Genç Cumhuriyet Osmanlı’dan kalan borçları nasıl ödedi?

Osmanlı Büyükelçisi Yusuf Ziya Paşa Amerika Washington’da – 1913

Genç Cumhuriyet Osmanlı’dan kalan borçları nasıl ödedi?

cumhuriyet.com.tr – 09 Ocak 2023

Türlü iniş ve çıkışlarla dolu Türk ekonomi tarihi, kendi ekonomik kimliğini arayan bir ülkenin tarihi dönemeçlerini bize gösteriyor. Cumhuriyet360; ekonomik bunalımların yaşandığı bir dönemde hazırladığı iki bölümlük video hikâyeyle İzmir İktisat Kongresi’yle başlayan tarihi yolculuğu, 2023 ekonomi politikalarına uzandırıyor. Yayınlanan ilk bölümde 1923-1980 dönemindeki ekonomi politikalarına odaklanan stüdyo, Türk ekonomisinin başarılı bir model çizdiği yılları, uzmanların görüşleriyle özetliyor.

Çoban ateşi; karanlıkta yakılan, cılız fakat aydınlatıcı bir ateş olarak tarif edilir. Zor süreçlere umut veren gelişme anlamına da gelen çoban ateşi, Fevzi Çakmak’ın tabiriyle 1920’lerin başındaki Türkiye’yi de tanımlıyor. Osmanlı İmparatorluğu’ndan genç Türkiye Cumhuriyeti’ne kalan miras ise bu ateşi harlamaya yetmemişti.
İKTİSATTA İKİ OK: HALKÇILIK VE DEVLETÇİLİK
Sanayisi ve altyapısı olmayan; tarımda kendine yetemeyen bir coğrafya olan Anadolu; gayrimüslimlerin elinde tuttuğu sermayenin de ülkeyi terk etmesiyle ekonomik anlamda zor durumdaydı. Savaşlardan yorgun düşmüş, yoksullukla boğuşan halkı ayağa kaldırmak zordu. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu kadrosu, türlü imkansızlıklardan bir mucize yaratma peşindeydi: Güçlü, bağımsız, halkçı ve modern bir Türkiye.
Özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ün, devrim programının altı okundan ikisi, ekonomiyle doğrudan ilgilidir: halkçılık ve devletçilik.
EKONOMİYİ ŞEKİLLENDİREN TARİHİ KONGRE
Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne kalan ağır yükler ve savaşın getirdiği yoksulluk ekonomide güçlü bir politika gereksinimini vurguluyordu. Özellikle İzmir İktisat Kongresi olarak bilinen “Türkiye İktisat Kongresi“, yeni kurulan Türkiye’nin siyasi ve askeri alanda kazandığı başarısının ekonomik alanda da sürdürülmesi adına önemli bir icraat olarak kayıtlara geçti. Cumhuriyetin ilk yıllarında da kongrede alınan devletçilik ilkesiyle bağdaşan kararlar, Türkiye ekonomisine doğrudan yön verdi.
Cumhuriyet360’ın hazırladığı ve Türk ekonomisinin derleme video hikâyesini sunan çalışmanın ilk bölümü işte tam bugünlerden başlıyor. İzmir İktisat Kongresi’nden 24 Ocak Kararları arasındaki 60 seneyi Prof. Dr. Erhan Arslanoğlu’nun açıklamalarıyla derleyen stüdyo, Türk ekonomisinin yüzyıllık hikâyesinin ilk bölümünü sunmayı hedefliyor.
‘FARKLI BİR DEĞİŞİM İHTİYACI’
Süreci en önemli noktalarıyla Cumhuriyet360’a anlatan Prof. Dr. Erhan Aslanoğlu, ‘’İzmir İktisat Kongresi ve Lozan Antlaşması’nın şartları, Türkiye ekonomisini daha serbest bir ekonomi modeline götürüyordu. Ancak zaman içinde farklı bir değişim ihtiyacı da doğdu. 1930’lu yıllardaki iktisat politikalarında en önemli nokta, Türkiye’nin dünyanın ilk başarılı ve planlama deneyimlerinden birisini yaşaması olmuştur.’’ şeklinde konuştu.
Genç Türkiye, kurucu parti CHP yönetimde dönemin kaçınılmaz küresel şartlarından dolayı iktisadi yönden birçok zorlukla karşılaşsa da ekonomi politikalarında devletçilik anlayışını sürdürmüştür.
‘ÇOK HIZLI BİR LİBERALLEŞME POLİTİKASI’
Türkiye’nin en önemli siyasi değişim süreçlerinden biri olarak görülen Demokrat Parti (DP) döneminin ekonomi boyutuna ilişkin konuşan Aslanoğlu, ‘’Demokrat Parti dönemi genellikle siyasi olarak öne çıkar ama çok hızlı bir liberalleşme politikası ve istenilenin elde edilememesi en önemli özelliklerden birisidir.’’ diyerek, dönemin atmosferini değerlendirdi.
27 Mayıs 1960’tan sonra DP’nin iktidardan gitmesiyle birlikte Türkiye, ekonomide tekrar devletçi ve planlamacı bir tutum izledi. 70 yılların iktisadi konjonktürü hakkında konuşan Ekonomist Aslanoğlu, ‘’O yıllarda iktisat yine bir dönüşüm yaşadı. Enflasyon ve büyüme birlikte yaşandı. Dünya yine serbest ticaret ve liberal politikaların ön plana çıktı bir yapıya doğru gitti.’’ ifadelerine yer verdi.
Genç Türkiye, değişen hükümetlerle birlikte kurucu değerlerin ekonomi politikalarından da uzaklaştı. Ekonomide güç odakların değişmesiyle birlikte başlayan yeni dönemin ilk habercisi; Başbakan Bülent Ecevit’in 1979 yılındaki ara seçim istifası olacaktır.
This entry was posted in ATATURK, Ekonomi, Tarih. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *