ALANI YOLSUZLUKLARININ PERDE ARKASI * Bölüm II

YAZININ I. BÖLÜMÜhttps://nacikaptan.com/?p=11844

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
06.Temmuz.2014
Sözcü

Nihat ile Hamdi’nin meydan kapışması magazin haberi değildi!

Fikrini takip etmeyen fikirsiz kalır. Ahlakını takip etmeyen ahlaksız olur. Haberini takip etmeyen habersiz kalır. Gazetecilik “vur kaç mesleği, beyaz kağıdı mürekkeple renkli fotoğrafla boyayıp halka satma ve para kapma eylemi” değildir. Gazetecilik haberini takip etme işidir.

Takip ediyorum.
İhale yapıldı.
Proje değişti.
Kot indirildi.

Dün bu köşede; “DHMİ mühendisi neden intihar etti?” başlıklı yazımda herkesin anlayacağı şekilde anlattım, bulun okuyun. Kotun inmesi, ihaleyi alan ve Başbakan ile eski Ulaştırma Bakanı’nın emriyle “Türkiye’nin 200 yıllık en adi yüz karası besleme basınını yemleyen havuza 630 milyon dolar atan 5’li şirketlerin (Cengiz-Limak-Kolin-Mepa-Kalyon)” patronlarına 2 milyar Euro maliyet eksiltme avantajı sağlıyor.

Kot, ihaleden önce niçin inmedi?
İnmiş kotla ihaleye niçin çıkılmadı?

İndirilseydi; üstüne ballı börek müteahhit kârlarını da koyarak, Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) için yeni havalimanını yapmak ve devlete kira ödeyerek 25 yıllığına bu meydanın işletme hakkını almak ihalesine büyük şirketler de katılırdı.

Proje kaymak.
Niçin büyükler korktu?
Korktu mu?
Korkutuldu mu?

* * * *

Diyorum ya; “gazetecilik haberini ve ahlakını takip etme mesleğidir” diye… Besleme basın; 2 mühendis ve müteahhit patron Limak’dan Nihat Özdemir ve TAV’dan Hamdi Akın’ın “meydan ihalesi için kapışmasını” magazin haber düzeyine indirdi. Haberi takip etmedi.

Besleme basın, Tayyip Erdoğan borazanlığına devam ederek; “2 milyar Euro maliyet azalması avantajı yaratan kotun indirilmesi kararını niçin ihale yapıldıktan sonra açıkladığını…” hiç sormadı, sormuyor.

Yazmadı. Yazmıyor.
Yazacak bileği yok.
Gazetecilik ahlakı çökmüş.

* * * *

Oysa “öyküsü” bile ilginç bir gazetecilik malzemesidir. Nihat Özdemir (LİMAK) ile Hamdi Akın (TAV) ikisi de mühendislik okudular. Mühendis oldular. İkisi de küçük sermayeyle iş hayatına girip; ikisi de devlete “anahtar teslimi havalimanı yapmak” ihalelerinde ve devletin “havalimanlarını kiralayıp 25 yıllık işletme” işinde büyüdüler. Çok büyüdüler ve Malezya’dan, Fransa’dan şirketlerle ortaklık kurdular.

Hayat onları kesiştirdi.İstanbul yeni havalimanı ihalesine Nihat Özdemir’in şirketi ile Hamdi Akın’ın şirketi ayrı konsorsiyumların içinde birbirine rakip olarak girdi. İhaleyi mühendis Nihat’ın 5’lisi kazandı. Mühendis Hamdi ise “bu verilen teklif, devlete dönmeyecek kadar yüksek… Bu parayı nasıl ödeyecekler…” anlamına gelen ve “ihalenin içinde bir çeşit çapanoğlu bulunduğu” izlenimine veren açıklama yaptı. Bunun üzerine mühendis Nihat ise Hamdi’yi “Londra barlarında zaman öğüten bar çocuğu” olmakla suçladı. Nihat Özdemir, Hamdi Akın için “Nasıl ödeyecekler diyor. Verdiğimiz fiyat ile aramızda 40 milyon Euro fark var. 25 yılda ondan 40 milyon Euro daha fazla çalışırsam, öderiz… Ben gece Siirt’te şantiyeleri dolaşırım, o Londra’da barları dolaşır…” dedi.

* * * *

Ve kot indi.

Maliyet 2 milyar Euro eksildi.

“Hamdi, Londra barlarının tatlı hayat çocuğu… Ben Siirt şantiyelerinin emekçi oğlu…” diye övünen Nihat Özdemir, Başbakan’a ihalesini aldığı havalimanın temelini attırdıktan sonra, “arazinin altı bataklık çıktı” diye de bağırmaya başladı.

Hamdi Akın ise susuyor.Hamdi Akın bir konuşsa gerçek biraz aydınlanır fakat cumhurbaşkanı adayı Tayyip Erdoğan, Hamdi Akın’ın iş hayatını karartır. Karartmaz mı?

Yarın: DHMİ’nin bana gönderdiği ikinci açıklamayı da bu köşede yazacağım. Takibe devam.

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
7 Temmuz 2014
Sözcü

Çılgın projenin de altı nane çıktı!

Altı yazı oldu.
Yazıyorum.

Siz okurlarımın; her tür yalan, yuttur gitsin ve kirli propagandadan arınmış saf gerçeğe ulaşmalarına yardımcı olmak için şu soruların cevabını arıyorum:

Havalimanı ihalesi dürüst mü yapıldı? Temel atıldıktan sonra ihaleyi kazanan 5’li şirket (Cengiz-Limak-Kolin-Mepa-Kalyon) neden “havalimanı kuracağımız zeminin altı bataklık çıktı… Maliyetimiz arttı…” diye bağırmaya başladılar? Bu patronlar zaten zeminin bataklık olduğunu biliyorlardı. Bile bile girdiler. Fiyat verdiler, ihaleyi kazandılar. Fakat şimdi maliyet artışını devlet şirketi DHMİ’nin yani halkın sırtına mı yüklemenin altyapısını hazırlıyorlar?

Zeminin altının bataklık olduğunu Türk halkı neden 400 mühendis kadrosu olan DHMİ’den değil de “Milletin a…’na koyacağız…” sevinç çığlığını atarak ünlenen iktidar zengini şirketlerin patronlarından duydu? Bu şirketlerin sahibi patronlar, Başbakan istedi diye besleme kalemler için “havuz oluşturup 630 milyon dolar” koydular… Bu patronlar kotun ineceğini ihale öncesinden biliyorlar mıydı?

İhaleye katılarak bu ballı kaymak işi almaya talip olan diğer şirketlerin (ENKA gibi… SABANCI gibi…) patronlarına “kotun kesinlikle indirilmeyeceği” söylendi mi? Havalimanı proje fizibilite çalışmasında görev alan DHMİ çalışanı (mühendis değil ekonomist olduğunu sonra öğrendim, özür dilerim) neden intihar etti? 10 milyar 247 milyon Euro’ya mal olacak böyle büyük bir havalimanı yatırımı neden “uygulama projesi hazırlanmadan” ihaleye çıkıldı? 2 milyar Euro maliyet azalması avantajı yaratan “kotun indirilmesi kararı niçin ihale yapıldıktan sonra” alındı? Kot yüksekliği gereksizse ihale öncesi niye kondu? Gerekli ise niye indi?

* * * * *

Ey okurum!
Görüyorsun.

Ne kadar açık, anlaşılır, kısa, öz sorular. Net cevaplar bekleme hakkım var değil mi? Bu sorulara havalimanı yaptıran (kuşkusuz Başbakan ile eski Bakan Binali Yıldırım’ın emir ve direktifleriyle) devlet şirketi DHMİ Genel Müdürlüğü’nden 4 sayfa cevap geldi.Uzun uzun yazmışlar.

Kırk dereden su getiren, “biz en iyisini bilir, en iyisini yaparız ve yaptık” havasında cevaplar. Ben bu 4 sayfayı burada yayınlayıp okurumun kafasını iyice karıştırma suçuna alet olamam. İsteyen okuruma bu cevapları olduğu gibi elektronik postayla gönderirim. DHMİ Genel Müdürlüğü’nün söylediklerini şöyle özetleyeyim:

“İhaleye avam proje ile çıktık. Bütün şirketleri eşit şekilde haberdar ettik. Pist kotlarını indirme ihtiyacı “Kanal İstanbul Projesi (çılgın proje dedikleri) gecikmesinden” doğdu. İhaleye ilgi duyan firmaların kotlarla ilgili sorularına net cevaplar verdik. Yapım esnasında ihaleyi alan firmaların maliyeti artarsa biz DHMİ olarak bunu yüklenmeyeceğiz. Maliyet azalışı olursa DHMİ lehine değerlendireceğiz… Bunu proje onayı safhasında hüküm altına aldık…”

* * * * *

Belge istedim.
Belge göndermediler.
Kuru laf yolladılar.

DHMİ Genel Müdürlüğü’ne inanmam için; ihaleye ilgi duyan bütün diğer firmalardan; “Evet, DHMİ zeminin bataklık olduğundan ve kotların ineceğinden bizi ihale öncesi haberdar etti. Zemin bataklık çıkarsa maliyetin ihaleyi alana yükleneceği, kot inerse maliyet azalışının DHMİ lehine değerlendirileceğini bize söylediler” diyen imzalı belge istiyorum.

Bu belgeler gelmezse!
DHMİ’ye inanmıyorum.
DHMİ çocuk kandırıyor!

Bu kadar büyük bir yatırımı “avam proje” denilen ve “devleti danışıklı hortumlamaya açık” bir yolla ihaleye çıkartana inanmak saflık olur.

* * * * *

Ey okur!
Yeni haberi de vereyim.

İkinci İstanbul Boğazı’nı (çılgın proje) açarken yapılacak kazıda taş ve kaya çıkacağı, bu sağlam malzemenin de getirilip yeni havalimanı için kot yükseltme ve zemin iyileştirmede kullanılacağı hayal edildi. Ancak oradaki zemin kaya ve taş değil kum ve cıvık kil çıktı. Çılgın projenin de altı nane.

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
9 Temmuz 2014
Sözcü

Avan-Avanta Avanak

Vay benim dalgım başım; “Avan” yazmam gerekirken “Avam” yazdım diye dövüneyim mi yoksa bilinçaltımın sürekli olarak; Necati, yazıları “avamın da anlayacağı biçimde yaz” diye dürtmesine mi sevineyim.

Avam:
Alt tabaka demek.
Avan:
Ön proje demek.

Avan proje; özensiz, ham, kabataslak. Yapılacak işi, kalem kalem dökmüyor. Ayrıntıya inmiyor. Buraya dünyanın an büyük havalimanını yapıyoruz. Halkın vergilerinden ödenecek para 10 milyar Euro’yu geçiyor. Bu kabaca 30 milyar TL yapar. 30 milyar TL de Türkiye bütçesinin (2013 bütçesi 386 milyar TL) neredeyse yüzde 10’una denk gelir. Bütçenin yüzde 10’u büyüklüğünde bir işi ihale ederken kendisine devlet adamıyım, halkın başbakanı, bakanıyım, devletin bürokratıyım;

“şu cahil halk tabakası avamın da hakkının bekçisiyim” diyenler, diyebilenler; zemin araştırması (etüdü) bile istemeyen avan proje ile ihale bağlamazlar.
Bağlayamazlar.
Temel atmazlar.
Atarlarsa; tuz kokar.

* * * * *

Avan proje tuz kokutur.
Başlangıç fiyatı şişer.
Şişirilir.

Türkiye’de “devleti soyma hortumculuğunun başladığı nokta” avan projelerle yapılan ihalelerdir. İmzalar; “bu havalimanı 100’e mal olacak” diye atılır; “zemin bataklık çıktı… sağlam kaya bulamadık kotu indirdik…” bahaneleri bulunur ve iş bitiminde halkın parası avantaya dönüştürülür. Avantayı; siyasetçi-bürokrat- müteahhit paylaşırlar. Devlete iş yapan bir müteahhit işadamına; “avan proje “ deyin; gevrek gevrek gülecek ve size “Avan-Avanta-Avanak” üçlemesini söyleyecektir.

Avan artı Avanta.
Eşittir bitiş fiyatı.
Seyreden: Avanak.
Halk hep seyircidir.

* * * * *

Şimdi sıkı durun.
Örnek vereceğim.

Diyarbakır rakı fabrikası:
5 milyon dolara ihale edildi.
20 milyon dolara bitti.
Keşif artışı: Yüzde 889.

Kilis suma(rakı) fabrikası:
3.2 milyon dolara ihale edildi.
33 milyon dolara bitti.
Keşif artışı: Yüzde 563.
Fabrika atık su tesisi:
3.9 milyon dolara ihale edildi.
5.6 milyon dolara bitti.
Keşif artışı: 200’ü geçiyor.

Ben bu bilgileri Tekel’in 1997-1998-1999 yılları Yüksek Denetleme Kurulu Raporlarından okudum. Bu raporları yüksek ahlaklı dürüst denetçi Şenol Sarrafi yazmış. Raporda yüzde 800- yüzde 900 keşif artışı ile biten ihalelerin hep “Avan proje benzeri şartlarda” verildiği özellikle belirtiliyor. Ve bu üç ihaleyi de LİMAK adlı şirketin aldığı yazıyor.

* * * * *

Hatırladınız değil mi?
Yeni Havalimanı ihalesini avan proje ile alan 5’li şirketlerin içinde de LİMAK var. Ve ihale sözleşmesi imzalanıp temel atıldıktan sonra LiMAK Başkanı, “ havalimanı yapacağımız zeminin altı bataklık… Maliyet arttı…” diye bağırmaya başladı.Kot da indi.

Hatırlamaya devam edin.
Yıl 2003’tü.

Bugünkü Başbakan ile ağabey dediği Bakanı, “Biz Tekel’i babalar gibi satarız” diye kabarıp halkı avanaklaştırıyorlardı. Ve dediklerini yaptılar. TEKEL’in hepsi yenilenmiş 14 rakı fabrikası, 4 şarap fabrikası, 2 bira fabrikası; 110 milyon dolar değerinde stokları, arsalarıyla sadece 292 milyon dolara satıldı. İşçilerin 40 milyon dolarlık birikmiş kıdem tazminatını da devlet ödediğinden aslında TEKEL’in 20 fabrikası 250 milyon dolara gitti. Alıcılar içinde LİMAK da vardı. Ve sadece bir yıl sonra, hiçbir ilave masraf yapamadan 20 fabrikayı Amerikan şirketine 810 milyon dolara sattılar.

* * * * *

Önceki gün TV’de gördüm.
Başbakan elinde mikrofon “projeci Cumhurbaşkanı olmak için” oy istiyordu. Arkasında havalimanını avan proje ile ihaleye çıkartan eski Bakan Binali Yıldırım duruyordu. Karşılarında halk avam olmuş onları alkışlıyordu.

Necati Doğru
necatidogru@sozcum.com
10 Temmuz 2014
Sözcü

Korunan belli! Koruyan açık!

İster taşa bak, ister dağa bak, ister kıza bak, ister duru akan suya bak. Her bakış bir gözlem doğurur. Her gözlem bir düşünce doğurur. Her düşünce bir bağlantı doğurur. Her bağlantı ilişki doğurur.

Korunan belli.
Koruyan açık.
İlişkiyi doğurtan kim?

İlişkinin ebesi; “korumaya-saklamaya- gözetmeye-arkalamaya” yardımcı olduğu için karşılığında ne alıyor? Para mı alıyor? Hediye mi alıyor?

Yüzde mi alıyor?
Sor, sor bitmez.
Türkiye’de mi alıyor?
Yurt dışında mı alıyor?

* * * * *
Doğmuş ilişki bu kez ebenin elinde kaldı. Baş ebenin kim olduğunu; siz okurlar zaten hemen anlayacaksınız. Önce bir devlet kuruluşuna “elektrik satışında” ortaya çıkan ve ebe yardımcısı oldukları için gidip İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in kapısını çalan “madrabazlık haberini” yazayım.

İzmir Belediyesi elektrik alacaktı.
En uygun fiyatı veren bulunacak.
Elektrik ondan alınacaktı.
Kanun emri var.
Açık ihale olacaktı..

İZSU’nun (İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü) ihalesine
7 firma başvurdu,Şekil şartı tamam.İhale Komisyonu toplandı.İhaleye geçildi.

Fakat teklif veren firmalardan Aydem Enerji ve Bereket Enerji adlı ikisi “Madrabazlık var… Hilekârlık kokusu aldık…” diye feryat- figan içinde şikayetçi oldular.

* * * * *

Madrabazlık nerde?
Kim hilekâr?

Şikayetçiler şöyle dediler: Bu açtığınız ihalede İZSU’ya elektrik satmak için başvuran CLK (Cengiz-Limak-Kolin) Elektrik A.Ş ile Cengiz Elektrik (Cengiz Holding) A.Ş aynı kişilere aittir. Ekrem Cengiz adlı şahıs hem CLK’nın yönetim kurulunda ve hem de Cengiz Elektrik’in yönetim kurulunda görevlidir. Kamu İhale Kanunu’na göre bir ihaleye aynı şirketlerin sahibi “doğrudan ve dolaylı olarak, asaleten veya vekaleten birden fazla teklif” veremez. Yasaya göre Cengiz Elektrik’in bu ihaleden atılması ayrıca “devlet ihalelerine girmesi yasaklılar” arasına alınması gerekir.

Şikayetçiler belge sundu.
İhale Komisyonu toplandı.
Belgeleri inceledi.
Şikayetçileri haklı buldu.
Cengiz Elektrik’i ihale dışına attı.

* * * * *

Cengiz Elektrik, Kamu İhale Kurumu’na itiraz etti. Belge gönderdiler. Kamu İhale Kurumu belgeleri inceledi. İZSU İhale Komisyonu’nun aldığı kararı doğru buldu. Ayrıca “devlet ihalelerine girmesi yasaklı” şirketler arasına alınması için süreç başlatıldı. İçişleri Bakanlığı’na durum bildirildi. Bütün bunlar 2014’ün mart ve nisan aylarında oldu.

* * * * *

Geldik temmuz ayına.
İçişleri Bakanlığı,Cengiz Elektrik’in “ihalelere girmesi yasaklananlar”
arasına alınması için bugüne kadar hiçbir işlem yapmadı. Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş, bütün bu bilgilerden haberdar oldu ve İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya;

“Cengiz Holding’in ihalelere katılamaz kararını bakanlığınız neden bugüne kadar işleme koymadı?” ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e de “İhalelerden yasaklanma kararı verilmesi gereken dönemde Cengiz Holding, hangi ve kaç ihaleye katıldı?” diye soru önergesi verip sordu. Hiçbir cevap alamadı.

Milletvekili Hurşit Güneş, “Cengiz Holding’in ihaleden yasaklı olduğu dönemde havalimanı ihalesine girip girmediğini” merak ediyor.

* * * * *

Onlar korunuyor.
CLK Uludağ Elektrik’in sahipleri Cengiz Holding, Limak Holding, Kolin Holding… Cengiz Elektrik’in sahibi Cengiz Holding… Havalimanı ihalesi alıyorlar, kot iniyor. TMSF’den Boğaz’daki köşkü “sıfır TL” bedele alıyorlar. Restorasyon kararını aldıktan 5 gün sonra köşk yanıyor.
Her bağlantı ilişki doğuruyor.

İlişkinin ebesi belli.
Korunan belli.
Koruyan açık

KAYNAKLAR

http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/nihat-ile-hamdinin-meydan-kapismasi-magazin-haberi-degildi-549801/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/cilgin-projenin-de-alti-nane-cikti-550168/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/avan-avanta-avanak-551956/
http://sozcu.com.tr/2014/yazarlar/necati-dogru/korunan-belli-koruyan-acik-552747/
This entry was posted in Ekonomi, NECATİ DOĞRU YAZILARI, YANDAŞ - ÇIKARCI - YAĞCILAR, YOLSUZLUKLAR, YOZLAŞMA - AHLAKSIZLIK. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *