GEMİ
Yolculuk ücretini verdikse bu dünyada, neden
Neden bırakmıyorlar bizi oturalım, yemek yiyelim..?
Bulutlara bakmak istiyoruz,
Güneşte yanmak, tuz koklamak.
Kimseyi tedirgin etmek gelmiyor içimizden.
Neden edelim zaten: biz birer yolcusuyuz sadece.
Gidiyoruz, zamanı da götürüyoruz bizimle.
Deniz geçiyor yanımızdan, üstünde bir gül var,
Gölgede gidiyor dünya, aydınlıkta.
Siz de gelin bizim gibi, biz yolcular.
Sizi tedirgin eden ne..?
Neden öfkeyle vuruyorsunuz..?
Tabancalar kuşanmış, kimi arıyorsunuz öyle..?
Bilmiyorduk sizin olduğunu her şeyin,
Bardakların, iskemlelerin,
Yatakların, aynaların sizin,
Sizin olduğunu denizin, şarabın, gökyüzünün
Bakıyoruz bütün masalar tutulmuş şimdi.
Olamaz diye düşünüyoruz,
Nasıl, ama nasıl inandıracaksınız bizi..?
Her yer karanlıktı gemiye bindiğimizde.
Biz de çıplaktık, aynı yerden geliyorduk,
Kadınlardan, erkeklerden geliyorduk, sizin gibi.
Aç doğmuştuk, çabuk çıktı dişlerimiz.
Ellerimiz oldu zamanla, gözlerimiz oldu,
Çalışalım diye, ağlayalım diye gördüklerimiz için.
Hiçbir hakkımız yok şimdi elimizde,
Öyle diyorsunuz, gemide yer yok.
Bizimle konuşmuyorsunuz,
Oynamıyorsunuz bizimle.
Neden bu üstünlüğünüz, neden..?
Kim kaşık verdi daha doğmadan size.?
Sevmem yolculukta, gizli köşelerde
Aşk ışığından yoksun boş gözler bulmayı,
Aç ağızlar bulmayı sevmem.
Yaklaşan güz için elbisemiz yok;
Kış gelecek; kış için hiç, hiç yok.
Nasıl yürürüz kunduramız olmazsa
Dünyanın keskin çakıllarında.?
Nerde yemek yeriz masamız olmazsa.?
İskemlemiz olmazsa nereye otururuz.?
Tatsız bir şakaysa bu, beyler,
Karar verin, kesin bu şakayı,
Sırası geldi ciddi olmanın artık.
Deniz kudurmuş. Kan yağıyor.