HABER SANDIĞINDAN * TARİHE NOT DÜŞMEK *** BALYOZ’UN VE SÜLEYMANİYE OLAYININ PERDE ARKASI *** CIA AJANI HENRİ BARKEY ŞÖYLE DEDİ ; AKP İLE ANLAŞARAK TÜRK ORDUSUNU KAFESLEDİK * Bu işin sonu yüce divandır

Naci KAPTAN – 07 Nisan 2015 – Güncellendi 21 Şubat 2024
BALYOZ DAVASI NEDEN TEZGAHLANDI

Tarih 19 mart 2015
Harp Akademileri Komutanlığı _ İstanbul
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşma yaptı ve şöyle dedi ;
“Operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık. Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim”
Erdoğan Acaba ne kadar samimi idi!!!

GERÇEKLER
Bu yazı AKP iktidarının ABD ile anlaşarak Türk Silahlı Kuvvetlerine , yani kendi Ulus ordusuna karşı kurmuş olduğu tuzağı bir kez daha tarihe not düşmek için kaleme alınmıştır.
Bu tuzağın 3 aktörü var ; AKP – ABD – TAŞERON CEMAAT
Erdoğan’ın cemaat için “Ne istediler de vermedik” dediği dönemlerde , cemaatla kol kola en büyük günahları işledikleri zamanlarda tek amaçları TSK’yı zayıflatarak siyasi güçlerini pekiştirmekti. Ne gam, Ulus ordu zayıflamış ve T.C. Devleti dış tehditleri göğüsleyemez hale gelmiş , Kürt ayaklanmaları tekrar başlamış.Türkiye etnik ve inanç yönünden bölünmeye başlamış. Ekonomisi uluslararası talana açılmış.
İktidar hükümeti tüm ulusal kaynakları kendi yapılanmasına transfer ederken Hazineyi bir kurt gibi kemiriyor , Erdoğan ise akıl almaz derecede müsrif davranarak adeta etrafa para saçıyordu. Tüm Cumhuriyet Hükümetlerinin 80 senede yaptıkları dış borcu 10 senede 8 misli arttıyor ve Türkiye yine hasta adam olarak anılmaya başlıyordu.
AKP’nin bu akıl almaz talanı sürdürebilmesi için ve Türkiye’yi bölmek , Laik Cumhuriyet rejimini değiştirebilmek politikalarını sürdürebilmesi için Ülkenin varlığına ve birliğine sahip çıkacak tek antiemperyalist güçlü kale olan TSK zayıflatılmalı ve susturulmalı idi.
İşte bu nedenle Balyoz ve Ergenekon davaları tezgahlandı. TSK’nın en değerli ve yetişmiş kuşaklarının meslekleri ve yaşamları çalındı . Savaş gemilerine komutan , savaş uçaklarına eğitimli pilot bulunmaz oldu. Milli savunma sanayimiz derin yaralar aldı. Proje mühendisleri de casus! olarak tutuklandı . Cephede teslim alınamayan Türk ordusu sahte belgelerle teslim alındı .
En değerli general ve amirallerin üniformaları çalındı. Dünyada 3. askeri güç olan TSK kışlasına kapatıldı.Yapılmakta olan tüm ulusal askeri projeler durduruldu. Bunlar olurken müttefik görünümlü ABD ve AB ülkeleri, İsrail el oğuşturarak keyiften gülüyordu. TSK’daki bu zayıflamayı gören Yunanistan EGE’de 16 adamıza asker çıkartarak adaları ilhak ediyor ama AKP iktidarı sessiz kalıyordu.
CIA Türkiye masası şefi Henri Barkey’in bir konuşmasında şöyle dedi ;
“AKP ile anlaşarak Türk ordusunu kafesledik konuşmasını ve İslamcı Türk yazar Ahmet AKGÜL’ün 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabının 278 -279. sayfalarından ; “Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.” Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler !!!
Tüm bunları not et değerli okur. Vatana ihanet bu değilse başka nasıl bir şey olmalıdır.?
BALYOZ DAVASI NEDİR ?
Balyoz, Mart 2003 ayında 1. Ordu Komutanlığı’nda dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini devirmek için hazırlandığı iddia edilen askerî darbe planına ilişkin sahte kanıtlar üzerine kurgulanan ve sanıkların savunma hakkının kısıtlandığı , sahte olduğu açık olan kanıtların mahkemece kasıtlı soruşturulmadığı yüzyılın hukuk karası bir davadır. Mahkeme kararlarını sahte kanıtlar ve devşirilmiş gizli tanıklar üzerine kurmuştur.
TSK’nın eğitimi amacıyla oluşturulan senelik olağan eğitim semineri hakkında 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf gazetesinin ilgili haberi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve soruşturma sonucu açılan davaya 19 Haziran 2010′ da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmıştı. Mahkeme 21 Eylül 2012’de Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına’nın da aralarında bulunduğu 365 sanıktan 325’ini “Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etmiş ancak “eksik teşebbüs” nedeniyle çeşitli cezaî indirimlere gitmiştir.19 Haziran 2014’te İstanbul Anadolu 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi oy birliği ile 234 komutanın tahliyesine karar verdi. Yeniden yargılama kararı da veren mahkeme, savcılıktaki tüm yakalama kararlarının da kaldırılmasına karar verdi.
DAVA BERAATLA SONUÇLANDI AMA TÜRK ORDUSU BÜYÜK DARBE ALDI
Nisan 01, 2015
Balyoz Davasının Tüm Sanıkları Beraat Etti. Kaybedilen Canlar, Yıllar, Emekler,mesleki kariyer nasıl Ödenecek?  Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararının ardından yeniden görülen Balyoz davasından tarihi bir karar çıktı. 236 sanık beraat etti, sahte CD’leri üretenler hakkında ise suç duyurusunda bulundu.
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” yönünde verdiği kararın ardından yeniden görülen “Balyoz Planı” davasında, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan sahte delillerle yürütülen dava, tam 5 yıl sonra beraatle sonuçlandı.
Dijital Veriler Delil Vasfına Sahip Değil.
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Anadolu Adalet Sarayı’ndaki 450 Kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda görülen davanın 5. Duruşmasına aralarında MHP Milletvekili emekeli Korgeneral Engin Alan, CHP milletvekili adayı emekli Albay Dursun Çiçek, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in de bulunduğu 140 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Mütalaasını açıklayan Savcı Ramazan Öksüz, “Dosyadaki dijital verilen delil vefasına sahip olmadığı anlaşılmıştır. Sanıklarla, suça konu dijital veriler arasında bağ kurulmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır” dedi. Ve 236 sanığın tamamı için beraat istedi. Savcı, dijital veriler hakkında sahtecilik iddiasına ilişkin kuvvetli suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Mahkeme heyeti ise sanıklar için beraat kararı verdi.
Sanıklar Kararı Alkışlarla Kutladı.
Mahkemenin kararını açıklamasının ardından sanıklar ve avukatları ayağa kalkarak, mahkeme heyetini alkışladı. “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye tezahürat yapan sanıklar, hayatını kaybeden Kurmay Albay Murat Özenalp için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.

Değerli okur,
Balyoz davası bir Ulusun ordusunun , O Ulusu yönetmekle görevlendirilmiş olan siyasi bir partinin üst yöneticilerinin başka bir ülkeyle işbirliği yaparak Ulus Ordusuna tuzak kurmak,aşağılamak,Ordu içinde bölünmeler yaratmak ve Ulus orduyu zayıflatmak suçu işlenmiştir.Bir ülkeyi yöneten böyle siyasetçiler olursa,en tehlikeli düşmanın sesi Devletin yönetildiği binalarda yankılanırken,O ülkenin düşmana da ihtiyacı yoktur.
Kissenger’in bir deyişini hatırlatmak isterim ; “Biz kendi içimizdeki hainleri öldürür fakat başka ülkelerin hainlerini O ülkelerde işbaşına getiririz.”
Düşman ,O Ulusun bir ferdi gibi gözüküp örümcek ağlarını gizlice örmektedir.
Hatta cephede olan düşman, içerideki hainden daha merttir.
Şimdi sizlere bu olayın perde arkasını İslamcı Türk yazar Ahmet AKGÜL’ün 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabının 278 -279. sayfalarından ve ,Ahmet Akgül’ü bire bir destekleyen CIA türkiye uzmanı Henri Barkey’in ağzından aktaracağım.
https://www.youtube.com/watch?v=zEtH62Hbe8I
ÇUVAL OLAYINA IŞIK TUTANLAR
* Yazar Ahmet Akgül – Çuval olayını Tayyip planladı! (2007)
“Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.” Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler !!!
* Henri Barkey – AKP ile anlaşarak Türk Ordusu’nu kafesledik (2012 )
Utah Üniversitesi’nde konferans veren CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey, AB üzerinden yapılan derin operasyonu bu ifadeyle tanımladı.
Ey değerli okur,
yukarıda ana başlıkları verilmiş olan “Çuval Olayı” 5 sene arayla bir Türk yazar ile bir CIA ajanının açıklamalarında görüldüğü gibi BİRE BİR örtüşmektedir.İhanet oyunu iki ayrı cepheden söylenmiş ve yazılmış olup bir biriyle tıpkı uyumlu olmuştur.Bundan ötesi Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına aittir.
4 Temmuz SÜLEYMANİYE ÇUVAL OLAYI 
2003 yılında Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirme olayının AKP – ABD işbirliğiyle planlarak gerçekleştirildiği AKP görüşüne yakın İslamcı yazar Ahmet AKGÜL’ün 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabın 278 -279. sayfalarından alınmıştır.Kitaptaki bu bilgi bugüne kadar yalanlanmamıştır.

AKP İntihara Gidiyor * Sayfalar: 278, 279
AKP’Lİ DANIŞMANIN İTİRAFLARI
Çuval olayını Tayyip planladı!
Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” AKP’yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip Erdoğan’ın özel bir önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. “Hayrola işleriniz iyi gitmiyor galiba!” dedim.
AKP’li Danışman: “Tezkere krizinde oldu ne olduysa, büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.”
AA: “Katılmıyorum, Edelman’ın YSK’ya ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde daha AKP kurulmadan önce verilen sözler sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten gerçek anlamda bir ‘olur’ almadan küreyi yerinden oynatacak kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı. Bu durum AKP’yi bitirdi.”
AKP’li Danışman: “Hayır, bizi Özkök Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; “İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız” dediler.”
AA: “Ama zaten siz orduya sormadan informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata o değil mi?”
AKP’li Danışman: “Tamam her türlü garantiyi ve tavizi verdik ama ABD’nin Doğu ve Güneydoğu’ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere Türkiye’yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.”
AA: “Ama ABD’lilere bu garantinin AKP’nin kurulması aşamasında verdiniz.”
AKP’li Danışman: “Evet, çok yanlış yaptık.”
AA: “Peki o halde Özkök Paşa’nın ve Paşaların suçu ne?”
AKP’li Danışman: “Onlar diyebilirlerdi ki; “Tezkerenin çıkmasına karşıyız.” Ancak asker kararı bize bıraktı!”
AA: “Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?”
AKP’li Danışman: “Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP’ye kesti ABD’liler. Asker, “tezkereye karşıyız” deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!?.”
AA: “Özkök Paşa ve Paşalar size tezkere çıkarmayın demedi mi?”
AKP’li Danışman: “Hayır demedi ama cesaret edemedik!”
AA: “ABD, Türk askerlerinin başına çuval geçirdi ama ceza olarak?!”
AKP’li Danışman: “Yahu o olayı hiç sorma. O Wolfowitz’in halt yemesi. Bizimkiler (AKP’liler), “tezkerenin öcünü TSK’dan alalım” diye ona akıl vermiş!…”
AA: “Yoksa sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul’da iki işadamı Wolfowitz’e asıl suçlu AKP değil, TSK demiş olmasın?! Çünkü Amerika’ya söz verdiği gibi AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK’yı cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?”
AKP’li Danışman: “Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık zaten Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.”
AA: “Tek başına mı?”
AKP’li Danışman: “Yok canım, Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler.”
AA: “Yani Wolfowitz’in, ABD’nin bu çok bilmiş danışmanının ve İstanbul’daki iki işadamının: “Türk ordusunu cezalandırma önerisine” Tayyip Erdoğan ve Gül ya da Eş Genel Başkanlar “Evet” mi dedi?”
AKP’li Danışman: “Maalesef öyle!… Tayyip ile Gül’ün gezileri bu plana göre ayarlandı. O gün Tayyip Erdoğan Rize’de, Gül de Kayseri’de olacaktı. Çok ters bir şey olursa ikisi ABD’liler tarafından alınacaktı. Bu planı Wolfowitz hazırlamıştı.”
AA: “Ne tür bir terslik bekliyordunuz?”
AKP’li Danışman: “Tayyip Erdoğan ve Gül’e yönelik askeri bir hareket olabilir diye düşündük.”
AA: “Yani AKP üst yönetimi, AKP’nin yıldız danışmanı ve İstanbul’daki iki işadamı Türk askerlerinin başına çuval geçirileceğini biliyor muydu?”
AKP’li Danışman: “Evet tabi… Yanılmıyorsam bir de emekli bir Paşa biliyordu.”
AA: “Hiçbir kimse çıkıp ta Tayyip ve Gül’e bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?”
AKP’li Danışman: “Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!”
AA: “Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?”
AKP’li Danışman: “Biz değil, Wolfowitz öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı Özkök ve diğer Kuvvet Komutanı Paşalar’ın, o günkü Harekat’ın nöbetçisi Büyükanıt’ın isifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı…
https://www.youtube.com/watch?v=iiiZpKhe-Y8
14/06/2012 Yeniçağ – Haber : Salim Yavaşoğlu

Türk Ordusu’nu kafesledik
Utah Üniversitesi’nde konferans veren CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey, AB üzerinden yapılan derin operasyonu bu ifadeyle tanımladı.

İlk kez İslami parti iktidarda
Bu şoke edici sözler, TBMM’de 2003 yılında 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinden 25 gün sonra Utah Üniversitesi’ndeki “Felaket ile Flört: Türkiye- Irak-ABD” adlı konferansta söylendi. Kürsüye çıkan Barkey, 3 Kasım’da ilk kez bir İslami partinin iktidara geldiğini hatırlatarak şöyle dedi:
Ordu ABD’ye güvenmiyor
Yaptığımız görüşmelerde bize, ’AB’ye girmek ve demokrasi istediklerini, bunu kendileri için bir rönesans olduğunu’ söylediler. Türk Ordusu ise ABD’ye güvenmiyordu. Irak’a ABD’den bağımsız girmek istediler. Avrupa Birliği adaylık sürecinde müzakereler yoluyla orduyu çok sıkı bir kafese kapattık.
“AKP ile anlaşarak TSK’yı kafesledik”
CIA ajanı Barkey, 1 Mart tezkeresinin reddinden sonra ABD’de verdiği konferansta, “AKP liderleriyle anlaşarak Türk Ordusu’nu kafeslediklerini” anlatmış.
CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey’in, 2003’te 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinden 25 gün sonra 26 Mart’ta Utah Üniversitesi’nde verdiği “Felaket ile Flört: Türkiye, Irak ve ABD” adlı konferansta, AKP lideriyle anlaşarak “Türk Ordusu’nu çok sıkı bir kafese kapattıklarını” söylediği ortaya çıktı. Barkey, AKP’nin, AB reformlarında ısrarlı tutumu ve ABD’nin Türkiye’ye gün vermesi için AB’ye baskı yapmasının “Türk Silahlı Kuvvetleri’ni kafesleme” planı olduğunu ifade ediyor.
“Felaket ile flört”
Barkey’in bu sözleri kullandığı dönemde Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda Orgeneral Hilmi Özkök oturuyordu. Konferanstan 3 ay sonra, 4 Temmuz 2003’te de K. Irak’ta Türk askerlerinin başına çuval geçirildi. İlerleyen yıllarda ise Ümraniye ve Balyoz gibi soruşturmalarla çok sayıda subay tutuklanarak adeta “kafes”leniyor. Konuşmasında, 1 Mart Tezkeresi’nin reddedilmesinden Türk Ordusu’nu sorumlu tutan Barkey, ABD’nin en büyük felaketinin Türk Ordusu’nun, “PKK terörü ve çıkacak karışıklıkta Türkmenleri korumak için” Kuzey Irak’a girmekte ısrar etmesi olduğunu, bu nedenle konuşmasının adını “Felaket ile Flört” koyduğunu anlatıyor. Barkey, tezkerenin reddiyle gerçekleşmeyen kuzey cephesinin sırf TSK’nın K. Irak’a girmesinin engellenmesi için düşünüldüğünü ifade ediyor.
Kızarlar ama unuturlar
Tezkerenin reddinden sonra TSK’nın “Ne olursa olsun ABD’den bağımsız olarak K. Irak’a girmek” tavrında ısrarlı tutumunu sürdürdüğünü kaydeden Barkey, bunun engellenmesi için “AB’nin Türkiye’ye müzakere tarihi vermesi gerektiğini, müzakere tarihinin en büyük yararının Türkiye’nin dikkatini Irak’tan uzaklaştırmak” olacağına parmak basıyor. Barkey bu sürecin AKP hükümeti eliyle yürütüleceğini, AB reformları ile TSK’nın kafese kapatılacağını anlatıyor. TSK’nın Irak’a girmesi engellenirse bunun ABD için en iyi senaryo olacağını belirten Barkey, Türklerin başta çok kızacağını sonradan unutup ilişkilerin derinleşerek devam edeceğini söylüyor. Barkey, AKP ile yürütülen bu planın gerçekleşmesinin 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinden daha önemli olduğunu da vurguluyor. Barkey, “Türk Ordusu’nu çok sıkı bir kafese kapattıklarını” açıkça söylediği konferansta 1 Mart tezkeresi öncesinde yaşananlar hakkında da çarpıcı açıklamalar da yapıyor.
Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini hiç istemedik!
Henri Barkey, Kuzey cephesinin açılmasına neden olacak 1 Mart tezkeresinin aslında Kuzey Irak’a girmekte ısrarlı olan Türk Ordusu’na karşı düşünülen bir önlem olduğunu da şöyle itiraf ediyor. “1 Mart tezkeresinin geçmemesinin tüm suçu Türk Ordusu’nda. Çünkü, İslamcı hükümet ile Türk Ordusu arasında çekişme vardı. Problemin önemli bir parçası Türk Ordusu’nun Amerika Birleşik Devletleri’ne güvenmemesiydi. Halbuki biz ’Bağımsız Kürdistanı’ desteklemiyorduk. İnanmadığımızı söylüyorduk. O yüzden bu konuşmanın adını ’Felaketle Flört’ koydum. Türk Ordusu, ABD’den bağımsız olarak Kuzey Irak’a girmek istiyordu. Ne olursa olsun! ABD’nin ise en son istediği şey buydu. Çünkü, Iraklı Kürtlerle Türk Ordusu arasında gerilim olacaktı. Zaten Kuzey cephesi bu tür sorunların ortaya çıkmaması için düşünülmüştü.”
Askerleri, “güç” olarak görmek istemiyorlardı
AKP’nin değişim söylemine inandığını belirten Barkey, iktidar partisini, “Askeri, güç olarak görmek istemeyen, sivilleşmeden yana ve merkez sağ olmak isteyen bir parti” olarak tanımlıyor. Barkey, 2002’de iktidara gelen AKP hükümeti ve lideriyle “Türk Ordusu’nu sıkı bir kafese kapatma” temaslarını ise şöyle anlatmış: “İlk kez bir İslami parti tek başına iktidara geldi. O güne kadar Türkler, AB’ye temkinli yaklaşıyordu. İlk kez ‘AB’ye girmek ve demokrasi istediklerini’ söylediler. İlk kez bir Türk hükümeti, ‘AB’ye girmek istiyoruz, onların kriterleri bizim için ölçü olur’ diyor. Bir İslamcı liderin rönesans terimini 14/06/2012
AKP iktidarı Balyoz ve Ergenekon kumpaslarında yanına devşirilmiş gazetecileri alarak kamuoyu oluşturdu .Devşirilmiş ,kalemi kırık gazeteciler bakın neler demişlerdi. Bunları unutmayın.
02 Nisan 2015 Perşembe – Aydınlık
Balyoz tertibine destek olan yazarlar
Taraf gazetesinin yayınlarıyla başlayan Balyoz tertibinde Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” kararının ardından yeniden görülen Balyoz Davası karara bağlandı. Davada yargılanan tüm sanıklar beraat etti. Tertip süresince Balyoz’da yargılananlar hakkında en ağır yazıları yazıp türlü suçlamalarda bulunan yandaş basın ve Cemaat basını, beraat kararlarını küçük gördü. Köşe yazarları ise şimdilik sessiz. Peki daha önce neler demişlerdi, gelin hatırlayalım:
TARİHİ BİR ADIM
Ahmet Altan – Taraf – 22 Eylül 2012
Darbecilerin aldıkları cezalar, bundan sonra darbeyi düşünecek olanları caydıracak bir örnek oluşturacaktır… Balyoz’da verilen cezalar “darbe” hayali kuran birileri varsa onları epeyce ürkütecektir ama sadece buna güvenemeyiz. Devleti “kimsenin ele geçiremeyeceği” sağlam bir yapı hâline getirmeliyiz… Balyoz davası, tarihimizde önemli adım.
CEZASIZ KALMIYOR
Mehmet Baransu – Taraf – 22 Eylül 2012
Ve bir darbe planı ilk kez hukuki bir karara bağlandı. Bu bir hukuk devrimiydi. İnsanların hapse girmesinden mutlu değilim. Ancak hayatın ve hukukun bir kuralı var. Herkes yaptığının sorumluluğunu üstlenmeli. Hukuk da bunun için var. Ve suç cezasız kalmamalı, kalmıyor da… Bu karar Türkiye’de devrim niteliğinde olacak. Artık darbe planlamanın rahat yapılacağını düşünmüyorum.
ŞAŞIRMADIM
Fatih Altaylı- Habertürk – 22 Eylül 2012
Mahkemenin kararları beni hiç ama hiç şaşırtmadı. Mahkeme sürecini yakından izleyince, yargıçların nasıl bir karar alacağını tahmin etmek pek de güç değildi. Benim şahsi kanaatimi soracak olursanız söyleyeyim. Bu bazı üst düzey komutanların darbe planladıklarından hiç ama hiç kuşku duymuyorum.
MEMNUNUM
Nazlı Ilıcak – Sabah – 22 Eylül 2012
Benim için önemli olan -askeri vesayetin sona ermesi adına-, darbe teşebbüsünün yargılanmasıydı. Balyoz’un yargılanması, yanlışın vurgulanması ve doğru istikametin gösterilmesi açısından lüzumluydu.
EMSAL OLACAK
Cengiz Çandar – Hürriyet – 23 Eylül 2012
Bundan böyle, ‘vatanı kurtarmak’ gerekçesi ve bahanesiyle ‘askeri darbe’ hesapları güden silahlı kuvvetler mensuplarının önünde Balyoz Davası, bir ‘caydırıcı emsal’ olarak yerli yerinde kalacak. Dolayısıyla Balyoz Davası, ‘askeri vesayet rejimi’ne nokta koymak, ‘darbe zihniyeti’ni ve ‘darbeciliği’ ağır biçimde cezalandırmak bakımından tarihi bir anlam taşımaktadır.
VESAYET ÇÖZÜLÜYOR
Hasan Cemal – Milliyet – 23 Eylül 2012
Artık bu ülkede darbe zor! Askerle politika demokrasilerde olması gereken olağan rayına oturmaya başladı. Askeri vesayet çözülme yolunda…
DARBECİLİKLE HESAPLAŞMA
Oral Çalışlar – Radikal – 22 Eylül 2012
TSK’nın bir dönem, iki dönem öncesi komutanları da dahil, onlarca general tutuklu. Bu davalar, bu ruh hali, darbeciliğin siyaset karşısındaki yenilgisinin işaretidir. “Yargılananlar suçlu mudur, değil midir” konusu ise ayrı bir tartışma başlığı.
DARBELERE SON
Mahmut Övür – Sabah – 22 Eylül 2012
Mahkemenin karar vermesi biraz uzadı ama sonuç sivilleşme ve demokratikleşme açısından tarihi bir dönüm noktası… Yargı, geçmişte ifadesi dahi alınamayan dokunulmaz generallerin, sivilleri küçümseyen tavırlarına, baskısına rağmen pes etmedi tarihi görevini yerine getirdi.
ASKERE DOKUNULDU
Amberin Zaman – Habertürk – 22 Eylül 2012
AK Parti’nin iktidara gelmesiyle birlikte yıllarca siyasete kâh alenen kâh perde arkasından egemen olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne gerçek anlamda dokunuldu. Ergenekon ve bir alt dosyası olarak tarif edebileceğimiz Balyoz Davası Türkiye’de sivilleşmenin en önemli sembolleri haline geldi.
TSK’NIN İMAJI
Mehmet Ali Birand – Milliyet – 22 Eylül 2012
Bugün, toplumun çeşitli kesimlerinde TSK’ nın yetenekleri hakkındaki kuşkular giderek artıyor. Şimdi 404 asker yargılanıyor. Bunların yarısı “Komplo” veya “Kötü niyetle” açılmış davalardan kaynaklansa dahi, diğer yarısı dahi soru işaretleri oluşturmaya yetiyor. Üst rütbeli komutanın karıştığı casusluk iddiaları insanları hayretler içinde bırakıyor.
BABIALİ BALYOZCULARI!…
Hikmet Genç – Star – 22 Eylül 2012
Bu ülke ilk defa darbecilerle yüzleşti.. Sivil mahkeme darbeci askerleri yargıladı ve karara bağladı… Milletin tepesine ‘Balyoz’ indirmeyi planlıyorlardı.. O kaldırdıkları ‘Balyoz’un altında kendileri kaldı!..
YENİ BİR ÜLKE
Mehmet Kamış – Zaman – 22 Eylül 2012
Umut ediyorum ki Balyoz kararları yeni bir ülkeye uyanmamızı sağlar. Suça karışanların ağa babalarını değil de suçu konuşmaya başlarsak kimse hesaba çekilmeyeceğini düşünüp darbeye teşebbüs edemez, devlet içinde çeteleşme yoluna gidemez…
İBRET VESİKASI
Hilal Kaplan – Yeni Şafak – 23 Eylül 2012
Mezkur karar,bir ibret vesikasıdır. Çünkü “böyle gelmiş, böyle gider” inancıyla haraket eden darbeci kadrolar, ‘sıradan insanlar gibi’ ilk defa hukuka tabi kılınıp cezalandırılmıştır. Bir darbe girişimi, tarihimizde ilk defa hukuk mekanızması içerisinde yargılandı ve cezalandırıldı. Darısı darbe yapma amacında ‘muvaffak’ olanlara…
VESAYET GERİLEDİ
Cem Küçük – Yeni Şafak – 23 Eylül 2012
Balyoz davasının açıklanan sonuçlarıyla askeri vesayet bir miktar geriletildi gibi görünüyor. Halen yürümekte olan Ergenekon, 28 Şubat ve 12 Eylül davalarının sonuçları da Türkiye’nin siyasi yapısını iyice değiştirecek görünüyor.
DARBECİ NESLİN TASVİYESİ
Ali Bayramoğlu – Yeni Şafak – 10 Ekim 2013
…Pek çok elebaşı hakkında verilen kararın yerinde olduğuna hiç şüphe yoktur. Bu dava, Türkiye”de bir döneme son noktayı koymuştur. Darbeci bir neslin tasfiyesini tamamlamıştır.
ARTIK BALYOZ YOK
Mümtüzer Türköne – Zaman – 10 Ekim 2013
Unutmayalım: Balyoz davasının en önemli sonucu, koca generallerin rütbelerinin sökülmesi, yani askerlik mesleğinden tard edilmesi olacak.
BALYOZ İNDİ
Mustafa Ünal – Zaman – 11 Ekim 2013
Darbe artık affedilmez suç. Rütbesi ne olursa olsun, darbeci dokunulmaz değil. Balyoz millete değil, darbecilere indi. Demokrasi kurtuldu.
KORKUNÇ PLAN
Erhan Başyurt – Bugün – 21 Ocak 2010
Toprağın altı cephanelik, üstü darbe planı kaynıyor. Taraf gazetesi, yeni bir darbe planını daha ortaya çıkardı. Yeni darbe planı “BALYOZ” adını taşıyor. Bu planların daha vahimi daha dehşet verici olanı var mıdır?
YETER ARTIK
Ergun Babahan – Star – 24 Ocak 2010
Yeraltından çıkan law silahlarına boru dediniz. İktidar partisine karşı hazırladığınız planlara kağıt parçası dediniz.Çocukları bombalamayı öngören Kafes planını yok saydınız, görmezden geldiniz. Şimdi de 1. Ordu’nun Balyoz Planı’na tatbikat diyorsunuz. Hiç sıkılmıyor musunuz? Geceleri rahat uyuyor musunuz?
RADİKAL
İsmet Berkan – Radikal – 24 Ocak 2010
Adına ‘Balyoz’ denen bir darbe planını konuşuyor Türkiye. Bir konuda sevinebiliriz, 2003’te de yapılmış olsa bu hazırlıklar boşa çıkmış, ülkemiz darbe yaşamamış… Son olarak dün Radikal’de, darbe gerçekleşse bu gazetenin de darbecilerin kara listesinde olduğunu öğrendiniz. Çok da şaşırtıcı değil.
PANİK
Ekrem Dumanlı – Zaman – 21 Ocak 2010
Taraf Gazetesi yine gazetecilik tarihine geçecek bir habere imza attı. 2003 yılında hazırlanan geniş kapsamlı bir darbe planını aşama aşama şerh ediyorlar… Belli ki cuntacılar panik yaşıyor. Suçüstü yakalananlar çareyi yargı ve medyadaki dostlarını yardıma çağırmakta buluyor… Gazeteciler, siyasetçiler, iş dünyası… Herkes cuntacılar ve onların uzantıları üzerine kafa yormak zorunda…
Değerli okur ,
Ben Yap – Boz’un parçalarını bir araya getirdim.
Bundan ötesi artık size kalmıştır .
http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=68868
https://www.youtube.com/watch?v=iiiZpKhe-Y8
https://www.youtube.com/watch?v=zEtH62Hbe8I
http://tr.scribd.com/doc/158189811/henribarkey26mart-pdf#scribd

Naci Kaptan – Güncellendi 21 Şubat 2023
This entry was posted in ABD - AB - EMPERYALIZM, ARŞİV SANDIĞI, ERGENEKON - BALYOZ, FAŞİZM, HUKUK-YARGI-ADALET, SİYASİ TARİH. Bookmark the permalink.

One Response to HABER SANDIĞINDAN * TARİHE NOT DÜŞMEK *** BALYOZ’UN VE SÜLEYMANİYE OLAYININ PERDE ARKASI *** CIA AJANI HENRİ BARKEY ŞÖYLE DEDİ ; AKP İLE ANLAŞARAK TÜRK ORDUSUNU KAFESLEDİK * Bu işin sonu yüce divandır

  1. emin says:

    Arşiv unutmaz söylemini gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim.Arşiv unutmaz ama muhalefet unutuyor.sessiz kalmasının en önemli nedenlerinden biriside Cumhuriyet ilkelerini gündeme getirmemesidir….Türk ordusu yerle bir edilmiştir.Muhalefet altı okun savunmasını gerekli görmemektedir,Laik lik söyleminden korkmaktadır. .Korkunun ecele faydası yoktur…sayğılarla.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *