HİBRİT DEMOKRASİ VE POLİS DEVLETİ

HİBRİT DEMOKRASİ VE POLİS DEVLETİ

Naci Kaptan – 12 Temmuz 2023

Değerli okur,

Türkiye, 2022 yılında Dünya DEMOKRASİ ENDEKSİNDE  167 ülke arasında 103’üncü sırada yer aldı. Endekste ülkeler, ‘tam demokrasi’, ‘kusurlu demokrasi’, ‘hibrit (karışık/melez) rejim’ ve ‘otoriter rejim’ olarak dört kategoriye bölündü.

Raporda “Türkiye’nin demokratik değerleri aşınmaya devam ediyor” başlığı atılırken, ülke “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde son on yılda puanında ciddi bir düşüş yaşadı.” deniliyor.
“Medya, muhalefet üzerindeki baskı arttı”
Türkiye’de “demokrasinin ciddi şekilde sınırlandığı” belirtilen raporda “Seçimler genellikle özgür ve adil değil, medya sansüre tabi, hukukun üstünlüğü zayıf ve yolsuzluk yaygın.” şeklinde değerlendirme yapılıyor.
‘Otoriter rejim’ kategorisinin 6 basamak üzerinde yer alan Türkiye’nin ortalama puanı 2012’deki 5,76 seviyesinden 2022’de 1,41 puan düşerek 4,35’e geriledi. Raporda “Bu düşüş eğilimi cumhurbaşkanının giderek artan otokratik yönetimini yansıtmaktadır.” deniliyor.
Türkiye’nin demokrasi sınıflandırmasında küme düşmesinin en belirgin göstergesi POLİS DEVLETİ olmaya gidişidir. Polis sayısı arttıkça anayasal haklar sınırlandırılıyor ve geriye gidiyor.
Hükümetin sokak çatışmalarını önlemek amacıyla gündeme getirdiği ‘iç güvenlik reformu’ kapsamında Türkiye’nin polis devletine dönüştüğü yönündeki eleştirilerin dozu artıyor.
2021 VERİLERİNE GÖRE TÜRKİYE’DE 475 BİN POLİS VAR.
Son 5 yılda polis sayısı  yüzde 21 artmış. Türkiye, kişi başına düşen polis sayısında Avrupa’da üçüncü durumda. Bu sayıya bekçiler, 2021 yılından sonra kadroya alınan polisler ve de jandarma dahil değil.
2021 yılı verilerine göre içişleri bakanlığına bağlanan jandarmanın 186 bin 170 personeli bulunuyor. Bunun 5 bin 240’ı subay, 35 bin 71’i astsubay, 15 bin 390’ı uzman jandarma, 99 bin 390 uzman erbaş, 26 bin 293’ü ise er ve erbaş.
Türkiye’deki güvenlik güçlerinin sayısı AKP iktidarı döneminde her sene katlanarak arttı. Özetle görevde olan polis, jandarma ve bekçilerin sayısı nerede ise 800 bine yaklaşmış durumda.
TOPLAM POLİS SAYISINDA TÜRKİYE ZİRVEDE
Euronews’in aktardığına göre, AB İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre 2021 yılında Türkiye’de 100 bin kişi başına 568 polis düşüyor. Bu sayı 2019-2021 yılları ortalamasına göre AB’de 335.
Eurostat verilerine göre 2021 yılında Türkiye’de 475 bin polis görev yapıyordu. Toplam polis sayısında Türkiye Avrupa’da ilk sırada yer alıyor. Türkiye’deki polis sayısı 2016-2021 dönemini kapsayan son 5 yılda yüzde 31 artış gösterdi. Türkiye’nin ardından Almanya (255 bin), İtalya (238 bin), Fransa (217 bin) ve İspanya (178 bin) geliyor.

Hükümetin, Kobani eylemlerinden sonra güvenlik güçlerinin yetkilerini artırmak için gündeme getirdiği ‘iç güvenlik reformu’ tartışılıyor. Polise 24 saat gözaltı yetkisi veren, Jandarma’yı İçişleri Bakanlığı’na bağlayan düzenlemelerle dikkat çeken reform paketi “Türkiye, polis devletine mi dönüşüyor” tartışmalarını beraberinde getirdi. Bu tartışmaları haklı gören hukukçuların da hükümete eleştirileri ve uyarıları var.
Peki, Türkiye gerçekten bir polis devletine mi dönüşüyor? Türk Ceza Hukukçuları Derneği Başkanı Fikret İlkiz, Deutsche Welle’ye ‘iç güvenlik reformu’nu değerlendirirken önce bu sorunun yanıtını veriyor ve “Evet, bu durum açıkça polis devletine geri dönüştür” diyor. Paketle ilgili Başbakan Davutoğlu’nun açıklamalarına gönderme yapan İlkiz, “Özgürlüklerden vazgeçilerek İktidarın gücünün korunması/ devlet güvenliği tercih ediliyor. Ama bilinmelidir ki; bir gün bu tercihiniz nedeniyle, koruyacak özgürlüğünüz de kalmaz” diyor.
“Radikal geriye gidişler”
Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden İnsan Hakları Hukuku Uzmanı Prof. İbrahim Kaboğlu ise Fikret İlkiz’in bu değerlendirmesini biraz daha ileri bir noktaya taşıyor. Deutsche Welle’ye konuşan Kaboğlu, “Türkiye’de hak ve özgürlükler açısından radikal anlamda geriye gidişler var, endişeliyim” diyor ve “Kobani bahane edilerek polise geniş kapsamlı yetkiler veriliyor. Yaşananların, 12 Mart muhtırası ve 80 darbesiyle gündeme gelen düzenlemelerden farkı yok” değerlendirmesini yapıyor. Polise 24 saat gözaltı yetkisinin verilmesinin hiçbir Avrupa ülkesinde Türkiye’deki kadar öne çıkartılmadığına dikkat çeken Kaboğlu, “Türkiye’de, polisin doğrudan hak ve özgürlükleri kullandırtmaması devlet eliyle desteklenmektedir, bunun önünü açacak düzenlemeler yapılmaktadır” eleştirisini getiriyor.
Jandarmaya ne oldu?
Hükümet, yeni düzenleme ile Jandarma’nın İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasını öngörüyor. Peki, bu ne anlama geliyor? Türk Ceza Hukukçuları Derneği Başkanı Fikret İlkiz, “Bunun açıklaması, askerin sivile bağlanmasıdır. Oysa ki Jandarma, iç güvenlikten sorumludur ve askeri disiplinle çalışır. Hükümet bunu yıkmak istiyor” diyor. Prof. İbrahim Kaboğlu da İlkiz’e benzer şekilde “Askerin kendi örgütlenmesi bir kenara itiliyor ve siyasal yönden bir merkezileşme sistemi getiriliyor. Jandarma, parti yönetimine ve denetimine alınmaya çalışıyor. Bu karmaşık durum ciddi kaygıları ve endişeleri de beraberinde getirme potansiyeline sahiptir” değerlendirmesi yapıyor.
Polis devleti, gücünü polis ile kullanan bir devlettir. Daha önce polis devleti, sivil idare tarafından yönetilen olağan devletler için kullanılmasına karşın yirminci yüzyılın başından beri sivil otoritelerin baskıcı varlığıyla tanımlanan ve istenmeyen bir yaşam durumunu tanımlayan “duygusal ve aşağılayıcı bir anlam” kazanmıştır.
Bir polis devletinin sakinleri, polisin gözetim veya kısıtlamalarına tabi olan seyahat etme özgürlüğü, politik özgürlükler, görüşlerini ifade etme özgürlüğü, iletişim özgürlüğü ve daha birçok özgürlüklerinde kısıtlamalar yaşayabilirler. Bir polis devletinde politik kontrol olağan koşullardaki hukuk devleti tarafından uygun görülen sınırların dışında etkinlik gösteren gizli polis gücü aracılığıyla da uygulanabilir.
Elektronik polis devleti, devletin vatandaşlarına karşı adli delilleri kaydetmek, düzenlemek, aramak ve dağıtmak için elektronik teknolojileri agresif bir şekilde kullandığı bir devlettir.

Tarihteki polis devletleri örnekleri
Oxford İngilizce Sözlüğü, “polis devleti” ifadesinin kökenini Avusturya İmparatorluğu’nda düzeni sağlamak için ulusal bir polis gücünün kullanımına atıfta bulunulduğu 1851 yılına kadar götürür.
Çar IV. İvan tarafından 1565 yılında Rus Çarlığı içinde kurulan Opriçnina, zulüm ve otokratik yönetime sahip çağdaş polis devletinin öncüsü olarak işlev görmüştür.
Başlangıçta demokratik bir devlet olan Almanya, Nazilerin iktidara gelmesiyle II. Dünya Savaşı öncesinde halkı üzerinde gitgide daha baskıcı kontroller uygulamıştır. SS ve Gestapo’ya ek olarak Nazi polis devleti, 1930’lardan savaşın 1945’teki sonuna kadar nüfusu kontrol altına almak için aynı zamanda yargıyı da kullanmıştır.
Apartheid döneminde Güney Afrika; kuruluşları yasaklamak, politik hükümlüleri tutuklamak, ten rengi nedeniyle bölünmüş yaşayan toplulukları sürdürmek ve hareketi kısıtlamak gibi polis devleti niteliklerini sürdürmüştür.
Augusto Pinochet’nin Şili’si, bir polis devleti olarak çalışmıştır. Pinochet’nin yönetimindeki polis; kamu özgürlüklerini kısıtlamak, politik düşünce alışverişini yok etmek, ifade özgürlüğünü sınırlamak, grev hakkını ortadan kaldırmak, maaşları dondurmak gibi eylemler sergilemiştir.
Cumhurbaşkanı (ve daha sonra diktatör) Fulgencio Batista yönetimi sırasında Küba Cumhuriyeti otoriter bir polis devleti olmuştur. 1959 Küba Devrimi’nde Fidel Castro’nun Batista’yı devirerek iktidara gelmesi ve Marksist-Leninist bir cumhuriyet kurması ardından Küba’da polisin etkisi daha da artmıştır.
Kuzey Kore, Juche tarzı Silla krallığından, Japonlar tarafından faşist bir polis devletinin dayatılmasına[18] ve günümüzde Kim Hanedanı tarafından totaliter bir devlet olarak hâlâ devam ettirilen birçok polis devleti sayılabilecek düzene ev sahipliği yapmıştır.[19] Paris merkezli Sınır Tanımayan Gazeteciler, Basın Özgürlüğü Endeksi’nin tanıtılmasından bu yana her basın özgürlüğü sınavı raporunda Kuzey Kore’yi ya son ya da sondan ikinci sıraya koymuştur. RSF, Kim Hanedanı’nın tüm medyayı kontrol ettiğini belirtmiştir.
Protestoları durdurmak için yeni güvenlik önlemleri geçirmeyi teklif etmiş Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmeti, Türkiye’yi bir polis devletine çeviriyor olmakla suçlanmıştır..
2013 Mısır Askerî Darbesi’nden bu yana Mısır’ın askerî hükûmeti, dinî aşırıcılık ile mücadele amacıyla dini inancını yaşama ve ifade etme özgürlüklerini kısıtlamakla suçlanmaktadır. Bu suçlamalardan biri, Mısır’ın “Devrimci bir Polis Devleti”ne döndüğü iddiasıdır.
Filipinler’de 1970’lerden 1980’lerin başına kadar Ferdinand Marcos’un diktatörlüğü, bir polis devletinin birçok özelliğine sahip olmuştur.
AKP/ Erdoğan iktidarı döneminde ne yazık ki Türkiye, yukarıda tarihe baskıcı polis devleti olarak not edilmiş ülkeler arasında yer alıyor.
Naci Kaptan – 12.07.2023

KAYNAKLAR
https://tr.euronews.com/2023/02/02/rapor-dunyada-24-tam-demokrasi-var-turkiye-yine-hibrit-rejim-kategorisinde-yer-aldi
https://t24.com.tr/haber/turkiye-polis-devleti-mi,274709
https://tr.wikipedia.org/wiki/Polis_devleti
https://nacikaptan.com/?p=109260
This entry was posted in DEMOKRASİ-ÖZGÜRLÜK, FAŞİZM, İNSAN HAKLARI - DEMOKRASİ, Politika ve Gundem. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *