AKP İKTİDARI EĞİTİM MÜZESİ YAPILMASI GEREKEN KÖY ENSTİTÜLERİNDEN KALAN YAPILARI DA TALANA AÇIYOR * Pamukpınar Köy Enstitüsü Yerleşkesi kapısına kilit vuruldu

Sivas, Pamukpınar Köy Enstitüsü. ~1940

Pamukpınar Köy Enstitüsü Yerleşkesi

CUMHURİYET- Sercan ÜNSAL – 24 Aralık 2022

Pamukpınar Köy Enstitüsü’nün inşasına Sivas’ın Yıldızeli ilçesine beş kilometre mesafedeki Sivas-Tokat karayoluna yakın bir mevkide 11.10.1941 tarihinde 17. Köy Enstitüsü olarak başlanmıştır. Dönemin Sivas, Erzincan ve Tokat illerinin köylerinden öğrenci kabul eden Pamukpınar Köy Enstitüsü, 01.02.1942 tarihinde kısa sürede eğitime başlamıştır.
1942 yılında göreve başlayan kurucu Müdür Şinasi Tamer ve Eğitimbaşı Osman Yalçın ile öğrencilerin, İkinci Dünya Savaşı ve yokluk yıllarında özverili ve cefakâr çalışmaları sonucu vücut bularak kapatılışına kadar eğitime devam etmiştir. Köy Enstitülerinin kapatılmasından sonra Pamukpınar ismi ile sırasıyla; ilköğretmen okulu, öğretmen lisesi, Anadolu öğretmen lisesi, yatılı ilköğretim okulu, güreş okulu ve yatılı bölge ortaokulu (YİBO) olarak bugüne kadar eğitim faaliyetine aralıksız devam etmiştir.
KAPISINA KİLİT VURULDU
1970’li yıllarda ise enstitü dönemi binalarının bir kısmı yıkılarak yerlerine yapılanlarla eğitime devam edilmiş, kalan enstitü binaları ise gerekli koruma önlemi alınmadığı için “kaderlerine” terk edilmiştir. Kayseri Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 26.10.2000/2675 tarih ve sayılı kararı ile yerleşkedeki bir kısım binanın ise tescil edildiği bilinmektedir.
Köy Enstitüsü ve eğitmen kursu olarak eğitime başlayarak devam eden eğitim kurumlarıyla, 12 Eylül 2022 kapatılış tarihine kadar 4 bin 500’ün üzerinde eğitimci yetiştiren Pamukpınar’ın kapısına hiçbir resmi açıklama yapılmadan “kilit vurularak eğitim faaliyetine” son verilmiştir. Yerleşkede faaliyet gösteren YİBO’nun hiçbir açıklama yapılmadan kapatılmasından sonra gösterilen tepkiler üzerine yetkililerin,
– YİBO’ya öğrenci temininde güçlük çekildiği,
– Yerleşke binalarında ve arazide bakım, onarım, koruma ve güvenlik sorunları yaşandığı,
– Yerleşkedeki bina ve arazilerin kamu kurumlarınca değerlendirilmesi yönünde çalışmalar yapıldığı,
– Pamukpınar’da faaliyet gösteren arşiv ile enstitü dönemi demirbaş ve belgelerin kurulacak “Pamukpınar müzesinde” değerlendirilmek üzere ilçe merkezindeki Pamukpınar Anadolu Lisesi’ne nakledildiği yönünde açıklamalar yapılmıştır.
KURULUŞ AMACINA AYKIRI
Değinilen süreçte, yerelde gösterilen tepkiler sonucu, 6 Ekim 2022 tarihinde Yıldızeli CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi ilçe başkanlarınca basın açıklaması yapılarak “Pamukpınar’da kuruluş amaçlarına uygun eğitim faaliyetlerine” devam edilmesi ve Pamukpınar müzesinin yerinde kurulması” talep edilmiştir. Bu taleplere ve girişimlere rağmen yerleşkenin;
– Orman fidanlığı yapılmak üzere Orman İşletme Müdürlüğü’ne,
– Yarı açık cezaevi kurulmak üzere Adalet Bakanlığı’na devredilmesi değerlendirmelerinin yapıldığı duyumları alınmaya başlanmıştır. Yapılan kadastro, sınır ve parsel çalışmasıyla Pamukpınar müzesinin ilçe merkezinde kurulması dikkate alındığında “yerleşkenin kuruluş amacına aykırı olarak” diğer kamu kurumlarına devredileceği ve Pamukpınar ışığının söndürüleceği kanaati güçlenmiştir.
Cumhuriyetimizin en önemli ve özgün eğitim, aydınlanma ve kırsal kalkınma projesi olan Köy Enstitüleri eğitim sisteminin ayrılmaz bir parçası olan Pamukpınar Köy Enstitüsü yerleşkesinin “uygun ölçekte eğitim faaliyetine devam etmesi, mevcut binalarının korunması ve Pamukpınar müzesinin” kurulması için tüm eğitim bileşenlerini göreve çağırıyoruz.
Sercan ÜNSAL

KÖY ENSTİTÜLERİ
Köy Enstitülerinin romanı ve öyküsü yazıldı, şiiri söylendi, bu özgün uygulama ile ilgili onlarca araştırma yapıldı ve tez hazırlandı. Elimizde Köy Enstitüleri uygulamasının zengin müktesebatı var.
Bu yazının amacı, Köy Enstitüleri uygulamasıyla insanımızın yaratıcı gücünün ve dar zamanlarda problem çözebilme becerisinin bir kez daha altını çizmektir.
VAZİYET VE MANZARA-İ UMUMİYE ŞÖYLEDİR
Cumhuriyetin ilanından on dört yıl sonra, nüfusun yüzde sekseninin yaşadığı köylerde okul sayısı “yok” denilecek kadar azdır. Var olanların hemen hepsi tek sınıflıdır. Bu okullara kentlerden gönderilen az sayıda öğretmen, köylümüzle göz hizasından iletişim kuramamakta ve bu nedenle başarılı olamamaktadır. Köylünün eğitim ihtiyacı sadece okuryazarlıkla da sınırlı değildir. Bulaşıcı hastalıklar özellikle çocukları kırıp geçirmekte, insanlarımız “ne idüğü belirsiz karın ağrıları” yüzünden en üretken olabileceği yaşlarda ölüp gitmektedir. Kuraklık, kıtlık, doğal afetler, haşarat insanımızı ve tarım ürünlerini silip süpürmektedir. Art arda yaşanan savaşlarda erkeklerini cephede bırakan köylerde üretim, ağırlıklı olarak kadın ve çocuk emeğiyle yapılmaktadır. Bu da yetmiyormuş gibi 1938’den sonra sınırlarımıza yaklaşmakta olan İkinci Dünya Savaşı köyde kalan son erkekleri ve zaten çok sıkıntılı olan devlet bütçesini alıp götürecektir. Zaten üretim ilkel yöntemlerle yapılmakta ve üretilenin yarısına da toprak ağaları el koymaktadır.
Cumhuriyetle birlikte başlayan köye hizmet çabaları bütünüyle yetersizdir.
Başarı için köylünün dilinden anlayan yeni bir aydın tipine ihtiyaç vardır. Bu da köyden çıkmalıdır.
Manzara-i umumiye’yi netleştirmek için elimizdeki sınırlı istatiksel bilgiden veriler aktaralım:
1937-38 yıllarında kırk bine yakın köyümüzün yalnız 4792’sinde okul bulunmaktadır (Bu köylerin 32.000’inin nüfusu 400’den az ve bunların da 16.000’inin nüfusu 150’den azdı). Mevcut okulların hemen hepsi tek sınıflıdır ve fiziki yapıları yetersizdir. Aynı yıllarda tüm yurtta toplam 6161 ilkokul bulunmakta, bu okullarda 10.483 erkek ve 5292 kadın öğretmen görev yapmaktadır. Bununla birlikte 509.449 erkek ve 254.742 kız öğrenci eğitim görmektedir. Kısaca, yara olgunlaşmıştır ve kendisine neşter atacak devrimcisini beklemektedir.
Köy enstitüsü, Türkiye’de ilkokul öğretmeni yetiştirmek üzere 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 sayılı yasa ile açılan okul türü. Tamamen Türkiye’ye özgü olan bu eğitim projesini 28 Aralık 1938 tarihinde milli eğitim bakanı olan Hasan Âli Yücel bizzat yönetti.
Türkiye’de köy enstitüsü fikri ilk kez Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunuldu. Dewey, özellikle kırsal bölgelerdeki okulların toplum yaşam merkezi haline getirilmesi gerektiğini vurguladı. Türkiye’de okulun yerel koşullara uyarlanması sorunu eğitim felsefesinin özünü oluşturuyordu.
Köy Enstitüleri, John Dewey’in iş ve eğitimi birleştirme düşüncesinin Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla Türkiye’de hayata geçirilmiş bir eğitim reformudur. Dewey Köy Enstitüleri için “düşlediğim eğitim modelini Türkiye’de köy enstitülerinde gördüğünü” söylemiştir.
Mezunların aynı anda hem okul öğretmenleri hem de toplumun eğitmeni olması bekleniyordu. Öğrenciler aslında kendi okullarını, evlerini, kışlalarını, iş yerlerini vb. inşa ettiler ve birlikte yaparak ve yaşayarak üretim ile eğitimi kaynaştırdılar.
Neredeyse tüm Anadolu’nun okulsuz ve öğretmensiz olduğu gerçeği göz önüne alınarak, dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün himayesinde, Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel tarafından İsmail Hakkı Tonguç’un çabalarıyla köylerden ilkokul mezunu zeki çocukların bu okullarda yetiştirildikten sonra yeniden köylere giderek öğretmen olarak çalışmaları düşüncesiyle kuruldular.
Geleneksel öğretmen okullarında yetişmiş öğretmenler için köylerde öğretmenlik yapmak, istenerek yapılacak bir görevden çok zorunluluk olarak algılanıyordu. Gönüllü ve özverili öğretmenlerin sayısı azdı. Oysa okuma yazma oranı Cumhuriyet ilk kurulduğu yıllarda %5 bile değildi. Bunun yanında nüfusun %80’lik bölümü köylerde yaşıyordu. Köy Enstitüleri’nin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad’ın önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek köye göre öğretmen fikrini savunmuştu.
1940 yılından başlayarak, tarım işlerine elverişli geniş arazisi bulunan köylerde veya onların hemen yakınlarında Köy Ensititüleri açıldı. Türkiye’de seçilen şehirlerden uzak ancak tren yollarına yakın tarıma elverişli 21 bölgede köy ilkokullarına öğretmen yetiştirmek üzere açılmıştı. Öğretmenler köylülere hem örgün eğitim verecek, okuma yazma ve temel bilgileri kazandıracak hem de modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretecekti. Öğretmenler gittiği yörelerde bilinmeyen tarım türlerini de köylülere öğretecekti.
Kitaba deftere dayalı öğretim yerine iş için, iş içinde eğitim ilkesi tatbik ediliyordu. Her köy enstitüsünün kendisine ait tarlaları, bağları, arı kovanları, besi hayvanları, atölyeleri vardı. Derslerin %50’lik bölümü temel örgün eğitim konularını içeriyordu. Geri kalanı ise uygulamalı eğitimdi.
1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmen evi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti.
Köy Enstitüsü uygulaması Hasan Âli Yücel’in 1946’da Milli Eğitim Bakanlığından ayrılmasına değin devam etmiştir. Hasan Âli Yücel’den sonra 1946 yılında CHP döneminde köy enstitüleri kapatılmaya başlandı ve yerine Köy Öğretmen Okullarına dönüşüm gerçekleştirildi.
Bu olay 1946’da Milli Eğitim Bakanı olan Reşat Şemsettin Sirer döneminde gerçekleşti. Köy Enstitülerine öğretmen yetiştiren, Yüksek Köy Enstitüsü bölümü 27 Kasım 1947’de, eğitmen kursları ise 28 Haziran 1948’de CHP döneminde kapatılmıştır. 1950 tarihinde Demokrat Parti iktidara geldiğinde Köy Öğretmen Okulları’nın da kapatılması konuşulmaya başlandı.
Köy enstitülerinin yerini alan Köy Öğretmen Okulları da Demokrat Parti döneminde 27 Ocak 1954’te kapatılmıştır.[15] Kapatıldığı 1954 yılına kadar Köy Öğretmen Okullarında 1.308 kadın ve 15.943 erkek toplam 17.251 köy öğretmeni yetişmişti. Fakir Baykurt, Ümit Kaftancıoğlu, Talip Apaydın, Mahmut Makal, Mehmet Başaran, Pakize Türkoğlu, Hatun Birsen Başaran, Ali Dündar, Mehmet Uslu ve Dursun Akçam gibi önde gelen yazarlar ve düşünürler bu okullarda yetişmişlerdir.
CHP dönemi 1946-1947 eğitim yıllarında köy enstitüleri kapatılmaya başlanmıştır. Bu dönem, İsmet İnönü tarafından atanan CHP’li Reşat Şemsettin Sirer’in yeni Milli Eğitim Bakanı olduğu dönemdir. 1946 itibarıyla eğitim kurumlarında büyük bir maiyet değişikliği yaşandı.
Köy enstitülerine öğretmen yetiştiren, Yüksek Köy Enstitüsü bölümü 27 Kasım 1947’de, eğitmen kursları ise 28 Haziran 1948’de kapatılmıştır. Bakan Reşat Şemsettin Sirer döneminde yapılan büyük değişimlerden birisi;
Köy Enstitülerinin üretime dayalı eğitim sistemi kaldırılmış, yerine tüketime dayalı köy öğretmen okulları açılmıştır. Bakan Sirer, 1947 yılında bazı köy enstitülerini devre dışı bıraktı ve köy enstitülerinde öğrencilerin ikinci sınıftan itibaren başlayan bazı dallarda ustalaşma ve kendini daha da geliştirme uygulamasını yürürlükten de kaldırdı. Ayrıca Sirer’in emriyle oluşturulan yeni düzende yeni okulların, 1946 öncesi esas köy enstitüsü mezunlarıyla ilişiği kesildi ve aradaki bağ koparıldı.
Bakan Sirer en başından beri Köy Enstitülerinin başarılı olacağına inanmıyordu ve bir konuşmasında “Köy Enstitülerinde, hem öğretmen, hem demirci, hem marangoz çıkacak? Bu bir hayaldir!” demişti. Reşat Şemsettin Sirer bu görüşlerini de dönemin cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile paylaştı. Kapatılma ve dönüşüm sonrası köy enstitülerinin devamı olan Köy Öğretmen Okulları eğitime devam etmiştir.
1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti sonrası köy öğretmen okulları bir süre daha eğitime devam edebilmiştir. Reşat Şemsettin Sirer, 3 Mart 1951 tarihli Ulus gazetesinde yayınlanmış bir yazısında övünerek “…bu Enstitüler, dört yıldan (1947’den) beri birer öğretmen okulundan başka bir şey değillerdir” dedi. Köy Enstitülerinin yerini alan Köy Öğretmen Okulları ise 1954 yılında Demokrat Parti iktidarında kapatılmıştır.
Naci KAPTAN

https://tr.wikipedia.org/wiki/K%C3%B6y_enstit%C3%BCs%C3%BC
https://haber.sol.org.tr/kultur-sanat/aydinlanma-mucadelesinin-ozgun-bir-ugragi-koy-enstituleri-219565
This entry was posted in EĞİTİM, KÖY ENSTİTÜLERİ. Bookmark the permalink.

One Response to AKP İKTİDARI EĞİTİM MÜZESİ YAPILMASI GEREKEN KÖY ENSTİTÜLERİNDEN KALAN YAPILARI DA TALANA AÇIYOR * Pamukpınar Köy Enstitüsü Yerleşkesi kapısına kilit vuruldu

  1. emin says:

    Üzülmemek elde değil….Köy Enstitüleri 1946 sonrası direnemeyen iktidarın emperyalizm,e yol açmasıyla bu acılı günlere gelinmiştir.Cumhuriyetin tüm varlıkları yağmalanmıştır..1946 da Hasan Ali Yücel,in görevden alınması sonrası göreve getirilen Şemsettin sirer İmamhatip okullarının ilk açılışını yapan CHP Li başbakandır.Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonğuç.un anıları önünde sayğıyla eğiliyorum.Hasan Ali Yücel istifa ettikten sonra Cumhuriyet gazetesinde köşe yazısı yazmaya başlamış ,siyasi baskı sonucu istifa ettirilmiştir.(H.Ali Yücel .Kastaş Yayınları). Atatürk ve İnönü ..Lenin ve Stalin…arasındaki farkı ne olabilir.!düşünmenizi öneriyorum.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *