Naci KAPTAN – 07 Nisan 2015 – Güncellendi 21 Şubat 2024
BALYOZ DAVASI NEDEN TEZGAHLANDI
Tarih 19 mart 2015
Harp Akademileri Komutanlığı _ İstanbul
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşma yaptı ve şöyle dedi ;
“Operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık. Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim”
Erdoğan Acaba ne kadar samimi idi!!!
GERÇEKLER
Bu yazı AKP iktidarının ABD ile anlaşarak Türk Silahlı Kuvvetlerine , yani kendi Ulus ordusuna karşı kurmuş olduğu tuzağı bir kez daha tarihe not düşmek için kaleme alınmıştır.
Bu tuzağın 3 aktörü var ; AKP – ABD – TAŞERON CEMAAT
Erdoğan’ın cemaat için “Ne istediler de vermedik” dediği dönemlerde , cemaatla kol kola en büyük günahları işledikleri zamanlarda tek amaçları TSK’yı zayıflatarak siyasi güçlerini pekiştirmekti. Ne gam, Ulus ordu zayıflamış ve T.C. Devleti dış tehditleri göğüsleyemez hale gelmiş , Kürt ayaklanmaları tekrar başlamış.Türkiye etnik ve inanç yönünden bölünmeye başlamış. Ekonomisi uluslararası talana açılmış.
İktidar hükümeti tüm ulusal kaynakları kendi yapılanmasına transfer ederken Hazineyi bir kurt gibi kemiriyor , Erdoğan ise akıl almaz derecede müsrif davranarak adeta etrafa para saçıyordu. Tüm Cumhuriyet Hükümetlerinin 80 senede yaptıkları dış borcu 10 senede 8 misli arttıyor ve Türkiye yine hasta adam olarak anılmaya başlıyordu.
AKP’nin bu akıl almaz talanı sürdürebilmesi için ve Türkiye’yi bölmek , Laik Cumhuriyet rejimini değiştirebilmek politikalarını sürdürebilmesi için Ülkenin varlığına ve birliğine sahip çıkacak tek antiemperyalist güçlü kale olan TSK zayıflatılmalı ve susturulmalı idi.
İşte bu nedenle Balyoz ve Ergenekon davaları tezgahlandı. TSK’nın en değerli ve yetişmiş kuşaklarının meslekleri ve yaşamları çalındı . Savaş gemilerine komutan , savaş uçaklarına eğitimli pilot bulunmaz oldu. Milli savunma sanayimiz derin yaralar aldı. Proje mühendisleri de casus! olarak tutuklandı . Cephede teslim alınamayan Türk ordusu sahte belgelerle teslim alındı .
En değerli general ve amirallerin üniformaları çalındı. Dünyada 3. askeri güç olan TSK kışlasına kapatıldı.Yapılmakta olan tüm ulusal askeri projeler durduruldu. Bunlar olurken müttefik görünümlü ABD ve AB ülkeleri, İsrail el oğuşturarak keyiften gülüyordu. TSK’daki bu zayıflamayı gören Yunanistan EGE’de 16 adamıza asker çıkartarak adaları ilhak ediyor ama AKP iktidarı sessiz kalıyordu.
CIA Türkiye masası şefi Henri Barkey’in bir konuşmasında şöyle dedi ;
“AKP ile anlaşarak Türk ordusunu kafesledik“ konuşmasını ve İslamcı Türk yazar Ahmet AKGÜL’ün 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabının 278 -279. sayfalarından ; “Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.” Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler !!!
Tüm bunları not et değerli okur. Vatana ihanet bu değilse başka nasıl bir şey olmalıdır.?
BALYOZ DAVASI NEDİR ?
Balyoz, Mart 2003 ayında 1. Ordu Komutanlığı’nda dönemin Türkiye Cumhuriyeti hükûmetini devirmek için hazırlandığı iddia edilen askerî darbe planına ilişkin sahte kanıtlar üzerine kurgulanan ve sanıkların savunma hakkının kısıtlandığı , sahte olduğu açık olan kanıtların mahkemece kasıtlı soruşturulmadığı yüzyılın hukuk karası bir davadır. Mahkeme kararlarını sahte kanıtlar ve devşirilmiş gizli tanıklar üzerine kurmuştur.
TSK’nın eğitimi amacıyla oluşturulan senelik olağan eğitim semineri hakkında 20 Ocak 2010 tarihinde Taraf gazetesinin ilgili haberi üzerine İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatmış ve soruşturma sonucu açılan davaya 19 Haziran 2010′ da İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinde başlanmıştı. Mahkeme 21 Eylül 2012’de Çetin Doğan, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına’nın da aralarında bulunduğu 365 sanıktan 325’ini “Türkiye Cumhuriyeti icra vekilleri heyetini, cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men etmek” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm etmiş ancak “eksik teşebbüs” nedeniyle çeşitli cezaî indirimlere gitmiştir.19 Haziran 2014’te İstanbul Anadolu 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi oy birliği ile 234 komutanın tahliyesine karar verdi. Yeniden yargılama kararı da veren mahkeme, savcılıktaki tüm yakalama kararlarının da kaldırılmasına karar verdi.
DAVA BERAATLA SONUÇLANDI AMA TÜRK ORDUSU BÜYÜK DARBE ALDI
Nisan 01, 2015
Balyoz Davasının Tüm Sanıkları Beraat Etti. Kaybedilen Canlar, Yıllar, Emekler,mesleki kariyer nasıl Ödenecek? Anayasa Mahkemesi’nin ‘hak ihlali’ kararının ardından yeniden görülen Balyoz davasından tarihi bir karar çıktı. 236 sanık beraat etti, sahte CD’leri üretenler hakkında ise suç duyurusunda bulundu.
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi’nin “hak ihlali” yönünde verdiği kararın ardından yeniden görülen “Balyoz Planı” davasında, kapatılan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlayan sahte delillerle yürütülen dava, tam 5 yıl sonra beraatle sonuçlandı.
Dijital Veriler Delil Vasfına Sahip Değil.
Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nce Anadolu Adalet Sarayı’ndaki 450 Kişilik Şehit Hakan Kılıç Konferans Salonu’nda görülen davanın 5. Duruşmasına aralarında MHP Milletvekili emekeli Korgeneral Engin Alan, CHP milletvekili adayı emekli Albay Dursun Çiçek, emekli Orgeneral İbrahim Fırtına ve emekli Oramiral Özden Örnek’in de bulunduğu 140 tutuksuz sanık ve avukatları katıldı. Mütalaasını açıklayan Savcı Ramazan Öksüz, “Dosyadaki dijital verilen delil vefasına sahip olmadığı anlaşılmıştır. Sanıklarla, suça konu dijital veriler arasında bağ kurulmasının mümkün olmadığı kanaatine varılmıştır” dedi. Ve 236 sanığın tamamı için beraat istedi. Savcı, dijital veriler hakkında sahtecilik iddiasına ilişkin kuvvetli suç duyurusunda bulunmasını talep etti. Mahkeme heyeti ise sanıklar için beraat kararı verdi.
Sanıklar Kararı Alkışlarla Kutladı.
Mahkemenin kararını açıklamasının ardından sanıklar ve avukatları ayağa kalkarak, mahkeme heyetini alkışladı. “Türkiye sizinle gurur duyuyor” diye tezahürat yapan sanıklar, hayatını kaybeden Kurmay Albay Murat Özenalp için bir dakikalık saygı duruşunda bulundu.
Değerli okur,
Balyoz davası bir Ulusun ordusunun , O Ulusu yönetmekle görevlendirilmiş olan siyasi bir partinin üst yöneticilerinin başka bir ülkeyle işbirliği yaparak Ulus Ordusuna tuzak kurmak,aşağılamak,Ordu içinde bölünmeler yaratmak ve Ulus orduyu zayıflatmak suçu işlenmiştir.Bir ülkeyi yöneten böyle siyasetçiler olursa,en tehlikeli düşmanın sesi Devletin yönetildiği binalarda yankılanırken,O ülkenin düşmana da ihtiyacı yoktur.
Kissenger’in bir deyişini hatırlatmak isterim ; “Biz kendi içimizdeki hainleri öldürür fakat başka ülkelerin hainlerini O ülkelerde işbaşına getiririz.”
Düşman ,O Ulusun bir ferdi gibi gözüküp örümcek ağlarını gizlice örmektedir.
Hatta cephede olan düşman, içerideki hainden daha merttir.
Şimdi sizlere bu olayın perde arkasını İslamcı Türk yazar Ahmet AKGÜL’ün 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabının 278 -279. sayfalarından ve ,Ahmet Akgül’ü bire bir destekleyen CIA türkiye uzmanı Henri Barkey’in ağzından aktaracağım.
https://www.youtube.com/watch?v=zEtH62Hbe8I
ÇUVAL OLAYINA IŞIK TUTANLAR
* Yazar Ahmet Akgül – Çuval olayını Tayyip planladı! (2007)
“Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.” Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler !!!
* Henri Barkey – AKP ile anlaşarak Türk Ordusu’nu kafesledik (2012 )
Utah Üniversitesi’nde konferans veren CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey, AB üzerinden yapılan derin operasyonu bu ifadeyle tanımladı.
Ey değerli okur,
yukarıda ana başlıkları verilmiş olan “Çuval Olayı” 5 sene arayla bir Türk yazar ile bir CIA ajanının açıklamalarında görüldüğü gibi BİRE BİR örtüşmektedir.İhanet oyunu iki ayrı cepheden söylenmiş ve yazılmış olup bir biriyle tıpkı uyumlu olmuştur.Bundan ötesi Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığına aittir.
4 Temmuz SÜLEYMANİYE ÇUVAL OLAYI
2003 yılında Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirme olayının AKP – ABD işbirliğiyle planlarak gerçekleştirildiği AKP görüşüne yakın İslamcı yazar Ahmet AKGÜL’ün 2007 yılında basılmış olan “AKP İntihara Gidiyor” isimli kitabın 278 -279. sayfalarından alınmıştır.Kitaptaki bu bilgi bugüne kadar yalanlanmamıştır.
AKP İntihara Gidiyor * Sayfalar: 278, 279
AKP’Lİ DANIŞMANIN İTİRAFLARI
Çuval olayını Tayyip planladı!
“Kuzey Irak’ta, askerlerimizin başına çuval geçirmelerini ve Genel Kurmayı zor duruma düşürmelerini, Amerikalılara biz söyledik.” AKP’yi kuranların ve kurduranların, özellikle Tayyip Erdoğan’ın özel bir önem verdiği danışmanlarından ve operatörlerinden biri ile yemekte karşılaştık. Tam bir panik havasındaydı. “Hayrola işleriniz iyi gitmiyor galiba!” dedim.
AKP’li Danışman: “Tezkere krizinde oldu ne olduysa, büyü o zaman bozuldu, beklediğimiz sonuç çıkmadı, sonrasını zaten biliyorsunuz.”
AA: “Katılmıyorum, Edelman’ın YSK’ya ziyareti, Londra, Washington, New York, Dubai ve bazı şehirlerde daha AKP kurulmadan önce verilen sözler sonunuzu hazırladı. Devleti tanımadan, Anayasal organlardan ve milletten gerçek anlamda bir ‘olur’ almadan küreyi yerinden oynatacak kararları alabileceğinizi sanmak çocukçaydı. Bu durum AKP’yi bitirdi.”
AKP’li Danışman: “Hayır, bizi Özkök Paşa ve Paşalar bitirdi. Tezkere krizinde ne yapacağımızı bilemedik. Sorduk ne yapılmalı diye; “İktidar sizsiniz, karar almak sizin işiniz, biz kararı uygularız” dediler.”
AA: “Ama zaten siz orduya sormadan informel olarak her türlü garantiyi vermiştiniz. Asıl hata o değil mi?”
AKP’li Danışman: “Tamam her türlü garantiyi ve tavizi verdik ama ABD’nin Doğu ve Güneydoğu’ya tam yerleşeceğini bilmiyorduk. Yani, ABD ve İngiltere Türkiye’yi işgal edeceklerdi, paniğe kapıldık.”
AA: “Ama ABD’lilere bu garantinin AKP’nin kurulması aşamasında verdiniz.”
AKP’li Danışman: “Evet, çok yanlış yaptık.”
AA: “Peki o halde Özkök Paşa’nın ve Paşaların suçu ne?”
AKP’li Danışman: “Onlar diyebilirlerdi ki; “Tezkerenin çıkmasına karşıyız.” Ancak asker kararı bize bıraktı!”
AA: “Normal, demokrasilerde zaten böyle olmaz mı?”
AKP’li Danışman: “Tamam da, tezkerenin faturasını sonunda AKP’ye kesti ABD’liler. Asker, “tezkereye karşıyız” deseydi, parti ile ABD değil, ABD ile TSK karşı karşıya gelecekti, biz yırtacaktık!?.”
AA: “Özkök Paşa ve Paşalar size tezkere çıkarmayın demedi mi?”
AKP’li Danışman: “Hayır demedi ama cesaret edemedik!”
AA: “ABD, Türk askerlerinin başına çuval geçirdi ama ceza olarak?!”
AKP’li Danışman: “Yahu o olayı hiç sorma. O Wolfowitz’in halt yemesi. Bizimkiler (AKP’liler), “tezkerenin öcünü TSK’dan alalım” diye ona akıl vermiş!…”
AA: “Yoksa sizin danışman arkadaşlarınızdan biri ve İstanbul’da iki işadamı Wolfowitz’e asıl suçlu AKP değil, TSK demiş olmasın?! Çünkü Amerika’ya söz verdiği gibi AKP tezkereyi çıkaracaktı! TSK’yı cezalandırma teklifi, iki işadamı ve bir danışmandan gitmedi mi?”
AKP’li Danışman: “Çok büyük, çok fahiş bir hata yaptık zaten Wolfowitz Türk ordusunu bizimkilerin teklifi üzerine cezalandırmaya karar verdi.”
AA: “Tek başına mı?”
AKP’li Danışman: “Yok canım, Tayyip Erdoğan ve ve Gül’le paylaşıldı, onlar da “olur” dediler.”
AA: “Yani Wolfowitz’in, ABD’nin bu çok bilmiş danışmanının ve İstanbul’daki iki işadamının: “Türk ordusunu cezalandırma önerisine” Tayyip Erdoğan ve Gül ya da Eş Genel Başkanlar “Evet” mi dedi?”
AKP’li Danışman: “Maalesef öyle!… Tayyip ile Gül’ün gezileri bu plana göre ayarlandı. O gün Tayyip Erdoğan Rize’de, Gül de Kayseri’de olacaktı. Çok ters bir şey olursa ikisi ABD’liler tarafından alınacaktı. Bu planı Wolfowitz hazırlamıştı.”
AA: “Ne tür bir terslik bekliyordunuz?”
AKP’li Danışman: “Tayyip Erdoğan ve Gül’e yönelik askeri bir hareket olabilir diye düşündük.”
AA: “Yani AKP üst yönetimi, AKP’nin yıldız danışmanı ve İstanbul’daki iki işadamı Türk askerlerinin başına çuval geçirileceğini biliyor muydu?”
AKP’li Danışman: “Evet tabi… Yanılmıyorsam bir de emekli bir Paşa biliyordu.”
AA: “Hiçbir kimse çıkıp ta Tayyip ve Gül’e bunun sonuçlarının çok ağır olabileceğine ilişkin görüş bildirmedi mi?”
AKP’li Danışman: “Tezkerenin mecliste reddedilmesine çok kızmıştık. ABD Savunma Bakanı arkamızdaydı. Kendimizi çok güçlü hissediyorduk!”
AA: “Ordunun sessiz kalacağını mı düşündünüz?”
AKP’li Danışman: “Biz değil, Wolfowitz öyle düşündü. Türk askerlerinin başına çuval geçirilince, Genel Kurmay Başkanı Özkök ve diğer Kuvvet Komutanı Paşalar’ın, o günkü Harekat’ın nöbetçisi Büyükanıt’ın isifa edip emekli olacaklarını öngörmüştük. Eğer o gün paşalar istifa etseydi, bizim Genel Kurmay Başkanımız hazırdı…
https://www.youtube.com/watch?v=iiiZpKhe-Y8
14/06/2012 Yeniçağ – Haber : Salim Yavaşoğlu
Türk Ordusu’nu kafesledik
Utah Üniversitesi’nde konferans veren CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey, AB üzerinden yapılan derin operasyonu bu ifadeyle tanımladı.
Arşiv unutmaz söylemini gündeme getirdiğiniz için teşekkür ederim.Arşiv unutmaz ama muhalefet unutuyor.sessiz kalmasının en önemli nedenlerinden biriside Cumhuriyet ilkelerini gündeme getirmemesidir….Türk ordusu yerle bir edilmiştir.Muhalefet altı okun savunmasını gerekli görmemektedir,Laik lik söyleminden korkmaktadır. .Korkunun ecele faydası yoktur…sayğılarla.