YUNANİSTAN “BİR GECE ANSIZIN GELİVERDİ!” EGE’DEKİ İŞGAL * BÜYÜK KUŞATMA

Ege’deki İşgâlin Haritası

22/01/2024 | Yazar: Müyesser Yıldız

Yunanistan 2004 yılından itibaren Ege ve Akdeniz’deki adalarımızı işgâl, 2009’dan itibaren de ilhak etmeye başladı. Eş zamanlı olarak Lozan’a göre, gayrı askeri statüde olması gereken adaları silahlandırdı.

İlk işgâl edilenler Aydın ve İzmir sınırları içinde kalan Koyun, Eşek ve Bulamaç adalarıydı. 2012 yılına gelindiğinde Yunan işgâli altındaki adalarımızın sayısı 16’ya, 2022’de ise 2’si kayalıklar olmak üzere 22’ye ulaştı.
Milli Savunma Bakanlığı eski Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım ve bir avuç insanın ilgilenip, gündeme getirdiği bu Yunan yayılmacılığı sonucunda işgâl edilen adalarımız şunlar oldu:
Sakarcalar, Keçi, Kalolimnoz, Ardacık, Koçbaba, Bulamaç, Nergizcik, Eşek, Hurşit, Fornoz, Koyun, Gavdos, Gaidhouronisi, Koufonisi, Dhia, Dionisades, Ardıçcık, Marathi, Küçük Çuha, Limoniye, Venedik Kayalıkları ve Pilati Kayalığı.”
Yunanistan buraları işgâl etmekle kalmadı, açtığı 14 askeri üssü top, havan, uçaksavar ve tanksavar silahlarıyla donattı.
1914’te 6 “Büyük Devlet Kararı” ve Lozan Antlaşması ile gayrı askeri statüde kalmak koşuluyla Yunanistan’ın kullanımına verilen 23 adadan bazılarının durumunu da hatırlatalım.
Örneğin Midilli, Rodos ve İstanköy’e mekanize tümenleri;
Limni, Sakız, Sisam adalarına mekanize tugayları;
Taşoz, Semadirek, Bozbaba, İpsara, Ahikerya, Batnoz, Lipso, İleriye, Kelemez, İstanbulya, İncirli, Sömbeki, İleki, Kerpe ve Meis adalarına ise tabur-alay seviyesinde askeri birlikler konuşlandırdı.
Ayrıca Limni, Midilli, İstanköy ve Rodos’a havaalanları inşa edip savaş uçakları yerleştirdi.
AKP Seyretti Reddetti Uyardı
Göz göre göre gerçekleşen bu işgâller karşısında AKP’nin tavrı ne oldu?
Önce AB üyeliği uğruna görmezden gelip sessiz kaldı.
Konu 2015 yılında TBMM’ye taşındığında dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, “Ege ada ve adacıkları hukuken Türkiye Cumhuriyeti egemenliğindedir. Bu adalar üzerindeki mevcut olan fiilî Yunan uygulamaları hukuki statüyü değiştirmez.” ifadeleriyle işgâli doğruladı.
Ancak bir yıl sonra Erdoğan, bu adaların Lozan’da verildiğini öne sürdü. Oysa sözünü ettiği; 1913 Londra, ardından Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında yapılan Atina antlaşmaları, nihayetinde de İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İtalya’nın Yunanistan’a devrettiği 12 Adalar’dı.
2017’de Yunanistan’ın işgâl ettiği ada ve kayalıklar bir kez daha gündeme geldiğinde; dönemin Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, Erdoğan’ı eleştirenleri, “Yunanistan’la aynı şeyi söylemekle” suçlarken Başbakan Binali Yıldırım, iktidarları döneminde Ege adalarından tek bir çakıl taşının dahi gitmediğini iddia etti.
2020’ye gelindiğinde; dönemin Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “18 ada Yunanlı komşularımız tarafından anlaşmalara aykırı bir şekilde silahlandırılmış, asker konuşlandırılmış.” itirafında bulundu. İki yıl sonra ise Yunanistan’ın uluslararası anlaşmalara aykırı olarak 23 adadan 16’sını silahlandırdığını söyledi.
2022’de de Erdoğan Yunanistan Başbakanı’nı, “Artık benim için Miçotakis diye birisi yok.” sözleriyle defterden sildikten sonra üç ay arayla şu uyarılarda bulundu:

Bir kez daha Yunanistan’ı, gayri askerî statüdeki adaları silahlandırmaktan vazgeçmeye, uluslararası anlaşmalara uygun davranmaya davet ediyoruz. Şaka yapmıyorum, ciddi konuşuyorum. Özellikle bu millet kararlıdır ve bu millet bir şey söylerse ardını da takip eder… Sayın Miçotakis, herhalde adalara turistik çıkarma yapıyor. Bununla bir yere varmak mümkün değil… Yunanistan’ı tıpkı bir asır önce olduğu gibi pişmanlıkla sonuçlanacak hayallerden, söylemlerden ve eylemlerden uzak durması, aklını başına alması konusunda tekrar ikaz ediyoruz. Kendine gel. Türkiye, Ege’deki haklarından vazgeçmeyeceği gibi adaların silahlandırılması konusunda uluslararası anlaşmaların kendisine tanıdığı yetkileri gerektiğinde kullanmaktan da geri durmayacaktır.”

9 Haziran 2022

Adaları işgal etmeniz falan bizi bağlamaz, vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Hani diyoruz ya, bir gece ansızın gelebiliriz.”

3 Eylül 2022
Sonuç?
7 Şubat depremi ve Mayıs seçimlerinden sonra Yunanistan’la barışıldı. Erdoğan, “Bardağın dolu tarafıyla ilgilenelim… Ege üzerindeki it dalaşını bitirelim, artık bu sayfayı kapatalım.” sözleri eşliğinde geçen ay Atina’ya gitti.
Erdoğan’ın ziyaretine günler kala Yunanistan bu defa Dedeağaç ve Gökçeada’nın hemen dibindeki Zürafa adamızın “Yunan toprağı” olduğunu iddia etti.
Ziyaretten sonra da Yunanistan Dışişleri Bakanı Giorgos Gerapetritis, yapılan görüşmelerde Türkiye tarafından bir egemenlik meselesinin hiçbir zaman gündeme getirilmediğini belirterek, “Askersizleştirme veya gri bölgelerle ilgili tartışmaları sık sık duyuyorum. Bunu tartışmadık… Bunun gündeme getirilmesine izin vermezdim… Yunanistan sahip olduğu haklardan bir milim bile taviz vermeyecektir. Çok net söylüyorum; egemenliği asla tartışmayacağız.” dedi.
Yunanistan’ı Sevindiren Düzenleme
Tüm bunları niye mi anlattık?
Birkaç gün önce Yunanistan Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Christos Stylianides Ankara’daydı.
Bakın, adamların “Denizcilik ve Ada Politikaları” diye bir bakanlığı varmış. Adalar konusunu ne kadar sıkı tuttukları ortada.
İşte bu Bakan ne alakâysa İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya ile bir araya geldi. Görüşmeden sonra yapılan ortak açıklamada; “iki ülke arasındaki iş birliğinin güçlendirilmesine yönelik görüş alışverişinde bulunulduğu”“düzensiz göç ve göçmen kaçakçılığıyla ortak mücadele için işbirliği yollarının ele alındığı”“ayrıca Türkiye- Yunanistan Sahil Güvenlik makamları arasındaki işbirliği ve iletişimin güçlendirilmesi konusunun değerlendirildiği” bildirildi. Yunan Bakanın ayrıca Sahil Güvenlik Komutanlığı’na nezaket ziyaretinde bulunduğu kaydedildi.
“Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı ne alâka” dedik; ama şunu da hatırlatalım.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından Jandarma Genel Komutanlığı ile Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın TSK’dan alınarak İçişleri Bakanlığı’na bağlanması en çok Yunanistan’ı sevindirdi. 2018’de dönemin Dışişleri Bakanı Nikos Koçyas açıkça, Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlıklarının “Erdoğan’a çok yakın” olan İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasından memnuniyet duyduğunu söyledi.
Denizcilik ve Ada Politikaları Bakanı Stylianides’e dönersek; ziyaretini, “Yunanistan-Türkiye’nin denizden göç akışına karşı ortak yanitinda tepkisinde yeni bir başlangıç.” ifadeleriyle paylaştı.
Haliyle bu Bakanlık ne iş yapar diye merak ettik. İşte Bakanlığın internet sitesinde karşımıza Yunanistan’ın Ege’deki işgâllerini gösteren bu haritası çıktı. Haritada yukarıda saydığımız adalarımızın tamamı var.
Tabii ki, Erdoğan’ın Miçotakis’le, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Gerapetritis’le, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’in Dendias’la kucaklaştığı yerde İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’dan o işgâllerin hesabını sorması beklenemez, ama bu gidişin gidiş olmadığı da gün gibi ortada!..

Büyük Kuşatma Hızlanmışken… Tebrikler…

24/01/2024 | Yazar: Müyesser Yıldız

Ülkemizin Ege’den nasıl kuşatıldığını Pazartesi günü Yunan haritası ile anlattık.
Şimdi bir de Doğu Akdeniz’de “Batmayan/sabit uçak gemisi” denilen Kıbrıs’taki durumumuza bakalım.
7 Ekim’de başlayan Filistin-İsrail savaşının ardından iktidar medyası Kıbrıs’ın da “Arz-ı Mevud” (“Vaadedilmiş topraklar”) kapsamında olduğunu keşfedip (!) evvela Siyonistlerin KKTC’de mülk edinmesini gündeme getirdi… Ardından bilimum emperyalist gücün Rum kesimine konuşlanıp İngiliz üsleri ile Limasol ve Larnaka limanlarından İsrail’e bomba, silah, mühimmat gönderdiğine, ayrıca Rum Milli Muhafız Ordusu’nun buraya gelen Alman ve Fransız askerleriyle tatbikatlar yaptığına dikkat çekilip, “ABD ve İngiltere’nin Kıbrıs’ta karanlık işler çevirdiği”“gelecekte bölgede çıkabilecek çatışmalarda Kıbrıs’ın hedef haline gelebileceği” vurgulandı.
Medyanın gördüğünü elbette Ankara da görüyor, biliyordu. Bunlara karşı ne yapıldığı şöyle açıklandı“Tüm bu gelişmeler yakından izleniyor, kayda geçiriliyor…”
Ankara, ABD-AB güçlerinin Kıbrıs’a üşüşmesini izleyip kayıtlara geçiredursun, BM’den bir atak geldi. Genel Sekreter Antonio Gutteres, Kıbrıs için şahsi bir temsilci atadı.
Türkiye ve KKTC de bu atamaya iki şartla onay verdi. O şartlar, “Şahsi temsilcinin sadece Ada’da iki taraf arasında yeni resmi müzakerelerin başlatılması için ortak zemin bulunup bulunmadığını araştırmayla” yetkili olması ve “görev süresinin 6 ayı aşmaması” idi.
Sözkonusu onayın en iyimser sonucu, Ankara’nın KKTC’nin tanınması kararını en az 6 ay ertelediği gerçeğinden başka bir şey değildi!..
Yemen’i Nereden Bombaladılar?
Malûm, Filistin-İsrail savaşının sıçratıldığı yerlerden birisi Yemen ve Kızıldeniz oldu. Yemen’deki Husiler, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına tepki olarak İsrailli şirketlere bağlı ticari gemilere saldırınca İngiltere ve ABD de Yemen’i bombaladı.
Yemen’de yaşananlara Erdoğan ve ortağı Bahçeli tepki gösterdi.
İngiltere ve ABD’nin orantısız güç kullandığını belirten Erdoğan, “Kızıldeniz’i bunlar adeta kan gölüne çevirme hevesi içindeler” dedi. Bahçeli ise, “Dünyanın en yoksul ülkelerine saldırmanın, suçsuz günahsız insanları gelişmiş füzelerle vurmanın yalnızca vandallık değil, bunun yanında acizlik ve korkaklık” olduğunu söyledi.
Kıbrıs ve Yemen ne alâka mı? Yemen’i vuran İngiliz uçakları da Rum kesiminden havalandı.
Hem Filistin hem de Yemen saldırılarında kullanılan Kıbrıs’ta ülkemizin resmi konumunu, bilmem, hatırlatmaya gerek var mı? 1960 Antlaşmalarına göre, İngiltere ve Yunanistan’la birlikte buranın garantörüyüz. Yani -Rum kesimi de olsa- burada Türkiye’den izinsiz kuş uçmaması gerekiyor.
Ama görüldüğü üzere, değil kuş, roketler uçuşuyor!..
Peki uluslararası platformda garantörlük haklarını dile getirip Rum kesiminin ölüm güzergâhı olarak kullanılmasına karşı çıkması gereken Ankara’nın tavrı ne oldu?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan İngiliz mevkidaşı David Cameron’a telefon açarak Yemen’deki gerilimin düşürülmesini istedi ve bu doğrultuda Türkiye’nin üstüne düşen görevi yerine getirmeye hazır olduğunu bildirdi, o kadar!..
Şunu ekleyelim. ABD de Yemen’i Merkez Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) güçleriyle vurdu. CENTCOM’un bu saldırıları yaptığı hava üslerinden birisi nerede, biliyor musunuz? AKP’nin “dost ve kardeş ülkesi Katar’da!..
Ayrıca CENTCOM’u nereden, nasıl biliriz? Suriye’de terör örgütünü eğitip donatmasından, CENTCOM komutanlarının buradaki teröristbaşı Mazlum Kobani ile kanka olmalarından… Ve buradaki “teröristan”a Doğu Akdeniz’e açılma sözü vermelerinden!..
Şimdi gel de Gazze ve Yemen için dökülen gözyaşlarına inan!..
Hepsi Kıbrıs Kartını Açtı
Savaşların merkezi yapılması dışında Kıbrıs’la ilgili diğer tehdit dolu gelişmeleri aktaralım.
Trabzonspor maçı sırasında gol sevincini Filistin-İsrail savaşına göndermede bulunarak gösteren, Antalyaspor’un İsrailli futbolcusu Sagiv Jehezkel’in gözaltına alınması üzerine İsrailli Bakan Gideon Sa’ar, Türkiye’ye şu suçlamalarda bulundu:
İsrail Türkiye’yi, Kuzey Kıbrıs’ın işgâli, Kıbrıslı Rumlara yönelik etnik temizlik; Kuzey Suriye’nin işgali ve Kürtlere yönelik etnik temizlik nedeniyle Uluslararası Adalet Divanı’na şikayet etmeyi düşünmelidir.”
Bundan birkaç gün sonra ABD Kongresi’ndeki Helenik grup üyeleri Biden’a bir mektup gönderip, “Türkiye’nin Kıbrıs’ı işgâlinin 50. yıldönümünü anmasını, Rum kesimine yönelik silah ambargosunun kaldırılmasının 2024 sonrasına uzatmasını ve Rum kesimi Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis’i Beyaz Saray’a davet etmesini” istedi. Biden’ın, Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi konusundaki sarsılmaz desteğinin vurgulandığı mektupta Rum kesiminin yakın zamanda “Hamas’ın sivillere yönelik acımasız saldırısına yanıt olarak binlerce masum Amerikalı ile İsrail’den kaçan diğer insanları kurtardığı, Gazze’ye insani yardım koridoru kurma çabalarına öncülük ettiği” de vurgulandı.
İktidarın hâlâ AB’ye tam üyelik hayalleri var ya; yine aynı günlerde Avrupa Parlamentosu’ndaki Yunanlı bir üyenin sorusunu cevaplandıran AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Türkiye’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti” yani Rum kesimi ile ilişkilerini normalleştirip tüm AB üyesi ülkelerin egemenlik haklarını tanıması, ayrıca Doğu Akdeniz’in istikrarı için uluslararası hukuka uyması ve gerilimi azaltması gerektiğini söyledi.
Bitmedi. Türk düşmanlığını gizlemeyen ve Enosis davası güden Rum kesimi Başpiskoposu Georgios da geçtiğimiz günlerde katıldığı EOKA’cılar toplantısında Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesinden söz etti, soykırımcı Başpiskopos Makarios’u övdü. Hemen burada Rum Kilisesi’nin, Lozan’a göre bir Türk kurumu olan Fener Rum Patrikhanesi’ne bağlı faaliyet gösterdiğini ve Başpiskopos Georgios’ın Patrik Bartholomeos tarafından İstanbul’da ağırlandığını kaydedelim.
Kıbrıs’a En Büyük Cami ve Külliye
Ankara ve KKTC’ye gelirsek; 11 gün önce Kıbrıs davamızın yılmaz savunucusu ve KKTC’nin kurucusu Rauf Denktaş’ın 12’nci ölüm yıldönümü idi.
Denktaş için yaptırılan anıt mezar 12 yılda bitirilemezken, temeli 2013’te atılan Kıbrıs’ın en büyük camisi, Denktaş’ın ölüm yıldönümünden iki gün önce törenle açıldı. Törene katılan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, caminin Kıbrıs Türklerinin adaya kazandırdığı en büyük abidevi eser olarak tarihe geçeceğini söyledi.
Hatırlarsınız, Erdoğan 3 yıl önce KKTC’ye gittiğinde yeni Cumhurbaşkanlığı Külliyesi müjdesi vermişti. Cevdet Yılmaz ve beraberindekiler cami açılışından sonra o Külliye’nin inşaat alanını da gezip bilgi almış.
Tamam, cami de yapılsın Külliye de; ama Kıbrıs’ta kuşatma bu kadar hızlanmışken, yapılması gereken başka şeyler de yok mu?
KKTC’nin tanınmasının sağlanması, olmuyorsa Türkiye’yle entegrasyonunun gündeme getirilmesi… Garantörlüğün hatırlanıp Rum kesiminin savaş üssüne dönüştürülmesine her platformda itiraz edilip uluslararası alanda hukuki mücadele verilmesi… KKTC’deki güvenlik tedbirlerinin tahkim edilmesi gibi.
Ama Ankara şu anda neyle meşgûl? Ülkemizle ilgili her melanetin başı ABD’nin buyruğu uyarınca; İsveç’in NATO üyeliğini gerçekleştirmekle, Bahçeli’nin 6 ay önceki ifadesiyle “zillete” evet demekle
Tekrarlıyor ve uyarıyoruz; İsveç’ten sonra sıra hem Kıbrıs’ta hem de Montrö’de tavize gelecek, böylece Türkiye’nin kuşatılması tamamlanacaktır!..
Müyesser YILDIZ
23 Ocak 2024
12punto link: https://12punto.com.tr/yazarlar/muyesser-yildiz/buyuk-kusatma-hizlanmisken-tebrikler-17777
This entry was posted in Uncategorized. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *