UĞUR MUMCU’dan GÜNÜMÜZE

Bir ulusun ruhu esir alınmadıkça, bir ulusun azim ve iradesi kırılmadıkça o ulusa hakim olmanın olanağı yoktur. Oysa, asırların yarattığı ulusal bir ruha, kuvvetli ve daimi bir ulusal iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz – (01.09.1924 – Mustafa Kemal ATATÜRK)

Uğur Mumcu, İMAM HATİP LİSELERİNİ bitirenlerin “ancak onda birinin” imamlık yaptığını, geri kalanların kendi meslekleri dışında DEVLET KADROLARINA yerleştirildiklerini eleştiren çok sayıda yazı yayınladı.
Harp Okuluna girme hakkıyla sona gelindiğini, Türk ordusunun laikliği savunma gücünün kırılacağını belirterek girişimi sertçe eleştiren köşe yazısını yazdı. Uğur Mumcu’nun “İMAM SUBAY” başlıklı yazısı 22 Ocak 1993’te yayınlandı. Bu yazı onun İslamcılığın devleti ele geçirmesiyle ilgili son direnişiydi.[Mustafa Yıldırım)
Nakşibendi tarikatına bağlı Turgut Özal’ın ANAP’ı iktidardaydı. Uğur Mumcu, 4 Temmuz 1985’te, Cumhuriyet okurlarına, “nur ayını” yaptığı savı ile gözaltına alındıktan sonra yargılanıp aklanan eski İzmir Milli Eğitim Müdürü Aysal Aytaç’ın Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne atandığını duyuruyordu…
Uğur Mumcu, birçok konuda olduğu gibi, o gün Aysal Aytaç’ın adını yazmakla, ileride Türkiye’nin başına örülecek çorapların ilk ipucunu yakalamış oluyordu.
Aysal Aytaç, Fethullahçıların önemli adamlarından biriydi. Oğlu Önder Aytaç da babasının izini sürdü. AKP döneminde Polis Akademisi Dekan Yardımlığı’na yükseltildi. Yine AKP iktidarında, CHP’den ayrılıp AKP’ye geçen Ertuğrul Günay’ın bakanlığı sırasında Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı’na getirildi. Taraf gazetesinde yazılar yazdı. Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’nda Emniyet amiri olan Emrullah Uslu’nun da yakın arkadaşıydı.
Her ikisi de, TSK’nın yurtsever kadrolarının tasfiyesine ve birçok laik Cumhuriyet yanlısı ismin yıllarca cezaevlerinde tutulmasına neden olan uyduruk soruşturmaların başrollerini üstlenen Fethullahçı casusluk cemaatinin önde gelenlerindendi. Önder Aytaç, yurtdışına kaçtı. Bugün kırmızı bültenle aranıyor
Yaptığı araştırmalarla, güzel ülkemizin ulusal çıkarlarını gözeten ve korumaya çalışan değerli Mumcu, MOSSAD ile Barzani arasında 70’li yıllardan beri süregelen ilişkiyi açıklayan 7 Ocak 1993 tarihli yazısından sonra öldürülmüştür. Birçok araştırmacı da, AB-D emperyalizminin gerçek amacını ortaya koyan ve bugün de geçerliğini koruyan bu yazı nedeniyle, onun hayatını kaybettiğini ileri sürmektedir. (Cumhuriyet Işık Kansu – 23 Ocak 2021 )
Türkiye’yi denetim altında tutan küresel projenin aşama aşama uygulandığı bu duyarlı dönemde Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” politikasının yılmaz savunucusu, değerli yazar Uğur Mumcu’yu anımsamamak olası mı?
Bölgemizde hızla gelişerek günümüzde tehlikeli boyutlara ulaşan olayların düpedüz emperyalizmin bir oyunu olduğunu Uğur Mumcu yıllar önce yazmadı mı?
Körfez Savaşı’ndan sonra ABD’nin egemen güç olarak bölgenin siyasal haritasını yeniden çizmekte olduğunu bizlere hatırlatmadı mı?
Mayın tarlası
Türkiye’nin dış politikada ABD markalı mayın tarlasına doğru hızla sürüklendiğini, “Çekiç Güç”ün Güneydoğu’da konuşlandırılmasının gizli bir planın parçası olduğunu söylemedi mi?
1990’li yıllarda televizyonlarda boy gösteren, üst düzeyde önemli sorumluluklar üstlenmiş kimi yetkililerin “Irak’ta sorun çözülse bile ‘Çekiç Güç’ sonuna kadar kalmalıdır. Bu bizim itibarımızı artırır, Türkiye’yi Batı’ya daha da yaklaştırır” (TRT-1 5 Eylül 1996 tarihli açıkoturum) şeklindeki sözleri o gün bugün belleğimden silinmedi. O dönemdeki yetkililer, süresi altı ayda bir uzatılan “Çekiç Güç”ün bir aldatmaca olduğunu, Kuzey Irak’ta bugünkü yapılanmanın oluşmasına katkıda bulunduğunu neden fark etmediler?
Önemsenmedi
Uğur Mumcu’nun gerçekleri yansıtan, Türk ulusunun “Çekiç Güç”le aldatıldığını vurgulayan yazılarına ve uyarılarına ne acıdır ki o yıllarda kimse kulak asmadı. ABD ve Batı emperyalizminin Türkiye’yi Sevr’e kadar götürecek ürkütücü projesini, belgelerle ortaya çıkaran Uğur Mumcu’nun bu çabaları ne acıdır ki o dönemde önemsenmedi.
Ortadoğu’da Kürdü Türke, Türkü Araba ve Kurde düşman eden siyasetten söz ederken bu siyasetin yaratacağı tehlikeleri o dönemin yetkililerine her fırsatta anlatmadı mı?
Uğur Mumcu, küresel egemenlere boyun eğmenin Türkiye’nin bağımsızlığını ve üniter devlet yapısını tehlikeye sokacağını anlatırken dış politikamızın Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış” ilkesi doğrultusunda izlenmesi gerektiğini vurgulardı.
Yıllar önce Uğur Mumcu’nun yazdıklarının hepsi günümüzde doğrulanıyor. Hayatta olsaydı egemen güçlere karşı mücadelesini büyük bir azimle sürdürür, bugün çok daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuzu halkımıza anlatırdı. Kalpaksız Kuvayı Milliyeciyi saygı ve artan bir özlemle anıyorum.
(13 Şubat 2020 Perşembe / Daver Darende)
This entry was posted in UĞUR MUMCU. Bookmark the permalink.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *