TARİHİN İÇİNDEN * Abdülhamit mi dediniz?

Abdülhamit mi dediniz?

Cumhuriyet – Mine G. Kırıkkanat – 19 Haziran 2022 Pazar

Muhafazakâr kesimin önde gelen yazarlarından Peyami Safa*’nın Milliyet gazetesindeki Objektif köşesinde yayımlanan 26 Nisan 1956 tarihli yazısıdır:
Ayşe Hanıma Açık Mektup
Size inananlar, babanız için tarihin yalan söylediğine hükmedeceklerdir. Bize merhametin, şefkatin ve bütün iyi insan vasıflarının bir müstesna adamda toplandığını söylemek istiyor ve bu fazilet abidesine “Sultan Hamit” adını veriyorsunuz. Türkiye’nin en güzel magazini “Hayat” da bazı klişelerin altına yazdıklarından anladığımıza göre, yazık ki sizin gibi düşünüyor. Öyle olmasaydı, hatıralarınızı neşretmezdi.
Fakat Osmanlı tarihi, zalim ve müstebid Sultan Hamit için veya, Avrupalıların diliyle “Kızıl Sultan” için, sizler gibi düşünmüyor.
Muhterem pederiniz bir kaatildir. Ayşe hanım! Hem de bir defa değil, birkaç defa kaatil! Mithat Paşa’yı Taif’te boğdurmuştur, babam İsmail Safa’yı Sivas’ta öldürmüştür. İki yaşımda yetim kaldığım tarihtenberi başıma gelen felaketlerin de müsebbibi haşmetlû ve faziletlû pederindir, Ayşe hanım. 
SUÇLARI HÜRRİYETE İNANMAKTI
Mithat Paşa’nın da İsmail Safa’nın da suçu hürriyete inanmaktı. Onlar Namık Kemal gibi babanızla pazarlığa girişip rahat döşeklerinde ölmediler. İnandıkları mukaddes mefhum için kayıtsız şartsız mücadele ettiler. Muhterem pederiniz, onları siyasi tarihin en kahpece metodlarını kullanarak öldürmekle kalmadı, “vatan”, “millet”, “hürriyet” mefhumlarını da katletti, lügatlardan sildi ve onları fısıldaşan memleket evlatlarını uzak diyarlara sürdü.
Kardeşi kardeşten ettin, validi evlattan
Ey Halife. Söyle, farkın var mıdır cellattan
Tarihle muvazi olarak hür edebiyatımızın babanız hakkında verdiği hüküm de budur, muhterem Ayşe hanım.
Sizden bütün bu hakikatleri yazmak cesaret ve faziletini beklemek hatırımızdan geçmez. Böyle bir mahlukun kızı olmak talihsizliği, kolayca kabul edebileceğimiz bir mazerettir. Memleket de bunu kabul ettiği için, sinesinde barınmanıza razı olmuştur. Fakat ona karşı bir tek vazifeniz vardı: Susmak! İşte bunu bile yapmadınız. 
TARİHTE İSTİBDAT, TAHRİFTE FAZİLET
Bütün hür milletlerin istibdatla kollektif bir mücadeleye girdikleri ve Türkiye’de babanızın pençesinden zorla koparılan demokrasinin betonlaştırılmak istendiği bir tarih anında Osmanlı İmparatorluğu’nun en müstebid, cahil ve en hain hükümdarına Türk milletini ısındırmaya çalışıyorsunuz. 
Eğer hatıralarınızın tarihi bir vesika değerini taşıyan doğru tarafları varsa ve bunların sadece sizin müşahedelerinizden ve iddialarınızdan ibaret olmadığını gösteren delillere sahipseniz, bunları Türk Tarih Kurumu’nun incelemesine tevdi edebilirdiniz. Bunu yapmayıp da hakikate uygunluk derecesi meçhul hatıralarınızı büyük okuyucu kitlelerine anlatmayı tercih etmeniz, tarihe hizmetten başka niyetlerle hareket ettiğinizi elbette hatıra getirir, Ayşe hanım.
SUSMAK ERDEMDİR, O DA BUNLARDA YOK!
Görülüyor ki faziletlû pederiniz, size haksız olduğunuz hallerde susmayı ve başınızı öne eğmeyi de öğretmemiş. Öyle yapsaydınız, ızdıraplarına hâlâ saygı göstermediğiniz bir milletin kalbinde, otuz üç sene süren kanlı bir istibdat devrinin yarasını tırnaklamaz ve korkunç hatıraları ayaklandırmazdınız. 
Susunuz, Ayşe hanım, susunuz. Meşhur mesele göre, bazan susmak, babanızın memleket ve hürriyet düşmanlarına, hafiyelere ve jurnalcılara dağıttığı altınlardan çok daha kıymetlidir, Ayşe hanım.

(Y.N. Devamı haftaya)
* PEYAMİ SAFA (1899-1961) Muhafazakâr, milliyetçi, antikomünist yazar ve gazeteci. Server Bedi takma adıyla çok sayıda roman yazmış; Fatih Harbiye ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu adlı eserleri MEB tarafından ortaöğretim öğrencilerine tavsiye edilen 100 temel eser listesinde yer almış, bazıları sinemaya ve dizilere uyarlanmıştır.

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/mine-g-kirikkanat/abdulhamit-mi-dediniz-1948807
This entry was posted in FAŞİZM, MİNE KIRIKKANAT, Tarih. Bookmark the permalink.

One Response to TARİHİN İÇİNDEN * Abdülhamit mi dediniz?

  1. emin says:

    Mithat paşanın abdülhamit tarafından boğdurulduğu bilinmektedir..değerli yazar araştırmacı Murat çulcu,nun İttihat ve Terakki adlı kitabında Mithat paşa nın kafasının kesilerek kendisine getirildiğini belirtilmiştir.ne yazıkki tarih çarpılıtılarak açıklamalarda bu konu gündeme niçin getirilmiyor .doğrumudur.sayğılarla..

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *